Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei |
|
||||||||||
|
NEHRÝN AÞAÐISINDA Zifin, bütün gücünü ortaya koymuþtu, artýk bu onun ölüm kalým savaþýydý, hayat serüveni tam burada bu nehirde son bulacaktý ve siyah kurt ile dostluðu bitecek, onun ne tür serüvenlere daldýðýný asla bilemeyecekti. Onun için ölümden daha korkunç olan tek þey siyah kurt ile baðlarýnýn kopmasýydý. Buna izin veremezdi, patileriyle kendini kýyýya çekmeye çalýþýyordu. Ama yorulmuþtu. Þelaleye çok yaklaþtýðýný hissetmiþti. Gücünün tükendiðini hissediyordu. Siyah kurt, kenardan onu takip ediyor ve baðýrýyordu, uluyor ve çeþitli sesler çýkarýyordu, onunla konuþuyordu: “Þimdi olmaz. Sakýn býrakma. Beni yalnýz býrakma. Az kaldý. Gayret et.” Zifin, uyuþuyordu, yorgunluktan kaslarý uyuþuyor, onlarý hareket ettirmekte zorlanýyordu. Son bir gayretle, bedeninde kalan son enerjiyi harekete geçirdi ve akýntýnýn en sert ve acýmasýz olduðu tehlikeli bölgenin dýþýna çýkmayý baþardý, az gitti ve iþte o an ayaklarý iri taþlara deðdi, iþte bu an hayatla sihirli bir bað kurduðu andý, kendinde yeni ve yenilmez bir enerji hissetti, fýrladý, artýk suyun alçak kesimine gelmiþti, yürümeye baþladý. Nefes nefese kýyýya çýktý ve taþlarýn üzerine uzandý. Zifin çok rahatlamýþtý ve siyah kurt da öyle, sevinçle onun baþýnda dikiliyordu. “Kalk; toz olalým buradan.” Zifin kalktý, silkindi, üstündeki sularý attý: “Þurada biraz dinleneyim, nefesim kesildi.” “Sadece birkaç dakika” dedi siyah kurt. Ormana girdiler, Zifin orada dinlenirken siyah kurt çevreyi kolaçan etti. 15 kurttan oluþan sürüyü fark etti. Fýrlayýp zifinin yanýna geldi: “Ýzimizi buldular. Fýrla.” Bu sýrada kulaðý kesik kurt siyah kurt ve zifinin hemen arkasýnda, çok yakýndaydý, onlarý fark edince çalýlarýn arkasýna saklanmýþtý. Onun ilerlemek için herkesten çok ve saðlam sebepleri vardý. Kulaðýný koparan kurdun ve ötekinin kokusun almasý intikam ateþini devleþtirdi içinde. Hýrsla; ama zekice ilerliyordu. Ýkisiyle de kapýþacaktý, ya bire bir ya da ikisiyle ayný anda. KAPIÞMA Kapýþma seviþmek gibidir. Kadýnýn aðzý erkeðin aðzýyla kenetlenir, aþamalar ilerler ve öyle bir aþamaya gelirler ki; fizikleri birbirine lehimlenir gibi olur, o anda kendilerinden geçerken diþler birbirine týslar, eller birini sarmaþýk gibi kavrar, vahþi bir bütün, bir bitki olur kadýn ve erkek. Kapýþmak da böyleydi. Zifin’in çenesi kulaðý kesik kurdun çenesiyle çarpýþmýþ, diþler birine çarpmýþ, cayýrtý tokurtu kopmuþ, dudaklarý yýrtýlmýþ, boyunlarý hasar görmüþ, yerde yuvarlanmýþlar. Onun kanýnýn aðzýndaki tadý, tüylerinin kokusu, aðzýný kokusu, o kurtu asla unutmazdý. Onun o zavallý bakýþlarýný… Nasýl oldu da ona kulaðýný kaptýrdý. Bunu bir türlü kavrayamýyordu. Ah eðer onu bir alt edebilseydi. Sürüye dönüp gözüne kestirdiði diþiye gururla sokulup onu sürüden uzak bir yere götürüp aþk yaþayabilirdi. Ýþler hiç ummadýðý biçimde geliþmiþti. O ezik ve kemikleri sayýlan kurt onu yenmiþti. Allak bullak olmuþtu. Asýl hüsran sürüye dönünce olmuþtu, ona ilgi gösteren fantastik bir prenses kadar güzel ve karakteri saðlam diþi kurt ona öyle bir bakýþ atmýþtý ki: “Bir kulaðýn bile yok, zavallý, tipin kaymýþ.” der gibi bakýþ atmýþtý, onunla bütün irtibatý kesmiþti. Hesapta o diþi kurdu ikna edip sürüden kaçýracaktý, çok uzaklarda, yeni ve bolluðun olduðu topraklara gidecekler, oranýn sahibi olacaklar, sürü oluþturacaklardý. O sefil kurdu bulup rövanþý almaya yeminliydi. Ne kadar sürerse sürsün. ZÝFÝN ve SÝYAH KURT Siyah kurt ve Zifin nehrin kenarýndan panikle uzaklaþmýþ, ormanýn iç kýsýmlarýna ilerliyordu panikle. Sýk sýk arkalarýný kolluyorlardý. Eðer 15 kurtun pençelerine düþerlerse iþlerdi bitikti, bu 15 kurt çok iyi organize olup onlarý çembere alýrlarsa eðer…kaçýp kurtulma diye bir þanslarý olmayacaktý, bir leþ gibi parçalanacaklardý. Ve 15 kurt intikam peþindeydi. Bu korkutucuydu. Belli etmiyorlardý; ama výcýk výcýk bir korku duyuyorlardý. Ara ara durup arkalarýný ve çevreyi dinliyorlardý. Yorulmuþlardý. Dilleri dýþarýdaydý. Dikenlere sürtünmekten mahvolmuþlardý. Panikle ilerledikleri için geçecekleri yolu seçme þanslarý yoktu. Bazen düþe kalka ilerliyorlardý. Gün aydýnlanmýþtý. Soluklanmak için durdular. “Onlarý ektik.” dedi zifin, “o ahmak sürüsü asla bulamaz bizi.” “Hemen sevinme” dedi siyah kurt, mesafeyi daha da açmalýyýz, belki de bunlar bizden daha becerikli kurtlardýr.” “Þurada bir yerde kamp kuralým, daha fazla gücüm kalmadý.” “Ben de çok yoruldum. Bunlarla arayý ne kadar açarsak iyi olur.” “Ama ben de bittim, burada konaklayalým. Dinlenip þarz olalým.” “O halde burada bir süre dinlenelim, ayrý duralým, baskýn olursa diye. Gözünü dört aç, kulaklarýný da.” “Sen de.” Birbirlerini görebildikleri ayrý iki uzak noktaya mevzilendiler ve uzandýlar. Aslýnda siyah kurt da dinlenmek istiyordu, zifinin dinlenme ýsrarý çok hoþuna gitmiþti. Kaçmanýn da bir sýnýrý vardý, gerektiðinde durup dinlenmezseler kaçma güçleri olmazdý. Þöyle dedi: “Dinlenme fikri hayatým boyunca duyduðum en doðru þeydi.” Orman güneþ ýþýklarýnýn farklý yansýmalarýyla bir ahenk içine girmiþti. Ýki kafadar uyku uyanýklýk arasýnda çevreye kulak kesilirken gözlerini kapatmýþtý ve çok geçmeden uykuya daldýlar bebek kurtlar gibi. Kulaðý kesik kurtun bir adým atacak hali yoktu, yorgunlukla uyuþmuþ gibiydi bedeni. Bu sýrada zifinin kokusunu çok güçlü biçimde aldý. Kendine geldi. Koku çok tazeydi, zifin ve yoldaþý burada bir yerde konaklýyor olmalýydý. Hesabýna göre 50 ya da yüz metre ilerde olmalýydýlar. Onlara bu kadar çok yaklaþtýðý için heyecanlandý. Ama bu yorgunlukla, bu sersem kafayla onlarla karþýlaþmayý hiç istemezdi, takati kalmamýþtý. Bir süre uyuyup üstünden bu dev yorgunluðu atýnca onlarla karþýlaþmayý göze alýrdý. Karþýlaþma demek kapýþma demekti, ölümüne kapýþma demekti ve bu kez saðlam kulaðýný da kaptýrmaya niyeti yoktu, ama kavga esnasýnda olursa olur; ama ne olursa olsun bu kez o kurdun iþini bitirecek, gýrtlaðýný yakalayýp bütün gücüyle sýkacak, iþini bitirecekti. Akýllý, planlý ve zekice hareket edecekti. Önce iyice izleyecekti onu ve yardakçýsýný. Önceki gibi bir hataya yer yoktu. En ufak bir hataya yer yoktu. Babasýný sözlerini hatýrladý bir kez daha. Babasýnýn diðer kurtlar içinde lafla ezip dövmesi korkunçtu, kendinden, beceriksizliðinden çok utanmýþtý. En uygun zamanda bastýrýp o kurdun gýrtlaðýna keskin ve genç diþleriyle çöküp öldürecekti. Bunu hayal edip duruyordu, sanki her an bunu gerçekleþtirecek gibi. Çok heyecanlý, arzulu ve öfke kývýlcýmlarý patlýyordu içinde. Babasýnýn þu sözlerini hatýrladý: “Zafer acýmasýzlýðý sever.” Öðle saatiydi, güneþ yakýp kavuruyordu ormaný. Gölgelerde, aðaçlar altýnda saklanýyordu havyanlar. Gizli, kuytu yerlerde uyuyorlar, akþamýn gelmesini bekliyordu, bunu yapan gececi hayvanlardý, gündüzcüler ise çýkmýþ dikkati elden býrakmamaya çalýþarak geziyor ya da besleniyordu. Kulaðý kesik kurt uyandý, neler olduðunu hatýrlamadý önce, çevresine boþ gözlerle bakýndý, kafasý yerine gelmeye baþlýyordu, sürüsünden atýlmýþtý, bunun acýsýný yeniden ilk zamanki gibi duydu sýrtýna saplanan bir mýzrak gibi. Yýkýlmýþtý, o mutlu ve huzurlu günleri yaþayamayacaktý sürüsüyle, o çok soðuk, yaðmurlu ya da karlý kýþ gecelerinde et yiyemeyecekti zevkle. Geyik ya da domuz eti. O geceler her þey zevkli olurdu, yaðan kar, edilen kavga, dostlarla edilen kavga, yaðan kar, gökyüzünde birkaç kuru yýldýz, ormanýn çamuru, üþüme hissi, acýkma hissi. Ava çýkan sürüyle sabaha kadar bir av aramasý, o delice açlýk hissiyle gözleri dört açýp ormanda suya çamura bata çýka ilerlemek. Sis içinde ilerlemek ve av (kurtlarýn ördüðü) çemberi yarýp kaçtýðýnda öfkeden kudurmak. Ormana çöken sise de bayýlýrdý, çocukluðundan beri ormaný kaplayan siste kardeþleriyle ya da akrabalarýnýn çocuklarýyla oyun oynamaya doyamazdý, korkardý sisten, içinde kaybolmaktan; ama merak eder, içine dalýp ilerlemek isterdi, sonu ne olursa olsun, bu müthiþ zevkli gelirdi ona. Ve sýcak yaz gecelerinde sürünün avcýlarýyla ava katýldýðý günler hayattan ve varlýðýndan en çok zevk aldýðý zamanlardý, av peþinde koþturmak, bazen günlerce koþturmak benzersiz tatta bir deneyimdi. Artýk bunlardan sonsuza dek mahrumdu, bitmiþti sürü içindeki konumu. “Þimdi asýl kariyerin baþlýyor” dedi kendine, babasýnýn aðýr sözlerini hatýrladý yine. Ama zayýflýk hissediyordu, sürüdeki dostlarý, kardeþleri ve diðer kurtlarla iletiþim kuramayacaktý, annesinden de ayrý düþecekti, annesini çok severdi, çok ufak zamanlarý, annesiyle olan anýlarýný hatýrladý. Gece çöker, av etinde týka basa yerlerdi, kardeþleriyle ufacýk bir kurttu ve yeni yeni et yemeye baþlamýþtý, sürü uyurdu, o ve kardeþleri uyanýr, daðýn yamacýndaki kayalýðýn içindeki yuvadan çýkar, yýldýzlý yaz gecelerinde kardeþleriyle oyunlar oynardý yuva çevresinde, kokular alýr, ilerler, yeni yeni keþifler yapardý. Kalktý, esnedi, gerindi, yavaþ yavaþ iyice kendine geliyordu, kendini güçlü, dinamik ve hiç yenilmemiþ gibi taze hissediyordu. Çevresine zevkle bakýndý. Hava çok güzeldi. Düþmanýnýn iþini bitirmek için bundan güzel zaman olamazdý. Bu iþi yapmak için en güzel zaman geceydi, sabaha karþý, onlar uyurken baskýn yapmak. Þimdi gidip düþmanlarýnýn kamp alanýný uzaktan gözlemleyip bilgi toplayacaktý, orada ne yapýyorlar, neler oluyor? Ýlerledi uzun ve yorgun yeþil otlarýn arasýndan. Düþmanlarýnýn kamp alanýný görebileceði bir noktaya geldi. Oturup gözetlemeye baþladý. Sonra aniden kalktý. Herhalde orayý terk etmiþlerdi. Kam alanýna geldi yavaþ adýmlarla, ikilinin yattýðý yerleri kokladý, aniden gizlenen iki kurdu gördü, bunlar sürüsündendi, sürüde bu kurtlardan hiç hoþlanmaz, her yemekte onlarla yer kavgasý yapardý. Her fýrsatta bu ikisi kulaðý kesik kurda sebepli ya da sebepsiz çatardý. Çünkü babasý böyle istiyordu. Eðitimi için, kendini savunmayý öðrenmesi için. Bu ikili avlarý pusuya düþürürdü, onlarý çember içinde gitmeleri için avý korkuturlar, önüne çýkarlardý, ikisi de yanan orman gibi, yangýn yeri gibi güçlü ve hýzlý diþi kurtlardý. Epey tecrübeliydiler her konuda. Kendilerini sürünün iyiliðine, güvenliðine adamýþlardý. Sürünün et bulma ihtiyacýný gidermekti iþleri. Bu yüzden çok acý çekseler, çok yara alsalar ve ölümlerden defalarca dönseler de onlar böyle mutlu ve huzurluydu. Kurtlar onu hýrlayýp oradan uzaklaþtýrdý. Kulaðý kesik kurt hýrlamaya yanýt bile vermedi, verse iyice dayak yerdi, hemen bastý, bu iki gladyatör onlarý bulmadan kiþisel hesabýný kapatmalýydý. “Umarým onlarý benden önce bulmazlar. Nereye gitmiþ olabilirler? Kokularý araþtýrmaya baþladý. SÝYAH KURT ve ZÝFÝN Siyah kurt, uykuya daldýðýnda dürtüleri bir tehlikeyi haber verdi, neydi bu dürtü, incelerken uykusu kaçmýþtý. Hemen Zifin’i uyandýrýp yola koyulmuþlardý. Akþam olmuþtu, siyah kurt ve zifin saatlerdir ilerliyordu ormanda. Ara ara mola vermiþlerdi. Zifin sürekli konuþup duruyordu. Çünkü bu onu motive ediyordu. “Çok konuþuyorsun, yiyecek bir þey bulsan iyi edersin!” dedi siyah kurt. “Açsýn ve sinirlisin, bana patlama!” “Bütün bunlar senin yüzünden baþýmýza geldi. Yiyecek bulmalýyýz yiyecek! Bir serseri gibi davranma. Bu bir serüven deðil. Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz burada.” “Bana nutuk atma dostum!” “Ne dedin sen?! Az bir daha tekrar et de kýçýndan bir ýsýrýk alayým? Konuþ!” Zifin, onu taklit etti ses tonunu iðrenç bir hale getirerek dedi ki: “Bütün bunlar senin yüzünden baþýmýza geldi. Yiyecek bulmalýyýz yiyecek! Bir serseri gibi davranma. Bu bir serüven deðil. Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz burada.” Siyah kurt çok kýzgýndý ve nerdeyse ona dalacaktý; ama bir anda gülmeye baþladý: “Bak kardeþim kokla. Çevreni tara. Dört gözle bak. Hiçbir þeyi kaçýrma. Dikkatini yitirme. Geçtiðin bu yeri kafana yaz. Kokuyu yaz kafana. Gün gelir; dönmen gerekir buraya. Yýllar sonra. Ve hatýrlarsýn. Akýllý kurtlar böyle yapar.” “Kafa ütülüyor; gýcýk! Ama haklý. Ama ben de haklýyým, serüven bu ve ben bundan çok hoþlandým!” diye düþündü Zifin. Ufak tefek leþler yardýmlarýna koþtu. Bu güçten kesilmeleri önledi, ölüm frekansýna girmemelerini saðladý sadece. Bir ayý yavrusu leþiydi bu. Çok azýný yiyebildiler. Ve berbat bir his ve aðýz tadýyla oradan uzaklaþtýlar. Bir aðacýn altýna geçtiler. Buradan çevreyi gözetleyebiliyorlardý, bir sorun olursa kaçabilirlerdi. Siyah kurt burayý seçmiþti, inceleme yapýp. Tabi Zifin böyle þeyleri düþünecek kadar ince fikirli deðildi. O heyecanlýydý, toydu ve her þeye bir macera gözüyle bakýyordu. Ölümle yaþam arasýndaki ince çizgiyi bilmiyordu, aslýnda biliyordu da bunu düþünmek istemiyordu. Geçmiþinde vermiþti ölüm kalým savaþý ve artýk önüne ne çýkarsa çýksýn korkmamaya yeminliydi sanki. Sarsýlmýyordu, etkilenmiyordu siyah kurdu etkileyen þeylerden, umarsýzdý, sürekli neþe saçýyordu. Ne olursa olsun dinamik kalabiliyordu. Zorluk ve engellerle baþ edebiliyordu. Bu özelliði siyah kurdun çok hoþuna gitmiþti, onun eleþtirerek yerden yere vursa da ondan iyi yol arkadaþý bulacaðýný sanmýyordu, evet, Zifin çok sýk hata yapabilen bir kurttu, ama zamanla çok iyi bir kurt olacaktý, farklý tecrübelerle, acý çekerek ve aç kalarak. Yan yana kývrýlýp yattýlar. Serinlik çökmüþtü ve tadýný çýkarýyorlardý. Gökyüzünde harikulade parlak bir ay vardý, sanki yüzyýllardýr ilk kez böyle aþkla parlýyordu, Zifin, aya mahzun gözlerle baktý. “Ay ýþýðý ne kadar güzelsin, taze et gibisin!” diye düþündü. Siyah kurt, gözlerini kapatmýþtý, baþýný kývýrýp topladýðý kuyruðu üstüne koymuþtu. Huzur içinde ve meleksi görünüyordu. Bir süre hayran hayran yoldaþýný seyretti. “Neler düþünüyorsun?” diye sordu Zifin. “Hiç.” “Sen sormuyorsun; ama söyleyeyim: Harika hissediyorum.” Gülümsedi: “Takma kafana.” (Onun ‘berbat’ demek istediðini anlamýþtý.) “Nasýl takmayayým?” “Öðreticidir.” “Boþ versene dostum.” “Gökyüzüne, þu sessiz güzelim yýldýzlara baksana. Tadýný çýkarmalýsýn.” “Geç onlarý dostum; anlamý yok.” “Eðlence iþte tam þimdi, taktir etmeyi becerebilirsen, bana da eski bir kurt öðretmiþti, zamanýnda anlamamýþtým; ama çok uzun zaman sonra ne demek istediðini su gibi anladým.” “Çok bilmiþ!” dedi, Zifin kaktý. Az ilerledi. Dönüp geldi: “Caným hareketlenmek de istemiyor.” “Otur” dedi, “enerjini israf etme.” “Acýktým. Av bulalým. Leþ hiç iyi gelmedi, kusacak gibiyim.” “Akþam yeni çöktü. Vakit ilerlesin. O zaman çýkarýz.” “Haydi be dostum. Kalk.” “Þimdi dinlenmek istiyorum. Süründen söz etsene. Gel uzan yanýma. Sürünü anlat. Çok merak ediyorum.” “Çok geride kaldý onlar. Aklýma bir þey gelmiyor.” Ona yaklaþtý. Çöküp oturdu. Düþüncelere daldý. Sonra aniden ayaða kalktý. “Bak sana bir þey göstereceðim. Benim sürüde bir kurt vardý.” Aksayarak ilerdi. Adý Aksak’tý… Bunu tiyatro yapar gibi gösterdi. “Diðer bir kurt vardý. Seni yiyecekmiþ gibi bakardý.”dedi Zifin, gözlerini iyice açtý. Sert sert baktý. “Dalmaya yer arardý. Bebek ve çocuk kurtlarý hiç sevemezdi. Sinir hastasý bir kurttu. Çok kýzardý; ama yavrular ne kadar þýmarýklýk yapsa ses etmezdi. “Tiyatro nedir bilir misin dostum?” “Yok, o da nedir? Hiç duymadým.” Zifin oturdu: “Yaþlý bir kurt vardý. Þöyle otururdu. (gösterdi) Çevreyi izlerdi. Herkes yemeðe üþüþürken seyrederdi. Herkes yedikten sonra kalkardý, kalmýþsa bir þeyler yerdi. Þöyle derdi: Yenilmek iyidir, kurda çok þey öðretir. Kurt büyük yenilgilerden geçmediði taktirde hiçbir þey öðrenemez ve o büyük sýkýntýlar, yenilgiler mutlaka baþýna gelir.” Bu tiyatro, bu kýsa gösteri siyah kurdun çok hoþuna gitmiþ, onu güldürmüþtü, fiziksel olarak gülmese de içerden gülmüþtü, sadece bir an zevkle gülümsemekten bütün düþleri görünmüþtü. Zifin’i baþka kurtlarý taklit ederken görmek çok farklý gelmiþti siyah kurda. Onun bir yeteneðini daha ortaya çýkarmýþtý. Buna sevindi. Böyle bir dost edindiði için. Hiç çaktýrmýyordu halinden memnunluðunu. Bu kurt için dünyadaki bütün kurtlarla kapýþmaya deðerdi. Üstelik bunu tek baþýna yapardý. Öylesine bir hissiyat vardý içinde. Akþam karanlýðý iyice yoðunlaþmýþ, katmerlenmiþti. Zift gibi. Ay ýþýðý tatlý delikler açýyordu bu sert karanlýkta. Arkadan, epey arkalardan bir yerden kurt ulumalarý duyuldu. “Ayrýlalým” dedi siyah kurt, ona panikle bakýyordu. “Ayrýldýk mý þansýmýz yüksek olur. Sonra buluþuruz. “ “Hayatta kalýrsam seni nasýl bulacaðým?” “Kuzeye git. Nehri takip et. Beni seni bulurum. Arkaný iyi kolla. Bu bir ölüm kalým meselesi. Oyun deðil. Umarým hayatta kalmayý baþarýrsýn, sakýn unutma; peþimizdekiler bizi öldürmek için ölümüne kararlý. Senin hayatta kalmak için daha fazla kararlý olman gerekli.” Zifin, olanlarý oyun gibi algýlýyordu; ama siyah kurdun konuþmasý onu iyice gerdi. Sinirlendi, dedi ki: “Kes þunu be! Bir halt beceremez onlar! Bu çene, bu diþler ve bu pençeler bende oldukça. Annem þöyle derdi avlanma konusunda: Acele etme, plan yap, dikkatli ol ve an geldiðinde, doðru an; þimþekten daha hýzlý ilerle sadece… Anneme çekmiþim. Hýzlýyýmdýr, o aptal kurt sürüsü yetiþebilirse yetiþsin bana; asýl sen dikkat et kendine, benim kadar hýzlý olmadýðýný iyi biliyorsun.” “Evet, senden akýllýyýmdýr mankafa, tecrübe! Vahþi ormanlar çok hýzlý ve ölü acemi kurt ölüleriyle doludur. Bana bir þey olmaz mantýðýyla ve boþ cesaretle dikkatsizlik yaparlar ve ölürler. Onlardan çok daha güçlü varlýklarýn ve þeylerin olduðunu hiç düþünmezler. An akýllý kurt en korkak olandýr. O korku onu dikkatli yapar ve hayatta kalýr.” “Haklýsýn. Beni bir rüzgar kurt doðurmuþ olabilir. Bütün rüzgarlardan daha hýzlý bir kurt. Ama zamanla senin gibi bilgili kurtlarla takýla takýla bilmediðim þeyleri öðreneceðim, deðil mi, sen tecrübelisin, piþmiþsin deðil mi?” Bu sözler siyah kurdun yüreðini alev alev sýcaklaþtýrdý. Yaklaþtýlar birbirlerine ayný anda, sarýlýr gibi birbirlerini kolladýlar, yaladýlar, belki de son iletiþim olacaktý bu yalama, veda, biri ya da ikisi ölecekti. Siyah kurt çok endiþeliydi, dostuna bir þey olacak diye. Sözleri zifinde korku yaratmýþtý ve zifin o korkuyu çok çabuk yerle bir etmiþti. Siyah kurt onun hayatta kalmasýný kendinin hayatta kalmasýndan daha çok istiyordu, onu öyle sevmiþti. O kadar cevheri olan kurt ölmemeliydi, ayaðýný kapandan kurtardýðý günü hatýrladý. Gözleri doldu. “O günü hatýrladýn deðil mi?” dedi Zifin, onun da gözleri dolmuþtu. “Evet. Yaþamak istiyorum dostum, yaþamaný. Çok eski günlerde, yaz geceleri ya da kýþ geceleri, ailem avlanýrdý, bizi avlandýklarý yere götürürlerdi, geyik ya da domuz mesela…o et öyle lezzetli gelirdi ki aç kursaklarýmýza; adeta iç organlarýmýzý ve ruhumuzu silip süpüren bir tat, o benzersiz büyülü tat! Yaþamalý ve avlanmalýyýz ve bizim ufaklýklarýmýz olmalý ve aynen böyle harikulade hissetmeliler.” Zifin, baþýný salladý. Bundan iyi tarif edemezdi çocukluðunu. Uludu hýrsla ve acýyla. Aile özlemiyle. Kaybettiði ya da yaþamadýðý günlerin acýsýyla. Ayrýldýlar, fýrlayýp ayrýldýlar birbirlerinden, ayný yöne giden; ama yollarý ayrý olan iki kurtu takip etmez zordur. Gece gelmiþti umut veren devasa tatlý gizemiyle. Ortalýk daha da serinlemiþti. Evet, saatlerce güneþin yakýp kavurduðu orman þiddetli serinlikle tokat yer gibi çarpýlmýþ, ormanýn kuytularýna gizlenen irili ufaklý canlýlar zamanlarýnýn geldiðini anlamýþ, karanlýkla kendilerini güvende hissederek gizlendikleri deliklerden çýkmýþ, (kalplerinde nabýz gibi kanat çýrpan kelebek gibi bir tatlý hisle) yine de dikkatli elden býrakmadan gizli tehditlere yakalanmamaya özen göstererek karýnlarýný doyurmak için gezintiye çýkmýþlardý. Mutluluðun yaþandýðý sýradan; ama parlak anlar. Ýþte hayatýn gizliden gizliye canlandýðý, hayatýn gümbür gümbür yaþandýðý o anlar Gece her þeyi, ormaný güzelleþtirmiþ, yepyeni bir can vermiþ, adeta soluk aldýrmýþtý.Gece kuþlarý gizlendikleri yerlerde ötüyor, ormanýn farklý yerlerinden gelen bu ötüþler muazzam bir ahenkle birbirine sýmsýký sarýlýp birbirlerini býrakýyor, sarýlacak baþka bir ses arýyorlardý, el deðmemiþ bir ses. Siyah kurt, bu farklý sesler ve hareketler içindeki ormanýn bir yerinden gelen ilginç sesler duymuþtu, sesler ona çok yakýndý, bir hesaplaþma yaþanýyordu belli ki. Sesler öyle konuþuyordu ki; siyah kurdun kafasýnda bir sahne þýrak diye canlanmýþtý, otomatik olarak. Ýri yapýlý sürüden iki kurt ve kulaðý kesik kurt karþý karþýyaydý, bu iki iri ve tecrübeli kurt sürüdeki en acýmasýz kurtlardý, onlar en iri avlarý yere yýkmakla görevliydi, avýn iri boynuzlarý varsa mutlaka arkadan saldýrý yaparlardý. Tehlikeli biçimde boynuz yoksa önden da atýlýrlardý. (boynuzu olmasa bile arkadan saldýrý yapýlýr, en güvenli yer arkasý. Önden saldýrý yaparsa tekme yemesi kolay, havyan ýsýrabilir. )Ama en sýk yaptýklarý arkadan saldýrmak, iki ayaktan birine, ýsýrýp çekmek. Biri bunu yaparken diðeri arkadan koþarak gelir ve hayvanýn sýrtýna sýçrardý, ýsýrýp asýlýrdý yere doðru, bütün aðýrlýðýný boþluða verirdi, hayvanýn ayaklarý ne kadar yere saðlam bassa da onu aþaðý çeken diþ ve pençeleri bir süre sonra sýrtýndan atamaz hale gelir, caný çok yanar ve çuval gibi yere yýkýlýr, tabi en baþta kurtlarý hurda haþat eder, sýrtýna yapýþan kurdu böcek gibi atar, yorulana dek, nefes nefese kalana dek mücadele sürer, yorulur, bekler, kurtlar da yorulur, bekler; ama kurtlar 20 tane, saðlam ve iri bir geyik 20 kurda kaç dakika ya da saat direnir, kaçmak için çýrpýnýr, kaçar da arayý açarsa, gözden kaybolursa kurtulur. Kurtlar da açtýr, bu ölüm kalým savaþýnda geyik kaçar, ya yalnýzdýr, ya yanlýþ yerdedir, ya kaybolmuþtur, ya da yalnýzdýr. Belki de hastadýr. Onun kurtulmasý kaçma azmine, bu sýrada uyguladýðý taktiðe, þansýna baðlýdýr. Kaçma konusunda ne kadar taktiðe sahiptir? Bu tecrübesi fazlaysa kurtarýr kendini. Kurtlar da rakibi alt etmeye, yakalamaya yönelik taktiklerle ilerler. Ya kurtlar avý kaçýrýp ölecek ya da av. Açlýk çekerek ölmek her kurt için utanç vericidir ve onlar aç kalmanýn eðitimini alýrlar sürekli ve en dayanýklý olduklarý þey açlýk acýsýdýr. Kulaðý kesik kurt iki iri yarý kurttan dayak yiyor; ama pes etmiyor, kendini savunmaya çabalýyordu, bu ölümüne bir savaþtý ve rakiplerinin canýný yakýyordu fazlasýyla; onun azimli, cesur ve direniþçi çýkmasý ötekileri þaþýrtmýþ ve korkutmuþtu ve onun iþini bitireceklerine inancý giderek azalýyordu, kulaðý kesik ýsrarla karþý koydukça. Süre ne kadar çok uzarsa onun iþini bitirmeleri de o kadar zor olacaktý. Çünkü onlar da yorulmuþtu. Ýkiye karþý bir, kulaðý kesik kurt ölüm korkusuyla daha fazla güç ve azim harcýyordu, diðerleri nasýl olsa bunu geberteceðiz rahatlýðýyla davrandýklarý için gerçek güçlerini kullanmaktan yoksundular. Siyah kurt geriden manzaraya bakýyordu. Maðdur kim olursa olsun yardým etmek isterdi ve ikiye karþý bir kapýþma hiç adil deðildi ve çok þerefsizceydi; ama önce aralarýnda ne olup bitiyor öðrenmeliydi, oturup kapýþmaya dikmiþti gözlerini, zevkle. Ýri yarý kurtlar durdu, onlardan biri dedi ki: “Seni zavallý! Kýzýmý baþtan çýkarmaya çalýþtýðýný baþýndan beri biliyordum. Liderin oðlusun diye sana ses çýkaramadým. Ama þimdi teksin. Az sonra iþini bitecek. Senin gibi korkak bir kurt benim gibi bir kurtun kýzýyla olabilir mi? Seni aptal! Ben o kýzý kolay büyütmedim. Bir kýz büyütmenin zorluklarýný bilemezsin. Seni adi bir kurtsun. Bir diþi kurdu istiyorsan önce onu geçindirecek yeteneðe, keskin diþlere, yüreðe sahip olman lazým. Sen ise korkak, beceriksiz bir kurtsun. Sýska bir kurda yenildin. Þansýn varken kaçýp gitmeliydin. Baþýndan beri seni sevmezdim. Sürü kurallarýna ihanet edip kýzýma sulandýn. Þansa bak ki onlarý ararken seni bulduk. Þimdi seni geberteceðiz! Siyah kurt olaya karýþmak istemedi, zaten baþý beladaydý. Tam oradan gitmek üzereydi, duraksadý, ikiye karþý birdi, içi razý gelmiyordu, geri döndü, onlara baktý, iri kurtlar iyice baskýyý arttýrmýþtý. Kafasý þöyle diyordu: “Git yoluna, karýþma, yesinler birbirini.” Yüreði ve ruhunun keskin parlaklýðý karþý konulamaz bir arzu þöyle diyordu: “Gir gir kavgaya, þu yalnýz kurda yardým et. Tek; ama pes etmiyor, teslim olmamak için çok direniyor, baþka bir kurt olsa acý çekmemek için çoktan direniþi býrakýr ve ölürdü. Belli ki þerefli bir kurt. Az sonra farkýnda olmadan kendini o sahneye doðru hücum ederken buldu ve þaþýrdý, ayaklarý onu sürüklemiþti yýldýrým gibi, yüreði ve ruhu. Hýrlayarak sahneye daldý. Kurtlardan birini yýktý yere. Bu sýrada kulaðý kesik kurt da öteki kurta saldýrdý. Ýri yapýlý kurtlar yenileceklerini anlayýp basýp kaçtý, siyah kurt onlarýn ardýndan baktý ve baþýný çevirip yanýndaki onun gibi kaçanlarý izleyen kulaðý kesik kurda baktý þöyle bir: “Kurtuldun, þansýna dua et” der gibi ve aniden basýp oradan uzaklaþtý. Ardýndan kulaðý kesik koþup geldi: “Yardýmýn için sana minnettarým, efendim.” “Kulaðýna ne oldu?” “Kavgada oldu.” O an anladý, bu kurt Zifin’in patakladýðý ve kulaðýný kopardýðý kurttu, bir þekilde onu ekmeyi kafaya koydu, oysa beriki kendini sevdirmeye çalýþýyordu: “Sonsuza dek hizmetinizdeyim, yüce efendim!” “Kes zýrvalamayý da yoluna git!” “Bir kurdun nesi var, iki kurdun çetesi var.” “Sen bana ayak uyduramazsýn.” “Sana borçluyum. Senin hizmetindeyim.” “Ne olursa olsun asla kimseye böyle bir þey deme. Çünkü öyle bir þey olur ki sözünü tutamazsýn.” “Tutarým. Sen kafaný yorma.” “Ben yüce bir kurt deðilim. Git baþýmdan!” “Sen kesinlikle yüce bir kurtsun.” Güldü: “Nerden anladýn?” “Anlarým. Sana borcumu ödemeden asla gitmem.” Bir þekilde onu atlatmaya karar verdi, o uyurken mesela. “Tersime giden bir þey yaparsan popundan kaparým ama.” “Hakkýn var; hiç affetme.” Yan yana ilerlerken kulaðý kesik sürekli bir þeyler anlatýyor, siyah kurt ise onu dinliyor, gözünü dört açarak çevresini tarýyordu. Kulaðý kesik kurt umut dolu þeyler anlatýyordu heyecanlý biçimde, yaþamak istediði büyük ve güzel ormaný, avýn bol olduðu ormaný, kurmak istediði güçlü sürüyü. Siyah kurt ise þöyle düþünüyordu: “Daha çok piþmen lazým, ben ki bir sürü kuramadým, sen nasýl yapacaksýn, deneyimsiz bir kurt olduðun çok belli, daha alacak çok yolun var.” Gecenin ilerleyen anlarýydý, en tatlý anlardý bu anlar. Ve ikili durmaksýzýn ilerliyorlardý. Nehirde su içip aðaçlarýn altýna geçtiler, kuytu yere. “Burasý güvenli” dedi siyah kurt. “Bence de” dedi, Siyah kurt ona dikti gözlerini, ters ters bakýyordu: “Sen de kim oluyorsun birader, sen bir hiçsin, geldi kene gibi yapýþtýn bana, kovdum gitmedin, senin onayýna ihtiyacým yok” der gibi baktý. “Çok acýktým, peki ya sen?” dedi neþeyle. “Haliyle, sorun olmasa seni bile yerdim.” Dedi, uzandý, esnedi. Çok yorgundu, periþan düzeyde yorgundu, belli etmiyordu. Beriki güldü. “Ben yemek bulayýp geleyim.” “Emin misin?” dedi dalga geçer gibi. “Evet. Zoruna mý gitti tek baþýma becerecek olmam.” Güldü: “Bu iþi tek baþýna becerebileceðini sanmýyorum.” “Nedenmiþ?” “Þey” dedi, “amatörsün” diyecekti. Caydý. “Buralara yeni geldik ve tek baþýna imkansýz denecek kadar zordur.” “Sen bir amatörsün” demek istedin, “rahat ol, açýk konuþ usta.” “Aynen öyle. Otur, baþýný belaya sokacaksýn.” “Yok. Öyle olursa bas git. Tanýma beni.” “Yerler seni. Otur aþaðý. Sen yemek memek bulamazsýn. Bilmediðin bir habitata geldin?” “O da nedir?” Siyah kurt: “Tamam, ben karýþmýyorum, bir kez baþýný belaya soktun. Yardým ettim, bir daha yardým etmem, edemem, uyuyacaðým.” “Ben onlarý zaten yeniyordum.” “Bak bak! Uzak dur benden en iyisi.” “Þaka yaptým usta. Ben kaçar, sonra avla dönerim. Güzelce karnýmýzý doyururuz.” “Ben kalkar giderim.” “Sen bilirsin. Ama gideceðini sanmam. Yat dinlen ve beni bekle. Yarým saat kadar bir süre geçti. Siyah kurtun uykusu kaçmýþtý. Kulaðý kesik kurt ne yapýyor, baþý belada mý diye düþünüyor, buna dair sahneler dönüyor beyinde, karný aç, caný sýkkýn, yemek yemeli. Umuyordu ki yemek bulsun. En karanlýk þeyleri düþünüyordu, tam bu sýrada kulaðý kesik kurt kan revan içinde geldi. “Yemek buldum usta; ama çok büyük, getiremedim, benle gel.” Siyah kurt fýrladý, onu takip etti heyecanla. Çalýlarýn arasýnda iri bir domuz yatýyordu, sýcak bir kan gölü olmuþtu orasý. Siyah kurt domuzu kokladý ve parçalanan taraftan bir ýsýrýk alýp yuttu: “Bunu nasýl baþardýn?” “Bu benim iþim. Sen benim hayatýmý kurtardýn, ben de sana yemek buldum.” Siyah kurt, domuz etine gömdü keskin diþlerini. Hararetle, keyifle yiyordu lokmalarý, aceleyle, her an yabancý kurtlar gelebilirdi ya da ayýlar. Evet, ayýlar kurtlardan yemek çalmak konusunda uzmandýrlar ve kurtlar sürü olsalar bile ayýlara yaklaþamazlardý. Ýri pençe ve diþlerden çok korkarlardý. Þayet küçük bir darbe alsalar bile bunun bir sakatlýk doðurabileceði ve bunun da ölüm olabileceðini bilirlerdi, alt edebilecekleri bir ayý olsa bile ondan uzak dururlardý. Ayý gelip ete (avlanan hayvan artýk neyse, at leþi de olabilir) el koyar, týka basa yerken hiçbir kurdun leþe yaklaþmasýna izin vermez, ayý karnýný doyurup oradan gidene kadar kurtlar çöktükleri yerde beklerlerdi sabýrla, arada sabýrsýz olanlarý ete yaklaþýr, ayý hýrlayýp hamle yapar ve onlarý uzaklaþtýrýrdý. Bir ayýya karþýlýk 20 kurt da olsa beklerlerdi ayýnýn karnýný doyurup çekip gitmesini. Vahþi ormanda bu iþin raconu buydu ve bütün kurtlar bunu bilirdi: Ayýlar çok güçlüdür, kurtlardan daha güçlüdür! Kulaðý kesik kurt da yoldaþ bellediði kurta uyup karnýný doyurmaya giriþti büyük bir zevk ve heyecanla. Kulaðý kesik kurdun bu baþarýsý siyah kurdu çok etkilemiþti. “Bunda parlak bir yetenek, ilgiye deðer bir kumaþ var” diye düþündü. Ona yardým etmekle ne kadar çok haklý olduðunu anladý, kendiyle gurur duydu, bu güzel kurt bir cevher taþýdýðýný ikinci kez ispat etmiþti. Siyah kurt, ilk kez ona karþý dostça bir sýcak ilgi, saðlam bir duygu hissetmiþti. Ama bu dostluk fazla uzun sürmeyecekti. An gelecek, Zifin’le dostluðunu öðrenecek ve bu iþe çok bozulacak, onlara düþman kesilecekti, belki de onu öldürmek isteyecekti. “Ona yüz verme, ona baðlanma” dedi kendine. Ýleriki zamanlarda bir gece nasýl olsa onu eker, ondan tamamen kurtulur ve yoluna giderdi, ayrýca siyah kurt onunla dostluk kuranlarýn fazla dayanamayacaðýný biliyordu, hep bir þeyler ve terslikler olur, o dost bildikleriyle yollarý ayrýlýrdý. Keþke bu kurtla dost olabilseydi ve Zifin de onunla dost olsaydý, ne güzel olurdu! Üç yoldaþ, üç saðlam kurt olurlardý, sürü için güzel bir baþlangýç olurdu. “Koca domuzu tek baþýna avladý, vay be, keþke bu kurtla yoldaþ olabilseydim. Benim yapamadýðýmý nasýl becerdi, ondan çok þey öðrenebilirdim, beni yüce efendisi olarak gördüðüne göre ona bunu soramam da. Sorsam aptal olduðumu düþünecek. Ki öyle olduðum kesin, bu kurt o beceriyi nasýl elde etmiþ?; hayret!” diye düþündü. Domuzdan yediler týka basa ve oradan uzaklaþtýlar. Önceki kamp yerine geldiler. Siyah kurt burayý güvenli bulmadý, daha içeri, daha kuytu ve ayak deðmemiþ yerine ilerlediler ormanýn, burada rahat edebilirlerdi, uzandýlar. Aðaçlar, çalýlar ve otlar çok sýktý burada, aðaçlara dolanan sarmamýþlar burayý örümcek aðý gibi örmüþtü. Derya gibi uzun uzun otlarýn altýndan ilerlediler, burasý böyle bir maðaraydý. Baskýna uðrarlarsa diye iki kaçýþ noktasý belirledi siyah kurt. Gündüzün kavurup mahveden sýcaðý vardý, akþama dek orada, serinde pineklediler, uyudular, sakin sakin beklediler, acýkmýþlardý, domuzun yanýna gidip karýnlarýn doyurdular ve geri döndüler, kamp alanýna. Kývrýlýp uyudular. Uyandýlar, çevreyi seyrettiler ve yine yattýlar. Mayýþýk, býkkýn beklerken arada uykuya daldýlar, arada bir ses duyup ürkip gözlerini açtýlar, çevreyi kontrol ettiler, güvenlik sorunu olmadýðýný anlayýnca kývrýlýp yattýlar. Güvenlik endiþesi, baskýna uðrama korkusu bitip tükenmiyordu, uyur gibiydiler ama kulaklar hep açýktý, hep dikkatli, sonra uykuya dalýyorlar, biraz uyuyorlar, yine bir garip ses, sanki çevreleri diðer kurtlar tarafýndan sarýmlý, usul usul yaklaþýyorlar, çalýlara basýyorlar ve çýtýrtýlar geliyor, evet, vücutlarý çalýlara sürtüyor, hýþýl hýþýl bir ses. Sýçrayýp kalkýyorlar. Biri diðerini uyandýrýyor derin uykudaysa ya da her ikisi ayný anda uyanýyorlar. Araþtýrma baþlýyor. Ama her zaman deðil bu panik. Dikkate deðer bir þey ise, ses ise kalkýp bakýnýyor ve yatýyorlar. Akýllý bütün kurtlar gündüz ormanda saklanýr, akþamýn ya da gecenin gümbür gümbür gelmesini bekler. Çünkü onlar iþlerini gece halleder. Akþam olurken yüreklerine bir sevinç hücum etti, akþam demek onlarýn zamaný demekti, güvenlikli zaman demekti, özgürlük! Bütün güçleriyle avýn peþinde koþmak, ona yetiþip yere indirmek için mücadele etmek, baþarýlý olurlarsa týka basa yemek. Evet, akþam karanlýðý zihinlerine parlak bir pýrýltý ekleye ekleye yoðunlaþýrken onlar yaþama sevinci hissediyordu. Avdan kalan son kalýntýlarý yediler ve oradan güçlü adýmlarla ayrýldýlar. Gece gelmiþti. Gece bir baþka güzeldi, bir baþkaydý gecenin görkemi. Karanlýðýn inmesinden bambaþkaydý, karanlýk kat kat ve sis gibi her yeri kaplamýþtý, onlarý görünmez yapýyordu, onlarý birer hayalete çeviren en büyük hizmetçileriydi gece. Her kurt gece gelince hayalet gibi avantajlý olacaðýný bilir ve gecenin gelmesini sabýrsýzlýkla bekler, küçük çocuklarýn tatillerde oyun arkadaþlarýyla buluþmak istemesi gibi. Gece iyi hisseder kurtlar ve en mutlu olduklarý zamandýr, algýlarýnýn en iyi iþlediði zamandýr, karanlýk çökünce ayar olurlar, avlanmaya, gezmeye, keþfe. Azim ve hararetle parlar gözleri. Tehlikeli þeylere yönelmek isterler, içgüdüsel olarak. Diþleri kamaþýr dolunayda, bir þeyleri ýsýrmak isterler, bütün güçleriyle, kemik kýrmak isterler. Kalýn kemikleri çok kolay kýrarlar; çeneleri çok güçlüdür. Hiç aç olmasalar bile bir þeyleri öldürmek isterler: Bu onlarýn temel içgüdüsüdür. Avladýklarý hayvanlarýn þah damarýndan akan kanýn sýcaklýðýna baðýmlý olmuþlardýr. Bizim ikili gece karanlýðýnda ormanda saatlerce ilerlediler ve dinlenmek için mola verdiler. Kulaðý kesik kurt leþ gibi çöktü, çok yorulmuþtu. Siyah kurt sanki hiç yorgun deðilmiþ gibi onun yanýna kuruldu. Ona kalsa daha saatlerce ilerlerdi; ama yanýndaki yorulduðu için bir yerde mola verip kamp kurmanýn iyi olacaðýna karar vermiþti. Aklý fikri zifin’deydi, nerdeydi acaba? Onu bulabilecek miydi? Heyecanlýydý, caný gibi sevdiði yoldaþýný mutlaka bulmalýydý.Buluþabilecekler miydi? Yanýnda kulaðý kesik vardý ve ikisinin karþýlaþmasý hiç iyi olmayacaktý. “Zifin buralarda bir yerde olabilir” diye düþünerek ayaklandý. “Çevreyi kolaçan edeceðim, gözünü dört aç. Bir sorun olursa ulu ya da kaç. Baþýnýn çaresine bak; ama sakýn kavgaya giriþme. Anlaþtýk mý?” “Olur. Ama sen de buraya bir bela getirme.” “Baþ üstüne efendim. Çok çabuk unuttun hani ben yüce efendindim?” Güldü: “Tabi ki öyle, þaka yaptým. Senin için ölürüm, biliyorsun sana borçluyum.” “Ýyi. Her neyse, sað kalmaya bak, kahramanlýk yapmaya kalkma, onlar fazla yaþamaz.” “Haklýsýn.” Siyah kurt, hýzlý ve çevik adýmlarla uzaklaþtý oradan. Yere ayaklarý sanki hiç deðmiyordu, bir ýþýk gibi, yað gibi gidiyordu, aðaçlarýn arasýndan kayýyor, kelebek ya da güvercin gibi, taþlarýn üstünden, kayalarýn üstünden hopluyor, çürümüþ kütüklerin üstünden zevkle atlýyor, sonra yine yaylanýyor, bir engeli daha acýsýz ve zahmetsiz aþýyor ve kendini ormanýn hakimi gibi hissediyordu. Kurt olmak ne güzel bir histi. Keskin diþlerinin güvenceciyle, güçlü ve yenilmez çene. Keskin gözler, karanlýkta gündüz gibi görebilmesi inanýlmaz bir iyilikti. Dört ayaðý, pençeleri. Birden bütünü gücünü hissetmek istedi, son sürat koþuyordu, zorluyordu kendini, rüzgarý hissediyordu, gözleri kenarlarýndan esiyordu rüzen rüzgar, aþaðý sýzýyordu. Siyah kurt yön deðiþtiriyor, fiziðinin bütün kývraklýðýný hissediyordu, baþka hareketlere, baþka taraflara uçuyordu, koþmuyordu, sanki uçuyordu, simsiyahtý ve bu onu pelerin giyinmiþ gibi iyice görünmez yapýyordu ve ürkütücüydü. Siyah renkli olmasý çok büyük bir avantajdý, siyah diðer renkler gibi deðildir, vahþidir ve saldýrgandýr ve o rengi taþýyan kurtlar azametli olmasa bile öyle görünür, bir zifiri karanlýk yaratýðý gibi. Siyah kurt renk avantajýný çok sonra fark etmiþti, onu ilk gören ondan çok çekiniyordu, bunu siyah renginden olduðunu geç fark etmiþti. Onu görenler tehlikeli bir þey hissediyordu, eziliyorlardý karþýsýnda. Ondan acayip çekiniyorlardý, dövüþçü ve yenilmez olduðunu düþünüyorlardý. Çünkü siyahtý rengi, siyah acýmasýz bir renktir, kindardýr, saldýrgandýr, bencildir. Gece karanlýk yolda beyaz bir köpek görseniz, korkmazsýnýz; çünkü beyaz cana yakýn, yoðun sempatik bir renktir, dýþa dönüktür, oysa siyah tam tersi; canidir siyah, bir numara olduðunu söyler. Karanlýk yolda aniden karþýnýza köþeden simsiyah ve iri bir köpek görseniz irkilirsiniz korkuyla. Siyah kurt yavaþladý, yorulmuþtu, siyah renkli dünyaya gelmesi en baþtan þans getirmiþti ona. Beyaz size sarýlýr, siyah ise sizi yere yýkmaya çalýþýr. Siyah kurt dinlenmiþti ve tekrar hýzlandý. Gökyüzünde ay vardý muazzam biçimde, çocukça koþup hoplayýp zýplama ve engelleri aþma, yani bu heyecanlý oyunla tatmin olmuþtu, þimdi aklýný baþýna alma zamaný gelmiþti. Heyecanýný atmýþtý ve rahatlamýþtý. O delice hareket etmek isteyen kaslar ýsýnýp tatlý kývama gelmiþ, huzura kavuþup alev atmýþtý. Þimdi sakin olup araþtýrmalarýný yapmalýydý, çevre dikkatli bak, ormaný hisset, ormaný sez, karanlýðý sez, ormanýn nefes alýp vermesine eklemlen, adýmlarýna dikkat et, çok sessiz ol, kokla, kokularý kokla. Her þeyi kokla. Araþtýrma yap, buradan kimler gelmiþ, kimler geçmiþ. Sadece koklayarak her þeyi çözümlersin, burada nasýl bir film oynanmýþ, hý, burada iki sincap varmýþ, kapýþmýþlar, yenilen kaçmýþ, diðeri onun arkasýndan gitmiþ, kaçanda bir hastalýk var. Kovalayan güçlü bir erkekmiþ, neþeli karakteri var, hepsini kokulardan çözdü. Kaçan yaþlý bir sincap, hýrsýz ve kaypak karakterli. Genç sincabýn kýþ için sakladýðý yiyecekleri çalmýþ. Genç sincap ona “namussuz!” diye baðýrdý, evet, kokular orada olup biten her þeyi anlatýr, taraflarýn birbirine söylediklerini de, sezersen eðer. Her kokunun özel bir frekansý vardýr ve iþin içine sezgilerini, tecrübelerin katarsan orada oynanan filmi çok net görürsün kafanýn içinde, bütün diyalog ve monologlarýyla. Siyah kurt, çevrede zifine dair bir koku, iz yakalayamadý, caný çok sýkýlarak ve umutsuzca kamp yerine yaklaþýyordu. “Belki de onu kaybettim sonsuza dek” diye düþündü, “ve bu yoldaþlýk bitti, bittiyse ne büyük acý, artýk bununla yaþamak zorundayým.” Sakin ve dikkatli adýmlarla ve bu gece bu ormanca yaþadýðýndan haz duyarak kamp yerine yaklaþtýðýnda iki hýrlama sesi duydu, dehþete kapýldý, sesler canavarcaydý ve bastý. Sanki kamp yerine ýþýnlanmýþ gibi bir çýrpýda gelmiþti. Manzara çok can sýkýcýydý. Kulaðý kesik kurt ve Zifin kapýþma hazýrlýðý içindeydi ve birbirini göz hapsine almýþ, hýrlayýp tartýyor, birbirine atak yapacak gibi duruyorlardý. Çok yavaþ hareket ediyorlardý. Aðýzlarýndan salyalar akýyordu. Keskin beyaz diþleri parlýyordu ýslaklýkla, içinde ay ýþýðý. Baloncuklar vardý salyalar içinde. Küçük adýmlar atýyorlardý, önce biri, öteki geri çekilir gibi yapýp öne atýlýyor, bu kez öteki geri çekiliyordu, yaylanýyorlardý,. Gerginlik hat safhadaydý, bir þey olacak (biri kesin kararla hücum edecek) ve aniden birbirine atýlýp boðuþmaya baþlayacaklardý, her ikisi de o aný bekliyor, psikolojik baskýyý, hýrlayýp birbirlerine diþ göstererek devam ettiriyorlardý. Biri saða gidiyorsa, öteki sola gidiyor, birbirlerine atak yapacak gibi usulca ve kararlý biçimde hareket ediyorlardý. Aðýzlarýndan öfkeli salyalar akýyor, yere düþüyordu parça parça. Biri yanlýþlýkla gardýný biraz düþürse, biraz dikkatsiz davransa öteki atýlýp onu altýna alacak ve onun boðazýný yakalayacaktý, ve bu saliseler içinde olurdu, þimþek gibi hýzlý biçimde. Hedef mutlaka gýrtlaktýr, çünkü düþmaný oradan öldürebilirsin. Gözler birbirine kilitlenmiþti ve orasý yansa umurlarýnda olmazdý. Birkaç dakika önce. Kulaðý kesik kurt siyah kurtun bir an önce gelmesini diliyordu, onunla çok güzel bir bað kurduðunu düþünüyor ve ölene dek, sonsuza dek onunla yoldaþ kalmak istiyordu, elinden ne gelirse yapacaktý bunun için. Siyah kurt yanýndayken kendini güvende hissediyordu, sürüsünde bile bir yoldaþý yoktu, onunla vakit geçirmek, bir þeyleri paylaþmak, ay ýþýðý altýnda saatlerce ilerlemek ormanda, çok güzeldi, onunla her þey güzeldi, tartýþmak bile. Sýký, saðlam bir dostu olmasý, böyle dostlarý oldu mu kurtun hayatta kalma þansý çok yüksektir, tamam, bu dostluðu ne pahasýna olursan olsun sürdürmeliydi, sonsuza dek sürmesi için ona kendini kanýtlayacaktý, ona yine yemek bulacaktý. Onun kalbini tamamen kazanacaktý. Siyah kurt yokken korkak takýlýyordu ormanda, içinden korkular eksik olmuyordu, ve gerçek gücünün farkýnda deðildi, siyah kurt ona kendine güveni getirmiþti, onu çok becerikli hale getirmiþti, adeta kendini bulmuþtu, sürüde böyle bir varlýk göstermemiþti asla, hep babasýnýn ve birilerinin gücü ardýna saklanmýþtý. O ahmak sürüden atýldýðý için muazzam bir sevinç hissetti. Babasýnýn sözlerini hatýrladý: “Git gerçek bir kurt ol.” Babasýna zamanýnda çok kýzmýþtý; ama babasý onu sürüden atmakla hayatýnýn en güzel iþini yapmýþtý, babasýna karþý ilk kez derin ve büyük bir saygý oluþtu içinde. Artýk siyah kurt vardý, uyuyacaktý onunla, uyanacaktý ve onu görecekti, onunla yürüyecek, av arayacak, onunla sohbet edecekti. Eski sürüsünden kurtlar ya da baþkalarý ona zarar veremezdi, siyah kurt buna asla izin vermezdi. Mertti, cesurdu, gözünü budaktan sakýnmazdý. Sürüsünün o iri aptallarý saldýrýrsa onlara dersini verecekti. Onlarýn ikisini de alt edebileceðine inanýyordu, siyah kurtun nasýl saldýrdýðýný hayal etti, evet, aynen onun gibi atýlacaktý, yenilmeyi hiç düþünmeyecekti, siyah kurt gibi cesur olacaktý, o iki iri ayýyý devirecek ve onlar da kuyruklarýný arkalarýna kýstýrýp kaçacaklardý, artýk kaybedecek hiçbir þeyi yoktu, ölümse gelsin, artýk ne olacaksa olsun; ama bundan sonra asla bir korkak olarak yaþamayacaktý, o ayýlarla karþýlaþmadan önce dövüþmesini iyice öðrenmeliydi. Dövüþmesini iyice öðrenince gidip onlarla hesaplaþabilirdi, þimdi onlara tek yakalanmak hiç iyi olmazdý. Sonra. Nasýlsa bir gün yollarý kesiþirdi. Onlardan yediði dayaðýn acýsý büyüktü ve mutlaka günün birinde onlardan öcünü alacaktý. Siyah kurtla dövüþ pratikleri yapýp bu iþin sýrlarýný ondan öðrenmeliydi. Bir ara bu konuyu ona açmaya karar verdi. Kendini düþsel hissediyordu, kendini küçük bir kurt olduðu zamanlardaki gibi huzurlu hissediyordu. Tuvaleti gelmiþti, arka tarafa doðru ilerledi. Tam bu sýrada Zifin kamp yerine sevinçle yaklaþýyordu, o çok iyi bildiði siyah kurdun o güzelim ve pis kokusunu daha yoðun aldýðýnda içinde sýmsýcak bir duygu, dostluk duygusu dalgalanmaya baþladý. Bu dostluk onlarca yýl sürmeliydi, bütün ruhuyla ona kavuþmak, onunla koklaþmak, onunla þakalaþmak istiyordu, þöyle bir yerde saklansa ve sonra o gelirken aniden onun üstüne atlasa, onun ödünü cidden patlatsa, içinden güldü. Nihayet kamp yerine geldi, dikkatli gözlerle çevreyi araþtýrdý, siyah kurdu göremedi, þaþýrdý, caný çok sýkýldý, burada olmasý gerekliydi. Kokusu tam burada yattýðýný söylüyordu. Baþka bir kurdun kokusunu aldý. Bu kokuyu çok iyi tanýyordu, bu iðrenç mi iðrenç koku çok tanýdýk geldi burnuna, çýkaramýyordu, düþünmeye baþladý, yoðunlaþtý ve aniden kulaðýný kopardýðý kurdun kokusu olduðunu anladý. Deli bir öfke sardý içini. Yoksa o pislik siyah kurdu öldürmüþ müydü ya da onu yaralamýþ mýydý? Ama o aptal ve hantal kurt çok geride kalmýþtý, “bize yetiþemez ki, peki bu koku ne? Yoksa yetiþti mi? O kokunun baþka bir kurda ait olabileceðini düþündü, yok, bu koku o kurdun kokusuydu. “Baþ belasý! Öteki kulaðýný da koparmamý istiyor demek ki.” Sinirinden güldü. Arkasýnda bir çýtýrtý duydu, o tarafa yanaþtý, buradasýn demek, siyah olmalýydý bu, “Çýk dostum ortaya, oyun yapma. Aynýsýný ben yapacaktým, caydým.” Güldü. Uzun otlarýn arasýndan kulaðý kesik kurt keskin ve kýzgýn bir kýlýç gibi, öfkeden kor gözlerle çýktý. Göz göze gelmiþlerdi. Zifin þaþkýndý, ne yapacaðýný bilemedi, panikledi, kaçmayý düþtü, titredi korkuyla. “Ýlk sefer nasýl oldu da bu taþ kafalýyý alt ettim, bu kez de yapmam gerek; ama bir fikrim yok” diye düþündü, “sakýn korktuðunu belli etme.” “Ne güzel bir karþýlaþma, seni o kadar çok özledim ki” dedi. “Sakýn yanlýþ bir hamle yapma, arkada, beni takip eden 2 kurt var.” Her nasýl olduysa yalan atmak aklýna gelmiþti. “Seni arýyorlar, sohbet ederlerken duydum, tabi benim de iþimi bitirmek istiyorlar. Þu an arkanda iki tanesi var. Ayak seslerini duymadýn mý? Yaklaþýyorlar.” O arkasýna bakarken zifin hayalet gibi yok oldu bir anda, saklandý. Ve ona arkadan yanaþýp poposundan çok güçlü biçimde ýsýrýp kaçtý ve saklandý, “Ah”dedi kulaðý kesik kurt, “popom! Namussuz!” “Ayý! dedi fýsýldayarak, saklandýðý yeri deðiþtirdi, “Taþ kafa. Baðýrma, yerimizi belli edeceksin!” Kulaðý kesik kurt kýçýnda derin bir acý duymuþtu, kýçý çok fena sýzlýyordu, bu ne vakit arkasýna geçti, ne kadar hýzlýydý öyle, arkasýna dönene kadar çoktan yok olmuþtu bir anda, aðaçlardan birinin ardýna saklandý, “eyvah!” dedi, “yoldaþ nerdesin. Çabuk gel!” Zifin aðaca yaklaþýyordu. Sýrtýný kabarttý, kendini daha büyük gösterdi, hýrlýyordu ona. “Senle sonra hesaplaþacaðým, þunlarýn icabýna bakayým da!” “Ben kaçar tek kulak.” dedi Zifin, ortadan kayboldu. Yer deðiþtirdi. Orada sesler çýkardý. Ayaklarýyla. Ýçinden gülüyordu bu arada. Yoldaþ sen misin dedi kulaðý kesik kurt. Kulaðý kesik zifinin ayak seslerini duymuþ, onu siyah kurt sanmýþ, yeniden doðar gibi rahatlayýp sevinmiþti. Sonra onun sesini duymuþtu. Düþmaný bellediði kurtu karþýsýnda görmek, onunla kafasýnýn içinde kapýþmakla apayrý þeydi, korkmuþtu; ama korkusunu saklamýþtý. Zifine hýrlamasý da ölümüne kavga edeceðinden deðil; onu korkutup kaçýrmaktý, yani o dehþetli canlý kanlý hýrlamanýn hepsi düzmeceydi, aslý astarý yoktu, bir oyundu, güzel bir numaraydý, hepsi buydu. “Nerden çýktýn be sen!” demiþti içinden, “hiç havamda deðilim, kavga edecek, büyük bir kapýþma yapacak kadar zinde ve güçlü hissetmiyordu kendimi.” Geri de adým atamazdý. Oyuna devam ediyordu, büyüklenme, güç gösterme oyunu. Zifin ortaya çýktý, ona hýrlamaya baþladý, onu korkutup kaçýrmaktý amacý. Siyah kurt hýrlayarak geldi girdi ikisinin arasýna. O an birbirine kilitlenen ve alev almaya hazýr iki kurt duraksadý, dikkatleri daðýldý, öfkelerinde bir gedik açýldý. Zaten ikisi de kapýþmak istemiyordu. “Sakin olun çocuklar, sakin. Ýkiniz de iyi çocuklarsýnýz.” Zifin: “Dost ha, bu çapulcuyla dost mu oldun?!” “Sakin ol. Yaþatmaya çalýþ. Öldürmeye deðil. Önce dostluk köprüsünü uzat.” Kulaðý kesik: “Bu kurtla eski bir hesabým var, onu kapatmanýn zamaný geldi.” Zifin dedi ki: “O sana yetmedi anlaþýlan. Demek ki senin diðer kulaðýnýn yarýsýný da koparmanýn zamaný geldi, arkadaþým!” “Ben senin arkadaþýn deðilim, aðzýndan çýkanlara dikkat etsen iyi edersin!” Siyah kurt ikisine de hýrladý. Ýki kurt geri çekildi, sinirli biçimde bir o yana gittiler bir bu yana, olduklarý yerde. Ýkisi de erkekçe cesaretten ödün vermek istemiyor, korkmuþ ve sinik algýlanmak istemedikleri için kapýþma hevesli pozlar veriyor, kükremelerle birbirine göz daðý veriyorlardý araya siyah kurt girmiþ olsa da. Ýkisi de aslýnda dövüþmek istemiyordu, bütün mesele þuydu: Zifin, zamanýnda þans eseri hurda haþat ettiði kurdun ondan korktuðunu düþünmesini istemiyordu, kulaðý kesik de zamanýnda hafife aldýðý kurttan rövanþý almak istiyordu; ama þimdi deðil. Ýkisi de siyah kurdun aradan çýkmasýný istemiyordu. Ama çýk diye rol kesiyorlardý. Siyah kurt dil dökmekten yorulmuþtu. Aralarýndan çýktý. Bu sýrada çok öteden kurt ulumalarý duyuldu. Siyah kurt Zifin’e, sonra kulaðý kesik kurda baktý: “Canýný seven kaçsýn. Siz isterseniz kapýþýn, benim buradan toz olmam lazým” dedi. Kulaðý kesik kurt: “Gel öteki kulaðýmý kopar.” “Tek saðlam kulaðýna saygýlarýmý sunarým, almayayým.” “Neden?” “O ayý gibi iri kurtlar gelip benim iki kulaðýmý koparýr.” “Aferin, baþýna geleceði ne güzel dedin.” “Ýntikam almayacak mýsýn?” “Kesik kulaðým baðýþla onu diyor.” “Sevdim. Öce peþinde olmadýðýna sevindim.” “Yok, öcümü alacaðým, hadi bir kulaðýmý kavgada kopardýn, kavga olur, gözü çýkan kurtlar vardý sürümde, olur, baþardýn bilmeden. Benim hazmedemediðim þu, kulak gitti, sorun yok, duyuyor yine, saklandýn ve hayalet gibi yanaþýp popomu ýsýrdýn, bunun hesabýný vereceksin? Benimle dalga geçmenin hesabýný vereceksin!” “Kusura bakma. Dost olamaz mýyýz? Bir þans veremez misin?” “Muhabbetiniz sabaha kadar sürsün. Yiyin birbirinizi! Ben kaçar” dedi siyah kurt, fýrladý, diðerleri yeteri kadar yumuþamýþ ve soðumuþtu olumsuz hislerden, bir an boþ ve kaypak ve barýþçýl gözlerle birbirine baktýlar, ayný anda ayný yöne fýrladýlar, siyah kurdun peþinden mermi gibi koþuyorlardý. Bu sýrada aralarýnda bir rekabet baþladý, hangimiz siyah kurda yetiþecek diye. Bu rekabetli eðlenceli oyun tamamen kendiliðinden doðmuþtu, birbirlerine bakýyorlardý arada. O hýrlaþma, köpük köpük kapýþma sanki hiç olmamýþ gibi unutulmuþ, ya da üstünden sanki asýrlar geçmiþti ve þimdi bu iki kurt çocukça bir tutumla, olaðanüstü bir sevinç ve heyecanla birbirini geçmeye çabalýyordu, sanki kapýþma diþe diþ deðil de; bu yarýþ biçiminde sürecek ve galip olan savaþý kazanacaktý; kan dökmeden. Karanlýk ve gölgelerle, duvar gibi kalýn zifiri gölgelerle ormanda ikisi de caný çýkar gibi koþuyordu, kulaðý kesik kurtla zifin arasýndaki yarýþta bir zifin, bir kulaðý kesik öne geçiyordu, ikisi de çok asýlýyordu bu yarýþa, önce siyah kurdun yanýna varmak gurur meselesine dönüþmüþtü ikisi için de, siyah kurdun övgü ve sempatisini kazanmak, daha çok sevilmek þansý, siyah kurt böyle þeyler, rekabeti, mücadeleyi çok sever, ikisi de bunu hatýrlayarak büyük güç sarf ediyordu. Zifin ufak hafif bir kurttu, asýldý diþini sýkarak, kulaðý kesik kurtun ayaðýna bir þey battý, yavaþladý ve zifin çarçabuk arayý açtý. Mesafe çok açýlýnca zigfinin bütün heyecaný ve coþkusu birden yok oldu ve durdu. Kulaðý kesik kurdun gölgesi bile onu heyecanlandýrýrdý, o olmayýnca koþmanýn anlamý yoktu ki. Kulaðý kesik ona yetiþince zifin mutlulukla dört köþe oldu, “nerde kaldýn kardeþim, çok merak ettim seni” der gibi dostça baþýný çevirip ona baktý, aslan gibi koþarken, tam yanýndaki rakibine, eze eze, parçalaya parçalaya yenmek istediði rakibine. Zifin yine arayý açmaya baþladý, yavaþladý, tek baþýna bu oyun hiç zevkli deðildi. Ayný hizaya gelmiþlerdi, Zifin arada onun öne geçmesine izin veriyordu, onun yüreklenmesine ve yarýþtan kopmamasýný saðlýyordu. Ona arada bakýyor ve içinden gülüyordu. Ve kulaðý kesik kurt yere yuvarlandý birdenbire. “Seni ahmak” diyordu içinden Zifin, önündeki yere eðilmiþ dalý göremedi ve tepe taklak oldu, zifin durdu ve onun yanýna gitti hemen. Kulaðý kesik kurdun baþýnýn çevresinde garip garip yýldýzlar dönüyordu, beyin travmasý geçiriyordu. Yerde acý içinde kývranýyordu. “Ýyi misin?” diye sordu zifin, acýyarak. “Sana ne!” “Çabuk olsan iyi edersin. Yoksa o kurtlar seni paramparça eder.” “Sen iþine baksan iyi edersin. Teþekkür ederim.” “Bir þey deðil, kardeþ.” “Demek kardeþ, ha? Öyle mi?” “Saðýr mýsýn, o iri güzel kulaklarýna taþ mý kaçtý, kütük kafa!” “Kütük ha?” “Aynen öyle.” “Neden?” “Baþlarýmýz kavgada çarpýþýnda kütüðe çarpmýþ gibi acý çektim, kardeþ.” “Bana ikide bir kardeþ kardeþ deyip durmasan iyi edersin. Seninle hesabým bitmedi. Seni yalnýz yakalayacaðým bir zaman gelecek ve o zaman iþini bitireceðim. Yani kulaklarýnýn ikisini de koparacaðým.” “Sen öyle san, kardeþ.” “Bana kardeþ deme!” “Neden?” “Çünkü bir kulaðým gitti. Kulaðýmý kopar ve sonra kardeþ de bana, bu öyle kolay deðil.” “Kusura bakma.” “Nedenmiþ?” “Kalýn kafalýsýn arkadaþým kalýn.” Hýrlaþtýlar. Koþarak geldiler siyah kurdun yanýna. Siyah kurt onlarý bekliyordu. Zifin ve kulaðý kesik kurt birbirine hýrlýyordu. Siyah kurt onlara yaklaþmýþtý, az geride durdu, çevreyi kolaçan etti, sesleri dinledi, sonra huzurla baþýný çevirip onlara baktý: “Rahat durun, rahat, ahmaklar! Ýyice gürültü yapýn da yerimizi belli edin, olur mu?” Ýki kurt birden kýlýç gibi bir sessizliðe gömüldü. “Koklaþýn bakalým da bitirin þu kavgayý. Dön arkaný Zifin, koklasýn seni!” “Neden önce ben?!” “Zoruna mý gitti!? Önce sen! Çünkü bu yakýþýklýnýn güzelim kulaðýný kopardýn.” Siyah kurt ötekine bakýnca Zifin ona dil çýkardý. Siyah kurt þöyle dedi: Sonra kulaðý kesik sen dön arkaný, koklasýn seni, acilen uzlaþmazsanýz ben yokum, kendinize baþka dost bulun. Baþka ekip baþý!” Kurtlar arasýnda bu seramoni olmazsa olmazdýr. Bir kurt düþmaný bildiði kurta asla arkasýný dönmez; ama dost kurtlar bunu sevgi ve yoldaþlýk mesajý olarak yaparlar birbirine. Böylece iletiþim kanalýný, aralarýndaki sevgiyi yüceltip güncelleyip korumuþ olurlar. Bu; “seni çok seviyorum, biz bir ekibiz, biz sonsuza dek dostuz, biriz” deme biçimidir. Birbirini kabullenme ve hazmetme. Ondan önce ne olursa olsun, ölümüne kavga olsa bile. Koklaþarak çözerler en büyük sorunlarýný, uyuþmazlýklarýný. Bu toplumsal uzlaþý, mutabakattýr. Kurtlar sýk sýk bu koklaþma töreni yaparlar birbirine. Ve birbirlerini yalarlar. Birbirlerini kokladýlar ve yaladýlar. Saatlerdir ilerliyorlardý, sabahýn ýþýklarý yaklaþmýþtý. Nehrin kýyýsýndan ilerliyorlardý, içeri bölgeye, ormana girdiler. Kamp kurmak için. Kulaðý kesik kurt geride kaldý. Ýçinden böyle gelmiþti, takip edilip edilmediklerinden emin olmak istiyordu. “Siz gidin, ben az sonra gelirim, etrafý güzelce kontrol edeyim” demiþti onlara.” Kulaðý kesik kurt tek baþýna ilerledi, etrafý araþtýrýp kontrol etti, çevrenin güvenli olduðuna tam kanaat getirince içine bir ferahlýk doldu ve keyifli adýmlarla ormanda keþifler yapmaya, yiyecek aranmaya baþlarken düþüncelere dalmýþtý ve farkýnda olmadan diðerleriyle arayý çok açmýþtý. Sürüsünden atýlmýþtý ve yeni dostlar edinmiþti, vahþi ormanda hayatta kalmayý baþarmýþtý, eþi olacaktý, istediði her þeye sahip olacaktý, bir kurt için geliþimde önemli faktörler neyse hepsine sahipti, siyah kurt ve zifin. Çelimsiz bu iki kurttan alacaðý binlerce ders, öðreneceði çok þey vardý, bu ikisinde süründe hiç görmediði özellikler, düþünceler ve yaþam ve hayatta kalma sitili vardý ve onlarýn hepsinden de çok hoþlanmýþtý. Zifin’e karþý lafýn geliþi olarak olsa bile kapatýlacaðý bir hesabýn olduðunu söylemesi erkekçe tutumdan ileri geliyordu, erkekçe saðlamlýðý böyle emrediyordu ve ona bok sürülmemeliydi. Ve zifin çok nitelikli bir düþmandý ve nitelikli dünþan çok þey öðretir, ve ondan iyi dost da