Hasan, ufak tefek biriydi, yetiştirme yurtlarında büyümüştü, sürekli yaramazlıklar yapardı. Kızları, arkadaşlarını rahatsız ederdi, arkadaşlarının eşyalarını çalardı, sonra bu onda bir alışkanlığa, tutkuya dönüştü, liseyi bitirmişti, devlet onu bir işe yerleştirmek istedi, bir okulda temizlikçi görevlisi yapıldı. Hasan, başlarda işe ve hayata sımsıkı asıldı sevinçle; bu işi çok sevdi, her sabah işe mutlu ve enerjik duygularla gidiyordu, belediyeye ait ormanın içindeki kamp alanındaki küçük kulübede kalıyordu, düzgün, sakin bir yaşantısı vardı, işe gidip geliyordu, bir televizyon almıştı ilk maaşıyla, bir köpek, zamanla aynı rutin onu bezdirmeye başlamıştı, köpekten başka dostu yoktu, dostu tv’di, tv insan ruhu ve arayışlarına ne kadar çare olur? Geç vakitlere kadar tv izliyor, ya da köpeğiyle geziyordu, o başlardaki parlak umut, heyecan, bitip tükenmez azim sönmüştü, her şey ona yavan ve ruhsuz gelmeye başlamıştı, yalnız olduğundan olsa gerek, çözemiyordu içindeki çıkmazı, belki de gerçek dostları olsa bambaşka olurdu morali ve hayata bakışı, sabah kalkışı. Depresif hissediyordu, sabah geç gitmeye başladı işe, zamanla iş kurt gibi kemiren bir bıkkınlığa, hamallığa dönüşmüştü, çalışmak istemiyordu, temizlik işi iç dünyasına, kişiliğine göre değildi, renkli bir şeyler yaşamak istiyordu, yer paspaslamak, tuvalet temizlemek, yerden çöp toplamak berbat bir işti, böyle düşündüğü için kendine kızardı, “bu günleri çok hayal etmiştin, saçma düşünceleri at kafandan.” Ama atamıyordu işte. Zihnine olumsuz düşünceler hücum ediyordu ve onları sağlam ve inanılır buluyordu. İç açan, moral veren, karakteri parlatan bir iş değildi bu, bazılarının ona acıyarak baktığını görmüştü, hakkında yapılan dedikodular (piç olduğuna dair) kulağına gelmişti, çok üzülmüştü.
Kız arkadaşı olsa, onu bu işleri yaparken görse ezilirdi, utanırdı, insanın hayat sevincini darmadağın ediyordu bu iş, ve Hasan işi gevşetip aksatmaya başladı, bazen geç gidiyordu işe ve sonunda Hasan’ı işten çıkardılar, belediye yardım ediyordu ona, yemek veriyordu mesela, sonra ona bir simit tezgahı verdiler, simit satıp para kazansın diye, “bak adam gibi çalış, yazın kampa misafirler gelecek, seni çıkarmak zorunda kalacağız, çalış para bitiktir, kiralık ev bul kendine, bir şeyler yap!” diyorlardı, simit satma işi de 2 hafta sürdü, ve onu kamp kulübesinden attılar. Sokaklarda yaşamaya başladı, ilk gün çok üzüldü ve çok ağladı. Çöplerde besleniyor, ufak tefek hırsızlıklar yapıyordu, “böyle de hayatta kalınıyormuş” diye düşünüp bu yaşam tarzı her geçen gün daha çok benimserken köpeği de yanındaydı hep. Başlarda evsiz kaldığı için fena yıkılmıştı, şimdi ise böyle olduğu için sevinç duyuyordu.
Gerçeklerle ister istemez çabuk yüzleşmiş, ve çarçabuk piçleşmişti, iki hafta içinde uyum sağlamıştı sokaklara; ama henüz yiyecek ve para isteyecek kadar yüzsüz, cesur ve ağzı zekice laflar yapan biri değildi, utanıyordu, bir sırt çantası buldu çöpten, giysiler buldu, onları giydi, gezgin gibi görünüyordu şimdi. Yiyecek bulmak ya da serseri gibi gününü gün etmek için gezince tadını aldı bu ruhun, yeni bir fikir uyandı içinde, başka başka şehirlere gitmek, genç köpeğini bir mahallede arasının iyi olduğu genç kadının birine emanet etti, kadın zaten köpek hastasıydı, sokak köpeklerine sürekli bir şeyler alıp verirdi, kedilere. Kısa saçlıydı, bisikleti ve sırt çantasında kedi mamalarıyla dolanır, belli yerlere su ve mama bırakırdı. Daha çok kediciydi ama.
Ve O güzel ve hiç bitmemesini istediği tatlı yaz günlerinden biriydi. Hasan, pazarda birkaç pazarcının mal dolu kasalarını indirmesine ve akşam olurken kalan malları kamyonetlere yüklenmesine yardım etmişti, pazarcılar onun evsiz olduğunu bilir ve yardım ederdi, Hasan, gururluydu, iş yapmadan para almak istemezdi.
Evinizden atılsanız tıpkı Hasan gibi yaparak bir sürü iş bulur ve para kazanabilirsiniz, para istemeseniz bile para verirler, çöpler yiyecek içecek doludur her zaman, açlıktan da ölmezsiniz, marketler sürekli bir sürü yiyecek atar çöpe, raf ömrü doldu diye. Oysa bunlar yenilebilir ürünlerdir. Hasan, gün içi ya da akşam vakitleri zincir marketlerin önündeki çöp konteynırlarını denetler ve yiyecek içecek bulurdu. Ve Hasan sonunda pazarcı dostlarının verdiği paraları bütünleştirdi ve bir otobüs bileti aldı cesaret ve umut dolu yüreğiyle. Yepyeni bir başlangıç yapacaktı bozuk ve aksak hayatına, başarabilirse yeni bir yaşantısı olurdu; çünkü sürekli sokaklarda evsiz yurtsuz yaşamak yormuştu onu ve hevesini almıştı bu işten.
Yaşamaktan memnuniyet ve heyecan duyacağı bir yaşam sitili bulurdu belki. Bakalım hiç bilmediği kentte varınca neler olacaktı? Çok heyecanlıydı. Otobüste koltuğuna oturdu ve otobüs hareket edince, ışıklı caddelerden şehirler arası yola, ıssız yollara daldı otobüs.