..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yapýtlar > Yûþa Irmak




23 Haziran 2023
Batýlý Þiiri Bize Nasýl Sevdirdiler?  
Yûþa Irmak
... Þeyh Galib’in çýtasýna erebilen þairin çýkmayýþý bir yana, Nedim gibi söyleyebilen adamlar da yok olmuþtu.


:CEB:
Edebiyat tarihimizi incelediðimizde Tanzimat yýllarýnda divan þiirinin yerini batý tarzý þiirlerin aldýðýný hemen fark ederiz. Bu fark ediþte edebiyatýn tür ve nazým þekilleri için tam olarak doðru ise de muhteva ve konularýn deðiþme sürecinin ise Tanzimat’tan önceki yýllarda baþlamýþ olduðunu görürüz. Bu durum, “divan þiirinin söyleyecek sözü tükettiði” savýyla izah edilebileceði gibi bazý divan þairlerinin bir “yenilikçilik” hareketi veya gayreti olarak da okunabilir elbette.


Evet, XIX. yüzyýlýn baþlarýnda edebiyatýmýza yön veren þairler, yüzyýllardýr söylenegelen mazmunlarý ve gelenekte var olan düþünceleri geliþtirecek akli, mantýki, ve gönül zemininden yoksundular. Çok uzun zamandýr ustaca þiirler söyleyip yeni bir katman oluþturacak þair yetiþmemesi, þiir muhitlerinde eski ifadelerin tekrarlarý ve eskilerin þiirlerine yorumlar getirmekle vakit geçirilmesi gibi sebepler böyle bir alanýn kýsýrlaþmasýna yol açtý. Dahasý, sosyal hayatýn gerekleri, ülkenin içinde bulunduðu berbat ekonomik þartlar, askerlerin her yeni giriþimini baltalayan baþkaldýrýlarý, Anadolu ve Rumeli’ndeki isyanlar, yönetim boþluðunun halkta meydana getirdiði moral bozukluðu ve çöküntüsü, bir de ülkenin her tarafýnda cereyan eden kargaþa hali edebiyatýn yön almasýnda psikolojik olarak büyük rol oynuyordu. Haliyle böyle bir ortamda býrakýn edebiyatýn geliþmesini insanýn geliþmesi bile mucizeydi..

Örneðin, Þeyh Galib’in çýtasýna erebilen þairin çýkmayýþý bir yana, Nedim gibi söyleyebilen adamlar da yok olmuþtu. Yüzyýllardýr kalýplaþan ve kurallarý belirlenen bir þiir geleneðini tekrarlamakla yetinen ve o kurallar içinde çaðýn ihtiyacý olan yeni sanat zevkini oluþturamayan þairlerin tekrar edip durduklarý, hatta bazen alay ettikleri [1] kalýplaþmýþ düþünceler, artýk hem söyleyenler, hem de dinleyenlerde býkkýnlýk meydana getirmiþti.

Bu çýkmazdan kurtulmanýn yolu, bana göre, Hüsn ü Aþk gibi yüksek zevk ürünü edebiyat eserleri vermek iken XIX. yüzyýlýn þairleri daha basit olaný tercih ederek Nedim’in mahallileþme çizgisinde halk zevkini þiire yansýtma yolunu seçtiler. Evet, tercih ettikleri Ýstanbul hayatýna iliþkin anlatýmlar ile günlük konuþma dili hiç þüphesiz çaðýn icaplarýna uygun bir edebiyatý meydana getirmek için baþvurulmasý gereken tercihler olarak görülüyordu. Ancak ne var ki bunu yaparken Nedim’in þuh üslubunda var olan o yüksek edebiyat zevkini yok etmekle kalmadýlar, þiirin özünde de deðer kaybýna yol açan saçma sapan tekrarlara düþtüler. Böyle bir tercih, mesela iki yüz yýl evvelin (XVII. yüzyýl) usta sanatçýlarý tarafýndan yapýlmýþ olsaydý divan þiiri bambaþka bir edebiyat oluverir, Tanzimat yýllarýndaki evrilme, batýlý tür ve þekiller kadar mana ve mefhum bahsinde de daha kývam bulmuþ bir þekle dönüþürdü diye düþünüyorum.. Haksýz mýyým?

Yani bakýldýðýnda Tanzimat’ta hazýrlýksýz yakalanan divan þiiri halkýn hayatýna dair imajlar ile yine onlarýn kullandýðý dil ile yüksek edebiyat eserleri yaratacak ustalarý yetiþtirememiþti, batýlý fikirler bazý þairler arasýnda bir fantezi olarak kalmýþtý. Bunun tabii sonucu olarak divan þairlerinden sayýlan Sümbülzade Vehbi (ö.1809), Enderunlu Fazýl (ö.1810), Süruri (ö.1817), Enderunlu Vasýf (ö.1824) ve Ýzzet Molla (ö.1829) gibi sanatçýlar hep gündelik hayata dair zevklerin peþinde halka daha fazla yaklaþma endiþesiyle kaleme almýþlardý eserlerini…

Sonuçta bu yüzyýlýn divan þairleri sanki iki kiþilikli gibi sanat ürettiler. Divanlarýnýn bir sayfasýnda nadiren söyledikleri derin anlamlar okunurken sayfanýn diðer yüzünde zevksizlik örneði þiirler de bulunabiliyordu.

Mesala bir yandan;

“O gül-endâm bir al þale bürünsün yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardýnca sürünsün yürüsün”

diyebilen Vasýf, hemen bu þiirin arka sayfasýnda sanki yalnýzca vezin ve kafiye uysun diye birbirine baðlanmýþ, içi boþ;

“Sana kim dedi ey aðyâr beni dilbere geç

Geçtiðinçin beni ol serv-i revâna yere geç”

tarzýnda beyitler de söyleyebiliyordu..

Hani bazý þarký güfteleri vardýr; sýrf terennümün ritmine uysun diye söylenmiþ olduðunu hissedersiniz de anlamýný düþündüðünüzde sizi basitliðiyle hayrete düþürür ya hah iþte o cinsten… Yine bir örnek vermek gerekirse:

“Canýn kimi isterse görüþ gayrý karýþmam

Küstüm sana ben nafile yalvarma barýþmam

Haddim bilirim yâr ile beyhude yarýþmam

Küstüm sana ben nafile yalvarma barýþmam” (Vasýf)

Divan þiirinin kurallarýna göre küsen, âþýka yüz vermeyen, hatta sitem edip üzen hep sevgili iken, kendini âþýk olarak gösteren þairin yaptýðýna bakýnýz. O her þeye razý olan, sevgilinin azarýný ve cefasýný bile sevinçle karþýlayan, karþýlýk bulamadýðý halde yalvarmaktan vazgeçmeyen klasik âþýk nerelere gitmiþ, o asil aþk ne hale gelmiþ?

XIX. yüzyýla kadar aþkýný bir sýr olarak saklayan, sevgilinin yüzünü görmeye can atan, eteðini öpebilmek için yalvaran âþýk artýk sitem etmeye, baþka sevgiliden bahis açmaya, hatta onunla gezip dolaþtýðýný uluorta anlatma densizliðinde bulunmaya baþlamýþ.

Yukarýdaki þarkýnýn güftesinde açýkça söylenmeyen “Yolun açýk olsun!” sözü divan þiirinin ruhunun da deðiþtiðini, Tanzimat olmasaydý bile bu deðiþim neticesinde o eski tavrýndan bir eser kalmayacaðý gün gibi ortadaymýþ iþte.

Bence þairlerdeki bu deðiþim, Tanzimat yýllarýnýn edebiyat ortamýnda batý kaynaklý deðiþimlerin hem bir habercisi, hem de zemin hazýrlayýcýsý olarak dikkate alýnmaya deðer ve araþtýrýlmasý gereken bir husus olarak görüyorum. Yoksa altýyüz yýllýk bir gelenek Tanzimatçýlarýn hücumlarý karþýsýnda bu derece savunmasýz filan olamaz, bu kadar da kolay yýkýlmazdý diye düþünüyorum…

Kalýn saðlýcakla…


“Girye-i bülbülü gülþende alýp maskaraya

Güldüre güldüre ol gonca gülü çatlattýk” [1]

Hamiþ: “Gül bahçesinde bülbülün göz yaþlarý ve aðlayýþlarýný maskaraya alýp güldüre güldüre o gonca gülü çatlattýk.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yabancý Gözüyle Türkler
High – Rise (Gökdelen)
Eski Kitaplar Neden Okunur?
Eþek Edebiyatý
Körleþme
Uzak Nasýl Yakýn Edilir?
Mihr ile Mâh
El Ruido de Las Cosas Al Caer (Düþen Þeylerin Gürültüsü)
Budalalýk Nedir, Nasýl Keþfedildi?
Görmeyi Öðrenmiþ Gözler

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýstanbul’u Düþünmek
O Kelime!
Ýþlenmemiþ Cevherler Ülkesi: Türkiye
Gülmek Ýçin Krala Aðlamak Ýçin Filozofa Gitmek
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Hallerinden Memnun Cevherlerimiz
Çekyataltý Romanlar II
Üç Elma, Üç Yýldýrým

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.