..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsandaki gerçek güzelliği ancak yaşlandıkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sanat > İsmail cem dogru




2 Ocak 2004
Fil Dişinden Kuleler ve Cemil Meriç  
İsmail cem dogru
Cemil Meriç’in anısına saygıyla diye başlamıştım Tecrit isimli şiirimin satırlarına. Sevgili dostlarımla onun hissettirdiklerini paylaşmak istedim ve çok güzel mesajlar aldım. Ancak bir üstadımın önerisiyle şimdi sizinle biraz Cemil Meriç’i ko


:DJHC:

Cemil Meriç’in anısına saygıyla diye başlamıştım Tecrit isimli şiirimin satırlarına. Sevgili dostlarımla onun hissettirdiklerini paylaşmak istedim ve çok güzel mesajlar aldım. Ancak bir üstadımın önerisiyle şimdi sizinle biraz Cemil Meriç’i konuşmak isterim. Tekrar minnetle anmak isterim kendisini ve aynı ülkede yaşamış olmaktan hatta aynı kentin insanları olmamızdan kaynaklanan bir mutluluk yaşadığımı da eklemeliyim izninizle...

Yazar ve mütercim. 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme kaleminde reis muavinliği yaptı. 1940’da İstanbul Üniversitesi’ne girip Fransız Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü. 1941’den başlayarak İnsan, Yücel, Gün, Ayin Bibliyografyası dergilerinde yazmaya başladı. 1942 ve 45 yılları arasında Elazığ lisesinde, 1952 ve 54 yılları arasında ise İstanbul`da Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Daha sonra İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinde yabancı diller okutmanlığı görevinde bulundu, Sosyoloji bölümünde dersler verdi. Mükemmel düzeyde Fransızca okuyup yazan Meriç, İngilizceyi anlıyor, Arapçayı, kendi ifadesiyle, “söküyor”du. 1955’de gözlerindeki miyobunun artması sonucu görmez oldu, ama olağan üstü çalışma ve üretme temposu düşmedi. Talebelerinin yardımıyla çalışmalarını ölümüne kadar sürdürdü. 1974 yılında İstanbul üniversitesinden emekli oldu ve yıllarının birikimini ardarda kitaplaştırmaya girişti. 1984’te, önce beyin kanaması, ardından felç geçirdi, 13 Haziran 1987’de vefat etti.

Cemil Meriç`in ilk yazısı Hatay`da Yeni Gün Gazetesi`nde çıktı (1928) . Sonra Yirminci Asır, Yeni İnsan, Türk Edebiyatı, Yeni Devir, Pınar, Doğuş ve Edebiyat dergilerinde yazılar yazdı. Hisar dergisinde “Fildisi Kuleden” başlığıyla sürekli denemeler yazdı. Meriç, gençlik yıllarında Fransızcadan tercümeye başladı. Hanore de Balzac ve Victor Hugo`dan yaptığı tercümelerle kuvvetli bir mütercim olduğunu gösterdi. Bati medeniyetinin temelini araştırdı. Dil meseleleri üzerinde önemle durdu. Dilin, bir milletin özü olduğunu savundu ve sansüre, anarşik edebiyata şiddetle çattı.

Bu şekilde anlatılıyor Cemil Meriç kişisel sitesi olan www.cemilmeric.net te. Dileyen dostlarımız bu siteyi ziyaret edip her türlü ayrıntıyı inceleyebilirler...

Ben şimdi Cemil Meriç’in benim için taşıdığı anlamlarla ilgili bazı notlar iletmek istiyorum. Türk tarihinin en önemli sosyologlarından biri olarak kabul edilen Cemil Meriç’in Türk dilini anlamlandırma ve kullanma çerçevesine kazanımlarını her yerde anlatırlar. Özellikle okuyucunun tembellik etmesine izin vermeyen tarzıyla dili ve kelimeleri büyük bir silaha dönüştürmek konusunda çok önemli teknikler geliştirmiştir. Cemil Meriç pek belediye otobüslerinde okunabilecek bir yazar değil. Size iki seçenek sunar. Ya okuyup geçersiniz ve tek bir cümlesini dahi anlayamazsınız yada sizi de oyunun bir parçası haline getiren üslubunun büyüsüne kapılırsınız. Sürekli uyanık tutar sizi. Onu okurken öğrenmeye ve değişmeye hazırlıklı olmak zorundasınız.

Çok önemli bir tercüman ve edebiyat çevirmeni olan Meriç bana bir yazarı iyi tanımak için eserlerini çevirilerden okumanın yeterli olmadığını da kanıtlamıştır. Bir yazarı anlamanın tek yolunun onun dilini öğrenmekten geçtiğine inandım. Bunu özellikle Balzac okurken fark edebilirsiniz. Acaba o yazılanlar yazarının cümlelerimidir yoksa çeviren kendi malzemesinden kullanarak başka bir dil zenginliği yaratıp bir eseri önümüze mi koymaktadır? Cemil Meriç okursanız çevirilerin çevirmenini yansıttığına olan inancınız iyice pekişecektir.

Cemil Meriç edebiyat tarihinin gördüğü en tavizsiz kalemlerden biridir. Hiçbir yazısında muhatabını umursamamış, görüşlerini edebiyatın önüne geçirmemiş, ülkesini sevmiş ve bunu her türlü suistimal’den soyutlamayı başarmış nadir düşünce insanlarından biridir. Tribünlere oynamamıştır. Hayatı boyunca birazda yaşadığı toplumun acılarından olsa gerek duyarlılığını hiç yitirmemiş, ama siyasal çizgisinin zaman zaman değişmesini de engelleyememiştir.

Onun paylaşmadığım görüşü paylaştıklarımdan fazladır. Özellikle fildişinden kuleler içinde tecrit edilmiş bir yol tercih etmiş ve sözünü sakınmamıştır. Ben yolları tecride bulamanın sakıncalarına işaret etmek istedim ve bunu bir büyük üstadın fikirlerini sorgulayarak paylaştım sizlerle.

Yeri gelmişken bir şikayetimi de bildirmek istiyorum. Ben makalelerin de, deneme yazılarının da, şiirlerin de savunmaları yapılırken ‘’ama bunlar gerçekler’’ demedim hiçbir zaman. Ve kendimi gerçekleri söylemek zorunda hissetmedim. Ben sizlerle paylaştığım tüm yazılarımda hiç açılmamış bir kapı aralamak istedim ve fikirlerin tartışılmasının kişilerin birbirlerine besledikleri duygular ekseninden oluşturulmasına hiçbir zaman olumlu bakmadım. Yani birisinin yazınızı beğenmesi ile beğenmemesi arasındaki ilişkiyi neden kişiselleştiresiniz. Biraz buna da değinmek istedim. Yani kişi düşüncelerini onaylamadığı insanları da örnek almayı ve saygıda kusur etmemeyi bilmelidir diye düşünüyorum. Bu vesileyle Cemil Meriç’i anmış olmanın mutluluğunuda yaşamaktayım. Ruhu şadolsun...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kadın ve Şiir
Bir Çelişkinin Anatomisi - 1
Özentinin Gündemi - 2
Özentinin Gündemi - 1


İsmail cem dogru kimdir?

Edebiyat kişiyi yaşam ilkeleri vurgusuna aklı başında tanımlar geliştirmesini öğütlemeli. Benim çerçevemde edebiyat okura insandan daha değerli bir varlık olmadığını sürekli dayatacaktır.

Etkilendiği Yazarlar:
Orhan Veli


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İsmail cem dogru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.