Fýrtýnalar insanýn denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Her mesele temelde insanýn varlýðýna baðlanýr. “Teknikçiler yetiþtirmek marifet deðil, öðretimin asýl amacý anlayýþlý, kavrayýþlý kimseleri yetiþtirmek olmalýdýr.” diyor bir baþka yerde. Ýnsanýn fýtratý; yabancýlaþmasý, eksilip bütünlüðünü kaybetmesi, yozlaþmasý… Bir kere bütünlük þuuru kazanýlmadan hoþgörü asla olamaz! Belki hoþgörünme gayreti olabilir. Söz konusu kavramlarýn altý doldurulmadan öylesine sýrf görüntü olsun diye söyleniþi bile güzeldir güzel olmasýna ama bundan baþka da bir çýkar yolu yoktur. Yine Yahudi kökenli ünlü psikanalist ve filozof Erich Fromm da, Marx’a atfen ayný þeyleri söylüyor eserlerinde üstelik sonsuz bir iyi niyet yorumculuðuyla! Çünkü baþka türlü tutarlý tarafý yok söylediklerinin. Ýlla dönecek dolaþacak, isteyerek, istemeyerek oraya uðrayacak. Peki o iþi “Ateizm”le tamamlamasý mümkün mü?! Dilediði kadar panteist süsleme ile beslese gene olmaz. Oldurmaya çalýþýrsan, yabancýlaþtýrmanýn faillerinden biri haline gelir çýkarsýn… Kapitalizme-modernizme yenik düþmenin sebebi, güya eleþtirirken onun yaptýðýný bir baþka biçimde yaparak onu dolaylý yoldan güçlendirmeye çalýþmaktýr. Marksizm’in yaptýðý da bu deðil mi? Hatta halen böyle yollarýna devam etmiyorlar mý? Konuþuyoruz, görüyorum. Okuyorum; savunmaya soyutlayarak devam ediyorlar; ama oturmuyor, tutmuyor iþte. Ne aradýklarýný bilmeden, sýrf “arýyor olmanýn” psikolojisinden bir teselli üretme umutlarýna da hayran olduðumu söylemeliyim. Ne kadar romantik tipler tarif de edemiyorum. Beri taraftan edebiyatý da ideolojilerde kullanmak deðil, edebiyatý bizâtihi ideoloji haline getirme tavrý da bu çaresizliðin bir ürünü. Kendine, hayata, gerçeðe yabancýlaþmanýn dik âlâsý, daniskasý deðil mi bu tutum? Bu yüzden Marx’ý yok sayamýyorlar iþte. Ve ister istemez onu yorumlayacak ve yine onu merkez alan yeni bir daire çizip duracaklar yaþamlarý boyunca… Ama bu mümkün deðil! Yabancýlaþmanýn en korkuncuna en dayanýlmazýna sürüklenirsin, hayat akýp gider avuçlarýndan ve inandýðýn bütün kavramlar “insan için”, “hayat için” olmaktan çýkýp gider… Peki ne yapýlmalý? Bence yapýlacak þey çok basit. Tüm kavramlarý, mahpus kaldýklarý kalýplardan kurtarmak ve “öz”lerine baðlamaktan geçer. Ama bu da o güruh için yürek ister. Bu da yetmez, birikim de ister! Yýllarý boþa geçirmenin bedelini ödemek öyle kolay bir iþ deðildir zira… Bu yüzden Türk solu bu ülkede yeniden var olmanýn manasýný asla anlamamýþtýr. Hem anlayabilmiþ olsaydý baþarýlarýndan mutlaka ekmek yiyebilirdi. Yiyebildiler mi? Hayýr! Peki hiçbir imkaný yok mu? Var! Kavramlarý özlerine baðlayýp bütünlüðü fark edebilen için, soldan bile baksa, önemli bir düþünce payý elbet her daim var olacaktýr. Ama günümüzde ve þuan ki solda böyle bir gayretin zerresi de yoktur. Ben size yapmaya çalýþtýklarýný kýsaca özet de geçeyim. Sol, sürekli ama sürekli kendi kavramlarýný kalýp mahpeslerinden kurtarmalarý gerekirken, sözde mücadele ettikleri “yeni düzen” kapitalizminin kavramlarýný da oraya týkýþtýrmaya çalýþýyor! Sözüm ona bu halleriyle bir nevi kendilerince “Aþama” kaydedecekler! Solun bugün yapmaya çalýþtýðý þey tam olarak bu. Fakat burada kilit nokta merkez-saðda! Yani ancak onlarla bu kilidi açabilirler. Peki bu kolay mý? Hiç deðil. Deðil; ama olacaksa orada olacak. Olabilmesi, Maurois’nýn tanýmladýðý “siyaset düþüncesi adamlarý”nýn zuhuruna ve tekaddümüne baðlý bir keyfiyet elbette. Bunun da bir þartý var: Müstesnalarýn, tedricen uðradýðý zaaflarý fark etmeleri. Yani, zaman içinde yerleþmiþ bazý alýþkanlýklardan kurtulmalarý gerek. Peki kurtulabiliyorlar mý? HAYIR! Hepsi ayný tas ayný hamam! Dolayýsýyla esaslarý bilen ve gören için ayrýntýlar oldukça önemli. Fakat mütemadiyen ayrýntýlarý zumlayýp duran, esaslarý ise hiç hatýrlamayan ilgiler de bilgiler de “insan idraki”ni köreltir, istikameti þaþýrtýr. Hiç bir zaman düþünce platformlarýnda hedefledikleri o 12’yi attýklarý oklarla vuramazlar, vuramayacaklar. Ýþte hepsi bu! Bugün Türk siyasetinde artýk iki oluþum var malumaliniz. Bir tarafta Cumhur diðer tarafta 6 partiden oluþan Millet ittifaký. Ben de naçizane içinde bulunduðumuz açmazlarý kendimce resmetmeye çalýþtým. Burada isimlere inerek fikirlerimin körelmesine de razý olmadýðýmý serlevha etmeye çalýþtým. Çünkü ne zaman ki araþtýrma gereken bir konuyu isim zikrederek paylaþsam, mail yaðmuruna tutulup taraflý bir insan damgasý yiyorum. Bu yüzden hiç kimsenin ismini zikr etmeden kimsenin nefsine dokunmadan meramýmý dile getirmeye çalýþtým. Böylelerinin bu ülkeye, insanlýða faydasý yok mu peki? Elbette olabilir. Ama bunun da paylaþýlmasý lazým iþte. Kolaycýlýklara ibzal eylediðimiz paylaþma gayretinin binde biri bile yeter belki özlediðimiz o rönesansýn ýþýmasýna ama bunu da anlamak için, anlamayý istemek lâzým. Yoksa “Kellim Kellim la yenfa” (Konuþ konuþ faydasýz) Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Yûþa Irmak, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |