İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Bu yaşlardaki çocukların genelinde değişim ve dönüşümler var mı yok mu bilemiyorum ama dışarıdan bakan gözler olarak bazı şeyler söyleyebilir miyiz? Belki evet… On üç on dört yaşlarındaki bir kız çocuğunun gözlerinden taşan bir hayatın izlerini okumak mümkün olabilir. Hem çocuk hem ergenlik dönemini yaşadığı için, kafası bir hayli karışık bir yaş dönemi olduğunu söylemek mümkün. Yetişkinlerin yanında çocukça davranışlarının hoş karşılanmayacağı endişesi onların sosyalleşmelerinin ilk belirtilerinden biri diyebilirim. Belki hala deli gibi oyun oynama arzusunu taşıyıp, bir taraftan da ağır olması gerektiği hissi, onların duygu ve his dünyasında hormonel değişimlerin artmasına da neden oluyor olabilir. Odalarında bir zamanlar ellerinden düşürmediği ve konuştuğu bebeklerin yerini kendisine örnek aldığı büyükleri veya kitapları tercih ediyorlar. Çevresinin, insanların, herşeyin tamamen farkındalar. Sosyal ilişkileri, arkadaşları ve yeni huylarıyla kendi hayatını anlamlandırma işini artık bilinçlice yapıyorlar. Fark edilmek, güzel olmak gibi duygularla tanışıp; kızlarla, erkeklerle olan ilişkilerinde birtakım değer yargılarıyla kendilerine has tavır ve davranışlar sergiliyorlar. Ayıpları, günahları, doğruları ve yanlışları bireysel ve sosyal düzlemde etraflıca ele alabiliyorlar. Bu yaştaki kız çocuklarının annelerinin davranışlarını daha iyi incelediklerine şahit oluyorum. Ve elbette çevrelerinde duran ablalarına! Onların saçlarına, makyajlarına, başörtülerine, hareketlerine, giyim tarzlarına kadar rol model alabiliyorlar. Abla ya da sosyal medya fenomenlerine daha çok bakıyorlar. Arkadaşlarıyla ellerinde bir telefon varsa, fısır fısır konuşabilecekleri konuları da hayatlarına ekliyorlar. Onların da başkalarının duymayacağı, gizlice, sessizce konuşabilecekleri konuları var. Bu sebepten odalarındaysa kapıları kapalı bir şekilde, anne ve babasından, erkek kardeşinin duymamaları gereken konuları konuşuyorlar. Telefonla, internetle uğraşmadıkları zaman aynanın karşısında geçirdikleri zaman artıyor. Kıyafet seçimlerinde bir senkronizasyon istiyorlar. Başörtüsüne göre elbise ve ayakkabı, çanta ve en önemlisi de saçları… Evet, saçlarına daha dikkatli bakıyorlar. Gözlerine, yanaklarına, duruşlarına özen gösteriyorlar. Odalarına boy aynası istiyorlar. Boy aynasına merakları bir hayli artıyor ve aynanın önünde geçen zamanın süresi artıyor mesela. Vücutlarını incelemekten haz duyuyorlar, büyüdüklerini görmek özgüvenlerini artırıyor. Fiziksel olarak yaşanan değişimleri yakinen takip ediyorlar. Boyları uzamaya, hatları belirmeye başladığı için kendilerini okullarında abla sayılabilecek bir yaşta görüyorlar. Kardeşlerinin elinden tutup okula birlikte gitmek istemiyorlar. Bu yaşlardaki kız çocuklarının yaşadığı ruhsal, fiziksel, kavramsal hemen hemen her şey hakkında daha bir sürü şey söyleyebiliriz, anlatabilir, değerlendirmelerde bulunabiliriz elbette… Şimdi soru şu; bu yaşlarda Gazze’de, Lübnan’da öldürülen Müslüman kız çocuklarından; Seray, Yasmin, Meryem, Atiye, Fatima, Nur Mervan, Emel, Nurhan gibi kız çocukları ile ilgili neler söyleyebiliriz acaba? Bütün bu anlattıklarımın on üç, ön dört yaşındaki kız çocuklarının hayatlarındaki karşılığı nedir sizce? Evet bence de hiçbir anlamı yok… On, on dört yaş arasındaki Filistinli, Lübnanlı, Ürdünlü, Mısırlı, Suriyeli kız çocuklarının, merhametsiz, aşağılık, Siyonist İsrail kurşunuyla, okul bahçelerinde, kamp yerlerinde oyun oynarken veya uykularında şehit edilmelerine artık tahammül edemiyorum… Evet hepsi için: “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun…” diyorum ama bu hususta yapabileceğimiz ne varsa yapmamız gerektiğine de inanıyorum… Çünkü bu zulümleri çocuklara reva gören kan emici yarasaların yarın bizim çocuklarımıza da aynı şeyi reva görmeyeceğinin hiçbir garantisinin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim… Sıra sizin çocuklarınıza gelmeden hep birlikte bir şey yapmamız gerekiyor… Sağlıcakla kalın…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |