Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Hayatı ve ölümü birlikte yaşıyordum. Ama hiç kimse içimdeki o kocaman boşluğu görmüyordu.Ama ben ölümden korkan bana göre o basit insanlardanda değildim, ölümden korkmuyor ölümü arıyordum... Bazen gözlerime koyu bir sis iniyordu yavaş yavaş ve tüm mutluluklarımı hayallerimi düşlerimi ruhumun derinliklerinde yokediyordu.Bir kum fırtınasının ortasında durmadan sürüklenen bir kum tanesi gibiydim, bu fırtınayı içimde yaşıyordum ama anlatamıyordum... Suskundum... Yalnızdım... Yalnızlığın tanrıya mahsus olmadığını daha çocukken anlamıştım.Etrafımda insanlar varken bile ben o büyülü yalnızlığımdaydım.İnsanların beni anlamasınıda beklemiyordum ya sustum. Söyleyecek o kadar çok şey vardı ki aslında ama yinede sustum.. O toprağa bakan gözlerimle yalnızlığımı ve ölüm arayışımı herkezden gizledim.Bazen korkuyordum ya birisi gözlerimdeki beni anlarsa diye.Bu yüzden kimse asıl olan hikayemi anlamasın diye maskeler taktım suratıma.Böylece herkezi hatta bazen kendimi bile kandırıyordum ya beceremediğim zamanlarda kendime kız arkadaşlar buluyor ve hiç istememe rağmen onlarla beraber oluyordum. eğlenceli, neşeli ,hiçbirşeye morali bozulmayan bir maske takıyordum suratıma. Ben bir çocuğun bile oyun arkadaşı olabiliyordum, ben seni anlıyorum diyen dostundum Bu yüzdende insanlarda farklı görüyordu beni. yaptığım yanlışmıydı bilmiyorum?Ama maskem ve duygularım o kadar zıttı ki...Etrafımdaki kalabalık bile yalnızlığımı yokedemiyordu. Cehennemin ateşinden bile çekinmiyordum artık. Çıkmaz bir sokakta çıkış arıyordum.Bıkmıştım artık bu hayat denen girdabın ortasında bir sağa bir sola dönmekten İçimdeki ölüm bir türlü susmuyordu... Artık bitmesi gerek bu işkence diyordum. Hakkım olmalıydı o sonsuz uykuya ama lanet bir şansım vardı ve bir türlü ölemiyordum. Ucuz bir ölümde sermemiştim yüreğime.Eğer o gurur parçam olmasaydı çok daha çabuk biterdi belkide . Artık yaşamdan daha yorgundum... Kendimle savaşım ve duygularıma verdiğim o sayısız mücadele o gece sona ermeliydi.Bu sefer son olmalıydı artık yalnızlıgın olmadığı bütün acıları bittiği yere gidebilmeliydim.Kararlıydım bu son ....Son olmalıydı... Yola çıktım ama bir evin bahçesinde onu gördüm aylardır uzak kalmaya çalıştığım o yüzüne hüznün ve tebessümün en çok yakışan kızını...Ufak bir veda etmeliydim ona,Ama gözlerine baktığımda o masum yüzündeki ölüme meydan okumayı gördüm. Oysa ben bu duyguyu o ana kadar her zaman basitlik olarak kabul etmemişmiydim.Konuşmaya başladık ilk defa gözlerine baktım gözlerime baktı... Ne farkederki ölsem diyordu... Ya ben ölüm denen katilin böyle bir masumiyeti almasına izin vermelimiydim.Ama o kadar uzaktıki o duygu bana.Ben istediğim zaman ölürüm derken o belkide yüzlerce kez ölüp ölüp dirilmişti... O belkide içimdeki eksik kalan utangaç alıngan kırılgan bir türlü ölemeyen, sevdiğim masum çocukluğumdu.Ve ben nasıl söyletebilirdimki, ölümün güzel olmadığını.Bunu anlatabilecek belkide en son kişi bendim.İlk defa korkuyordum ölümden ama onun ölümünden. Ölüm kör bir kahpeydi...Masumiyeti ve güzelliği göremezdi...Bunu biliyordum...Defalarca yaşamıştım.Peki o an ben ölmeye giderken gözlerinin beni ölümden vazgeçirdiğini söylemelimiydim? Hani bazı anlar vardır sadece yaşanır.. Hissedersin.... Anlatamazsın... Adını bile koyamazsın... Hani derler ya bir bakışla her şey biter, keşke tam olarak sana ne hissettiğimi anlatabilseydim... Zaman geçtikçe sana karşı nedensiz ,olmaması gereken utangaç, gizli ,yasak bir sevda başladı içimde.Bunu kendime bile anlatamadığım... Ama sen susuyordun genellikle...Sigaramdan daha zararlıydı senin susuşun...Ve ben tiryakiydim üstelik... Git me kal diyebilmeni isterdim, bende sana karşı bir şeyler hissettim diyebilmeni... Ama sustun... Sustuk... Biliyorum sen beni yine anlayamayacaksın ve ben belki hiçbir zaman cesaretimi toplayıp seninle bir daha konuşamayacağım. Ama senin o büyülü gözlerinle yaşayacağım ve sana hiç bir zaman söyleyemeyecek olsamda bilmeni isterdim... Ben seni nedensiz sevdim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mavii, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |