Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
İşte yine bir günün sona erişini izliyorum. Güneşin kızıllığı kaplarken etrafı, ufukta alaca karanlığın mızrakları bu tatlı pembeliği karanlığa boğmanın hesaplarını yapıyor. Bu tatlı hülyadan uyanmanın verdiği esriklik az sonra beynime batan kıymık gibi düşüncelerle beni kendime getiriyor. Sen yoksun! Gözlerim tatlı rüyalar görmeye hasret. Uykusuz geçen gecelerin Yusuf yüzlüsünü bekliyorum yüreğimde ümit tomurcukları. . . Gecenin yarı karanlığında miraca yükselir gibi yere koyduğum başım bir türkünün tatlı mısralarıyla zonklamaya başlıyor. Sen gelmez oldun! Ağlamayı unutmuş gözlerimin sönmeye yüz tutmuş ışıltılarında denizler ötesindeki sevgiliye köprüler kurdum. Ama ne çare. . . Yüreğimin kurumuş çöllere dönmüş, yarıklarına göz yaşlarım kafi gelmiyor. Islattığım kirpiklerim gecenin siyah zülüflerinde aydınlık iklimler açmaya yetmiyor. Biliyorum daha fazlası lazım. Ya Rabbi Sana kullukta, rıza istikametinde bir şeyler yapmaya çalışırken yaptığımız hatalar biliyorum ki bu aydınlık iklimlerin doğmasına engel. Ama senden başka kapı yok ki. . . Allah'ım bahtına düştüm! deyip sızlanan ve Ne olur Allah’ım insanlar Seni tanısın, Sana inansın! diyenler adına ben de dergahına yüz sürüyor, diliyor ve dileniyorum. Bülbüllerin baharı müjdelemesi, çiçeklerin açması, yağmurun bereketi bu dünya adına çok şey demek olsa da zehirli bir ok gibi kalbime saplanan nimetlerin şükrünü eda edememe yükü ve sorumluluğu altında iki büklüm olmam gerekmez mi? Sen gelmez oldun. Doğmaz oldun rüyalarımıza bir güneş misali. Aydınlatmaz oldun gecelerimizi. Su serpmez oldun yanık yüreklerimize ve biz türkülerimize gergef gergef işledik bu acı sevdayı. Kaç kere tövbe ettik? Kaç kere biatimizi yeniledik? Kaç kere bunun ıstırabıyla iştahımız kesildi, yaş gelmez oldu göz pınarlarımızdan? Günde kaç kez dudaklarımızdan dökülen Sen oldun Bunlar olmayınca. . . Sen gelmez oldun! Sormadık ahvalini ve senin hayretler içerisinde bıraktık, kırgın ve mahzun. . . Sitemin bizedir biliyoruz. Istırabına ortak olamadık, gönlümüzü Onunla dolduramadık. Düşmanlarımıza bile kendimizi kabul ettiremedik. Kendimizi Ona adayamadık. Ve adanmış ruhlara yoldaş olamadık. Bezm-i elestte verdiğimiz sözlere sadık kalamadık. Sen sadakat ver Allah’ım! Güz yağmurlarıyla yıkamaya çalıştığım kirli yüreğimi tertemiz kaselerde de olsa Sana sunmaya yüzüm yok. Al beni de yanına, aç kapalı kapılarımızı, kalplerimizi. Kulum ne ile geldin bana? diyenlerin Sana geldikleriyle gelmeyi nasip eyle bana da. Gün batımlarında içimize sensizliğin hasreti çöreklenince tatlı hülyalarınla kendimizden geçir bizi Allah'ım! Kalp iniltilerimizi duyurmaya ve kulaklarımızı ötelere açıp gözlerimizi cennet yamaçlarına dikmeye , hasılı Sen bize gelmezsen bizi Sana gelmeye ve dergahına yüz sürmeye talihli kullarından eyle Allah'ım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ALİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |