Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
İnsanın kendini var etmesi, gerçek benliğine ulaşması geçmişten günümüze kadar üzerinde konuşulan, tartışılan bir konu olmuştur. İnsan maddesel olarak görüntüler dünyasında yer alır. Fakat boyunun, ağırlığının, kolunun, bacağının ötesinde bireyin var olması, bulunduğu çevrede kendini gösterebilmesi görüntünün ötesinde bir durumdur. Diğer canlılardan farklı olarak akıl sahibi ve düşünme yetisi olan insan peki bunu nasıl gerçekleştirir? Paul Coelho’ nun “Simyacı” adlı romanında Santiago, gördüğü bir rüyanın ardına düşen genç bir çobandır. Rüyasında Mısır Piramitleri’ne giden genç orada bir hazine bulur. Fakat hazinenin ne olduğunu bilmez. Santiago henüz küçük yaşlarda dünyayı tanımayı ve gezmeyi hayal etmektedir. Nitekim yaşadığı çevreyi de koyunlarıyla geze geze bütün özelliklerine kadar tanımıştır. Fakat artık farklı yerler görmek istemektedir. Rüyasının da etkisiyle bu durumu ailesine açar ve koyunlarını da alıp başka yerler gezmeye başlar. Yolculuğu esnasında bir Çingene ile karşılaşır. Çingene Santiago’nun el falına bakar ve onu Mısır Piramitleri’nde bir hazinenin beklediğini söyler. Fakat hazinenin yüzde onunu kendisine vermesi için Santiago’dan söz ister. Yoluna devam eden genç bu kez bir kral ile karşılaşır. “Bir şeyi çok istersen eğer Evrenin Ruhu sana yardım eder.” diyen kral da genci Mısır Piramitleri’ne yönlendirir. Belki de bunlar birer işaretti genç için kim bilir..? Yaşanan olaylar silsilesinden anlaşılan tek şey vardır; Santiago hiçbir zaman oraya gitmekten vazgeçmez. Çünkü onu oraya çeken bir güç vardır ve o bunun farkındadır. Çoban olarak çıktığı bu yolculuğun sonunda Santiago Evrenin Ruhu’nu ve varlığını her zaman hissettiği Evrenin Dili’ni çözmüş, kendi varlığının ve benliğinin farkına varmış mutlu biridir artık. Çünkü o arzuladığı, yapmak istediği eylemlerin peşinden koşmuş ve bunları gerçekleştirmiştir. Yani O, olmak istediği kişi olmuştur. Düşünen, yaşamında gerçekleştirmek istediği durumlar, eylemler olan her birey bir Santiago’dur. Santiago yılmadan, korkmadan, bu yolda önüne çıkan engellerin üstesinden gelerek isteğini gerçekleştirmek istemiştir. Sonunda mutlu bir birey olmuştur. Mutlu bir birey… İşte var olmanın göstergesi mutluluktur. Bir yağmur damlası için mutluluk, sonsuz mavilikten toprağa inerek canlılara yaşam kaynağı olması, kitap kurdu bir insan için mutluluk bitirdiği bir kitaptan aldığı haz, bir kuş içinse mutluluk belki de baharın gelmesiyle ağaç dallarına konarak şarkı söylemesidir. İnsan yaşadığı zaman diliminde mutlu olduğu sürece vardır. Çünkü var olmanın meyvesidir mutluluk…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Berivan Özhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |