GÜÇLÜ OLAN EL(L)ENSİN

Akvaryumlara gıcığım abi… Böyle dünyadan izole izole çimiyorlar ya içinde kılçıksızlar… Gözlerini manasız manasız açıp sana bakarak küçümser şekilde kuyruk sallamıyor mu Allah’ın Capon’ları… Dışarda ayazda kalmış Coli Cinsi Lassie misali titreyişimize hava kabarcığı çıkarıyo edepsizler.. “Ayyyh ama onnar eümüzün süsüüüğğ.. İçimizi rağatlatıyo…Yaşama sevinci alıyos biz aylecek bunnardan… Kızıımm Nazzlıığğ .. Bak bu turuncu olan pek kırıtık..Naazlığğ.. ay..ıy micirik bicirik.. gel kızhh.. (tınk tınk tınk akvaryumun camına vurur bordo ojeli tırnağıyla) gelhh…eeüüeee…şey!…Vehhpiii… Bunnarın yemini en son ne zaman verdiikk” diye lafı tamamlayadığından kocasına seslenen haanfediler vardır ya onları besleyen… İrikıyım olup peşinde fino gezdiren amcalar, pamuk prensesin kadrosundan çıkıp yanındaki dana kadar köpekle ( Danua mı ne onların adı) caddelerde monarşi yaratan cüceler… Sığınanlar… Başka güçlerin altında hayat bulup ete süte karşmayanın varlığından rahatsız olup onları yok etmeye örgütlü sığ mülteciler… Başımızın etiyle beslenmek bitti… Bedenlerimize göz diktiler abicim… Kemiriliyoruz… Güçlü olan el(l)ensin, sobelensin.. Ebe olsun..Çırpınsın kurtulmak için ebelikten ama sobeleyenler böcek deliğine gizlendiğinden oturup ağlarsın “Nooğğlyoo laayyynnn”

Sonununda tersine evrim.. İleri gitmekten sıkıldık değişiklik olsun diye tersine başkalaşalım geçiriyoz insanoğlu olarak.. Doğal seleksyonun çivisinin çıkış noktasına geri dönüş yani.. Zayıf olan güçlüyü yemeye başlar... Küçük Balığın İntikamı... Hamsiler “Derin Mavide” korku salmaya başladı... Birleşip, örgütlendiler.. "madem miniğiz, madem beyinlerimiz mikrop kadar, o zaman el ele verip çoğalalım... Birlik olup okyanuslara terör salalım" ŞEKLİNDE KOMİNLEŞTİLER.. Sen balina genişliğinde ve fil hassasiyetinde "yeryüzünün en büyük memelisi benim" diye sonsuza kadar öyle kalacaksın sanıyorsun ama iş memede bitmiyor değil mi...Dötü yere yakın Hamsiler dişini gösteriyor artık... Biz de kıyıya vuruyoruz, şehirde yeri bilinmeyen bir sürü fil mezarlığı var... Oralarda bira, kola neyin içiyoz, belimize kuvvet can çekişiyoruz .. Adına da dans diyoruz... Vapurda martılara değil estetik yaptırmış, papatya suyuyla rengini açtırmış kargalara simit atıyoz aslında...

Ben eskiden "yetersizlerin bir araya gelişine" gülerdim..Az da olsa bi yeterlilik elde ederiz diye birden çok yetersizin bir araya gelmesine kikirderdim.. "Oysa yetersizlikler toplamı daha büyük yetersizlik ortaya çıkarır lan yetersizler" diye dalga geçerdim... Ne salakmışım...

Şu 28 mart seçimlerinden önce caddeye asılan "beni seçin, Cihangir’i Wall Street yapcam, Şişliyi kalite manyağı yapıcam... Kadıköye KadıMETROPOL süsü verecem" şeklindeki vaadlarin yazıldığı bannerların arasına "YA BENİ Bİ SÜRE ELLEMEYİN" şeklinde bi bez afiş de ben asarak bilinçli seçmeni biraz daha yüreklendireyim istedim..."ben bi süre yokum..Ölü sevici değilseniz HOŞÇAKALINIZ" diye meydanlarda konuşma yapıp gideyim filan istedim ama olmadı... Sandıklardan mütemadiyen benim adımın çıktığını gördüm haberlerde.. Defne Bamyeli, Ali Fırca filan şaşkınlıkla izleyiciye aktardı benim nasıl süxse yaptığımı... Bütün gazeteler benden söz ediyor okursanız görürsünüz... Mobilyacılar sırtımdan ilham alarak fiskos masası imalatına başladı... Lokantalarda KUBİLİK diye menülerde adım geçiyor...Taxi şoförlerinin bir numaralı radyo kanalı filanım... Özel olan ne mi kaldı.. E tabiki hiçbişe… Her ağızda adım söylenerek seyreltiyolar varlığımı etkin kılan donanımımı…Kımıl kımıl hep bir ağızdan kemiriyolar gün ışığına çıkmamış iç organlarımı… Ben özel bi herif olduğumu sanıyordum ya… Yaklaşır mısınız biraz monitöre .. Biraz yaklaşın … Biraz daha.. Çok mühim bişe söyleyeceğim bu konuda…

Sayın okuyucu…SOBE LAN!