..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir þey yaþam kadar tatlý deðildir. -Euripides
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Yûþa Irmak




18 Aðustos 2023
Zamaný Tende Durdurmak, Ruhu Cumada Diriltmek  
Yûþa Irmak
Þehir ve hýz! Birbirine ruh ve ten gibi baðlý. Yavaþlýðýn keþfi bu þehirde belki de yüzyýllar alacak sanýrým.


:CJG:
Bugün 11 Aðustos 2023. Ýstanbul yazýnýn en yakýcý ve kavurucu günlerinden bir gün. Yola çýktýðýmda güneþ tepeye varmýþ ben de salkým söðüt düþler kuruyorum. Gölge olmazsa, yolda illaki bir ihtiyar çýnarýn kovuðunda serinleyebilirim. Oysa yanýndan geçtiðim yalnýzca cansýz ot yýðýnlarý ile birlikte Ýstanbul Büyük Þehir Belediyesi’nin temizlemediði plastik þiþe ve poþetlerle karþýlaþýyorum. Toprak kuru. Yerler sýcak. Ortalýk susuz! Bir taraftan aþk acýsý, bir taraftan anlamlandýramadýðým olaylarýn zihnimden geçip ikide bir beni kinlendirmesiyle istikametime doðru seyir halindeyim.

Sol partinin yönetildiði bu kadim þehrin halkýna verebileceði en büyük vaat ancak kül renkli öðle vakti çer çöp ve pislikten baþka bir þey olamazdý zaten. Motosikletin gidonunu þehrin en kalabalýk caddelerine çeviriyorum. Esasen yok olmak istiyorum ama bu sefer de ter kokusu, erimiþ asfalt, hýncahýnç dolu otobüsler, susuz çiçek ve böcekleri görüyorum. Herkesin yüzünde yalnýzca þu ana devam edebilmek kaygýsý var sanki… Þu an ise uzak ile yakýn arasýnda bir vehim. Devasa bir buðunun ardýna gizlenmiþ þehrin kristal aynalarý gibi, kim bilir… Belki!

Þehir ve hýz! Birbirine ruh ve ten gibi baðlý. Yavaþlýðýn keþfi bu þehirde belki de yüzyýllar alacak sanýrým. Yani bir aðaç gibi durmak, gökyüzüne, çatý ve pencerelere, topraða odaklanmak gerçekten mümkün deðil.. Baktýðým her þey seyyal bir görüntüden ibaret. Acele ettikçe daha da hýzlanýyor zaman.. Kendini Ýlahi ritme teslim etmiþ kimseyi de göremiyor, bulamýyorum… Zaman! Ah o zaman!! Bütün cüretkârlýðýyla çözülüp gidiyor ellerimden… Hiçbir þeye yetiþemiyorum ve kahroluyorum…

Yol boyunca etrafýmda hiç ölmeyecekmiþ gibi yaþayan insan türlerini görüyorum. Her tür var ; Türk, Kürt, Laz, Acem, Arap, Çerkez, Afgan, Çeçen.. ilaahir… Hepsi zamaný tenlerinde dondurarak ölümü alt edebileceklerine inanýyorlar sanki. Çok sevdiði kedisinin ölümünü kabullenemeyerek, cesedini samanla dolduruyor ve süs diye divanlarýna yerleþtirebiliyorlar örneðin bazý türler. Ya da sevilen nesnenin kalplerde bir ömür boyu yaþayabilmesindeki mucize onlarý tatmin etmiyor. Gömmeye kýyamadýklarý taþ kedilerle avunuyorlar.

Dünyaya kendini anti aging haplarýyla, botoks ve estetik operasyonlarý ve bakým setleriyle çapalayan birtakým “dünya yaltakçýlarý”ný görüyorum etrafýmda! Bunlar da yaþam mücadelesini yaþlanmaya karþý veren türler. Bu dünyayý kendilerinin icat ettiðine inandýklarý için dünyada olmak kendi ellerindedir filan sanýyorlar. Artýk tabutun hiç gerekmediði bir gelecek inþa edeceklerinden emin gibiler; yaptýrdýklarý o kalýn ve dolgun dudak, minik ve sivri burunlarýyla! Oysa insanýn kendi sanrýlarýna tapýnmasý bir batýl inanç. Ýster inanýn, ister inanmayýn. Bu böyledir! Böyle olsa bile onlar en gerçekçi tür olmakla da övünüyorlar. Çok yazýk, çok acýnasý…

Nihayet, tekerlerim beni ýþýkta parýldayan bir kubbenin altýna ulaþtýrdý. Þehrin þakaklarýnda, Süleymaniye Camii’nin o geniþ avlusundayým. Sütunlardan, kapýlardan, sessiz karaltýlardan geçiyorum. Egzoz kokularý, araç gürültüleri, baðýrýþ çaðýrýþ dýþarýda kalýrken, avlunun gerisinden davudi bir ses duyuluyor.. Çevremde olup biteni unutturan ve beni kendi içime bakmaya zorlayan bir ses; “sahip olduðunuz her þey size emanettir”, “Mülkün gerçek sahibi Allah’týr” diyor! Daha duyarlý bir kýmýldanýþ yaparak kaský kafamdan tek hamlede çýkartýyorum. Tekrar dirilip boynumu yeniden doðrultmaya çalýþýyorum. Caným gibi, ruhum da emanet bana! Bu iki emanete çok kez ihanet etmeye yeltendim. Düþündüm demiyorum. Yeltendim diyorum. Peki niye? Caným ve tenim olmuþ biri için elbet. Þimdi öyle deðil miyim? Gene öyleyim. Aslýnda anlayanlar için bu yazý bile içimdeki aþkýn, muhabbetin bitmediðini gösterir bakmasýný bilene ama köre ne! Ýnsan okuduðunu, okuduklarý arasýnda kendisine ithaf edilen sözleri anlamayacak kadar aciz mi acaba?

Ve dünyam ve zamaným da bana emanet. Zaman, bize emanet edilmiþ nimetlerden en tuhafý. Zira onu da biz yapmadýk. Ve ölümü de biz yaratmadýk ama ölümsüzlük iksirinin peþinde koþanlar; su, hava, toprak, ateþ onlarýn emrinde olsun istiyorlar ne hikmetse. Hep bu dünyayý kutsuyor ve ebediyetin merkezi rolünü veriyorlar ona. Oysa gaybý inkâr ederken bile aslýnda yalnýzca itaat ediyorlar insan yazgýsýna. Üstelik de adýný bile bilemeden, koyamadan yapýyorlar bunu.

Üzerine bastýðým taþ birazdan tenimle birlikte ruhumu isteyecek benden. Emekle sýnanmayan inançlarý, ameli olmayan niyetleri kuþkusuz dýþarýda býrakacaðým bugün. Benim gereksindiðim bu taþ, bu kemerli avlu. Kulaðýmda dualarla yüzümü tevhid abidesine çevireceðim. Bugün günlerden Cuma! Ýçeride boþ yer bulmak çok zor. Ayný niyetteki insanlar alýnlarýný yere koyacaklar vakti geldiðinde. Cennetle cehennemin bizi burada beklemediðini bilerek kiþisel miraçlarýna yükselecekler. Ancak herkes ayrý ayrý uçacak bu kesin… Yani o cenneti kazanmak için deðil, O’nun sevgisini kazanmak, O’nu daha çok sevmek için secdeye varacaklar yeniden.

Ölümü son nokta olarak görüp iyice dünyanýn kenarýna süpürülenler ise ona yalnýzca bir þiddet, kaçýnýlacak bir son gibi bakýyorlar. Ben öyle bakmýyorum, öyle bakamýyorum. Kendi ölümünden korkanlarýn baþkalarýnýn ölüsü üzerinden kâr ettiði, reyting yaptýðý bir dünyada ölmek, en çok, estetik bir kötülük olarak sanal âlemlere yakýþýyor. Ötesi de laf-ý güzaf zaten.

Cuma namazýný dýþarda bir gölgelikte kýlýyorum. Ve ölümü þiddet olmadan, füze, bomba, kalaþnikof olmadan tasavvur etmeye çalýþýyorum. Yaþamdan çok daha takvimsiz bir seyri var sanki ölümün. Son nefese dek devam etme zorunluluðu, ölüm ile dirim arasýnda dar bir yolda tutuyor beni. O dar yol ki, ucu olmayan bir önceye ve sonraya uzuyor, uzanýyor… Bu dünyayla sýnýrlý olmadýðýmý sezdiðimde insan olarak burada bulunmanýn sorumluluðunu yükleniyorum. Yeniden kaldýrýlacaðýný bilmenin sorumluluðuyla kýyam ettim omuz omuza. Kýyam ile kýyamet. Bu dünyada ölümsüzlüðü yakalama telaþýndakilerin toprak korkusundan çok daha aþina geliyor bana.

Cuma günü bu kavurucu sýcakta Süleymaniye’de aldýðým nefesin bana bir lütuf olarak emanet edildiðini idrak ediyorum. Belki 5 vakit, zamaný düz bir çizgide ilerletmez ama o döngüseldir. Yani her yeni vakit, her devam ediþ, sizi Ýlahi bir iple öz kaynaðýnýza baðlý tutar. Buna sýmsýký tutunursunuz. Çünkü tutunacak baþka birþeyleriniz yoktur artýk. Ölüme karþý koyma mücadelesi verenlerin yanýnda, ölüm gerçeðiyle birlikte devam edersiniz sizde yaþamaya. O’ndan emanet aldýðýnýz akýl ve iradeyle mutlak hakikatin bin bir yansýmasýna yer açarsýnýz gönlünüzde. Sonrasýnda hakiki bir özgürlükle emanetin sahibine yürekten teslim olursunuz.

Dýþarýda bu cuma buluþmasýna vesile olan motosiklet süren dostlarým, kardeþlerim var. Hepsinde bolca muhabbet ve zaman var… Ýkindi vakti yaklaþýrken bu dünyada olacak mýyýz diye bir kez daha düþünüyorum! Sonra bunu hiç bir zaman bilemeyeceðime, bilmediðime kani olup tekrar teslim oluyorum.. Bunca faþizanlýðýn, haksýzlýk ve hukuksuzluðun, ayrýlýðýn, aþk acýsý ve geçim derdiyle içleri yanmýþ insanlarýn ortasýnda teslim olma duygusunun bana umut olduðunu fark ediyorum. Ve avludan yavaþ yavaþ teker kesiyorum. Þehrin sýcaðý esenlik veren bir serinliðe dönüþüyor artýk.. Ve ben bir kez daha hamd ediyorum, þükür ediyorum…

Gidonu Beylikdüzü istikametine çeviriyorum. Bu sefer eve sahilden yol alýyorum…

Kalýn saðlýcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
Kendini Anlatma Þekli
Dünyaya Açýlan Yol
Kaygý ve Endiþe Ýnsaný Ýnsanlýktan Çýkartýr
Yürek Evinde Oturmak
"Güzel"in Anadilini Konuþursak Ne Olur?
Güzelliðin Evine Kurulmak
Kendini Çimdiklemek!
Boþ Çerçeve

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýstanbul’u Düþünmek
O Kelime!
Ýþlenmemiþ Cevherler Ülkesi: Türkiye
Gülmek Ýçin Krala Aðlamak Ýçin Filozofa Gitmek
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Hallerinden Memnun Cevherlerimiz
Çekyataltý Romanlar II
Üç Elma, Üç Yýldýrým
Duanýn Gizemli Yolculuðu
Bir Çýðlýk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.