"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Kitap: Toplumdan, ferde -bazen tam tersi- ilerleyen dikenli bir yolda insanýn geçmiþiyle yüzleþmesinin tarifsiz, derin acýlarýný anlatýyor diyebilirim kýsaca. Diðer taraftan yazarýmýz, Ýspanyol bir yazar deðil, esasen Kolombiyalý bir gazeteci ve çevirmen… Aslýnda bu tarz romanlarý isteyerek, severek okuyan bir insan deðilim. Bir arkadaþým hediye edince ben de hediye ettiðine göre kesin “iyi bir kitap” diye istemeye istemeye okudum. Açýkçasý okumak için aðýrdan aldýðým bu kitap okuduktan sonra dimaðýmda farklý bir tat býraktý. Hani, Ýspanyol kültür, edebiyat, sanat, þiir ve tarihine karþý ilgisi olan biri olduðum için okuduðum bu eserle ilgili duygu ve düþüncelerimi sizlerle de paylaþmak istiyorum naçizane… *** Evet, cevabý yüzlerce farklý bakýþ açýsýyla yeni kapýlar açan sorular vardýr. Zaten soru, hele hele güzel soru ilim kapýsýnýn anahtarýdýr kuþkusuz. Örneðin, “Bir romancý neden yazar?” týpký TRT spikerlerinin sorusuna benzeyen ama cevabý gerçekten birikim ve düþünce gerektiren bu basit sorunun cevaplarý her insana göre deðiþiklik gösterebilir elbette. Nihayetinde her insan bir dünyadýr ve ne kadar çok yazar varsa o kadar da düþünce, tasarým ve buna baðlý olarak geliþen bir yazma þekli vardýr. Yani, meselenin teknik ayrýntýlarýný bir kenara býrakacak olursak, yazýnýn iskeletini oluþturanlar: “hatýrlamak”, “tahayyül” ve “hikâye”den ibarettir… Bu saydýklarým arasýnda bana en garip geleni ise hatýrlayarak okura “hatýrlamanýn” sancýlarýný anlatmak gelir… Ýlk bakýþta çeliþkili gibi duran bu tavýr aslýnda büyük ölçüde yazarýn iþini kolaylaþtýrýr. Yani ona anlatýsýný istediði gibi esnetebilmesi için bir takým imkânlar sunar, kapýlar açar. Anlatýcý da bazen hayalleriyle hatýrlayarak kendi geçmiþiyle hesaplaþýr, bazen de gerçekten tanýk olduklarýný anlatarak, araþtýrarak hakiki bir yüzleþmenin peþine düþer. Böylece hem “kiþisel” hem de “toplumsal” tarihin ayrýntýlý bir haritasýný ortaya çýkartýr. Bu türden geriye dönük anlatý ve romanlar, bu ülke insaný gibi her manada sýkýntýlý süreçlerden geçmiþ ancak hâlâ geçmiþiyle dürüst, kýlçýksýz, yansýz bir bakýþla yüzleþememiþ toplumlarda örneklerine sýklýkla rastlanýlabilir. Baþkalarýnýn acýlarýný da görmek!!! Juan Gabriel Vásquez’in romanýný okurken, bizim toplumumuzu ve daha sonra benzer toplumlarýn ortak acýlarýný da düþündüm ister istemez.. Þiddet, hukuken ve(ya) vicdanen karþýlýðýný bulamamýþ suçlar, bu yüzden yaralarý hiç iyileþmeyenler; meraklarý, endiþeleri, güvensizlikleriyle hayatýn kýyýsýna itilen “kayýp insanlar” topluluklarý… Hâl böyle olunca, kitabýn kapaðýnda yer alan o alýntýnýn aslýnda Türk okurunun çok iyi tanýdýðý, ama hâlâ kavrayamadýðý durumu yansýttýðýný düþündüm. Zira, “Deneyim ya da deneyim diye adlandýrdýðýmýz þey, çektiðimiz acýlarýn envanteri deðil, baþkalarýnýn acýlarýna karþý öðrendiðimiz empatidir.” diyor yazar, ya da hiç öðrenemediðimiz… Bu ise berbat bir tecrübeden baþka birþey deðildir herhalde! Düþen Þeylerin Gürültüsü’nde yazar pek çok romancýnýn yaptýðý gibi toplumdan ferde-bazen de tersi- ilerleyen dikenli bir yolda insanýn geçmiþiyle yüzleþmesinin derin acýlarýný anlatýyor demiþtim giriþte. Bu arada Vásquez’in okuduðum bu romaný “Alfaguara Ýspanyol Edebiyatý Ödülü”ne de layýk görülmüþ. Ýyi ki de görülmüþ. Gerçekten kitabýn hikayesi, dili ve kurgusunu çok beðendim, çok saðlam buldum doðrusu… Yazarýmýz kitapta, “modern edebiyat”ýn binbir çeþit numaralarýný, merak ve gerilim unsurlarýný da yerli yerinde kullanmýþ. 40 yaþlarýnda bir adamýn hayatýný deðiþtiren olaylar zincirini onun iç sesiyle ve bir toplumun, bir dönemin çalkantýlarýna dair hikâyelerle birlikte okumak romanýn düþünsel ve duygusal hacmini oldukça geniþletmiþ doðrusu. Gelelim kitabýn hikâyesine… Kolombiya’da 90’lý yýllara kadar devam eden, uyuþturucu dünyasýnýn siyaset üzerinde hâkim olduðu, vahþetiyle bütün bir toplumu sarsan dönemin sonunda baþlýyor. Genç, ihtiraslý avukat Antonio Yammara, bir gün bilardo salonunda yirmi yýlýný hapiste geçirmiþ Ricardo Laverde ile tanýþýyor. Yabancý adam kendisi hakkýnda pek konuþmaz. Bu tuhaf dostluðun üzerindeki sis bulutlarý, kime ait olduðunu bilmedikleri bir kaseti dinledikleri “Þiir Evi”nde daðýlýr gibi olur ama o gün Laverde öldürülür, Antonio ise yaralanýr. Aklýndan bir türlü çýkaramadýðý sorularýn cevabýnýn peþine düþen her insan gibi o da kendisiyle ve yaþadýðý ülkenin tarihiyle yüzleþmenin tahammülü zor sancýlarýný hissetmeye, kendisi hakkýnda düþünmeye baþlar… Vázquez, 60’lý yýllarda iþlenen cinayetlerle uyuþturucu ticareti arasýndaki baðý, bir ailenin gizli-açýk sýrlarýný kahramanlarýn hikâyeleri üzerinden muhteþem bir dille anlatýr. Bu romaný sadece okura yansýttýðý çekici iç ses anlatýmý için okumaya deðer gördüðümü de eklemem gerekir. Yine Antonio’nun karýsý Aura’yý ve yeni doðan bebeðini terk edip büyüdüðü coðrafyanýn kanlý hakikatini daha iyi görebilmek için Laverde’nin kýzý Maya’nýn yanýna sýðýnmasýndaki kýrýlgan “güvensizlik” hissi, çaresizliðinin dili “gerçeklik” içeren bölümlerden daha çok sarstýðýný da bilvesile itiraf etmek isterim. Hikâyeyi iç dünyasýný samimi bir þekilde açarak anlatan yazarýmýz, arada durup “düþen insanýn gürültüsü”nden de bahsediyor. Örneðin: “Hayal kýrýklýðý er ya da geç geliyor, asla gelmezlik etmedi. Geldiðinde onu fazla þaþýrmadan karþýlýyoruz, zira bu dünyada yeterince yaþamýþ olan biri, biyografisinin kendi dýþýndaki olaylar, baþkalarýnýn iradesi ve kendi kararlarýnýn çok az ya da sýfýr katýlýmýyla þekillenmiþ olmasýna þaþýrmaz. En sonunda bizim hayatýmýza toslayan (bazen ihtiyaç duyduðu teþviki vermek, bazense en mükemmel planlarýmýzý paramparça etmek için) bu uzun süreçler, yeraltý sularý ya da tektonik katmanlarýn titiz yer deðiþtirmeleri gibi kendilerini genelde iyi gizlerler ve nihayet deprem gerçekleþtiðinde, kaza tesadüf ve kader gibi kendimizi yatýþtýrmak için kullanmayý öðrendiðimiz sözcüklere baþvururuz.” diye dile getirmiþ… Gerisi, hikâye etme sanatý… Yukarýda alýntýladýðým benzer iç sesleri, romanýn doðal akýþýndan çýkarýrsanýz geriye bir kitapla ilgili bildiðiniz olaylar zincirinden baþka bir þey kalmaz. O halde baþlangýçtaki soruyu tekrar soracak olursak bu anlamda yeni bir romanla, bir klasik arasýnda niyet anlamýnda önemli bir fark yok gibi geliyor bana. Nihayetinde, romancý hatýralarýyla hayal eder, kurmaca karakterler yaratýr ve kalem ve kelamýnýn gücüyle de söz konusu insaný anlatýr. Gerisi “hikâye” etme sanatýndan baþka bir þey deðildir. Vásquez’in, hayatýmýzý geleceðe doðru yaþayýp geriye doðru anlattýðýmýzý görebildiði için roman yazmayý tutkuyla yaptýðýný sonradan çýkarttýðý eserlerle görmüþ oldum. Üstelik, “hayal kýrýklýðý”ný tam olarak iyileþtiremeyeceðini, hatýrlamanýn insaný fena halde yorduðunu bilse de kahramanlarý aracýlýðýyla cevabý belli olmayan ve tam da öyle olduðu için acý veren sorular sormaya devam etmesini caný gönülden istiyorum… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Yûþa Irmak, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |