Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Üniversiteyi yeni bitirmiþim, sudan çýkmýþ balýk gibiyim. O evde, okumak, dergâha gitmek, sözde iþ aramak ve bulamamak dýþýnda yaptýðým pek bir þey yok. Bir de ayný mahallede oturan sevdiðim bir arkadaþým var, neredeyse kanka olmuþuz. Orada geçen üç senede benim güzelliðimi ve þanýmý (!) duyan beni istemeye geliyor. Akýn akýn! (!) Bazen öyle oluyor ki iki görücü ayný anda geliyor, neyse ki o ev haremlik selamlýk olduðundan kapalý kapýlar ardýnda durumu idare ediyoruz. Teyzeler saðolsunlar, oldum olasý beni çok sevmiþtir, bekâr oðlu olan cümbür cemaat eve doluyor. Tam bir þenlik! (Þimdi bu düþünce bana tek kelimeyle korkunç geliyor.) Ben aziz misafirleri savuþturduktan sonra koþarak kankama gidiyor, tüm detaylarýyla olup bitenleri anlatýyorum. Kankamýn bir de Osmanlý sultanlarý havasýnda heybetli bir ablasý var, o da genellikle orada oluyor. Bu güzel insanlarýn kulaklarý çýnlasýn, çok ekmeklerini yedim. Ýkisi de saðolsun beni dikkatle dinliyor. Ama ablasýnýn bir sözü var ki unutmak mümkün deðil! Halk arasýna sýzmýþ gizli bir kraliçe edasýyla süzüyor beni, bakýþlarýnda þimdi ne olacak meraký, sonra ansýzýn lafýmý bölüyor, ‘Eee kýzz getmirsiiinnn?’ Yani ki gidecek misin, bununla olacak mý, yaþýn geçiyor, hadi evlen artýk anlamýnda. Ama bunu öyle bir vurguyla söylüyor ki, yüksek sesle sevecenlikle paylar gibi, iþimiz yalnýzca gitmekmiþ, onun da görevi bunu hatýrlatmak ve beni hizaya getirmekmiþ gibi… Ben de ona yüzümü ekþiterek þunu diyorum, ‘Ablacým elektrik alamadým ama ya…’ Kraliçe abla bu elektrik lafýný aðzýndaki sakýzla birlikte evirip çeviriyor, bilmezden geliyor, ‘Eletrit… elekrit… ne?’ Kankam devreye giriyor, o net ifadesi ve güçlü sesiyle, ‘Elektrik abla yav! Elektrik, cereyan yani! Alamamýþ iþte!’ abla bunu mazeret kabul etmiyor ve bir daha bu kez daha yüksek, çok iyi bildiði halde, ‘Ceyran meryan bilmem ben. Eeee, ne olacak? Kýz getmirsin!’ Ben de (gitmiyorum, kaldým baþýnýza bakýþýyla) kaþlarýmý olmaz anlamýnda yavaþça kaldýrarak, 'Yoh, getmirim!' diye cevap veriyorum. Bu defa o, bu fýrsat da gitti dercesine baþýný iki yana sallayarak, ‘Leyla Leyla bir su doldur / Yavaþ yörü sevdan öldürür meni’ türküsüyle baþlayýp nasýl evlendiðiyle devam edip, evlenmek için gereken o bir- iki þartla bitirip yeniden topu bana atýyor. Bir sonraki aziz misafirleri anlatýþýmda da bu sahne benzer þekilde tekrarlanýyor ve diðerlerinde de… Abla, kimi zaman bu sözü elini dizine sertçe vurarak adeta haykýrýyor, kimi zaman artýk benden ümidini kesmiþ þekilde kýsýk sesle ama cümle hep ayný… Þimdi bir yere gitmeye kalksam bu ses yýllar öncesinden gelip -kimi zaman- kulak zarýma çarpýyor: ‘Kýz getmirsin?’ O zaman tüm bu yaþananlara bir tebessümle selam veriyorum. Bu yazý, yaþamýn belki de en zor konusu olan evliliðe dair ahkâm kesmek için deðil, ne için olduðunu ben de bilmiyorum. Sadece ‘Eee, kýz getmirsin?’ sorusu ve ifadesinden öðrendiðim bir þey var. Her ne kadar öyle gibi görünse de gitmek veya kalmak insanýn iradesinde deðildir. Yaþam sahnesinde rolümüzü oynarken, tiradý hece hece söylerken bilfiil öyle göründüðünün farkýndayým. Ancak her þeyle her þey arasýndaki o týlsýmlý, o akýl almaz bað o ihtiyarý elimizden çekip alýyor. Týpký mahir bir sihirbazýn güzelce kurulmuþ bir masada tabaklarýn altýndan masa örtüsünü hýzla çekip almasý gibi. Buradan bakýlýnca gitmek ve kalmak da yok, sýnanmak, deneyimlemek, öðrenmek, yaþamak var sadece. Gitmekle gitmiþ olmuyorsun, kaldýðýnda da kalmýþ deðilsin. Nereye gidersen git hep kendinle sabit, kendine mýhlý gibisin. Gittiðin yerde yeni bir þey yok, amma yeni bir ders ve öðrenilecek þeyler var. Kaldýðýn yerde de eski bir þey yok, orada da her þey yeni, sen nefes aldýðýn sürece… Yaþamak bir okul, zil çalýnca ders bitiyor ve baþka bir yere naklediliyorsun. Orada yeni bir ders baþlýyor. Olup bitenlerin, baþýmýza gelenlerin altýný saðlamca deþsek bu derslerin kýlcal damarlarýný bulabilir, en zor yerden gelecek sorularý göðüsleyebiliriz. Þu da var ki aslýnda soru da yok. Tuhaf olan yaþam sýnavlarýnýn sorusuz olmasý... Soruyu da sen buluyorsun, yanýtý da, bulduðun tam o an zil çalýyor ruhunda! Ve orada soru ve yanýt arasýnda bir fark yok! Olmak var, öyle olduðun için böyle olmak var. ‘Eee, kýz getmirsin’ den devam edecek olursak gidilecek en güzel yer hayallerinin olduðu yer olabilir ancak. Yani ki gidilecek en güzel yer yine Sen’sin, Senin yapýp ettiklerinden oluþacak o dünyadýr. Senden baþka güzel ve olaðanüstü bir yer yok. Böyle bakýnca sebepler de sahte ve dahi sonuçlar da. Gidilecek en güzel yer tam olarak kendini doðurduðun, kendini tam ve bütün kýldýðýn ve bunu da yalnýzca aslýnda zaten öyle olduðunu fark ederek gerçekleþtirdiðin ve onu yeniden kazandýðýn yerdir. Bir yere gitmek bu duruma katký saðlayacaksa biraz gitmiþ sayýlabilirsin ancak, kalmak katký saðlayacaksa durduðun yerde gidiyorsun. Ama yine de yaþamdaki devinim ve hiç bitmeyen hareket gereðince hep gideriz. Her anlamda gideriz. Böylesi iyidir, duran ne var ki þu evrende? Her þey daimi bir hareket halindeyken durmak ayýptýr, gidilmeli öyleyse. Git gide bize eklenmiþ, eklemlenmiþ her etiketin, sýfatýn, vasfýn ve hatta insanýn yalnýzca bir sonradan yapýþtýrma olduðunu anlayýncaya kadar gideriz. Yalýn, yalnýz kalýncaya, yalpalayýncaya kadar… Kendimizi dahi yolda düþürüp kaybedinceye kadar… Yýkým denilen o hezimetin bizzat kendisinin yýkýldýðý, yerle yeksan olduðu yere kadar gideriz. Kendimizin zirvesine çýkýp, o muhteþem manzaraya bakarak, yalnýz bir kurt gibi uluyuncaya kadar… Bazen Araf’ta asýlý kalýrýz, öylece boþlukta ama yine de gideriz. Aradýðýmýz o elektriðe ama bu kez trafoya en yüksek noktadan bakacak kadar gideriz. Bu yüksek akýmýn bir ucu sendeyse diðer ucunun nerede olduðunu görecek kadar… Âþýk olacaðýnýz bir insaný o insanýn kendisi de dâhil olmak üzere size hiçbir kul veremez. Gerçek aþký ve dahi bir insandaki aþký da size yalnýzca Allah verebilir. Ezcümle, kollarýný böyle delice, kahramanca, çaðlarý aþan bir destan gibi iki yana açarak, Ben senin için sonsuzluða açýlan kapýyým; sen de benim için öylesin, benim sonsuzluða açýlan kapýmsýn, diyecek bir aþk, maþuk istiyorsan ona doðru da gidersin belli mi olur? Ama eðer ateþi avuçlayabilecek bir yürek elin varsa… Güçlü bir el kaderimizi görünmez bir týðýn hareketleri gibi örmektedir. Bizden hiç gitmeyen eski dostlara ve aþka selam olsun…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © leyla karaca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |