İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Ben dolmuştayım, o ise ışıklarda durmuş, karşıya geçmeyi bekliyor. Ben sıkıntılıyım ve etrafa bakınıyorum, o da sıkıntılı gözüküyor, belki de gözüme takılmasının sebebi bu... Benim yaşlarımda olması da bir sebep olmalı... Hemcinsim olması da... Hep merak ettiğim “öteki dünyalar” da bir sebep evet, biliyorum... Kırmızı yandı bize... Karşıdan karşıya geçiyor... Yürüyüşü bana mı benziyor ne? Giyim kuşamına bakıyorum... Hiç fena değil, saçları kendinden sarı sanırım ama gösterişli bir saç değil, doğal... Uzun bir paltosu var, elleri cepte, hafif önüne baka baka gidiyor... (Ona da “kambur yürüme” diyor mudur arkadaşları arada, bana dedikleri gibi...) Hızlanıyor ve yol alıyoruz... Hüznü bana benzeyen kızı, gözlerim, terk etmek zorunda kalıyor. Hayat onu nereye götürüyor, beni nereye acaba diye düşünüyorum... Cevapsız sorularıma bir yenisini katmış olmanın farkındalığıyla... Radyoyu açıyor dolmuşun şoförü... Haberler... Daha doğrusu “felaket tellallığı”... Kazalar, ölümler, memleket meseleleri, para, piyasa, neyse sona erdi haberler, sıra müzikte... Daha doğrusu “ses kirliliği”... Tamam, tamam çok fazla yakındım... Dolmuştan iniyorum ve yanıma gelen küçücük bir kız, elinde kalemler... Kızın şirinliği ve yoksulluğu içimdeki insani duyguları kabartırken onlara para vermenin yasaklandığı, zaten mantık olarak herkesin, onlara para vererek hiçbir şeyi düzeltemeyip tam tersi daha kötüye götürdüğümüz düşüncesi, aklımı çelen meleğe karşı şeytan işlevi gören fikirler haline geliyor... Ne yapacağımı bilmez bir şekilde oradan uzaklaşırken müthiş bir gürültüyle irkiliyorum... Hızından sadece lüks olduğunu zorlukla anlayabildiğim bir arabanın sesi bu... Aklıma trafik kazalarında hayatlarını kaybeden gencecik insanlar geliverdi... Hayır, iyi şeyler düşünmeliyim... Sahile yakın bir yerdeyim... Kıpkırmızı batmakta olan güneşe bakıyorum, bir anda güneş fona dönüşüyor çünkü daha yakınımda el ele bir çift görüyorum sahilde dolaşmaya çıkmış, gözümle fotoğraflarını çekiyorum arka fonları kıpkızıl bir güneş... Fotoğraf kalp şeklinde kesilip konabilir çerçeveye ve........ Gene başka hayatlardayım tanrım ne yapıyorum ben? Bir küçük erkek çocuğu görüyorum annesinin elinden sımsıkı tutmuş, tombul mu tombul, şirin mi şirin... Her zaman bir erkek çocuk istemiş olmamın verdiği heyecanla çocuğu izliyorum... Mutluluğu düşlüyorum... Annelik hissini... Çocuk kokusunu... Aitlik.... Hayat her şeye rağmen güzel mi ne? Girdiğim kafede leziz bir kahve içeceğim az sonra.... Beynimi boşaltacağım... Yalnızlığımın tadını çıkaracağım... Tıpkı bu şehir gibi... Yalnız, yağmurlu, ama asil...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Melis, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |