Yaþamak için topu toplam altý haftam kalsaydý ne mi yapardým? Tuþlara daha hýzlý basmaya bakardým. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
“Aman kýzým üþütme… aman kýzým geç gitme eve diye senin için endiþelenen tek bacaklý anneni hatýrla. Bir de otomobil tamirhanesinde arkadaþlarýna senden övünerek bahseden abini hatýrla. ‘Kýz kardeþim çok zeki, okuyor, doktor çýkacak.” Akþam oluyordu ve Ayla’nýn sýkýntýlý saatleri baþladý. O yoðun aþktan sonra onun yokluðuna dayanmak insan iþi gibi gözükmüyordu. Bunu kabullenemiyordu, Ayla. Eski sevgili sýkýldýðýný söyleyip iliþkiyi bitirme kararý aldýktan sonra yapabileceði hiçbir þey yoktu, iþine yoðunlaþacaktý, bardaki iþine, yaz bitince de okuduðu üniversiteye. Ayla, yapayalnýz geçen günlere alýþmaya çalýþýyordu. Ýyi ki de iþi vardý, akþamlarý bara gidiyor, sabah yaklaþana dek garsonluk yapýyordu. Özelikle yalnýzken, evdeyken eski sevgiliyle olan hatýralarý düþünmeye baþlýyordu aniden, bardaða su koyarken mesela, bir hücum, baskýn gibi bir þeydi bu, buna engel olamýyordu, içinden atmak istediði eski sevgiliye canavarca bir üslupla sarýlýyor, saldýrýyordu. Ýliþki biteli yalnýzlýðý yaralý bir ayý gibi çýðlýk atýyor, geceleri evin içinde dolaþmaya korkuyordu, garip sesler duymaya baþlamýþtý, ruh hali bozulmuþtu, gece yataðýnda yattýðýnda sanki evin içinde birileri geziyordu, ayak seslerini duyuyordu, “kim var orada?” diyordu, bekliyordu, yanýt gelmiyordu, kalkýp korkuyla kontrol ediyor, kimseyi bulamýyordu. Garip garip kabuslar görüyordu. Eski sevgiliye çok kýzgýndý: “Sýkýldým ne demek yahu, insan caný gibi sevdiðine bunu diyebilir mi? Geri zekalý pislik herif!’” Ete diþe dokunur bir sebep deðildi ki bu, genç adamýn ayrýlma sebebi saðlam olsa neyse. Ýnsan sevdiðinden nasýl olur da sýkýlýr ki?’!” “O artýk sonsuza dek yok. Ýþim bitti” diye düþünüyor, sýk sýk aðlýyor, memleketteki annesini arýyor, hayatý yolundaymýþ gibi onunla sohbet ediyordu. Bir haftadýr duygusal, ruhsal durumunda iþler yoðun bakým seviyesine gelmiþti ve Ayla delireceðini düþünüyordu. Son 3 gündür ise berbat durumdaydý. Adeta ölüm kalým savaþý veriyordu. O gün bardan izinliydi. Gündüzü yatakta geçirdi ve akþam olunca uyandý. Bir þeyler yedi ve televizyonun karþýsýna geçip uzandý. Cep telefonu çaldý, arayan üniversiteden arkadaþý Sevgi’ydi, memleketinden arýyordu, eski sevgiliyle tanýþmalarýný o saðlamýþtý. Uzun bir süre muhabbet ettiler ve konu Ayla’nýn biten iliþkisine geldi, Sevgi dedi ki: “Erkekler baþka. Bir þey yapacak olur. Önemli bir þey. Her gün seni aramak zorunda deðil. Böyle bir beklenti içinde olman çok saçma. Hayat zor ve acýmasýz. Ailevi sorunlarý var, sana hiç söz etmedi, para göndermiyorlardý, ondan bundan borç para alýyordu, alamýyordu filan. Nerdeyse okulu bitiremeyecekti. Ailesi býrak okulu gel eve diyordu. Babasý hapse düþmüþ. Kýz kardeþi eroinmanla kaçmýþ. Erkek kardeþi mafyaya girmiþ. Sana sýkýldým demesi tamamen yalan. Ondan nefret et diye öyle dedi sana. Ayrýca sürekli ona bak bak nereye kadar, hep onunla vakit geçirmek isterdin, gidip baþka þeylerle ilgilenmek yerine hep onunla ilgilendin, am biti gibi kaldýn evinde, gece gündüz. Dedem böyle izah ederdi konuyu. (Güldüler) Sana yapýþkanlýk yapma demiþtim, uyarmýþtým seni; ama beni dikkate almadýn, evleneceðiz deyip durdun, ne oldu. Onu kaybettin. Onunla mesafeyi korusaydýn iyi ederdin. Onu tükettin. Cýlkýný çýkardýn sevmenin. Böyle hissetmen normal. Bir rüyaydý, kapýlýp gitmiþtin, sevme iþleri böyledir, kafaný topla. Biri giderse biri gelir. Bu iþ böyledir.” “Teþekkür ederim söylediklerin için” dedi ona. “Ne kýz ne de üzül. Üçüncü, dördüncü, beþinci seçenekler vardýr mutlaka, çabuk düzelt düþüncelerini, yaralý kalbini… Aman kýzým üþütme, aman kýzým geç gitme eve diye senin için endiþelenen tek bacaklý anneni hatýrla. Bir de otomobil tamirhanesinde arkadaþlarýna senden övünerek bahseden abini hatýrla. Kýz kardeþim çok zeki, okuyor, doktor çýkacak.” “Hýý.” “Doktor çýkmak yerine kafayý yeme sakýn. Benden söylemesi. Birkaç kutu hap içersin. Birkaç saat içinde ölürsün. Çok kolay bu. Bunu üniversitenin ilk yýlýnda, üniversitenin ilk haftasýnda yapan bir sürü genç var. Aileni hatýrla. Kendine gel derim.” “Hýý.” “Gel istersen bir süre bende kal. Birkaç gün. Kendine iyi bak. Yarýn sen ararsýn. Öptüm.” “Tamamdýr, yarýn ararým. Hoþça kal. Tavsiyelerin için minnettarým. Öptüm.” Ayla, telefonu kapattý. Ayla, bir süre daha televizyon seyretti karanlýkta, boþ gözlerle, düþüne düþüne. Sýkýldý. Kalktý. Sokaða çýkacaktý, ýþýðý açtý, yaz akþamýydý ve en iyisi sokaða çýkýp biraz gezmek iyi gelebilirdi, içi açýlýrdý, nefes böyledir! Alt katta oturan ev sahibi yaþlý kadýn kapýyý çaldý, bir tabak kýymalý patates yapýp getirmiþti: “Acýkmýþýsýndýr, ýþýðýn kapalýydý, bahçede oturuyordum, komþuyla semaverde çay içiyordum, ýþýðýný görünce getireyim dedim, yatacaktým.” “Teþekkür ederim, Züleyla teyze” dedi. Bir keresinde sevgilisiyle bahçeden ilerlerken etrafý unutmuþ sevgilisiyle öpüþmüþtü. Bahçede oturan yaþlý ve dindar kadýný fark edince utanmýþtý. Yaþlý kadýn; “eyvah, süper ahlaklý ve güzeller güzeli Ayla’yý da sonunda kaybettik” der gibi acýyarak bakmýþtý. Ama Ayla sonra yaþlý kadýnýn onu fark etmediðini anlamýþtý, yaþlý kadýn o an geçen sene ölen kocasýný hatýrlayýp üzülmelerdeymiþ. Gözleri yaþlýydý. Ayla, hemen sevgisinin kolundan çýkmýþ, bir ciddiyetle ev sahibi kadýný selamlamýþ, fýrlayýp yanýnda bitmiþti öz kýzý gibi: “Ah pamuk yanaklý tontiþim, Züleyha teyzem neden aðlýyorsun?” deyip ona sarýlmýþtý. Yanaklarýný okþayýp öpmüþtü. Sonra sevgilisini okuldan arkadaþým diye tanýþtýrmýþ, az sohbet etmiþler, sevgilisine iþmar edip “kaybol hemen” demiþti ve genç adam oradan ayrýlmýþtý. Ayla, ilk onu cidden sevmiþti. Diðerlerine karþý hep direnmiþti. Ama Ahmet çok iyiydi, kibardý, ürkek ve tertemiz Türkiye milli parklarýndaki geyikler gibi. Ve Ayla giderek iliþkide kaplanlaþmýþ, Ali kýran baþ kesen olmuþtu. Kýskanç oluvermiþti, hýrslý. Onu kontrol ediyordu. Denetliyordu. Aslýnda iliþkiyi mahveden bunlardý. Ayla yemeði dolaba koydu. Siyah mini eteðini giydi, makyaj yaptý. Parfüm sýktý. Ayna önünde dönerek kendine baktý, güzeldi, masalsýydý, kýpýr kýpýr bir sokak kuþu gibi, kendini seyredip çok mutlu oldu. Aþaðý indi, bahçeye. Bahçeden çýkarken bahçe kapýsýný kapattý. Dönüp baktý iki katlý eve. Seviyordu burayý. Bahçe çeþit çeþit bitki, çiçek, gül doluydu. Yaþlý kadýn kocasý öldüðünden beri kafayý yemiþ ve çiçeðe böceðe kafayý sarmýþ ve bahçeyi küçük bir cennete çevirmiþti. Ayla, sahile inmeyi düþündü; ama orasý kalabalýk olurdu. Kafasýný dinleyemezdi. Ve yine kendini karanlýk, huzursuz hissetmeye baþladý. Sahile inip iki bira aldý ve yukarý çýktý. Yürüyor, bira içiyor ve sigara tüttürüyordu, ikinci bira çantasýndaydý. Ve biraz fýndýk fýstýk. Rotasýný saðlamlaþtýrmak istiyordu, bilirsiniz, her biten iliþki ruhu sarsar ve insan kendini tamir etmezse yeni yeni arýzalar çýkar kiþinin hayatýnda. Önce içe kapanma ve kendi kendini iyileþtirme süreci uygulamalýydý, uyguluyordu; ama bir boka yaramýyordu. Bazý sürülerde hayvanlar öleceklerini anladýðýnda, çok hasta olduklarýnda sürüden ayrýlýr, orada ölümü bekler. Ayla’nýn durumu da buna benzerdi, o ölümcül histen ruhunu ve kalbini kurtarmasý gerekliydi aksi halde hayatta kalamayacaktý, derinden, bütünüyle sevmiþti, ruhunun bütün gücüyle. Onun yokluðunu benimsemeliydi. Bütün mesele buydu: “Bitti! Dönüþü yok! Tamamen bitti!” Ýkinci bir sigara yaktý, tepeye doðru ilerliyordu. Burada insan yoðunluðu az, ve evler seyrekti. Sokaklar loþtu. Yarým saat sonra tepeye geldi. Þehri tepeden seyrediyordu þimdi, binlerce ýþýk yanýp yanýp sönüyordu, titreþen çeþit çeþit ýþýk, yollar… Aðaçlarýn arasýna geldi, çimene, ayakkabýlarýný çýkardý, eline aldý, yeni bir sigara yaktý, ayaklarý yeþil çimenler içinde müthiþ rahat etti, ötede küçük bir orman vardý. Burada insanlar piknik yaparlardý. Oraya gidecekti; ama yokuþ çýkmaktan yorulmuþtu. Çimene baðdaþ kurup oturdu, manzarayý seyre daldý, hayatýný, geliþen olaylarý düþündü, “bakalým kim arkadan vuracak ya da yanlýþ yapacak” diye düþündü, kalp acýsý, yara yapan biri mutlaka çýkardý, ya sevgili ya dost, ya okuldan biri, aileden, çevreden, akrabalardan biri. Bira etkisiyle mayýþmýþ, keyiflenmiþti, bu gecenin, çimenlerin sihirli olduðunu düþündü, topraðýn. Eski sevgiliyle olan durumu düþündü, çözümledi, aðladý, içi rahat etti, okulu bitecek, sýnavlara girecek, kazanýrsa iþe baþlayacaktý. Uzun yýllar alan bir iþti bu. Ýkinci birayý içecekti, caydý, sigara yaktý ve kalktý oturduðu yerden. Aþaðý iniyordu. Birkaç adým atmýþtý. Yoldan geçen bir araç Ayla’nýn yanýnda durdu, “Ateþiniz var mýydý hanýmefendi. Çakmaðýmýn gazý bitti de.” Gösterdi. Çakmak yanmýyordu. Ayla, “ateþim yok” diyecekti. Ama elinde yanan sigara vardý ve ateþ vermese kaba ya da aþaðýlýk biri olarak algýlanýrdý, baþý belaya girerdi belki de. Araca yanaþtý. Çakmaðýný çýkarýp uzattý. Yirmili yaþlarda kumral ince býyýklý genç adam çakmaðý alýp sigarasýný yaktý. Çakmaðý uzattý. Aracýn arka iki kapýsý açýldý aniden, iki kiþi fýrladý, “Yapmayýn lan!” diyordu þoför. Ayla’yý zorla arka koltuða attýlar. Araç gazladý. “Delirdiniz mi oðlum!?” Onlara ana avrat küfürler saydýrýyordu. Biri sýfýr numara týraþlýydý, sakallýydý, diðeri ise uzun saçlýydý ve ufak tefekti, ikisi de 18 yaþýndaydý. Ayla, baðýrmaya, aracýný kapýsýný açýp dýþarý çýkmak için çýrpýnýyordu. Ama aðzýný kapatmýþtý uzun saçlý. Diðeri de ona yardým ediyordu. Ayla, aðzýna yönelen o eli ýsýrdý. Sýfýr numara týraþlý acýyla baðýrdý, iriydi, dirseðiyle bir yumruk attý, Ayla bayýldý. Sonra… Ayla, gözleri açtý, karanlýktý her yer, gözleri bir þeyle örtülmüþtü, ve aðzý bantlýydý, elleri de arkadan baðlýydý, seslere bakýlýrsa aracýn bagajýnda olmalýydý. Çenesinde çivi gibi keskin bir aðrý vardý. Üç gencin aralarýnda konuþup güldüklerini, sohbetini dinliyordu, araç nereye gidiyordu? Araç, ormanlýk alana yol aldý, en kuytu yerine gitti, park etti. Ayla’yý bagajdan çýkardýlar. Onu aðaca baðladýlar ve ötede biralarý çýkarýp içmeye baþladýlar, çerez, cips yiyorlardý. Býyýklý: “Salalým kýzý gitsin, baþýmýz büyük belaya girecek.” Sýfýr numara týraþlý: “Hepimizi gördü, bence yapacaðýmýzý yapalým.” Uzun saçlý: “Peki sonra?” Býyýklý: “Lan siz kafayý mý yediniz?! Ben size þakasýna demiþtim þu kýzý kaçýrsak diye. Kýzý býrakacaðýz aldýðýmýz yerde. Tamam, bacaklarý yüzü süper, seyredin mutlu olun; ama kýzý býrakacaðýz!” Biz tecavüzcü deðiliz. Öyle bir þey yapsak ailelerimiz, sevenlerimiz ne der, yüzlerine bakamayýz lan!” Diðerleri onu onayladý. Gençler içiyorlardý. Býyýklý aralarýndan çýktý, çiþini yapmak için ve Ayla’nýn yanýna geldi: “Seni salacaðým. Kaç git. Arkadaþlarýn kafasý güzel ve ne yaptýklarýnda haberleri yok. Ama çýðlýk atma, ses çýkarma, kaç git. Aksi halde peþinden gelirler, tecavüz edip öldürürler seni. Bunlar cahil çocuklar. Bir kýzla beþ dakika sohbet etmeyi bilmezler. Aðzýndaki bandý ve gözlerini açacaðým. Sakýn baðýrma.” Ayla, baþýný sallayýp onu onayladý. Býyýklý, onun ellerini çözdü, gözlerindeki ve aðzýndaki bandý. “Gitmeden bir isteðim var, seni yanaðýndan öpebilir miyim, izin vermezsen sorun deðil.” Ayla, yanaðýný çevirdi. Tam bu sýrada; “seni namussuz! Kýzý götürüyorsun, ha?!” dedi arkadan yýlan gibi sessiz yanaþan sýfýr numara týraþlý. “Hani salacaktýk kýzý, pezevenk!” Þiþeyi onun baþýnda parçaladý. Ayla, koþmaya baþladý. Býyýklý bayýlmýþtý. Sýfýr numaralý týraþlý onu yakaladý ve uzun saçlý geldi. Ve ikisi kavgaya tutuþtu. Ayla ise düþtüðü yerden kalktý ve bütün gücüyle koþmaya baþladý. Çok gidemedi, az sonra ayaðý kayýp yere yuvarlandý. Uzun saçlý geldi, hemen sonra baþý yarýlmýþ halde sýfýr numara týraþlý. Yine kavgaya baþladýlar. Býyýklý geldi bu kez, elinde bir dal parçasý vardý, kalýnca, kuru, dayak atmak için mükemmel. Giriþti ikisine, ikisine de aðlatana kadar vurdu. Ayla ise kaçýp gitmiþti. Eve girdi. Üstü baþý periþandý. Banyo yaptý. Ucuz atlatmýþtý. Polise gitmeyi düþündü, “rezil mi olacaðým bir de” diye düþündü. Annesini düþündü, olayý öðrenirse çok üzülürdü dindar anne. Tek bacaklýydý, trafik kasasýnda oldu böyle, pazarcýlýk yaptýðý yýllarda. Baba çoktan gitmiþti iþ kazasýnda, öteki dünyaya, onu hiç görmedi. Tek abisi vardý. Sað kaldýðýna göre bu iþi kapatsa, aksi halde herkes duyacaktý olayý. Okul hayatý vardý, mahkemelerle mi uðraþacaktý üç zavallý serseri için. Üç kayýp piç için. Onlara öfkeliydi. Onlarý bulup hepsini öldürmeyi düþündü. Ama böyle bir þey de yapamazdý. Yattý. Uyandý. Sabah bir ara çok kötü hissetti kendini; ama bir hafta sonra olup biteni unuttu. 2 hafta sonraydý. Ayla, barda çalýþmýþtý gece boyu, sabaha karþý evine dönüyordu. O malum siyah araç yolda yanýnda durdu, o sempatik býyýklý þöyle dedi: “Olanlar için özür dilerim. Sana selam vermemin sebebi þu: Onlardan biri senin peþinde. Sana aþýk olduðunu söylüyor, evini öðrendi, senle kafayý çok pis bozdu, kendine dikkat et. Benden söylemesi. Önlem al. Uyanýk ol. O evi terk et bence.” “Kim onlar? Adlarý ne, nerde otururlar?” “Onlarý ele veremem. Biri anasýz babasýz büyümüþ, dazlak olan, diðeri ise anasý kaçýp gitmiþ bir adamla, babasý hapiste, fakir çocuklar… bir bok yiyemezler. Ama ya yerseler, gece geç saate kalma. Bir býçak taþý yanýnda ya da sprey.” Araç bastý gitti. 3 gün sonraydý. Ayla’nýn annesi Sevda onu ziyarete gelmiþti, birkaç gün kalýp gidecekti. Ayla, “bir süreliðine gel, seni çok özledim diye çaðýrmýþtý onu, böylece güvende olacaðýný düþünmüþtü. Gündüz vaktiydi, saat biri gösteriyordu. Sevda, kýzýnýn buzdolabýnýn boþ olduðunu görmüþtü, “neden boþ?” diye sormamýþtý. “Ben bir dolaþýp geleyim” demiþti, aþaðý, bahçeye inecekti hesapta. Markete gidip alýþveriþ yapacaktý. Sevda, çýktýktan az sonra kapý zili çaldý. “Anne, daha yeni çýktýn. Ne unuttun?” diyerek kapýyý açtý Ayla. Dazlak kafa daldý içeri. Kollarý dövmeliydi. Bant vardý elinde, Ayla’yý yere yatýrýp aðzýný, ellerini bantlamak istiyordu. Ayla, yere býraktýðý büyük valizi görmüþtü, o boðuþma esnasýnda. Ne olacaðý belliydi, onu baðlayýp valize koyup alýp götürecekti. Çýðlýk atmak aklýna gelmemiþti ve can havliyle onun elinden kurtulmaya çalýþýyordu, ayrýca çýðlýk atmaya zaman yoktu. Dazlak kafanýn elini ýsýrmak aklýna geldi ve ýsýrdý, genç adamýn caný çok yandý, onu býrakmak zorunda kaldý: “Yine mi pis orospu!” dedi, “ayný parmaðý ikinci kez. Öldüreceðim seni! Kurtuluþun yok! Ya karým olursun ya kara toprak.” Ayla, hemen mutfaða kaçtý. Az önce tost için ekmek kestiði iri ekmek býçaðýný kaptý. Döndü. Süratle onun peþinden mutfaða koþan genç adam acýyla inledi, sarsýldý, bir eliyle karnýný tuttu, Ayla, geri çekilmiþti, ona bakýyordu, genç adam bir adým attý Ayla’ya, dizleri üstüne düþerken tutunmaya çalýþtý masaya, dizleri üstüne düþtü, bir elini kaldýrdý, iþaret parmaðýný kýzarak sallýyordu, çuval gibi yüzü koyun yere düþtü, paspasýn üstüne. Ayla, bir süre ona baktý, donup kalmýþtý. Sonra afalladý, kapýya gitti, kapýyý kapattý, hemen sonra tekrar açtý, valizi aldý ve kapýyý kapattý. Genç adamýn yanýna, mutfaða geldi, onu çevirdi, genç adamýn iri gözleri açýktý. Onlarý kapattý. Boðazýndaki zincirde muska vardý, sarkýyordu. Onu çekerek yatak odasýna taþýdý, serdiði battaniye üstünde rulo yaptý onu. Mutfaða yayýlan kaný temizlemeye baþladý panikle. Kuru bez ve su dolu kova almýþtý banyodan. Paspasý alýp banyoya atýp yýkadý. Ceset ne olacaktý? Valiz aklýna geldi. Kan ter içinde kalmýþtý ve iþ bitmemiþti, annesi gelmeden iþi bitirmeliydi. Cesetten kan sýzýyordu, battaniyenin bir yeri výcýk výcýk kandý, balkona koþtu, naylon masa örtüsünü aldý ve cesedin o bölgesini iyice sardý. Cesedi valize sokmaya çalýyordu. Tam bu sýrada kapý zili çalmaya baþladý. “Kýzým, kapýyý açar mýsýn? Aðaç oldum burada.” Ayla, ayna önünde kendine baktý, mutfaða, saða sola, kan göremedi, her þey normaldi. Annesine kapýyý açtý. “Bak sana neler aldým, tek bacakla panterim deðil mi?” (bir ayaðý protez) “Ah anneee! Paran var mýydý ki?” “Þaka yaptým, marketçi çocuk kapýya kadar getirdi.” Þen Þakrak anlatýyor markette ne yaptýðýný, bir hadiseymiþ gibi, yaþlý kadýnlar böyledir, ki hayatta asansöre binmek bile mühim bir hadisedir. Anne, odasýna gidiyordu, üstünü deðiþtirmek için, Ayla, odasýnýn kapýsýný açýk unuttuðunu fark edip hemen örttü. Cesedi bavula sokmaya çalýþýyordu. Sevda ise üstünü deðiþtirmiþ, mutfaða gitti, çay suyu koydu ocaða, kaynamasý için. Balkona gidecekti, kapý zili çaldý. “Anne, sen bakýver, ev sahibidir, kirayý almaya gelecekti, para mutfakta ekmek kabýnýn yanýnda, kavanozda.” diye seslendi. Ceset valize sýðmýyordu. Baþý keserse eðer ceset sýðardý valize. Bir an bunu yapmayý düþündü; ama ona göre ceset canlý gibiydi, sýcaktý ve tiksinti duyuyordu ona dokunmaya. Bir de nasýl kessin o et yýðýnýný, midesi bulandý. Bir an demir parmaklýklar ardýnda gördü kendini, hayatý biterdi, ve güç buldu: Bütün gücüyle bastýrdý ve bir ayaðýyla ittirdi baþý, elleriyle de fermuarý kapamaya çalýþýyordu. Çekiþtirme sýrasýnda cesedin gözleri açýldý ve ona bakýyordu pis pis. Baþaramadý, valizin o kýsmýný koli bandýyla bantladý. “Nereye gitti caným masa örtüsü?’” diye baðýrdý annesi. Feryat ediyordu anne. “Ayla, güzel kýzým, odandan çýkmak bilmiyorsun, ne yapýyorsun orada?” “Az sonra geleceðim anne, bir iþim var.” Ayla, odadan çýkýyordu, Sevda içeri daldý: “Sen ne karýþtýrýyorsun burada bakayým?!” “Hiç.” “O valiz de nedir?” Ayla’nýn korkuyla zýpladý kalbi. “Eþya iþte.” Kadýn bavula yanaþtý, kaldýrmaya çalýþtý: “Kýz beton mudur, eþek ölüsü mü var içinde.” (gülerek) Kaldýrayým dedim. Olmadý. Belim çýktý. Açayým dedim açacak yeri yok.” Güldü delice. “Okuldan Süheyla’nýn valizi. Dayýsýnýnmýþ. Mermer varmýþ içinde. Dayýsý el sanatlarý uzmaný, küçük heykel ve eþyalar yapýyor mermerden. Okul bitmeden bana býrakmýþtý. Unuttu. Birkaç gün sonra gelip alacak.” “Peki, o caaaaným masa örtüsünü nerene soktun kýzým, deli oldum?” “Ha, bir arkadaþa verdim.” Þaka yollu söylüyordu: “Nasýl yaparsýn bunu ya! Üniversiteyi kazanmýþtýn ve sana onu yolcu etmeden önce vermiþtim, evlendiðim günün sabahý babanla onda kahvaltý yapmýþtýk. Zeytin ekmek yiyip çay içmiþtik. O masa örtüsü kutsal benim için.” Anne ciddileþti birden: Bak, aðzýný yýrtarým senin Ayla, hemen o masa örtüsünü bul getir bana! Baldýrý çýplak iki fakirdik, babanýn götündeki don yýrtýktý.” “Of anne, eski dandik bir masa örtüsü, arkadaþ getirecek, merak etme. Niþan töreni var da, antika geldi masa örtüsü, kullanacak törende.” “Haa, öyle mii, bak bunu sevdim. Tamamdýr, kullanýp getirsin.” Gece oldu. Annesi yatmýþ, horluyordu. Ayla, bekledi. Saat bire geliyordu. Yataðýndan sessizce kalktý, üstünü giydi. Valizi ikinci kattan merdivenlerde çeke çeke indirdi. Evin bahçe kapýsýna kadar sürüyerek, kan ter içindeydi. Sokaða çýktý. Tam bu sýrada kaldýrýmdan komþulardan biri aracýný park etmiþ, geçiyordu. “Ýstersen yardým edeyim Ayla” dedi adam, öðretmendi lisede, matematik dersi verirdi. Ayla’yý çok severdi. Ayla, onun lisedeki kýzýna üniversite sýnavlarýnda baþarýlý olsun diye bedava günlerce ders vermiþti. “Sevinirim hocam.” “Ne var bunda? Eþek ölüsü kadar aðýrmýþ be.” Güldü. “Mermer.” Ayla, cesedi caddede çöp kutusu yanýna býrakacaktý, her yerde kameralar var, gören olurdu. Caydý. “Hocam, arkadaþ gelecekti yardýma, gelemeyeceðim dedi, sen araçla beni gideceðim yere kadar býraksan, olur mu?” “Olur.” Adam, Ayla’yý sahilde bir noktaya býrakýp gitti. Ayla, aralarýnýn çok iyi olduðu erkek arkadaþlarýndan birini aradý ve genç adam aracýyla geldi. “Bavulda ne var?” “Ebenin amý var”. “Ya ne kýzýyorsun. Merak ettim.” “Çekelim þunu, denize atmamýz lazým, iskeleye götürmeliyiz.” Genç adam el attý, “Ayla, bu çok aðýr, eþek ölüsü mü var içinde?” “Nerden bildin bay süper zeka?” “Yok; sen birini öldürdün kýzým!” “Eee, ne olacak, yardým etmeyecek misin?” “Anamý siksinler bu iþe girmem. Ne halin varsa gör, okulum önemli. Babam sýçar aðzýma. Bok yoluna gidemem senin yüzünden, çýkalým dedim hep reddettin, o mal Ahmet’le yedin içtin sýçtýn. Ben sana demiþtim o seni býrakýr diye. Býraktý. Þimdi beni kullanmak istiyorsun.” “Siktir git o halde. Pis korkak! Bok herif! Bende hata seni çaðýrmak.” Ayla, bu hayalden sýyrýldý. O salaðý