Yağmurda Koşamayanlar

Geceleyin parlayan bir ışıkta seyrettim balkonumdan. Kurgulanmış, saçma-sapan hikayemin esas kahramanı olarak, kurgulamaya çalıştığım hikâyemde bugün hangi kahramanı oynasam diye rol beğendim kendime.

yazı resimYZ

Yağmur, önce yüzüme, sonra gözlerime değdi ama hiç aldırmadım Damlaların metrekareye düşüşü artınca iyice ıslandım, biraz irkildim, biraz üşüdüm yine de boş verdim Sonra sesini dinledim, sanki dinlendim, dinlendikçe adımlarımı bir tık daha yavaşlattım. Yürüdükçe, damlaların içime işlemesini sağlamak için hızımı az daha düşürdüm. Bir su birikintisini seyrettim, sonra kalbime düşen her damlanın içimde damar damar yayılışını

Bu ağzını burnunu kırdığım hayat, artık kulağımın içinde kalmış bir uğultundan ibaret. Peki öyleyse niye bu toprak kokusunu hem sevip hem özlüyorum? diye bir kez daha sordum kendime, buna da sessiz kaldım. Aslında cevabını bildiğim sorunun kendisine hesap vermek istemedim. Bir sürü cevap vardı aklıma yağmur damlası gibi düşen, soruları bilmek cevabı bilmekten daha zor gelmiştir belki de bünyeme Geceleyin parlayan bir ışıkta seyrettim balkonumdan. Kurgulanmış, saçma-sapan hikayemin esas kahramanı olarak, kurgulamaya çalıştığım hikâyemde bugün hangi kahramanı oynasam diye rol beğendim kendime. Binlerce kez sahnelenen bu oyunun ortasında yine bir sürü soru gelince aklıma, oyundan da bile isteye attırmaya çalıştım kendimi. Şu dünyadan gizlenmeye bir yer bulamadım, bir örtünün altına sığındım.. Yenilgimin, yenilmişliğimin o ulu zaferini yaşadım gönlümce.. Sorusunu unuttuğum bir sürü cevaba karşılık, üstüme gelen yeni sorulara yine kendi cevabımı aradım ama bu sefer de kelimeleri birbirine karıştırdım
Bu cevapların hiçbiri benim değil ki zaten dedim.
Kendi içimde kayboldum sonra, yığılıp kaldım gecenin karanlığında, içine doğduğum dünya bana ne kadar yeter dedim, yüreğim ölmeye ne kadar yeter Bu sefer ki gecem, alışıldık gecelerimden daha karanlıktı ve sabah çok uzaktaydı Hayat bir cümle, bende belirtisiz nesne gibi kimsenin ilgilenmediği o yerde kaldım. Daha hızlı ölmek, daha hızlı yürümek ve bir an önce bulmak istedim de ben yağmurda koşan bir adam değildim

***

Uykuya dalmak üzereyken biri dürttü beni gece gece uykularda kaybolamıyorsan yollarda kaybol, bugün kendin diye bildiğin ne varsa hepsini bırak gel dedi.
Kaybolmak güzelde buna hangi yol değer dedim,
tek bir yol var zaten dedi Önce kendimle vedalaştım sonra kendim bildiğim ne varsa Gerçekten taşınamayacak kadar ağır mı? dedim, bensizde devam eden dünyayı seyrettim penceremden ve bir süre daha sustum, şimdi susmaya da alıştım

Güneşin denize gömüldüğü her gün ben de yollardayım gayri Attığım her adımda, motosikletimin tekeri her turu tamamladığında, ne kadar geride olduğumu idrak edip anlayarak Güneş için aya, sabah için geceye yürüyorum artık. Güneşi arayan ışıksız pencere oldum, şiirlerin bile geçmesine izin vermedim bu pencereden, masallardan da iyice sıkıldım. Kendimi sürgüne gönderdim, biraz yabancı biraz uzak olmak için, belki birazda ölmek için

Bilmediğim şehirlerde bildiğimiz şarkıları söyledim. Başkaları için yağmurda umarsızca yürüyen biriydim belki ama umarsızlığım yağmura değildi hiç bir zaman. Onların anlatmak için yaptıkları savaşları vardı benimse; sizinkisi aklıyla kalbini buluşturamayanların işidir diye başlayan çok bilmiş kelamım, hitamım

İnsan yağmurda neden koşar? Islanmamak içindir herhalde değil mi? Bu sorunun cevabını da hiç anlayamadım. Hatta yağmurda koşanları ne zaman görsem, kılıcımı gölgelerin gücü adına diye kaldırdığım o günlerim gelir aklıma. Hiç sebepsiz ortalıkta düşmanım kim, niye savaşmak zorundayım, bunu bana kimler öğretti diye hiç bilmeden, düşünmeden aylak aylak gezinirdim. Kimseyi bulamazsam nazımın en çok geçtiği arkadaşımı düşmanım ilan ederdim. Oda her şeyden habersiz kılıcını kuşanır başlardı benle ne için savaştığını bilmeden savaşmaya Ezberlenmiş ne kadar cümlelerimiz varsa hepsini savururduk birbirimize, kılıcı en iyi kullanan değil cümleleri en iyi ezberlemiş olan kazanırdı ya da kazandığını sanırdı
Bir kaybedeni varsa ve adı savaşsa kim kazanmış olabilirdi ki?
Hepsine; oyun ve eğlenceydi işte dedim!
Yağmurda; ıslanmayı, damlaların içimdeki yangınları söndürmesini umarak, ağır adımlarla yürümeyi seçtim.
Şimdiyse; savaşmanın saçma, kazanmanın ise anlamsız olduğu zamanın alt kenar orta noktasında yaşamaya çalışıyorum
Şu hayat dediğimiz ve her gün elimizde olmayarak kalkıp nefes aldığımız zaman diliminde yaşıyor oluşumdan başlayıp, bir türlü istediğim gibi bitiremediğim bir hikâyeden ibaret işte
Ne başlatmak elinde insanın ne de bitirmek. Ve o yolun sonunu seçebilmek mümkün değil
Şimdi yağmur biraz daha hızlandı, adımlarımı biraz daha yavaşlatıyorum
Fransızların tabiriyle : mettre la vitesse vitesi bire takıyorum.

Kalın sağlıcakla

Başa Dön