..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > leyla karaca




16 Haziran 2015
Bu Dünyada Sevmeyenler Ahrette Neye Yarar?*  
leyla karaca
Ama Hatice Eğilmez Kaya’nın üslubundan bahsedeceksek gelin biz bu us ile kavramaya gönlü de dâhil edelim.


:AIAD:


“İnsan olmaya azmetsek kâfi” Naneli Şeker

Yazıyla, mürekkeple, sözcükle hemhâl olan insanlarda gözlemlediğim bir şey var. Onlar, temel ve insani düşünme eşiklerini geçtikten sonra Logos’un büyülü vadisinde adımlamaya başlıyorlar. Herakletios’un Logos’unu hatırlayacak olursak evreni düzen içinde kuran ve hareket ettiren bu ussal ilke Eski Yunanca’da us ile kavrama anlamına geliyordu. Ama Hatice Eğilmez Kaya’nın üslubundan bahsedeceksek gelin biz bu us ile kavramaya gönlü de dâhil edelim. Ki ancak, bu ussal ilke gönlün ışığı ile aydınlanacak olursa her şeyin muazzam bir bütün içinde olduğu, devindiği ve dönüştüğü anlaşılabilir.

Hatice Eğilmez Kaya’nın ilk deneme kitabı Pervanenin Duası’nı okuduğumda fark etmiştim. Yazar, yaşamın esaslı bir portresini çizerken evrensel hakikatlerden toplumsal dinamiklere kadar önemli bilgiler de veriyordu.
‘Masumiyetin yitirildiğinin en önemli kanıtı takdir edebilme, güzellikleri görebilme ve dile getirebilme melekesinin yitirilmesidir.’ diyordu Pervanenin Duası’nda. Ama beni asıl şaşırtan bu değildi. Kimi zaman uzay boşluğuna, nebulalara, ışık hızını geçen takyonlara kafa yoran mahir bir fizikçi gibi konuşuyordu.
‘Yaşadığımız maddeler âlemi bana öyle geliyor ki hakikatin kımıltılı bir izdüşümünden ibaret… Evet, kımıltılı asla durağan değil. Bu yüzden bize çok inandırıcı ve gerçek geliyor.’ Yazarın deyimiyle, ‘ehli gönül olanlar korkunç bir hızla birbirinden uzaklaşan eşyayı okuma telaşında’ idi. Böyle bir tanımlama ancak hayatın ve varlığın içinde derin akan bir ırmaktan neşet eder.
Pervanenin Duası’ndan sonra Naneli Şeker’de biraz daha sıcak ve ruhu sarıp sarmalayan bir üslupla karşılaştım. En az onun kadar hikemi, şeffaf ve duru akan… Dünya denen muammanın kenarından geçip giderken hüzünle karışık buruk ama sonsuz olduğunu bilen bir lezzetle bakıyor etrafına Naneli Şeker! En sonunda şirin ve nane serinliğinde bir iz bırakacağını bilen bir eminlikle. Yazar insanın ve yaşamın tam ortasından sözü alırken bütünün motifini de ustalıkla devşiriyor Naneli Şeker’de…

Kısa kısa başlıklar halinde hayatın kısa özetini veriyor. Özellikle sufileri anlattığı bölüm tekrar tekrar okunası...


‘Pervanedir sufiler, bülbül değil. Lal oluşları, şer söylemektense kavruluşu tercih edişleri, onların arif olabilmelerini de sağlamıştır. Telaşlı, ürkek ve yalımdırlar yegâne dost bildikleri ışığın karşısında. Onları ışığın harıyla yanmak değil, karanlık yani kesret yorar. Yoruldukları an dinlendikleri, derde derman buldukları yegâne makam yakıcı ve öldürücü de olsa yine Yar’in kucağıdır. Ölüm, nar ve vuslat onlar için aynı yolun at başı giden üç yolcusudur.’
Kurtuluş okunmaya değer bir risale hükmünde! İnsanı merkeze alan bu kısa denemede tutsaklık ve özgürlük arasında bir sarkaç hareketiyle salınan insanı anlatırken kurtuluşun en etkili reçetesini veriyor bizlere.
‘Her kurtuluş beraberinde emeği gerektirir. Emek harcamazsak eğer, sadece şikâyetçi olduğumuzu kurda kuşa, anlatarak dolanırsak etrafta, hiçbir olumlu sonuç elde edemeyiz. Başkalarından bir şeyler umarak, miskin miskin hayaller kurarak, düşlerimizde zafer şarkıları söyleyerek huzurun mahallesine bile yaklaşamayız. Herhangi bir tutsaklığımızdan kurtulabilmemiz için öncelikle kendi güç ve yeterliğimize güvenmeliyiz.’

İnsanın gizemine dair önemli ve kayda değer önermelerle görücüye çıkmayan bir deneme kitabı tahayyül edemiyorum. Bunu yaparken de bir dost meclisi sunabilmeli okura. Eğilmez Kaya bu anlamda kıvamı ustalıkla tutturabilmiş bir yazar. Engin kelime bilgisi ve onları birer zümrüt, yakut gibi cümle içinde kullanması kitabın ışığını arttırıyor. Yazısındaki akıcılık ve şeffaflık derine doğru özlemle akan huzurlu bir ırmağı seyrettiğimiz duygusunu veriyor. Hatta sayfalar arasındaki şırıltı gönlümüze kadar geliyor. Günışığı kadar asude olmak isteyen yazar okura bu duyguyu geçirmede oldukça başarılı.

Yanmanın en fenasını resmedişine de bakmakta fayda var:
‘Terk eden bir sevgiliyi hatırlamak yanmaların en harlısı olsa gerek Özlenen, muzdarip dimağ tarafından; gece midir acaba, yoksa unutabilmek melekesi midir? Gamdan ve kasavetten ne kurtarabilir onu? Derin bir uykunun kollarına bırakmak mı kendini, yoksa unutuşun zümrüt sinesinde kendinden vazgeçmek mi?’

Yazarlığı yanında dostluğu da muazzamdır Hatice Hoca’nın. Kuvvetle muhtemeldir ki öğretmenliği de öyle. Dostlarına sevgide cömert oluşuyla hakikate olabildiğince yakın… Naneli Şeker’de ilk kez gördüğüm bir türküye ait olan şu cümle insanın kaçamadığı o kaderi ne güzel özetliyor:
*Bu dünyada sevmeyenler ahrette neye yarar?

Ben Leyla… Dünya yaşıyla an itibariyle 38’im. Şimdiye dek Hatice Eğilmez Kaya gibi bir dost ne gördüm, ne işittim, ne tecrübe ettim. Gönül incitmekten imtina eden, kaprissiz, vefalı öyle güzel bir yürektir o. Sesini duymadığımda rahat edemediğim nadir insanlardandır. Dökülüşlerimle ne çok başını ağrıtmışımdır, yeri gelmişken binlerce teşekkür ve minnetle… Onunla aranızın bozulması imkânsız gibidir, şükürler olsun. İnsanın duru bir suyla arası bozulabilir mi? Allah sevdiklerimizden, hakikatten ayrı bırakmasın duasıyla sözü Naneli Şeker’in mayhoş tatlılığına bırakalım. Hayat da biraz öyle değil mi?

‘Varlık ve hiçlik arasındaki bıçak sırtı sınırın, farkındalığına ermiş olan insan nesli için sevilmek; tatlı, bir o kadar da sarhoş edici bir etkiye sahip… Sevilenden ayrı kalmak eğitebilir ruhlarımızı fakat divane de edebilir.’

BERCESTE



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ürpertici Bir Temas; Keyfekader Kahvesi
İşitin Ey Yarenler*

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gitmek Ya da 'Kız Getmirsin?'
Duymak, Düşünmek ve Yanmak Üzerine Bir Kitap: Göğsündeki Gökyüzü
Güneşi Kestirmeden Doğduran Özgürlük İksircisi; Yasak Delme Saati
Saf Bir Suyun Seyri: Berneva
Eski İstanbul’un Büyüsünde; Aslında Hüzün ve İstanbul
Hiç Değişmeyen
Bir Poetikayı Yorumlama Denemesi
İki Aradaki Ben'de...
Ruh Sandalı Semada
Yüzleşme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çeviri Günlükleri 2 [Şiir]
Leyla Karaca / Üçüncü Mevki Dergisi İçin Söyleşi [Şiir]
Kırık Beyaz [Şiir]
Yaseminler Yavaş Açar [Şiir]
Çeviri Günlükleri 1 [Şiir]
Sonsuzla Sek Sek'te Var mısın? [Şiir]
Leyla Karaca / Acemi Dergisi İçin Söyleşi [Şiir]
ve Şiir (1) [Şiir]
Yumuşak G Soruşturma; Şiirin Estetik Değeri [Şiir]
Muazzam [Şiir]


leyla karaca kimdir?

Ruh bedende ihtiyar olarak doğar; beden ruhu gençleştirmek için ihtiyarlar. (Oscar Wilde)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © leyla karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.