Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Beyoğlu’nun, Bilmem hangi işhanı nın merdiven altı çay ocağında, Buruşmuş kese kâğıdı misali Elleri ayakları kir pas içinde, sisli hatıralar; Uzun tırnakları ile sımsıkı tuttukları sıcacık demli çay bile Bir teselli vermiyorlar. Yarınlarını kaybetmiş yaşlı bayanın, Akordeon olmuş dudaklarındaki ruju silip attığı kağıt mendil, Haline gülüp duruyor. En ufak bir hayır yok duman altı olmuş zamandan. Saatlerde, birbirlerine kılıç çekmiş akrep ile yelkovan. Un ufak olmuş duyguların, sığınacak limanı yok. “Bir kere sevdim diye bin pişman etme “ şarkısı mı, Ne anlat ne de sor, kendini kaybetmiştir Ayhan Işık sokakta. Farelerin cirit attığı eski tarihi meyhaneden, Gönül Akkor ablamın söylediği “Tanrım Beni Baştan Yarat” şarkısı; Hatıralarla beraber, örümcek ağlarından kurtulmak istemekte. Ne yazıktır ki; Her ikisi de bir yolunu bulup da çıkamamışlar İstiklal Caddesi’ne. İlan panolarının ışıkları bile cılız yanmakta. Göz gözü görmez oldu, etraf alabildiğince sisli. Bir travestinin akşamı yırtan narasında, Hüzzam faslından nağmeler gizli. Yaşam ezikliğinin altında, Umutların, kendisini terk ettiğinin farkında değil, Kâğıt mendil satma sevdasındaki küçük kız çocuğu. Teselliler hangi deliklere saklandılar. Oda kule’nin aldırış ettiği bile yok doğru mu bu. Arka sokakların, kararmış duvarlarına yapışılı kaldı hayaller. Birer birer kırılmaya başladı umutlar, gönül vitrinlerinde. Dükkân camekânlarını kapatıyor buharlar. Feleğin çiftetellisinde, kendinden geçmiş göbek atmakta utanmalar. Ve alkol komasındaki kimsesiz yaşamlardır, Galatasaray Meydanının köşesine sımsıkı tutunmaktalar. Mazi olmuş Yeşilçam mı; Baliğcilerin ellerinde üfürdükleri naylon poşette saklı. İstiklal Caddesi, derin uyanamayan uykusunda, Üzerindeki, ölü toprak mı yoksa esen bulamaçlı rüzgârlar mı? Tüm yaşananlar, damak tadlı kaldı ağızlarda. Sırtında kalın paltosu, şapkasını eğmiş, Eyvallah demeden hızla uzaklaşıyor günışığı. Yaz mevsimi, ne çabuk geçip gitti, kimedir bu hırsı. Vatmanın; ;“İn aşağı, asılma lan” bağırışlarına aldırış etmeden, Bu yorgun ömrümdür; Asıldı, 47 nolu Taksim-Tünel Tramvayının arkasına, Yavaş yavaş o meçhule yol almakta… (11.Şiir Kitabımda olacak)......
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dursun TOMBUL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |