Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Sana 'Şampiyonum' dediğim ilk gün daha on yedi yaşındaydım, ne kadar güzel günlerdi... Şimdi de güzel ama o zaman başka güzeldi.Bu satırları yazarken beni eve ilk bıraktığın gün elmacığıma kondurduğun buseyi şu an ilk günkü gibi hatırlasam da iki saate belki de beş dakikaya unutmuş olacağım özür dilerim... Önümde duran hatıralarımızı unutmamak için söz verdiğim günü hatırlıyorum ne kadar heyecanlıydım.Senin yanında olduğum her saniye şükür sebebim oldu bugüne kadar, bilirsin kadere pek inanmazdım o dönemlerde ama şu an buna kader demekten başka yol bulamıyorum. Eve gelmene iki saat yirmi bir dakika kala bunlar sana söyleyeceğim son sözlerim olacak sevgilim.Bugüne kadar her nefesimde beni yalnız bırakmayıp gözlerinle bile aldatmadan beni sevdiğin için minnet duyuyorum kalbindeki aşk hücrelerine.Elimden gelenin fazlasını yaptım bu günün gelmemesi için ama gücüm bu satırları yazmaya yeterken küçülen beynimde yitip giden anılarımızı yavaş yavaş silmeye başladı, bir gün sabah uyandığımda sana kim olduğunu sormamak için gitmek zorundayım, affet... Biz bu yolculuğa başlarken söz verdik birbirimizi asla bırakmayacağımıza dair biliyorum ama ben seni bırakmıyorum ki istesem de bırakamam zaten. Evliliğimizin birinci yıl dönümünde delicesine ıslanıp anahtarları almayı unuttuğumuz için sokakta kalmıştık hani bende sana dönüp 'Bu gece hiç bitmesin' dediğimde dalga geçip 'Bu şekilde mi aşkım?' demiştin ya , hep komik durumlarda birbirimize 'Bu şekilde mi ?' diye parola belirlemiştik, üzgünüm ama durumlar şu an bu şekil aşkım... Gelmene bir saat iki dakika kala cümlelerimin sonuna gelmeye başlıyorum.Dolapta zeytinyağlı barbunya var sevdiğini unutmadan yapmak istedim, en sevdiğin mavi kareli gömleğini giymeni istemezdim sana çok yakışırdı çünkü ve ben başkasının o güzelliği görmesine tahammül edemeyip saklamıştım ütüledim yatağın üstünde duruyor ama sen yine de giyme , ben yazarken merak edip şifresini çözemediğin günlüğümün şifresi annenin doğum tarihi ve Küçük Prens'in yanında duruyor, üzümlü kekin sırrı içine portakal suyu koymamda saklı biliyorum portakal yemiyorsun ama vitaminini alman gerektiği için böyle bir yol seçtim ve sen kekimi her defasında bayıla bayıla yedin... Şimdi sana yazan kalemim kan ağlamaya başladı , bedenim her ne kadar başka yere gitse de anılarım, aşkım, yüreğim ve ruhum bu evde seninle kalacak adam.Sana bunları yaşattığım için özür dilerim fakat gitmek zorundayım.Verdiğim sözleri tutamadığım için çok üzgünüm, mor menekşelerime su vermeyi unutma ve gösterdiğim şekilde sula bir gün kokla eğer menekşeler kokarsa bil ki son cümlemi kurup seni sevdiğimi söyledikten sonra uykunda gelip elmacığına busemi konduracağım, kulağına tekrar seni sevdiğimi fısıldayıp gökyüzünde seni beklediğimi söyleyeceğim. Sana aşık on yedisinde kalmak isteyip mecburen büyüyen alzheimer olduğunu saklayan ve her sabah elmacığından öperek uyandıran hatunun...Aşkımla kal...'' Bu mektubu okuduktan sonra onu nerede bulacağımı biliyordum , tanıştığımız taksi durağının önünde oturmuş ağlarken buldum.Her şeyi ayarlayıp gitme kararı almışken unuttuğu bir şey vardı parasız hiçbir yere gidemezdi.Bende o an kadere inanmaya başladım benim kaderim canımdan çok sevdiğim eşimdi.Onsuz bir hayat düşünemezdim zaten ,yazdığı satırları okurken öldüğümü düşündüm ama cüzdanını komodinde unutması bana peşinden gitmem için bir işaretti, tanrının işareti.Günlüğünde tanıştığımız günden bu yana her şey yazıyordu eve gelince beraber okuyup eskileri yad ettik, mavi kareli gömleğim de dolapta ve ben sadece evde baş başa yemek yerken giyiyorum, şu an eşim tarifini unuttuğunu keki yapmaya çalışırken ben bu satırları yazıyorum ve kalkıp birazdan kek yapmasına yardım edip limon sıkacağım çünkü o da asla limon yemez biliyorum ama vitamini alması gerekli öyle değil mi? O şekilde değil bu şekilde kek yapılır karıcığım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Leyla Cavcav, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |