Neden yedek hayatlar yaşayamıyoruz ki ? sıkıldıgımızda yada sıradanlık kazandıgında diğer bir yaşamı yükleyemiyoruz kendimize. Bir yaşam kozası biçilmiş, giydirilmiş üstümüze .Bunun dışına taştıgımızda ya toplumdan dışlanıyoruz yada dışlanmanın ötesin de binbirzorlukla elde ettiğimiz kazançların kayıplarını veriyoruz...Herşeyden öte. bu biçilmiş yaşama öyle alışıyoruz ki uygulamaya geçiremediğimiz ,geçirmek istediğimiz her düşünce henüz yaşanmamışken bizi dar agacında bogazlar gibi.Hayata sıkı sıkı tutunmaya çalıştıgım uçurumunda kenarındaki o ince dal hergün biraz daha direncini yitirmekte ve ben her an dibe daha yakın hissediyorum kendimi... Cesaret ve yaşam hüclerim hergeçen günün şartlarına birer kayıpla yenik düşmekte.Tik! Tak ! ‘layan her bir bir vuruş, yanlışlara bir adım daha yaklaştırıyor beni, biçilmiş yaşamıma ördüğüm o kaya parçaları tortu halini alırken daha bir ufalanıyor daha bir esniyor..Korkuyorum yaşama yenik düşmekten, yaşamdan öte ,içimdeki o arzularla , dilleklerle bastırlmış o deliye , o gözü kara canavara....”