"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
SANDALYE Serap Etike Sandalyeleri severim, bana mutluluk veren nesneler, özellikle tahtadan yapılmış olanları. Eşyalar içinde en gösterişsiz ve alçakgönüllü görüneni. Dört ayak,bir oturmalık,bir de arkalık, o kadar.Bu yalın formu öyle bir gururla taşır ki, onu küçük göremezsin, görmezlikten gelemezsin. Sandalye, formu yalın bir nesne, ancak bana görsel açıdan hep zengin gelmiştir.Engin gönüllü, yalın insanlar gibi.Yataylar ve dikeylerle oluşmuştur, köşeli ve sert çizgiler egemendir. Yuvarlak hatlar bazen köşe dönüşlerini yumuşatmak için kullanılmıştır, belki de oturanı rahatsız etmemek için. Kabarık ve yumuşak döşemesi, oymalı arkalığı yoktur.Sandalye söylemek istediğini dolandırmadan söylemektedir,net ve etkili, eni boyu, ne olduğu belli.İşlevine hizmet eden formun dışında süs ögesi yoktur.O, insanların oturma gereksinimine göre biçimlenmiştir, ondan fazlası beklenemez. Sandalyede oturursun, hem de dik oturursun, gevşeyemezsin, kaykılamazsın, uyuyamazsın, yalnızca uyanık oturabilirsin. Mesleki yaşamım sandalye üstünde geçti.Tüm öğretmenliğim süresince hep tahta bir sandalyede oturdum. Okuldaki sandalyemin yalnızca oturma yeri ince bir deri ile kaplıydı, atölyemdeki tek oturma aracımdı. Ben bu sandalyelerle çok kişiye deseni öğrettim, görmeyi, düşünmeyi. Formu basit gibi gelir ama, sandalye deseni çizmek zordur. Farklı konumlarda karşına koyarsın, hele de birkaç tanesini iç içe geçirir, dikey, yatay ve eğik doğrultularda düzenler, çizmeye çalışırsan, epeyce zorlanırsın, ama çok şey öğrenirsin. Ürkek görünümlü sandalye bir aslan kesilir, seni uğraştırır, kolay yutulur lokma olmadığını gösterir. Sandalye deyip geçmemeli, insanoğlunu yerden kaldırmış ve uygarlığa doğru bir adım attırmış. İlerici bir kimliği var.Oturan insanı rahat ettirmez, uzun süreli oturulduğunda rahatsız bile eder, bu yönü ile insanlara “fazla oturma, hareketsiz kalma, uyuşma, kalk, hareket et, bir şeyler üret” demek ister. Sandalyelere de zaten üretenler; işçiler, köylüler, memurlar oturur. O genellikle fabrikasyon değildir, bir marangozun elinden çıkmıştır. Usta, atölyesinde belki de türkü söyleyerek, çıraklarıyla birlikte üretmiştir onu. Her noktasına insan eli değmiştir, belki de bu yüzden insani bir kimliği vardır. Bazen evcil bir hayvana benzediği de söylenebilir, daha çok da tekir bir kediye, ne de olsa dört ayağı vardır, kuyruğu olmasa da. Sandalyeler, masum görünüşlü afacan çocuklara benzerler. Sanki bir kenarda uslu uslu dururken birazdan yapacağı yaramazlığı düşünürler. En yakın akrabaları, aile büyüğü sayılan masadır. Masanın etrafına toplanıp onunla sohbet etmekten çok hoşlanırlar, masanın anlattığı masalları dinlemek onlara ninni gibi gelir. Uyku saatlerinde de ters çevrilip masanın üstünde uykuya yatarlar, masanın koynunda uyurlar. Masalar kıraathanelerin baş mobilyaları olmaları nedeniyle en sağlam dostlukları, ince belli cam bardaklarda içilen demli çayla kurmuşlardır. Ancak kır kahvelerinin de vazgeçilmez nesneleri olduklarından gözleme ve ayrana da yakın dururlar. Sandalye; pop, caz, rap, rock dinlemez.Türk sanat musikisi ile de pek arası yoktur. O, türküleri sever. Saz çalıp, türkü söyleyen biri üzerine oturunca keyfine diyecek olmaz. Türküler, tahtasının içine kadar işler, öylesine işler ki o yana bu yana çekildiğinde gıcırdamaz, türkü söyler. Geçen yıl tatil yöresinde, bir köyde tahtadan yapılmış, çocuksu bir sandalye gördüm, gönlüm ışıldadı. İnsana yaşama sevinci ve güven duygusu veriyordu. Bir genç kız oturmuş ve rahat edemediğinden yakındı. Ben de “ oturmak belki rahatsız edici ama seyretmek güzel ” dedim, şaşırdı ve belki de düşünmeye başladı. Sandalye koleksiyonu yapmak isterdim, en yalın, gösterişsiz olanlarını yeğlerdim. Sevmek için çok şey gerekmiyor, bir sandalye de insanın gözüne ilişince mutluluk duygusu verebiliyor, bir çiçek ya da bir kuş gibi. O kadar. 2005, Ankara.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serap ETİKE, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |