..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > kutlu ahmet




27 Ocak 2005
Dönme Dolap  
kutlu ahmet


:BJAF:

Koskoca yedi ayın muhasebesinin yapılacağı bu günü bir haftadır bekliyordu genç müzisyen. Hayatına onun kadar giren fazla insan yoktu etrafında. Üç beş seçilmişten biriydi görüşeceği kimlik. Aslında net bir kimliği vardı ama müzisyenin kafasındaki yeri buğün oluşacaktı.

Odasının önüne geldiğinde içeriyi dinleyerek uygun olmayan bir zamanı yokladı müzisyen. Çünkü görüşme önemliydi ve başkaları ile paylaşılacak kollektif bir alandan uzak ; tamamen iki kişi arasında başlayıp bitecek bir sınav olacaktı. Oldu olası kapı önlerinde beklemeyi sevmezdi .Fakülte yıllarından kalma bir nefretti bu. Elinde dev gibi çalgısı ile o yüksek evrenkent hocalarının kapıları önünde basit bir pasajın yorumu için beklemek zorunda kalırdı hep.

Aslında haline şükretmeliydi. Diğerleri kendisi gibi başka başka işlerde çalışmak zorunda olmadıkları için zamanında derslere yetişip zamanında sınavlarına girebiliyorlardı. O ise zamanında girdiği tek bir sınav hatırlamıyordu.

içerideki konuşmaları duyunca uzun bir offff savurdu koridorun sonuna doğru. Sırtını duvara verip beklemeye ve dev gibi çalgısının yanında olmayışına şükretti. içeride neler söyleyecek , neler konuşacaktı? Planlamamıştı bu kez. Olacaksa olurdu ; olmazsa da "herkes kendi yoluna" diyerek çıkardı odadan. Daha önce yapmıştı gene yapardı.

Tam bunları düşünürken içerideki insanlar güle oynaya çıktılar dışarı. " Evet ; sıran geldi, gir ve oyna bakalım" dedi. Heyecanlıydı biraz. Çünkü bu kez kullandığı yöntem farklı olmuş, onu sınav yapacağı öğrenciye borçlu çıkartmıştı. " Ne yapabilirdim çok zorladı beni" diyerek; mantığa bürümeye çalıştı davranışını.

Bir hafta kadar önce kimliksiz arkadaşı onu çok kızdırmış ve küstahlık sınırlarından çok çok daha içerilerde voltalar atarak oldukça derin kesikler bırakmıştı müzisyenin yanaklarında. Ve müzisyen ne zaman aynaya baksa bu kesikler birden ete kemiğe bürünüp haddimizi bildirmeyecek misin?" diye tahrik ediyorlardı onu. Çok acıtmamıştı aslında kesikler onu ama birilerinin volta alanlarının belirlenmesi gerekiyordu.

Müzisyen bu amaçla oturup öyle bir partisyon döşendi ki. En beceriksiz müzik adamında bile derin yaralar açmadan çıkmayacak oklarını kullandı. Aklına askerde gördüğü bir mermi türü geldi. Bu mermi zırhlı araca girerken aracın bedenini oyuyor ve içeride patlayarak bütün iç organizmaları paramparça ederek geri dönüşü mümkün olmayan yaralar açardı düşman kuvvetleri üzerinde. Bu kadar acımasızca yüklendiği için inceden bir azap çekiyordu müzisyen ama karşısında ki de hak etmişti bu tür bir silahı.

Oldu işte bir kere ne yapabilirdim” dedi odaya doğru yönelirken ,zaten bu gün netleşecekti herşey ; ya onunla ya da onsuz devam edecekti.

Kapıya geldi ve üç keskin tıklama yarattı kapı üzerinde.Orta parmağını kullanırdı bu tür bir mesaj verilmesi gereken zamanda. Bu keskin tıklamalara aynı keskinlikte bir buyurun karşılık verdi. Hazırım gel de bul belanı mesajını anında hissetti. Karşısındaki az önce neşeliydi yoksa vuruşumdan mı tanıdı beni diye düşündü. Anında aklına geldi.Gerçekten de vuruşundan tanımıştı karşıdaki.Hatta bir keresinde söylemişti de “senin geldiğini kapıyı vuruşundan biliyorum” demişti.
Gülmek istedi müzisyen ama şu anda en son yapılacak şey gülümsemek olurdu. Çünkü net bir ortam gerekliydi.İkisi de kartlarını açmış ve zorlu bir meydan savaşından oldukça yorgun çıkmışlardı.

Göz göze geldiler iki ciddi surat karşılıklı restleşti.
“Emanetim ne durumda” dedi müzisyen.
“ Hazır , istersen alabilirsin.” dendi karşıdan.
Bu diyalog bile arkadaşın sınavı veremediğini gösteriyordu aslında ; karşısındaki bir zarfın içindeki emaneti çıkarırken müzisyen ona bir şans daha verebileceğini düşünüp , uygun zamanı bekledi.

Zarf uzatılırken elini uzattı. Bir tek şey soracağım dedi.(Az önce söylediği son şans bu sorunun içindeydi.)
Karşıdan bu uzlaşmacı tavra karşı net bir “hayır” yanıtı alınca “tamam” dedi.
Üstelik oldukça keskin hayır’ın ardından bir de “soru sormak yasak” denince “ o zaman; ne koşulları değerlendirecek zamana ne de bu işin devamına gerek yok” dedi müzisyen.

Tam çıkarken Amerikan filmlerindeki gibi ne arkasından seslenildi ne de kolundan tutulup içten bir gülümseme ile af dilenildi.
Tam bir gerçeklikte yaşandı her şey. Öylesine gerçekti ki karşısında ki onun yüzüne dahi bakmamıştı o çıkarken. Müzisyen düşündü ve sağ omzunun üzerinden kayıtsız bir hoşçakal savurarak çıktı odadan.Ona da bir cevap gelmedi. Beklemek de hata olurdu ya!
Aylardır yürüdüğü koridorda yürürken bu koridorlarda ki anılarla uğraşmaktansa , dönen koca dünya da neleri yakalayabileceğinin hesabını yapıyordu.

Merdivenlerden inip karşısına ilk çıkan çöp tenekesine nazik bir şekilde bıraktı az önce eline tutuşturulan emanetini.
Dolaba doğru koşmaya başladı.Allah’tan hızlı dönmüyordu dolap. Diğer tüm arkadaşları dolaptan gülerek ona bakıyor “ koş koş” diye bağırıyorlardı. Hatta bir tanesi ki en sevdiği idi dolabın atından inip kenardaki demirden tutarak kendisini dışarıya sarkıtmış uzattığı elini tutması için müzisyene haykırıyordu.

Hızlanmaya başlamıştı dolap. Belliydi ki onun için yavaşlatmıştı dostları dolabı. Daha da hızlandı çok çok daha hızlı koşmaya başladı müzisyen. Yakalayıverdi dostunun elini. Tam üzerindeydi artık dolabın. Arkadaşları hemen toplandılar başına. Sarıldılar ona en içten kollarla. En içten öpücüklerle karşıladılar.
Tam geride bıraktığına bakacakken müzisyen. Onu dolaba çeken dostu “bakma artık geriye ,bakma ki uğursuzluk getirmesin” diyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


kutlu ahmet kimdir?

çeliskiler , içgörü ,kaos ,dil ve etimoloji ,sanat

Etkilendiği Yazarlar:
gündüz vassaf ,russell ,kafka ,eski sevgilim ,sevan nisanyan usta ,öyle bir soru ki bu emin olun ben yazmaktan sikilmam ama siz okumaktan sikilirsiniz.son olarak hayyam...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © kutlu ahmet, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.