..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Yûşa Irmak




18 Eylül 2023
Elveda Bilgi Elveda Akıl  
Yûşa Irmak
Bilgi çağına girdiğimiz geçen yüzyılda bilginin ve aklın uğradığı ihaneti görmek, çok hüzünlendiriyor beni. Yaşantısıyla, sözleriyle “çağdaş ve modern” olduğunu iddia eden insanlar, bilgi ve bilgiyi kullanmaya bir sokak kedisi kadar değer vermiyor.


:DJH:
Bilgi çağına girdiğimiz geçen yüzyılda bilginin ve aklın uğradığı ihaneti görmek, çok hüzünlendiriyor beni. Yaşantısıyla, sözleriyle “çağdaş ve modern” olduğunu iddia eden insanlar, bilgi ve bilgiyi kullanmaya bir sokak kedisi kadar değer vermiyor.

Oysa daha düne kadar, inançlarını bilginin ve aklın ölçütleriyle tartarak bulduğunu söylemiyor muydu bu insanlar?
Hani görmediği bir şeyi, aklının kabul etmediği bir nassı onaylamıyorlardı! Şimdi tarifi imkânsız bir ikiyüzlülükle kendini şansın, büyünün ve sıradan heyecanların kollarına bırakmışlar.

Doğrusu bilgiyi küçümseyip aklı yok sayan birinden; sağlıklı düşünce, sağduyulu ve adil davranış beklemek gaflettir! Ötesi yok. Duyguları ve ön kabulleriyle yaşamaya alışmış bu insanların tutum ve davranışlarıyla ayaklarının ucunu görebilmelerine bile şaşırıyorum.
Kafanızı kaldırıp etrafınıza bir baktığınızda insanların; toplum meselelerinden uluslararası anlaşmazlıklara, geçimlerini sağlamaktan eğlence biçimlerine, sevgilerine, aşklarına, düşmanlıklarına, nefretlerine kadar, ilgili oldukları hemen hemen her alanda, sonu gelmez bir hayalcilikle yaşadıklarını görmek çok korkutucu değil mi sizce de?
Geleceklerini şansın, büyünün, tesadüflerin eline bırakarak yaşamak çok gülünç ve çok da korkunç.. Bu insanların yarına, öbürgüne, bir yıl sonrasına ait düşünceleri ve planları bile yok. Dahası planlarını gerçeğe dönüştürmek için yorucu, terletici, uzun soluklu çalışmalara da hiç yanaşmak istemiyorlar. Herkes okumak, bilgi edinip o bilgiyi kullanmak yerine kısa yoldan fenomen olma, iki laklakla kolay yoldan para kazanma derdinde…
İşin, gücün, alınterinin, gözyaşının kapısını hiç kimse çalmak istemiyor nedense. Fakat yükselmeyi, ün kazanmayı, başarmayı, galip gelmeyi, zengin olmayı çok istiyorlar.. Hayat tarzlarını başkalarına dikte ettirmek, kendileri gibi düşünmeyenleri yok etmeye çalışıyorlar. Her şey birden değişiversin, büyülü bir el tutup kendilerini yükseğe çıkartıversin istiyorlar. Sanıyorlar ki bütün kazanımlar, talihin bir oyunu! Başarılar, ayak oyunlarıyla, sesini yükseltmelerle, birilerini yok edivermekle kazanılır sanıyorlar. Bütün ‘var’ların altında, aklın sınırsız gücünün yattığını; bilginin ‘insana acı veren’ kamçısının, başarının ve yükselmenin anahtarı olduğunu maalesef ki hiç bilmiyor ve idrak edemiyorlar…

İnanın içim yanıyor bu kitleye. Bunlara “ölüm var” deseniz de nafile. Çünkü ölümü bile akıllarına getirmiyorlar. Yani öleceklerine inanmıyorlar…

***

Her ne ise,
Orhan Pamuk’un eniştesi ve Hayat Dergisi’nin sahibi Şevket Rado’dan bir hikâye okumuştum yıllar önce. Onun bilginin yüceliğine yönelik anlattığı bir hikâyeyi hatırladım bu satırları kaleme alırken..

Hikâyede: “Bir zamanlar Mein balıkçısı diye, talihi ile meşhur bir adam varmış. Mein kıyılarında balık pek az tutulduğu halde bu adam ne zaman balığa çıksa boş dönmez, sepetler dolusu balıkla gelirmiş. Adam bu yüzden para kazanırken talihi de dillere destan olmuş. O kadar ki, birinin fazla talihli olduğunu anlatmak için “Mein balıkçısı gibi talihli” demek adet haline gelmiş. Günün birinde balıkçı ölmüş. Tören için evine gelenler, Mein balıkçısının evinde balık ve su üzerine zengin bir kütüphane olduğunu hayretle görmüşler; adamın neden balık avından boş dönmediği o zaman anlaşılmış.” der yazar.

Evet, bilgi çağının kapısının önünde durup onu kullanmak yerine hususiyle sosyal medyada boş işlerle uğraşan insanları gördükçe gerçekten içim parçalanıyor.
Bu insanları bu hale getiren şeyin ne olduğunu da biliyorum ama onu burada anlatabilmemin mümkün olduğunu düşünmüyorum.
Ancak yaşadığımız bu günlere bakıp gördüğümüz korkunç ihanet ve ikiyüzlülüğün karşısında insanın küçük dilini yutmamasının bile mucizevi bir şey olduğunu söylemek isterim.
Son tahlilde ustam Salah Birsel’in sözüyle yazımı bitirmek istiyorum.
Ne diyordu üstad:
“Ey aklım yerinden çık ve bir daha geri dönme…”

Kalın sağlıcakla…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gülmek İçin Krala Ağlamak İçin Filozofa Gitmek
Hallerinden Memnun Cevherlerimiz
Nasıl Bir İnsansınız?
Birey mi, Bencil mi?
Milliyetçilik Üzerine Lakırdılar
80’ler Ölebilir mi?
Aklımın Çengeline Takılanlar…
Haberin Gerçek Yüzü ve Gerçeğin Önündeki Engeller

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Sonbahara Birlikte Yürümek
Günbatımı Eski Bir Masada Başladı Her Şey
Yağmurda Koşamayanlar
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
Eşek Edebiyatı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Geldim [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.