..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Anı > Hıdır Çam




24 Şubat 2004
Rakımlar Güzelim...  
Hıdır Çam

:BCGE:
RAKIMLAR GÜZELİM
Sen karşıma çıktığında, bir Temmuz gecesiydi.
Yıldızların dans ettiği, bir Toros zirvesiydi.
Sanki aynı zaman tunelinden geçip de gelmiştik
Gözlerimdeki çizgiler ayak izlerindi.

Toroslar ve sen.
Kaç yıllık özlemimdi
bir bile bilsen
Gördüklerim, düş değil,
     bir gençlik ahımdı.
Buzlarımın çözüldüğü,
     gözlerimin yeşerdiği
          Toroslar , Hira Dağı’mdı

Sen indin yüreğime
     türkülerle,
şiirlerle
               ayet, ayet.
Bir yirmi yıl daha sürer,
     bitmezdi bu hasret
O temmuz gecesi
     yıldızları toplayıp
sen yüreğime inmeseydin şayet.


Ağlara düşmüş balıklar gibi naçar,
     kurşun yemiş ceylanlar gibi kaçardım.
Yollarım yolsuzdu
varamazdım ben
Dillerim dilsizdi,
     soramazdım ben
Kollarım kolsuzdu,
     saramazdım ben
Ekebilseydim yüreğini
     kardelenler boy atardı
Martılar karışırdı,
turna sürülerine
          ellerin, ellerime değebilseydi.

Büyüdün sonra gözlerimde.
yellere savurduğum
          duygularım gibi büyüdün.
Göz bebeklerim,
     çocuklarım gibi büyüdün.
Dağlara sevdalı,
     sol yanım gibi büyüdün.

Büyüdün sonra gözlerimde,
     gençliğimi ektiğim,
          ve de tükettiğim,
               virane varoşlar gibi büyüdün.
Büyüdün gözlerimde,
     düşlerime sığmayan,
          Toroslar gibi büyüdün.

Seninle kök saldım
     en çorak dağlara.
Gamzelerinde içtim sularımı
          kana , kana.

Rüzgarlarla sevişen saçlarını,
     kara bulutlara gölge ederdim.
İzlerin kutsaldı,
yorgun ayaklarımı ellerime alıp,
          kanatlanan yüreğimle,
               yüreğine giderdim.

Sis basardı tepeleri kimi gün,
     göz gözü görmezken
          kapalı gözlerimle seni görürdüm.
Sen, sekerken kayalarda
          meri keklikler gibi,
bir gönül avcısıydım
          amaçsız, silahsız
               ardından yürürdüm.


Kaybolmayı özledim hep.
Fırlatıp kimliğimi bu kentin çöplüğüne
     yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.
Dört duvarı, temelden yıkıp
     dört kitabın, dördünü de yakıp
          dört iklimi, saçlarına takıp
yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.


Kaybolmayı özledim hep
     yaralı bir turna gibi göçüp gitmeyi
          yaralı bir turna gibi her şeyi terk etmeyi.
Kaf Dağları’nı özledim,
     gece masallarını.
Duygularım yalansa
     yalanları özledim.
Kendimi özledim,
kendimi aradım insansız kentlerde
          dillerim laldı
               gürültülerin sessizliğinde.
Dağlara vurdum izlerimi
     izlerine karışmıştı.
dağlarımı özledim.

Sonra da seni buldum
     bir temmuz gecesinde.
Yıldızların dans ettiği
     bir Toros zirvesinde.
Sonra da seni buldum
     yönlerin tükendiği,
          ağıtların dindiği,
               halayların saçlarına indiği,
                    bir Temmuz gecesinde.


Biliyorum,
     “ne yaşadık ki seninle,
          ne çok abartmışsın,
Bu platonik bir aşka benziyor
     çok şeyler katmışsın ” diyeceksin.

Oysa, dedim ya güzelim,
aynı zaman tünelinden geçip de gelmiştik
gözlerimde ki çizgiler ayak izlerindi.
Cemre yeni düşerken buzul yüreğime,
     sevdalarımı yükleyip turna kanatlarına
ben seni bir eylül fırtınasında yitirmiştim.

Bir eylül fırtınasıydı,
     gençlik yıllarımızı kasıp kavuran.
Bir eylül fırtınasıydı,
     dağ gibi umutlarımızı dağlara savuran.

Eylüller sancılı,
eylüller gebe,
     eylüller, kan kokan kızıl bir şafaktı
Gözlerin gizlenirken göz bebeklerimde
     ellerin yıldızlar kadar uzaktı.


Sonrası sürgündü,
     sonrası vurgundu,
          sonrası sönmüş volkanlar gibi durgundu.
Sonrasını demeye ne gerek vardı
her şey aşikardı.
Eylüllerden , Toroslara uzanan
          bitmeyen bir ah-u zardı.
Sonrası yaşanmamış kopuk bir zamandı.
     berisi neresiydi
          ötesi neydi
İzlerimiz gölgeli,
sözlerimiz virandı.

O günden beridir güzelim,
     o günden beri.
Bir avucumda kavgam,
     bir avucumda sevdam,
          ve yüreğimde yaram,
hep seni aradım
bir dağdan, bir dağa.


Oy benim rakımlar güzelim oy
     darbeler vurgunum,
varoşlar sürgünüm,
               kavgalar yorgunum.
Kaçamak düşlerimin firari perisi,
     kopuk yüreğimin öte yarısı
Biliyor musun
     bir dağlara sevdalandım,
          bir de sana.
Bir de ikiniz gelince yan yana
     yaşamaya sevdalandım
ölesiye.

Ey benim dört mevsimim ey
zemheri yüzlüm
ağustos gözlüm
karakış izlim
Biliyor musun
gözlerine gizleyip zamanı
Dokuz ayı devirdim
Toroslardan bu yana
Bir de şiir doğurdum sana ,
her mısrası, bin desen.
Görsen inanamazsın,
tıpkı sen.

Bir şiirime babalık yaptın
     dağlarımın anası,
          yüreğimin yarası

Bir şiirime babalık yaptın
     zina suçlum,
          gönül borçlum,
               toprak avuçlum.

Al kucağına, al
     dizelerim üşüyor,
          okşa,
sev biraz.


Oyy benim rakımlar güzelim oy
Darbeler kaçkını
     firari ceylanım.
Beynimi çökerten
     Toroslar heyelanım.
Dilimde türkümsün
     sazımda süssün
Düşlerimde yedi renk,
     soframda aşsın.
Fırlat yüreğini,
     dağlara fırlat
          yüreğime düşsün.


Ey benim rakımlar güzelim ey
Eylüller ezelim,
fırtınalar gazelim eyyy
Biliyor musun
          seninle güzelleşiyor
               seninle olan her şey...
                         Mart 2001






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ayperim
Dün Gece Sırılsıklamdın

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ya da Gel Uyut
Babama...
Mihriban In Cevabı
Sofu
Hasan Ali

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Dağ Anısı [Deneme]


Hıdır Çam kimdir?

kendi halinde. . . . . . . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
gerçekci şairler ve halk ozanları


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hıdır Çam, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.