olabilirdi. Sürüsünde geçirdiði güzel ve mutlu günleri hatýrladý, içi acýdý, sürüde sevdiði kurtu hatýrlayýnca içini bir karanlýk sardý üzüntüden, beyni uyuþtu acý ve hasretle. Gökyüzündeki aya baktý, acýyla uludu, bunun ne kadar tehlikeli olduðunu hesap edecek halde deðildi, içinden ulumak gelmiþti ve ulumuþtu, ilerlemeye devam etti, çok geçmedi. Aniden karþýsýnda sürüsünden bir kurtu gördü, kaçmayý düþünmüþtü hemen ama durdu. Karþýsýndaki dostça bakmýyordu, kulaðý kesik kurt kavgaya hazýrlandý, hýrladý. “Seni pis hain. Düþmanlarla ye iç, yat, ha?” Kulaðý kesik kurt korkuya kapýldý, onun cüsseli olduðunu fark etti. Kaçmayý düþündü. Tam bu sýrada arkasýndaki kurtu fark etti. Arkadaki ona hýrladý. Kulaðý kesik kurt ellerinden kurtulmanýn bir yolunu düþünüyordu. “Ýstediðim kurtla dost olurum, bu sizi ilgilendirmez, çekilin gidin yolunuza, aksi halde ikinizi de yere sererim.” Sürüde birlikte büyüdüðü iki diþi kurttu bunlar. Onun ablalarý sayýlýrlardý. Aralarýnda bir sene fark vardý. Onlarý her oyunda yenerdi, aðýzlarýndan et çalar, saklandýðý yerde eti yiyip sürüye dönerdi. Ablalar onun et çalmasýna müsaade ederlerdi, müsaade sonucu onlarý yendiðini bilmiyordu. “Zamanýnda sizi çok yendim.” “Sen öyle san!” dedi öndeki kurt, “Þimdi canýný çýkaracaðýz.” Öteki kurt söze girdi: “Eski günlerin hatýrýna sana kaçman için fýrsat veriyoruz. Kaç git uzaklara, kurtar kendini. Baban ve adamlarý seni bulursa öldürecek.” “Ýki kýzdan kaçacak kadar korkak deðilim. Ýstediðim yerde dolanýrým. Ben size müsaade veriyorum, gidin yolunuza yoksa iyice pataklarým sizi, eski günlerin hatýrý var, sizin canýnýzý yakmak istemem.” Diþi kurtlar güldü ve birden saldýrýya geçti. Kulaðý kesik önce ikisini de savuþturdu; ama ikili toparlanýp bastýrdý, biri arkadan biri önden saldýrýyordu, ikisiyle uðraþmak gittikçe güçleþiyordu. Kulaðý kesik kurt onlardan birini can alýcý yerden yakalayýp ýsýrmasý ve böylece iþini bitirmesi gerektiðini anladý, ve ikincisine geçecekti, onu da ýsýrdý mý kaçma fýrsatý bulacaktý. Eðer onlarý iyi bir noktadan ýsýrýp canlarýný yakamazsa tek baþýna onlara uzun süre direnemezdi, bu iþ uzarsa çok yorulacak, kazanan onlar olacaktý, bir kavganýn ilk saniyeleri çok önemlidir, ilk saniyelerde atak yapýp üstünlük kuran psikolojik savaþý kazanýr ve kavgayý kazanmak için büyük bir avantaj elde eder. Ama kulaðý kesik kurt kavgalarda sonradan açýlýrdý, ne kadar hýrpalanýrsa hýrpalansýn, direnç gösterirdi. Kurtlarýn gövdesini, ayaklarýný ya da gýrtlaðýný yakalayýp ýsýrmak istiyordu. Ama her seferinde kaçýrýyordu ve ýsýrýlan kendisi oluyordu, kapýþma giderek daha alevli hale geliyordu, iþ uzuyordu, bir kulaðý kesik bastýrýyor, bir ötekiler, yorulmuþtu kulaðý kesik kurt, arkasýný aðaca verdi ve dinlenme þansý elde etti . Zifin ve siyah kurt sesleri duymuþtu, geri baktýlar. “Bir þey oldu ona, gidip bakayým” dedi siyah kurt. “Sen dur” dedi zifin, “ben hallederim.” “Neden gitmek istiyorsun, fýrsatýný bulsa seni gebertir?” “Aramýzdaki sorunu böylece çözebiliriz. Bir fýrsat bu.” “Haklýsýn.” “Baþý belada. Gidip yardým edeyim. Sen burada beni bekle.” dedi Zifin. “Gitme” dedi siyah kurt. “Neden?” “Seni öldürür, sana tuzak kuruyor olabilir.” “Sanmam tuzak kuracaðýný, kalýn kafalýdýr o.” “Nasýl anladýn?” “Sonra anlatýrým.” “Ben de geleyim.” “Olmaz, tuzak olabilir dediðin gibi. Tek baþýna hallederim, halledemezsem seni çaðýracaðým, koþ gel.” Zifin, ciddi bir terslik olduðunu hissediyordu, olay yerine yaklaþtýðýnda sesler belirginleþti, kulaðý kesik kurtun can havliyle kapýþma sesi kulaklarýndaydý ve o an koparak, adeta yaydan çýkan ok gibi olay yerine geldi ve hiç düþünmeden, hesap kitap yapmadan bütün öfkesiyle kurtun birinin üstüne çullandý. Kulaðý kesik kurt onu fark edince gözlerine inanamadý, hayal gördüðünü sandý, þoke olmuþtu ve rakibine büyük bir cesaretle yöneldi ve bastýrdý. Bu kulaðý kesiðin hiç ummadýðý bir þeydi, zifin ona yardýma gelmiþti, çok sevindi ve bütün gücüyle rakibine atak yapmýþ, büyük bir üstünlük kurmuþtu. Mucize gibi. Evet, artýk bire karþý iki deðildi, bire bir savaþ veriliyordu ve adil olan da buydu. Kulaðý kesik; kýsa, yoðun ve çok etkili ataklar sonunda onun gýrtlaðýna eriþti ve sýktý, bir acý çýðlýk duyuldu, eski dostunu öldürmekten korktu ve diþlerini gevþetti. Bu sýrada zifin diðer kurdu etkisiz halde getirmiþti, iki kurt da yaralýydý, arkalarýna bakmadan ciyaklayarak kaçýp karanlýðýn içinde yitip gittiler. “Ýstesen onu öldürürdün” dedi zifin. “Çocukluk arkadaþým…ama bu dayaðý 25 sene unutmaz artýk. Sen de onu mahvettin. Onu öldürebilirdin?” “Yok be; nerdeyse o beni öldürecekti. Sadece direndim. O vakit o korktu, yenileceðini sandý. Böylece kazandým.” “Pek cesurmuþsun. Beni haklamayý düþünüyor musun?” “Canýmý sýkarsan neden olmasýn. Destek için teþekkür ederim.” “Ters konuþma benimle, kardeþim. Hayatýný kurtardým. Bana borçlusun.” “Haklýsýn, kardeþim.” Zifin onun kardeþim lafýný duyunca çok mutlu oldu. Nihayet ondan olumlu ýþýk almasý Siyah kurt da gelmiþti yanlarýna, az öteden onlara bakýyordu, mýzýldadý: “Haydin millet, burayý hemen terk etmemiz lazým. Olay yerini çabuk terk et. Akýllý kurtlarýn en önemli hayatta kalma kurallarýndan biridir.” Siyah kurt fýrlayýp gözden kayboldu, uçarcasýna. Ölümsüz güzel ruhlar vadisindeki kurtlar ya da atlar misali. “Olay yerini çabuk terk et” diye içlerinden mýrýldandýlar dua gibi. Zifin ve kulaðý kesik kurt fýrlamýþtý. Kulaðý kesik þöyle dedi: “Teþekkür ederim! Benim için canýný tehlikeye attýn, az kalsýn kestaneyi çizdiriyordun, bir ara o kurt seni yere sermiþti.” Güldü: “Kardeþ kelimesini unuttun” dedi öteki, “Teþekkür ederim kardeþ demeliydin.” “Teþekkür ederim, yoldaþ” dedi. “Rahat olacaðým. Artýk düþmanlýk yok. Anlaþtýk mý?” “Sana bir can borcum var. Onu ödedikten sonra kaldýðý yerden devam.” “Sen mankafa mýsýn?” “Kesinlikle.” Güldü: “Bana borçlusun.” “Öyle.” Muziplik yapmasýndan hoþlanmýþtý. Ona takýlmak istedi: “Bu iyi oldu koca baþ. Birlikte o iki iri kurdu dövdük güzelce.” “Koca baþ da ne be?!” diye baðýrdý, “iðrenç bir ad!” “Baþýn çok büyük dostum.” “Saçmalama, bak beni çok kýzdýrdýn!” “Senin adýn koca baþ olsun, ha?” “Olmaz.” “Neden? “Baþým küçük çünkü. Ama sen koca baþsýn.” “Küçültücü. Lütfen dalga geçme benimle. Kendimi bok gibi hissettim.” Siyah kurt öteden güldü: “Koca baþ çok güzel bir ad. Sevdim.” Zifin sordu: “Sürüde adýn neydi?” “Çok yediðim için þiþko derlerdi bana.” “Kocabaþ çok asil durdu. Zamanla alýþýrsýn. Ama düþündüm de senin adýn Çelik Baþ olsa iyi olur, o koca kulak koptu; ama hastalanmadýn, bunalýma girmedin. Sana Çelik Baþ desek çok uygun olacak.” Siyah kurt: “Pek tuttum bu adý” dedi, “evet, Çelik Baþ olsun adý, ama canýmýzý sýkarsa da Koca baþ deriz buna.” Zifin güldü, siyah kurt da. Zifin ona yanaþtý: “Dostum orasý acýmýyor mu?” “Acýyor.” “Kan akýyor.” “Kavgada yuvarlanýnca kabuk baðlayan yara azdý.” “Acýya dayanýklýsýn.” “Koptuðunda çok fena acýmadý, o an hissetmedim, sonradan çok acýdý.” Zifin, onun kulaðýný yaladý: “Ýyi geldi mi?” “Evet. Teþekkür ederim, kardeþim. Zahmet oldu.” “Ne zahmeti caným. Bugün senin kulaðýn koptu; öteki gün benimki kopar.” “Aðzýndan yel alsýn dostum.” “Þakasýna dedim.” Kulaðý kesik dedi ki: “Tabi ben koparmazsam.” Zifin güldü. Çelik Baþ dedi ki: “Babam þöyle derdi: Bir kurtun bedeninde, yüzünde ne kadar çizik yara bere varsa onun profilini özetler, geçmiþ hikayelerini anlatýr, kuvvetli karakterini, azmini, mücadele gücünü. O kurt saygý duyulacak kurttur mutlaka. Çok zorlu günler ve kavgalardan sað kurtulmayý baþarmýþtýr çünkü.” “Ýyi demiþ. Onun iki kulaðý saðlam mý?” dedi Zifin. “Saðlam ve tertemiz.” “Ýyi kurt analizi güzel; ama kendisi boþ.” “Neden?” “Sen kalýn kafalýsýn.” “Neden?” Ýki kulaðý saðlamsa adam akýllý kavga vermemiþ demektir.” “Neden, neden, neden?” dedi peþ peþe, yanaþýp onun yüzünü yaladý. “Iy yapma þunu be dostum. Aðzýn leþ gibi kokuyor.” Önde siyah kurt gülüyordu. “Toplumsal hiyerarþi ve sevgi için gerekli deðil mi?” “Saçmalama!” “Sen kapa çeneni! Gerekli deðil mi siyah kurt?” “Gerekli. Sana bir saat yalama müsadesi verdim.” “Kamp kuralým yapacaðým.” “Asla. Konuþmam bak!” Diðerleri güldü. Saatlerce ilerlemiþlerdi, yorgunluktan ayaklarýna çok aðýr bir çapa baðlanmýþ gibiydi. Ormanda iyi bir yer buldular ve orada sabahlamaya karar verdiler. Ormanýn kýyýsýydý burasý. Yokuþun aþaðýsýnda tek katlý bir köy evi vardý. Evin köpeði zincirle baðlýydý, kurtlar farkýnda olmadan oraya çok yakýn geçmiþler, köpeði fark edince uzaklaþmýþlardý. Köpek kurtlarý görmemiþti, sadece kokularýný almýþtý ve öfkeyle havlamaya baþlamýþtý. Siyah kurt dedi ki: “Çocuklar burasý uygun deðil. Köpek susmak bilmiyor. Baþýmýza bir bela gelmeden uzak bir yere gidelim.” Ormanýn iç bölgelerine, aðaçlarýn sýk olduðu, zifiri karanlýk yerine girdiler. Dinleniyorlardý. “Çok pis bir savaþ verdik, Çelik Baþ’ý bir görseydin.” dedi Zifin. “Yok be dostum, asýl iyi olan sendin.” “Çocuklar, onlarý alt etmenize çok sevindim, sizle takýldýðým için gurur duydum kendimle. Çelik Baþ, babanýn o sözleri harikaydý. Ben de buna inanýyorum, bir kurdun yüzü ne kadar izle doluysa o kadar deneyimlidir. Benim babam da þöyle derdi, büyük abilerime: Zaman çabuk geçecek, yetiþkin bireyler olacaksýnýz, sürüden atýlacaksýnýz, yýllar geçecek ve yaþlanacaksýnýz, þansýnýz varsa, hayatta kalma becerilerini uygular ve geliþtirirseniz kendi sürünüzü kurabileceksiniz. Akþam çökerken üzüleceksiniz, eskisi kadar güçlü olmadýðýnýzý fark edeceksiniz, daha yavaþsýnýzdýr ve bilge. Þöyle düþünürsünüz cýrcýr böcekleri öterken, en güzel dönemlerimiz ne zamandý diye soracaksýnýz kendinize ya da yanýnýzdaki akranlarýza. Sohbet baþlayacak. Birbirinize eski serüvenleri anlatacaksýnýz. Yeniden yaþar gibi. Ýçinize can gelecek. Sevineceksiniz. Heyecanlanacaksýnýz hikayeleri dinlerken ya da anlatýrken. Bir gün dönüp geriye baktýðýnýzda, mücadelelerle geçen yýllarýn en güzel dönemler olduðunu fark edersiniz…” Sessizlik oldu. Hepsini de can sýkýcý ve yakýp kavuran hisler sardý, bir þekilde kaybettikleri aileleriyle ilgili görüntüler döndü zihinlerinde. Sonsuza dek onlarla yaþayacaklarýný düþünürken en acý biçimde onlarý kaybetmiþlerdi. Berbat hissediyorlar; ama belli etmiyorlardý. Berbat bir karanlýðýn içinde koþuyordu kalpleri. Siyah kurdun ettiði söyler alev alev bir etki göstermiþti onlarda, siyah kurdun da ciðeri parçalanmýþtý: Birçok ortak özellikleri vardý, en önemlisi hepsinin de yalnýz olmalarý ve bir þekilde ailelerini kaybetmiþ olmalarýydý ve birbirlerine tutunarak güç ve teselli buluyorlardý. Hepsi de kaybettiði ailelerini, hiç hatýrlamadýklarý anýlarýný hatýrlayýp o anlarý detaylarýyla düþünüyordu, Çelik baþ’ýn acýsý tazeydi, ailesini kaybedeli çok uzun bir süre olmamýþtý. Diðerleri o acýya dayanýklý hale gelmiþti, alýþmýþlardý. Oysa Çelik Baþ iri ve kendine güvenli görünümü altýnda bir çocuk kurt ruhu taþýyordu. Sürüsüyle, ailesiyle olan baðý çok tazeydi, nasýr tutmamýþtý ve o içsel ve ruhani baðý yitirmemiþti. Onlardan, onu sürüden atan babasýndan nefret ediyor olabilirdi; ama bu onlarý sevmesine engel deðildi. Ama derinlemesine düþününce babasýnýn iyi bir þey yaptýðýný düþünüyor, öfkesi yerle bir olup gidiyordu. Zifin sordu: “Þu sürü bizi takip ediyor mu, yoldaþ, arayý çok açtýn, herhalde izimizi kaybetmiþlerdir?” “Bilemem” dedi Siyah kurt,“Onlara bizi takip etmeleri için çok sebep verdik. Bize çok kýzgýnlar. Onlardan birini aramýza aldýk, dost olduk, onlarý güzelce dövdük.” Diðerleri güldü. Çelik baþ dedi ki: “Babam delidir, deli yüreklidir, sizi ele geçirene kadar durmaz. Sizi gebertir.” Zifin güldü: “E seni de o zaman.” “Evet. Onun icabýna bakmalýyýz.” “Ne yapýp edip pes ettireceðiz.” dedi siyah kurt. “Nasýl?” “Ýzimizi kaybettireceðiz. Þimdi uyuyup dinlenelim. Güç toplayalým.” “Ben çevreyi kolaçan edeyim, belki bir av yakalarým. Siz uyuyun.” dedi Çelik Baþ, “açlýktan ölüyorum.” “Av yakalayacakmýþ. Kolay mý sandýn?” dedi Zifin. Siyah kurt dedi ki: “Belki yakalar. Ama bence dinlen önce.” “Hemen gitmem þart. Aksi halde uyur kalýrým.” Zifin þöyle dedi: “En son uzaklaþtýðýnda o kurtlar seni buldu ve nerdeyse gebertiyordu, bence otur oturduðun yerde.” “Haklýsýn. Ama açlýktan da ölemeyiz ya. Aç olmasam gitmezdim. Bir sorun olursa sakýn gelmeyin, kaçýn kurtarýn canýnýzý, belki de o zaman bizimkiler peþinizi býrakýr, bela oldum baþýnýza.” “Ne belasý caným, yok öyle þey” dedi Siyah kurt ve öteki. Onlar kývrýlýp yattý ve Çelik Baþ uzaklaþtý. Zifin: “Tek baþýna bir halt beceremez. Ben de onunla giderdim; ama gücüm yok” Siyah kurt ince biçimde gülümsedi: “Becerir.” “Baþýmýza bela getirecek. Ýzin vermemeliydin.” “Yok; o iþini bilir. Bir keresinde bir iri domuz yakaladý.” Siyah kurt o hikayeyi anlatmaya baþladý. Çelik Baþ çevreyi dolanýrken oradan iyice uzaklaþtý, köy evinin o taraftan o köpeðin deli gibi havladýðýný duydu, ses birden kesildi ve Çelik Baþ köy evinin oraya gitmeyi caný çok istedi. Bu tehlikeli olabilirdi; ama açtý ve kolaydan yiyecek bulabilirdi. Sürüsünün köy evlerine asla yaklaþmama kararý vardý, bu bir ilkeydi, þimdi herkes mýþýl mýþýl uyurken o köy evine yaklaþtýðýný kim bilebilirdi ki. Köpek sesi yoktu. Hem aptal köpek baðlýydý. Risk alacaktý; ama olsun. Korkuyordu, ama açtý ve açlýðýný giderecek olmasý düþüncesi büyülüydü, büyülü çekime uymuþtu. Gidip orayý araþtýracak, alabileceði bir yiyecek varsa alýp sývýþacaktý. Karanlýða yumulu eve arka taraftan yaklaþtý. Eli tüfekli bir adam elinde el feneriyle orada dolanýyordu, aniden fark etti onu, birkaç metre ötedeydi. Siyah kurt hemen saklandý iri salatalýk bitkisi altýna, sindi. Adam birkaç saniye kaldý orada, uzaklaþýnca Çelik Baþ fýrsat buldu ve oradan sývýþtý, bahçenin diðer bölümüne, domates ekili alana girdi, iri bitkilerin altýndan geçerken o da nedir, bir keçi ölüsü vardý, keçiyi kaptý ve fýrladý. Kamp alanýna vardý. Keçiyi yere býraktý, nefes nefese, mutlu ve heyecanla. Siyah kurt dehþete kapýldý: “Bu da nedir böyle!?” “Köy evinin orada buldum. Ben öldürmedim dostum, böyle buldum.” Zifin de uyanmýþtý: “Ben sana demiþtim. Ýþimiz bitik.” “Burayý hemen terk ediyoruz!” dedi Siyah kurt. “Keçi ne olacak” dedi Çelik Baþ, “Mis gibi keçiyi yemeden mi gideceðiz?” “Bela o. Hemen toz oluyoruz buradan!” Tabanlarý yaðlamýþlardý, mide bulandýran bir korku sarmýþtý içlerini. Çok can sýkýcý bir þey hissediyorlardý: Çuvallamak! Çuvallamak yani Baþarsýz olmak hayatta en kötü histir, iðrençtir. Öldürülmek! Siyah kurt bunun ne olduðunu iyi biliyordu ve eski travmasýný hatýrladý. Hayatlarýný kurtarma içgüdüleri deli çelik kelebekler uçuþuyordu tabanlarýnda, çalýlarýn arasýnda uçarcasýna çok yumuþak biçimde ve hayalet gibi ilerlerken sanki ayaklarý yere deðmiyordu, çalýlarýn ve dikenlerin üstünden atla, iri yapraklarý ittir, hopla kayanýn üstünden; ama dikkat et ilerde aðaç var, bas oðlum, belleri inanýlmaz esnek þimdi, pençeleri yaylý sanki, tehlike büyük olunca, hayati risk kuvvetli olunca böyleydi iþler, bütün gücünce sývýþmak þart oradan. Kalpleri baþka türlü atýyordu, zihinleri tek þeyle ilgileniyordu, kaç kurtul, kaç kurtul, kýpkýzýl ya da kýpkýrmýzý bir alarm ötüyordu kan akýþlarýnda. Son sürat koþuyorlardý aðaçlardan boþluðu, yolu kolay bulduklarýnda. Bir ara yavaþladýlar, ormanýn burasý engellerle doluydu. Yürüyorlardý. Ýþte o an karþýdan yüzü gözü kan içinde bir kurt aðaçlarýn arasýnda þýp diye karþýlarýna çýktý, birdenbire. Hepsi de donup kaldý, bakýþýyorlardý. Çelik Baþ’ýn babasýydý bu. Gözlerini oðluna dikince ve temiz yüzünden onun baba olduðunu anladýlar. Çelik Baþ þaþkýndý, ne yapacaðýný bilemedi. Kendini küçüklüðündeki gibi hissetti. Endiþeyle, acýyarak; “baba bu halin ne?” diye sordu. “Beni geç, sen düþmanlarýmýzla ne yapýyorsun?!” Babasýna hýrladý. Babasý topallýyordu. “Oðlum, ne yapýyorsun düþmanlarýmýzla?” Çelik Baþ çocukça hislerden hemen çýkývermiþ, kendine gelmiþti: “Bu söylemleri geç baba, beni sürüden attýn sen. Bir düþman varsa o da sensin!” “Babaya isyan edilmez. Bakýyorum da çatýr çatýr konuþuyorsun. Kalýn kafalý seni! Hep sana hayatý, ormaný öðretmeye çalýþtým. Seni büyütmek için ne büyük emekler harcadým. Bakýyorum da zihnin açýlmýþ. Taþ kafalý seni!” “Artýk yetiþkinim ve onlar da gerçek dostlarým. Korkuyla, baskýyla, iþkenceyle öðretmeye çalýþtýn.” Ona hýrladý. “Evlat, bunlar senin beynini yýkamýþ. Benle bir ol da onlarýn iþini bitirelim.” Siyah kurt: “Bu acýklý muhabbeti bölmek istemezdim; ama biz kaçýyoruz, Çelik Baþ. Ýstediðin kararý vermekte özgürsün. Ýstersen onunla kal.” “Evlat” dedi, keçiye bakýyordu: “Bu benim öldürdüðüm keçi. Dostlarýn hýrsýz oðlum. Orada on keçi geberttim. Baðlý köpeðin de iþini bitirdim. Diðeri peþimden geldi. Onunla fena kapýþtýk. Ayaðýmdan yaraladý beni. Çok iriydi. Canýmý zor kurtardým.” Siyah kurt fýrladý. Ayný anda Zifin de fýrlamýþtý. Ama zifin durmuþtu aniden. Çelik Baþý, yeni dost olduðu ve kardeþinden öte sevdiði kurdu býrakmak istemiyordu. Onun kararý neyse saygý gösterecekti. Bunu öðrenmek istiyordu. Siyah kurt da ötede durdu ve geri baktý: “Zifin devam et. Ben gidiyorum.” Çelik Baþ þöyle dedi ki: “Zifin koþ, hemen uzaklaþ, babamla baþ baþa konuþup geleceðim.” Zifin basacaktý. Duraksadý. Çelik baþ babasýna son sözleri söyleyecek ve ona güzelce veda edecekti; ama o an at gibi iri köpek çýkýp geldi. Çelik Baþ bu kudurmuþ gibi öfekli köpeðin babasýný parçalamasýný seyretmeyecekti, köpeðin üstüne atýldý. Köpek onu yere serdi tüyü sýrtýndan atar gibi, baba kurt oradan kaçýp gitti ve Zifin de kavgaya girdi. Zifin köpeði çok saðlam ýsýrýp canýný yakmýþtý. Öteden sahneyi izleyen siyah kurt kavgaya dalmasa olmazdý, mecburdu, dostlarýný býrakamazdý, ölümüne fýrladý. Zorda kalan zifin bir tarafa kaçýnca köpek peþinden gitmiþti, Çelik Baþ da onlarýn peþinden. Siyah kurt onlarý aradý; ama bulamadý. Her þey saliseler içinde olmuþtu. Siyah kurt o gece iki yoldaþýný kaybetti. Onlara ne olduðunu düþünüp durdu, ormanlarda hep onlara rast geleceðinin hayalini kurdu; sonunda o hayaline ulaþtý. 3 ay sonra. Ne olup bittiðini öðrendi. Ýsa Kantarcý
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |