..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > İbrahim Eryılmaz




21 Aralık 2001
İyi dostlar erken kalkar  
İbrahim Eryılmaz
Sabahın köründe bir zil sesiyle uyandığımda başım çatlamak üzereydi.


:CDIF:
Sabahın köründe bir zil sesiyle uyandığımda başım ağrıdan çatlamak üzereydi. Bu saatte kapıya gelecek münasebetsizin kim olduğunu düşünmeye çalıştım ama ortadan ikiye ayrılmaya çalışan beynim buna izin vermek istemiyordu. Kanepeden doğrulduğumda ayaklarım terliklere girivermişti bile. Doğrulurken belimin niye bu kadar ağrıdığını düşündüm ancak bunu dert etmenin sırası değildi şimdi. Sol elimi belime bastırarak yürümeye kalkışmam bir şarap şisesi nedeniyle kısa bir süre sekteye uğradı. Ayağımla yatağın altına yuvarladıktan sonra inatla çalmaya devam eden zile doğru bağırdım:
'' Tamam, tamam geliyorum ''

Sesini duyduğumda rahatlamıştım. Geliyordu işte. Hayatımda bu kadar heyecanlandığımı, kalbimin hiç bu kadar vücudumda yer değiştirme isteğini hatırlamıyordum. Ayaklarımın bağı çözülüvermişti. En yakın arkadaşımın kapısının önünde , sabahın bu saatinde onunla konuşmak için bulunuyor olmak sinirlerimi altüst etmişti. Ne tepki verecekti acaba? Belki de umursamazdı kimbilir. Bu düşüncelerim kapının yavaşça açılmasıyla yarım kalmıştı. Hafif aralık kapıdan Vedat' ın yarı baygın gözlerini görünce heyecanım daha da artmıştı. Tanrım, bana yardım et!

Kerem'i karşımda görünce şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Bu saatte burada olması beklediğim son insan bile değildi. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak içeri davet ettiğimde büyük bir hızla içeri girdi. Sanırsın ki birilerinden kaçıyor. Ellerini ovuşturuyor, sağ bacağnı sürekli oynatıyordu. Çok heyecanlı olduğu her halinden belliydi ama sebebini bilmek istemiyordum doğrusunu söylemek gerekirse. Tek istediğim yarım kalan uykuma geri dönmekti.
'' Hangi rüzgar attı seni böyle buraya?''
'' Seninle konuşmam gerekiyordu Vedat, rahatsız etmedim umarım''
'' Ettin edeceğin kadar artık, hadi geç otur''

Oldum olası böyle açıksözlüydü Vedat. Ama ben de çok erken gelmiştim bunu kabul etmek gerekirdi. Kafamda, konuşmaya nasıl gireceğimi tasarlıyor ancak hepsinden teker teker vazgeçiyordum. Nasıl girebilirdim konuya? Nereden başlasaydım? Acaba ısınma turu gibi havadan sudan şeylerden mi bahsetseydim önce? Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu konuşmayı Vedat' la yapıyor olmak koyuyordu bana ama önünde sonunda olacaktı bu. Ne düşünecek, nasıl bir tepki verecekti, düşünmeden edemiyordum.
'' Çok düşünceli görünüyorsun, hayrola?

Kerem soruma cevap vermek yerine göz uçlarıyla evimi süzüyordu. Yalnız olup olmadığımı sorduğunda şaşırmadan edememiştim. Niye bunu merak etmişti ki şimdi? Başımın ağrısı iyiden iyiye azıtıyordu bu arada. Kerem de konuşacaksa konuşsundu artık çünkü pilim bitmek üzereydi. Müsaade isteyerek mutafağa gidip bir bira kaptım kendime.Bir şey içip içmeyeceğini sorduğumda sadace su istemişti. Suyunu uzattığımda elimden kapıp bir defada bitirdi. Bu çocuğun hali beni şaşırtıyordu. Biradan bir yudum aldım. İlaç gibi gelmişti akşamdan kalmalığıma. Yavaşça koltuğa gömüldüm. Tek isteğim biraz dinlenmekti.

Sabahın bu saatinde bira içmeye başlamasına şaşırmış ama biraz da hak vermiştim.Zor günler geçiriyordu. Zaten gözlerinin altları morarmış ve şişmiş , vücudu pelte gibi koltuğa gömülmüştü. Ha uyudu ha uyuyacaktı. Belki de o bu haldeyken konuyu hiç açmasam daha iyi olur diye düşündüm. Ancak geldiğimden beri süren tuhaf sessizliğime de bir son vermem gerekiyordu artık. Kimbilir neler geçiriyordu aklından şu an. Kahretsin, böyle bir zamanda , o bu haldeyken hele de bu konuda konuşmak beni çıldırtıyordu. Ama ne olursa olsun, ona Seval' den bahsetmeliydim.

Koltuğa yayılan vücudumun müthiş bir rahatlama duygusuyla iyice gevşediğini hissediyordum. Elimde tuttuğum bira şişesinin soğukluğu olmasa hiç bir yerimi hissetmiyordum. Her yanım bir boşluk duygusu yaşıyordu. Gözkapaklarım baskılarını arttırmaya başlamışlardı. Ayıp olmasın diye, en azından dinliyor görünmeliydim. Bu çocuğun konuşmaya başlayacağı yoktu. İyi dostuzdur Kerem' le ama bu saatte hele de ben çok kötü bir haldeyken konuşmak için bana uğraması hiç de çekilebilecek bir durum değildi açıkcası. Konuşmaya başladığını farketmiştim ama beynim dikkatimi onda toplamama izin vermiyordu. Sanırım bir kadından bahsediyordu.

Seval hakkında konuşmaya başlayabilmiştim sonunda. Hiçbir tepki vermeden söylediklerimi dinliyordu. Arada, birasından bir yudum daha alıyor sonra yine hiçbir şey söylemeden dinlemeye devam ediyordu.Seval ile aramızda olanlardan bahsetmeye başlamıştım. Bir gece evime gelişini, konuşmalarımızı, o günden sonra aramıda bir şeylerin alevlenmeye başlayışını anlatmıştım. Önceleri Seval' e karşı koymaya çalışmıştım ama zaman geçtikçe kendimi dizginleyemez hale gelmiştim. Neredeyse hergün buluşur olmuştuk. Buraya gelirken bunlardan bahsetmekten korkuyordum oysa konuştukça daha da rahatlıyor, açılıyordum. Arada Vedat' ı kontrol ediyordum beni dinliyor mu diye, dinliyordu.

Neredeyse uykuya dalmak üzereydim. Kerem' se karşıma geçmiş bir kadınla olan ilişkisinden bahsediyordu. Çoğu ettiği lafı duymuyordum bile. Bunun sırası mıydı şimdi diye düşünmeden edemiyordum. Sabahın köründe onun aşk hayatını dinleyecek durumda değildim. Sanki benim ki çok iyi gidiyormuş gibi. Dün gece niye saatlerce içtiğim geldi aklıma birden. Karım, sebeb karım. Son bir yıldır ilişkimiz pek iyi gitmiyordu ve son zamanlarda neredeyse bitme noktasına gelmişti. Bunu Kerem de biliyordu. Karımla bir süredir, ilişkimizi tartmak için, ayrı yaşıyorduk. Ben bu haldeyken Kerem' in gelip aşk meşk konularından konuşmasına da bozulmuştum yani.

Beni dinleyip dinlemediğini çözememeye başlamıştım. Sanki başka şeyler düşünüyordu. Bu saatte gelmememi yoksa anlattıklarıma mı kızmıştı bilemiyorum. Bir yandan bunları düşünüyor bir yandan da Seval' le olan ilişkimi anlatmayı sürdürüyordum. Anlattıklarım belki de onu hiç ilgilendirmiyordu ama o benim en iyi arkadaşımdı. Seval' le olan ilişkimin bütün ayrıntılarını anlatıp bitirivermiştim. Aramızda olan herşeyi anlatmıştım. Sevişme kısmı hariç herşeyi.

Beynim çatladı çatlıyordu. Aklıma karım geldiğinden beri Kerem' i de dinlemez olmuştum. Yine aynı konuda konuştuğu belliydi. Onu doğru dürüst dinlemediğimi anlamadığını umuyordum. Karım ne yapıyordu acaba? Bir hafta olmuş sesi soluğu çıkmamıştı. Annesine mi gitmişti acaba, belki de yazlığa gitmişti. İki yeri de aramaya korkuyordum. Annesine gittiyse durum vahim yazlığa gittiyse umut var diye geçiriyordum içimden ama öğrenmek için haraketegeçmeye cesaretim yoktu. Neden bu hallere düşmüştük? Anlaşamayan insanlar arasına biz de girmek zorunda mıydık?
'' Evet dostum, ne diyeceksin şimdi?''

Soruyu sorduğumda uykudan uyanır gibi hafif bir titremeyle doğrulmuştu Vedat.
'' Nasıl?''

Kerem umarım dalip gittiğimi anlamamıştır.
'' Anlattıklarıma ne diyeceksin diyorum Vedat''

Ağzından çıkacak lafları büyük bir heyecanla bekliyordum ama Vedat' ın konuşmaya niyeti yok gibiydi. Birasından son bir yudum aldıktan sonra şişeyi bir kenara fırlatıp ellerini kavuşturdu.
'' Ne diyeyim bilmem ki. İyi olmuş. Ben o kadını kaçırma derim''

Kerem benden ne dememi bekliyordu, niye bunları bana anlatıp fikrimi sorma ihtiyacı hissetmişti hiç bir fikrim yoktu. Bir an önce gitmesini istiyordum o kadar.
'' Ne diyeceğimi şaşırdım. Böyle söylemene çok sevindim Vedat. Neyse ben kalkayım artık. bunları sana anlatmakla nasıl rahatladım bilemezsin''

Kapıdan çıktığımda Vedat' a sarıldım ve merdivenlerden hızla inmeye başladım. Aklıma asansöre binmek gelmemişti bile. Hemen Seval' in yanına gitmeliydim.

Kapıyı kapatıp başımı dayadım bir süre. Ayakta duracak halim kalmamıştı. Kusmak üzereydim. sabahın bu saatinde Kerem' in lakırdılarını dinlemek zorunda kaldığıma inanamıyordum. Tekrar uyumanın da bir anlamı yoktu artık. Sıcak bir duş ve iyi bir kahve kendime getirirdi beni. Yattığım kanepenin yanından geçerken karmın yere düşmüş fotoğrafını gördüm. Eğilip aldım. Karımın gözlerinin içinin güldüğü bu fotoğrafına bayılırdım. O kadında geriye şimdi ne kalmşıtı diye düşünüyordum. Fotoğrafın arkasını çevirdiğimde gördüğüm yazı beni eski günlere götürüvermişti. '' Seval ve Vedat: Sonsuza kadar birlikte olmaya söz veriyorlar. 11 Mayıs 1992.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Böyle bir öykünün yazarına bir tebrik yazısı yazma
Gönderen: Anıl Gökpek / izmir
17 Nisan 2004
'İyi dostlar erken kalkar'ın, İz-edebiyat yıllığında ve site içeriğinde şu ana dek okuduğum yazıların içerisinde en iyi iki öyküden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim. Öyküde anlatımın bir karakterden diğerine gidip gelişi çok başarılı kullanılmış; okuyanda bıraktığı etki çok hoş. Bu tip bir çok yönlülüğü ben de kullanmaya çalışıyorum ve doğal olarak bu onu benim için daha da çarpıcı kılıyor. Tebrik ediyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


İbrahim Eryılmaz kimdir?

Vakit geceyarısıdır,gündüz uyumuştur şimdi ve bir kalem ağlamaktadır odamda ve ben , mülakatlarda ya da iş görüşmelerinde '' bize kendinizi anlatır mısınız'' denilecek adamlardan olamamışımdır daha.

Etkilendiği Yazarlar:
Paul Auster, Orhan Pamuk, Borges,Marquez,Bukowski, Dostoyevski, Eduardo Galeano


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İbrahim Eryılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.