Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
THE RAPORE DATE FROM DEL SINYORE COMPANY SELYAMANÜS MEDICAL Bu günkü nöbetim yine sessiz yine sensiz yine biçare bir o kadarda sade ve de İstanbul-Ankara hızlı tren hattı gibi bir ciğerimden diğer ciğerime kazasız ve belalı delip geçiyordu. Saniyeler akreple yelkovan arasında horan teperken ahenkle dans eden saçlarım yeter lan fidayda yok mu bu kasette diye haykırıyordu. Canım acıyordu belki de . Gözlerim dalıyordu. Gözlerim kan çanağı içinde tüm uydu hattını karıncalanmadan next starın sunduğu KURTLAR VADİSİ gibi çekiyordu. Ne çanaktı be! Gece çanaklardan başka düşünemiyorsun ki!Uyku kanıma giriyordu. Benimle yat diyordu en romantiğinden. Ama uyumamalıydım. Bu poliklinik bizim di dayanırdım her şeye. Belki de yaşanması gerekiyordu bu manyak saatlerin uyumayarak deskte. Uyursam sevmezlerdi beni. Kimse yanına çağırıp belki de bir daha öpmezdi al yanaklarımı. Ebem öptürme kimseye dese de yanaklarımı. Nöbet kutsaldı tutmalıydım bu nöbeti. Silah verseler elime çapraza geçip hastaları güvenli bir şekilde poliklinikten içeri alasım geliyordu adeta. Öyle bir motive olmuştum ki saygımdan, isteseler verecek hale geliyordum hasta memnuniyeti olsun diye. Belki de bir şeylerimi(lan aslında her şeyimi) kaybedecektim ama hasta kaybını göze alamazdım. Hastalar bizim kutsal varlıklarımızdı. Onlar sız ne yapabilirdik ki. En malından en anlayışlısına kadar onlar bizim güllerimiz onlar bizim döner ekmeğimizdi. Ve ben acizane bir tavırla kapıda tüm özel hayatımı silip iş hayıtımı düşünüyordum ve de hastaları böyle bekliyordum. (bu biraz yalan ama the rapore del sinyore affetmez gerçeği ) Arada dalıyordum geçmişe,ben geçmişe dalıyordum o ise bana tümden dalıyordu. Belki de kayıyordum bir dağdan diğer dağa bir daldan diğer dala. Gökyüzünde yıldızlar bir yerlere,dışarıda mart ayının kedileri kendi kendilerine,içeride 2004 ün ems leri de bana kayıyordu.Sanki kayak merkeziydi mübarek kayan kayanaydı. Bazen karanlıkta şu parktakiler kedimi yoksa bizim hastalardan ikisi mi diyordum ama uykusuzluğumdan hayal gördüğümü biliyordum aslında.(şerefsizim kedi değillerdi) kediler yıldızlara, parktakilerde kedilere mı özendi diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Dışarı ise soğuktu, Belediyenin o sahte ışıkları sahte bir dereceyle beni ısıtmaya çalışıyordu ama ben sıcaktım zaten, Belediye bunu bilmiyordu. Polikliniğimiz o alevli gaz ayarı sona dayanmıştı.Hiç bitmeyen doğal gazımız her zaman kendi kendine doluyordu. O doluyordu biz donuyorduk(yani eskiden şimdi çok iyi). Sonra biraz dolaştım odaları. Odalar anılarla kokuyordu. Duvarlar ah bir dilimiz olsa da konuşsak diye gözlerimin içine bakıyordu. Sanki gaipten sesler o anları anlatıyordu. Sonrada biraz deske baktım benim anılarım canlandı birden. O an sanki salondaki tüm ışıklar birden sönmüştü. Mum ışığı almıştı her yeri.(elektrik kesilmişti de çaktırmayın). Dediğim gibi bir deske baktım oturduğu yere baktım,telefonun avizesinde hala mı onun kokusu kokar ben galiba ona aşık olmuştum. O hesap makinasında ne güzel çarpma bölme hatta bizim bilmediğimiz entegral,logaritma fonksiyon,türev yaparak kasasını hesaplıyordu,telefona online bir sesle ne güzel cevap veriyordu. Öyle güzel cevap veriyordu ki telefonun ucundaki hastalar’’ya bu bir teyp kaydı olmalı diye onu tiye bile almıyorlardı. Öyle güzel hasta kaydı mı yapılır,öyle güzel dosyamı açılır Allahım bu bir rüyamıdır dediğim günler aklıma geliyordu. Bir defasında bir hastayı öyle güzel yönlendirmişti ki hasta demete değil,gazino memete gitmişti. Muayene yerine muayne kısaltması yapıyordu ki ne kadar pratik olduğunu gösteriyordu bize. Ve poliklinik çok kazansın diye bir test olan HbsAg testini istem kağıdına Hbs ve Ag testi olarak iki kalemde yazıyordu ki iki fiyat alayım diye. Öyle güzel cbc yazıyordu ki onun nasıl çalışkan olduğunu anlamamıza yetsin diye(sibisi). Ve son olarak en güzel kelimeleriydi onun. TEYZECİĞİM DOKTAR BEY ŞİMDİK GELİR.Ve bütün bunlardan sonra diş aletlerini cezalandırdım. Öfkemi onlardan almamalıydım ama elimden ne gelirdi. Neden sevmedin dedim ve kızdım heriye. Belki henüz tanımadınız birbirinizi.Yaşayacak çok şeyiniz vardı. O sana labordenti arayacaktı belki de en duygusalından. Belki de şimdik geliyor doktorumuz diyecekti en şimdik deyişinden. Yapamadınız değil mi anlaşamadınız şu döt kadar yerde. Bugün yapılanlar 1- Acile şöyle bakıp saçlarımın temizliği ve düzenini sağladım 2- Diş aletlerini cezalandırmak zorunda kaldım 3- Sedye örtülerinde bir şeyler aradım ama bulamadım 4- Mutfağı ve odaları paso dolanıp stres attım,stres düzenimi sağladım 5- Kadın doğum aletlerini kendi aletlerimle karıştırdım sabaha kadar işin içinden çıkamadım... Nöb: Lab+Nöb:Rad SEYİT ALTUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SEYİT ALTUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |