Alıştım yokluğuna. Alıştım sensizken senle yaşamaya. Yaşamak için alışmamak gerek hayata. Ölmek demek sanki alışmak. Kaybetmek her günün her anın içindeki farklılığı ve muhteşemliği. Sanki herşey aynı ve herşey farklı. Farklı veya aynı olması bakış açısına bağlı. Her gün aynıdır ve farksızdır diğerinden alışanlar için ve yaşanan her an o kadar farklıdır, muhteşemdir hayata alışmamayı başaranlar için. Ben sana alıştım ama alışmamayı senden öğrendim. Sen yokken de varken de aynısın benim için ikisine de alıştım. Hatta alışmaya da alıştım. Alışmamak hayata ne kadar zor ve başaranlar için bir o kadar muhteşem. Her an herşey değişir hayatta, o kadar hızlı değişir ki farkedemeyiz bile; değişime alıştık. Her günün ben farklıyım diye tekrar tekrar haykırışlarını duymaz olduk; duymamaya alıştık. Farkında mıyız her nefes alışımızda farklı havayı soluduğumuzun, her gün farklı güneşin doğduğunun. Bir göz kırpmamız kadar geçen süre içinde dünyada ne kadar çok şeyin değiştiğinin; değişmeye alıştık, değişmeye kayıtsız kalmaya da. Dünya muhteşem bir hızla dönerken bir adımımızla aslında uzayda inanılmaz mesafeleri geride bıraktığımızın farkında mıyız? Adımlarımıza da alıştık. İnsan nelere alışmıyor ki hayatta. Alışılmış şeyler yaşıyor alışanlar, muhteşem şeyler yaşıyor alışmamayı başaranlar. Sana da alıştım yokluğuna da ama alışmamayı ve her günü farklı yaşamayı senden öğrendim. Alıştık birbirimize ve sıradan oldu bitti herşey birden. Söz ver bana alışmadan yaşamaya, eğer bir gün alışırsam yaşamaya ölmüştür diye gömsünler toprağa.