çaðýrsa kesin polise giderdi. Babasý polisti zaten. Ýskelede tamirat olduðu için orada kimse olmazdý, en uygun yerdi orasý, cesedi denize atmak için. Hoca sordu: “Kýzým sen nerde býrakayým?” “Ýskelede hocam.” “Arkadaþýn iskeleye mi gelecek?” “Evet.” “Ama ýþýklar da kapalý bu gece, hep açýk olurdu, senin için güvenli olmayacak.” “Yok yok, burada sorun olmaz. Daha iyi. Arkadaþý ararým gelir hemen.” Hoca bavulu indirdi ve aracýyla gözden uzaklaþtý. Ayla, bavulu çeke çeke iskelenin ucuna götürdü. Cesedi bavuldan çýkardý, masa örtüsünü aldý. Cesedi bavula koydu, yanlarýna taþlar baðladý ve denize attý. Ayla, ertesi akþam bara çalýþmaya gitti, emanet bir tabanca aldý. 2 gün sonra annesini evine yolcu etti. Artýk evde yalnýzdý. Uzun saçlý zibidiyi bir gece evinin önünden geçerken gördü. Çocuk parmaðýný salladý. Binaya iyice yanaþtý. “Yarýn geleceðiz, iþin bitti.” diye fýsýldadý aþaðýdan, “Yiyorsa gel ormana, yarýn orada alem yapacaðýz. Sen gelmezsen biz evine gelip ormana götüreceðiz seni! Ali sana aþýk oldu, kaçýp terk etti þehri. Sorumlusu sensin! Sen öldün kýzým!” Ertesi akþamdý. Ayla, üstünü giyinip evde çýktý, sýrt çantasýný da almýþtý. Nerdeyse tecavüze uðrayacaðý yere geldi. Uzun saçlý ve iki arkadaþý içiyordu, mangal yakmýþlar, et sucuk piþiriyorlar, büyük bir ateþ yakmýþlardý. “Sen ha, hangi cesaretle geliyorsun buraya, pis oruspu! Ali’ye ne yaptýn, söyle!” dedi uzun saçlý. Býçak çýkardý. Ayla’ya yaklaþýyordu usulca. Ayla, geri geri gitti: “Yaklaþma” dedi, “size bir hediyem var.” Sýrt çantasýný çýkardý, bir poþet ve poþetin içine elini attý ve içindekini onlara yuvarladý. Genç adamlar dehþete kapýlýp geriye doðru kaçýþtý. Ayla, kestiði baþý top gibi yuvarlayarak önlerine atmýþtý. “Size arkadaþýnýzý getirdim çocuklar.” Kesik baþ tam mangalýn yanýnda durdu ve cýzýrdamaya baþladý. “Aman Allah’ým, nedir bu baþýmýza gelen, zavallý Ali’nin baþý bu!” diyordu uzun saçlý, aðlýyordu, caným arkadaþým, of of kardeþim! Sana ne ettiler böyle, of anam offff!” Ayla, cesedi denize atacaktý baþýyla; ama caymýþtý. Baþ yoksa ceset su yüzeyine çýksa da tespiti zor olur diye. Ýyi ki de almýþ baþý. Midesi bulanmýþ, sonrasýnda kusmuþtu. Ýðrenç bir þeydi bu. Ayla, uykudan uyandý, henüz gün doðmamýþtý, odasý karanlýk içindeydi, açýk pencereden içeri yaz esintisi dolmuþtu, tül hareketlendi. Kaç gündür onu düþünüyordu, onu kafadan atamýyordu, Eski sevgili ve þu kabuslar. Ýðrenç ötesi kabuslarý. Gerçek gibiydi. Gün doðunca annesi gelecekti, epeydir onu görmemiþti. Evde yalnýz dolaþmaya korkuyordu. Yalnýzlýk baþa belaydý, bir kedi ya da köpek mi alsa? Gülümsedi, þu cinayeti, þu kesik baþ, bardaki iþ arkadaþýydý ve dün gece onunla saçma sapan bir sebepten dolayý tartýþmýþtý, Ali, dünya tatlýsý bir çocuktu. Yarýn ondan özür dileyecek, bir þekilde gönlünü alacaktý. Ýsa Kantarcý
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |