Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
HAMAMBÖCEĞİ O günü soluruz hepimiz, boş ve amaçsız bazen. Belki de meşgul ama anlamsız amaçlarla. Başlangıçlar yaşarız; ürkek yada içten, ucuz pazarlıklarla. Bitişler olur içimizde. Sessiz kalır içimiz anlık, susmaz bazen içlerimiz, bitişler olur gürültülü, seyirlik. Sonrası gözyaşları... İbret alırız bazen. Ya da güleriz bıyık altından. Yaşamında ilişkisi olan ürperir. Bazılarımız daha nesnel. Görmeyiz bile bazen bunları, hüzün denizinde yüzeriz. İçimize döneriz, yumak olur bedenimiz . En içte biz. Kalabalık oluruz bazen, aslında herbirimiz yalnız. Ama bir arada unuturuz bizi. Parçası olduğuna inandırırız kendimizi kalabalığın. Bazen kalabalıkta inanır buna. Öylesi bir oyun oynarız.Düşünmediğimiz zamanların dinginliğini yaşarız. Gürültünün tanımlanmaz huzurunu. Ateşlensin isteriz bedenlerimiz. Şişe diplerini buluruz. Damarlarımızı zorlarız. Müzik özrü olur kabımıza sığamamaların. Bizi unutmak adına yaparız bunları. Ertesilerde kendimizin de yapacaklarını üzerine giymiş insanları gülerek izleriz bazen. Ertesilerde kendimizinde bizi unutmak isteyeceğini bildiğimiz halde yaparız bunu. Başkalarının gözbebeklerine bakıp yansımaları görmek yetmez olur. Bir kaç saniye olsun, dışarıdan bizi görmek ütopyasının peşine düşeriz. Yana bir adım atıp, ruhumuzu sıyırmak isteriz bedenimizden. Sıcak bedeni sarmanın masum şehveti, derinliğe doğru sonsuz bir dalış, gözleri bağlı, ruhuyla gören biz, yalnız o anın kokusu, en dibine dek içe çekilen, dizeleri o an oluşan, ağızdan çıktığı an şiire dönüşen kelimeler gibi, ne kadar biz veya ne kadar bir başkası olduğumuzu anlayamadığımız zamanlar... Bazen tam zirvedeyken, öylesine ucundayken zaferin, belki coşku bile varken, nefes nefeseyken, kulağında sadece kalp atışlarını duyarken, kim olduğun değilde o an önemliyken, etiketinden sıyrılmışken, bu duygunun sonsuz olmasını dilerken, orada nokta koymak ve yok olmak isteriz. Büyük bir gürültüyle patlamak, en küçük zerreye kadar parçalanmak fikrini düşünmek hiç bu kadar zevk vermez bir daha. Sonra o anda geçer, yalnız biz kalırız geriye. Zaman seni sana bırakır. Kozamızdan çıkamayışımız, bedenimizden sıyrılamayışımızla biz. Kendilerine mahkum oluşlarını görmezden gelip, yaşantıları boyunca hiçbirşeye mahkum olmayışlarıyla övünen ahmaklar ordusu. Öyle ise yaşamamız gereken bir ömür vardır. Üzerine filit sıkılana dek yaşaması gereken bir hamamböceği gibi düşünmeden yaşanacak. OGÜL Y.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © OGÜL Y., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |