..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Bireysel > Leyla Maviş




16 Ağustos 2018
Düşüş1  
Leyla Maviş

:IBC:
bir hışımla girdim mavi’ye
noldu dedi memet
midem dedim
midem bulanıyor
kusmaya yer arıyorum
bir peçete uzattı aceleyle
gözümü sildim
peçeteye baktım
kupkuru
bir daha
bir daha sildim
gözlerime dokundum
kupkuru
dışarı çıktım
bir sigara yaktım     
ağlıyor olmalıydım
anlam veremedim
ikinciye uzattım elimi
önder abi geldi
yüzüme bir baktı
ne oldu dedi gülerek
hislendin mi
hayır abi dedim
aceleye getirildim
olsun ağlama dedi
dünya küçük diyorlar
ağladığımı nasıl anladığını düşündüm
sonradan geldi aklıma
mavideki son ağlayışım bu, ilk değil ya
hem her gün mutlaka birileri ağlayarak geçiyordur pasajdan
önder abi bilirdi böyle şeyleri

nalan girdi içeri
hadi dedi
otobüsü kaçıracağız
ben zaten son otobüsleri kaçırmaya meyilliydim hep
kalktım
dönüp dedim ki memet’e
bizim bir fotoğrafımızı çeksene
sarıldım önder abiye
gülümsedim
uzattı memet fotoğrafı
garibime gitti
gözlerim şiş çıkmış fotoğrafta
önder abiye baktım gülüyor
ben ağlamaklı çıkmışım
kim baksa böyle derdi bu fotoğrafa
sonra durdum
böyle olmamalıydı bu fotoğraf
leylaya sordum
neden dedim ben ağlarken önder abi gülüyor bu fotoğrafta
o söyledi
çünkü dedi
o, sen yine bir gün gelirsin sanıyor
sen gelmeyeceğini biliyorsun
sarıldım ikisine de
son kez çıktım mavi’den
oku sokağı boyunca yürüdüm
köşeyi döndüğüm an kaybettim ilk rengimi
kafamı kaldırdım göğe
gök lekesiz bir mavi olur bu mevsimde
bunu herkes böyle bilir
bunu ben de böyle bilirdim
ama değildi bu sefer
bembeyazdı gök
içtiğim sigaranın paketinden bilirdim ben bu maviyi
göğün şaşkınlığıyla bir sigara içeyim dedim
pakete takıldı gözüm
paket siyah beyazdı
hayret içinde göğe bakarak yürürken
bir küçük oğlan çocuğuna çarptım
saçlarının sarısından bilirim böyle çocukları
gözleri mavi olur
gözleri kesin mavi olur
kaldırmak için eğildim elimi uzattım
yüzüne bir baktım şöyle
fakat o da ne
böyle siyah mı olur
gözleri simsiyahtı
dehşete kapıldım gözlerin karasından
leyla dedim
leyla
ya mavinin mavi olduğunu unutursam ben?

nalan telaşlı telaşlı bir araya getirdi çantaları
şöyle bir baktım çantalara
neresinden baksan kitap yükü
içinizde taşıdığınız yetmiyordu dedi leyla
susturdum leyla’yı
çantayı aldım sırtıma
durdum bir anda
az kalsın unutuyordum
kızlar dedim nalan’a
oyalanmadan al gel hadi dedi nalan
koşarak gittim
aldım azimeyle gülşanı
bir karton kutuya yerleştirdim
azimenin son mor çiçeği kurumuştu
kimbilir dedim
bir daha ne zaman açar
döndüm dedim ki hüseyin abiye
hüseyin abi
remzi hocaya selam söyle
ben çiçekleri götürüyorum
şiiri yarım kalacağı için üzgünüm
kopardım son mor menekşeyi
çantadan bir kitap çıkarıp arasına sıkıştırdım
aldım kızları
çıktım ordan da

dışarı attığım ilk adımda ikinci rengimi kaybettim
aceleyle yürürken bir camekanda kendime takıldı gözlerim
sabah mor bir kazak giydiğimi anımsadım
durdum birden
tepeden tırnağa süzdüm kendimi
nasıl olur dedim
nasıl siyah bu kazak?
kafamı kaldırdım
yükselip gidiyor bir balkonda bir sarmaşık
herkes bilmez mi bu sarmaşığın mor çiçekler açtığını
baktım çiçeklere
çiçekler siyah beyazdı
biraz daha arttı korkum
sordum leylaya
leyla dedim
azime mor çiçekler veriyor
ya dedim ben morun da mor olduğunu unutursam?

Geç kalıyordum
Hızlandım
Geldim durdum nalan’ın beklediği yerin karşısında
El etti nalan
Hadi dedi
Geç artık şu karşıya
Dedim çok araba var nalan
Hem öyle alelede geçilmiyor karşıya
Elinde iki çocukla
Yüklendik yükümüzü
Bindik bir yeşil otobüse
Yirmi dakika sürmedi yol
İnecek vakit döndüm baktım kızlara
Gülşan’ın parlak yeşil yapraklarından biri kırılmış
Sallanıyor dalının ucunda
Çiçek ne yapsın dedim
böyle de çıkılmaz ki yola
koparıp aldım yaprağı
koydum onu da kitabın arasına
inmeden önce bir göz gezdirdim otobüstekilere
neden arttı bu siyah beyazlar dedim
siyah beyaz bir otobüsten indim
siyah beyaz bir şehirlerarası otogar yazısına döndüm yüzümü
siyah beyaz bir çantayı geçirdim sırtıma
siyah beyaz girdim otogara

on dokuzuncu peronda
siyah beyaz bir otobüsü beklemeye başladım
yorulduğumu farkettim
oturacak bir yer bakındım
yaşlı bir adama takıldı gözüm
tek oturuyordu bankta
bankın diğer yarısına poşetini bırakmıştı
oraya doğru yürüdüm
siyaz beyaz yürüdüm

oturmak istediğimi anlayınca aldı poşetini
kucağına bıraktı
bir sigara çıkardım
sonra bir tane daha
üçüncüyü almak için çantayı yokladım elimle
kalktı yanımdan
elinde poşetiyle on dördüncü perona yürüdü
siyah beyaz yürüdü
beni yükümden utandıran yüküyle bindi otobüse
üçüncü sigaramı yaktım ben
siyah bir duman üfledim beyaz göğe doğru
siyah beyaz koktum

sonra nalan geldi yanıma
bu otogarda siyah beyaz çekilmiş bir fotoğrafımız vardı nalan’la
nalan o zaman bana otogarlar hep siyah beyaz mı olur leyla demişti
o zamanlar çok düşünmemiştim ben bunu
döndüm dedim ki nalan’a
nalan
otogarlar hep değilse de
otogarlar en az bir kere siyah beyaz olur
çünkü en az bir kere son kez gelirsin bir otogara
sustuk biraz
şöyle bir bakındım
tek tük renkler kalmıştı etrafımda
on dokuzuncu perona girdi otobüs
kalktık
otobüse doğru yürürken elimdeki kitabın içinden
kalemim düştü yere
siyah beyaz bir ses çıkardı
döndüm baktım
bütün siyah beyazlar içinde
bir turuncu ne kadar turuncu olabilirse
o kadar turuncuydu kalemim
eğildim
kutsal bir kitabı alır gibi aldım son rengimi yerden
koydum kitabın arasına
hareket etti 13.00 otobüsü

elimdeki son rengin heyecanı
ve otogarın biraz ilerisindeki nergiz apartmanını son kez olsun göremeyeceğim korkusuyla
çıktım siyah beyaz otogardan
yaklaşınca eğdim başımı göreyim diye
gördüm
ordaydı işte
siyah beyazdı o da
çevirdim başımı
koltuğa yasladım
defteri çıkardım çantadan
henüz unutmadığım renkleri hatırlatacak
ve nergiz apartmanına dair bir şeyler yazmasam olmazdı
temiz bir sayfa açtım defterden
kalemi çıkardım
baktım
evirdim çevirdim elimde
siyah beyazdı…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
İkikereikidört
Sylvia Çıkmazı
Dönüş
Zorunlu Baslik
Bekleniş
Zorunlu Baslik 2
Bekirlere
Zorunlu Başlık 2
Yasak
Menekse


Leyla Maviş kimdir?



Etkilendiği Yazarlar:
Hasan Huseyin Korkmazgil


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Leyla Maviş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.