Anlamak beðenmenin baþlangýcýdýr. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Evet, XIX. yüzyýlýn baþlarýnda edebiyatýmýza yön veren þairler, yüzyýllardýr söylenegelen mazmunlarý ve gelenekte var olan düþünceleri geliþtirecek akli, mantýki, ve gönül zemininden yoksundular. Çok uzun zamandýr ustaca þiirler söyleyip yeni bir katman oluþturacak þair yetiþmemesi, þiir muhitlerinde eski ifadelerin tekrarlarý ve eskilerin þiirlerine yorumlar getirmekle vakit geçirilmesi gibi sebepler böyle bir alanýn kýsýrlaþmasýna yol açtý. Dahasý, sosyal hayatýn gerekleri, ülkenin içinde bulunduðu berbat ekonomik þartlar, askerlerin her yeni giriþimini baltalayan baþkaldýrýlarý, Anadolu ve Rumeli’ndeki isyanlar, yönetim boþluðunun halkta meydana getirdiði moral bozukluðu ve çöküntüsü, bir de ülkenin her tarafýnda cereyan eden kargaþa hali edebiyatýn yön almasýnda psikolojik olarak büyük rol oynuyordu. Haliyle böyle bir ortamda býrakýn edebiyatýn geliþmesini insanýn geliþmesi bile mucizeydi.. Örneðin, Þeyh Galib’in çýtasýna erebilen þairin çýkmayýþý bir yana, Nedim gibi söyleyebilen adamlar da yok olmuþtu. Yüzyýllardýr kalýplaþan ve kurallarý belirlenen bir þiir geleneðini tekrarlamakla yetinen ve o kurallar içinde çaðýn ihtiyacý olan yeni sanat zevkini oluþturamayan þairlerin tekrar edip durduklarý, hatta bazen alay ettikleri [1] kalýplaþmýþ düþünceler, artýk hem söyleyenler, hem de dinleyenlerde býkkýnlýk meydana getirmiþti. Bu çýkmazdan kurtulmanýn yolu, bana göre, Hüsn ü Aþk gibi yüksek zevk ürünü edebiyat eserleri vermek iken XIX. yüzyýlýn þairleri daha basit olaný tercih ederek Nedim’in mahallileþme çizgisinde halk zevkini þiire yansýtma yolunu seçtiler. Evet, tercih ettikleri Ýstanbul hayatýna iliþkin anlatýmlar ile günlük konuþma dili hiç þüphesiz çaðýn icaplarýna uygun bir edebiyatý meydana getirmek için baþvurulmasý gereken tercihler olarak görülüyordu. Ancak ne var ki bunu yaparken Nedim’in þuh üslubunda var olan o yüksek edebiyat zevkini yok etmekle kalmadýlar, þiirin özünde de deðer kaybýna yol açan saçma sapan tekrarlara düþtüler. Böyle bir tercih, mesela iki yüz yýl evvelin (XVII. yüzyýl) usta sanatçýlarý tarafýndan yapýlmýþ olsaydý divan þiiri bambaþka bir edebiyat oluverir, Tanzimat yýllarýndaki evrilme, batýlý tür ve þekiller kadar mana ve mefhum bahsinde de daha kývam bulmuþ bir þekle dönüþürdü diye düþünüyorum.. Haksýz mýyým? Yani bakýldýðýnda Tanzimat’ta hazýrlýksýz yakalanan divan þiiri halkýn hayatýna dair imajlar ile yine onlarýn kullandýðý dil ile yüksek edebiyat eserleri yaratacak ustalarý yetiþtirememiþti, batýlý fikirler bazý þairler arasýnda bir fantezi olarak kalmýþtý. Bunun tabii sonucu olarak divan þairlerinden sayýlan Sümbülzade Vehbi (ö.1809), Enderunlu Fazýl (ö.1810), Süruri (ö.1817), Enderunlu Vasýf (ö.1824) ve Ýzzet Molla (ö.1829) gibi sanatçýlar hep gündelik hayata dair zevklerin peþinde halka daha fazla yaklaþma endiþesiyle kaleme almýþlardý eserlerini… Sonuçta bu yüzyýlýn divan þairleri sanki iki kiþilikli gibi sanat ürettiler. Divanlarýnýn bir sayfasýnda nadiren söyledikleri derin anlamlar okunurken sayfanýn diðer yüzünde zevksizlik örneði þiirler de bulunabiliyordu. Mesala bir yandan; “O gül-endâm bir al þale bürünsün yürüsün Ucu gönlüm gibi ardýnca sürünsün yürüsün” diyebilen Vasýf, hemen bu þiirin arka sayfasýnda sanki yalnýzca vezin ve kafiye uysun diye birbirine baðlanmýþ, içi boþ; “Sana kim dedi ey aðyâr beni dilbere geç Geçtiðinçin beni ol serv-i revâna yere geç” tarzýnda beyitler de söyleyebiliyordu.. Hani bazý þarký güfteleri vardýr; sýrf terennümün ritmine uysun diye söylenmiþ olduðunu hissedersiniz de anlamýný düþündüðünüzde sizi basitliðiyle hayrete düþürür ya hah iþte o cinsten… Yine bir örnek vermek gerekirse: “Canýn kimi isterse görüþ gayrý karýþmam Küstüm sana ben nafile yalvarma barýþmam Haddim bilirim yâr ile beyhude yarýþmam Küstüm sana ben nafile yalvarma barýþmam” (Vasýf) Divan þiirinin kurallarýna göre küsen, âþýka yüz vermeyen, hatta sitem edip üzen hep sevgili iken, kendini âþýk olarak gösteren þairin yaptýðýna bakýnýz. O her þeye razý olan, sevgilinin azarýný ve cefasýný bile sevinçle karþýlayan, karþýlýk bulamadýðý halde yalvarmaktan vazgeçmeyen klasik âþýk nerelere gitmiþ, o asil aþk ne hale gelmiþ? XIX. yüzyýla kadar aþkýný bir sýr olarak saklayan, sevgilinin yüzünü görmeye can atan, eteðini öpebilmek için yalvaran âþýk artýk sitem etmeye, baþka sevgiliden bahis açmaya, hatta onunla gezip dolaþtýðýný uluorta anlatma densizliðinde bulunmaya baþlamýþ. Yukarýdaki þarkýnýn güftesinde açýkça söylenmeyen “Yolun açýk olsun!” sözü divan þiirinin ruhunun da deðiþtiðini, Tanzimat olmasaydý bile bu deðiþim neticesinde o eski tavrýndan bir eser kalmayacaðý gün gibi ortadaymýþ iþte. Bence þairlerdeki bu deðiþim, Tanzimat yýllarýnýn edebiyat ortamýnda batý kaynaklý deðiþimlerin hem bir habercisi, hem de zemin hazýrlayýcýsý olarak dikkate alýnmaya deðer ve araþtýrýlmasý gereken bir husus olarak görüyorum. Yoksa altýyüz yýllýk bir gelenek Tanzimatçýlarýn hücumlarý karþýsýnda bu derece savunmasýz filan olamaz, bu kadar da kolay yýkýlmazdý diye düþünüyorum… Kalýn saðlýcakla… “Girye-i bülbülü gülþende alýp maskaraya Güldüre güldüre ol gonca gülü çatlattýk” [1] Hamiþ: “Gül bahçesinde bülbülün göz yaþlarý ve aðlayýþlarýný maskaraya alýp güldüre güldüre o gonca gülü çatlattýk.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |