 • İzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler |
1
|
|
|
|
Her insanın yemek, kitap, renk zevki farklıdır. Hani bilmiyorum ama acaba ağız tadına benzer bir zihin tadı da var mıdır insanların? Mutlaka olmalı diye düşünüyorum… Yoksa insan okuduklarını, gördüklerini; “iyi, “güzel”, “çirkin” ve “kötü” diye nasıl ayırabilir ki? |
|
2
|
|
|
|
Fâtih Sultan Mehmed Han İstanbul’u maddi olarak 21 yaşında fethetmeye muvaffak olmuştur.Zâten bu gerçeği de bilmeyen yok gibidir.Ancak onun asıl fetih yaşı bana göre 19’dur.
|
|
3
|
|
|
|
Severek ayrılmak, erişilmezin yürekteki sancısı, yalnızlığın dinmeyen acısıdır.
ERDEN ERKİN |
|
4
|
|
|
|
Ben, sensizken herşeye küstüm.
Narçiçeğinin yere düşmesiyle ben de düştüm...
ERDEN ERKİN |
|
5
|
|
|
|
Bilmiyorum şimdi kiminlesin, nerde? Eğer düşmeseydim ayrılıklarla derde, seninle çok mutlu olurdum, olur olmaz her yerde...
Ne olur gitme! Kal...Bitmesin bu masal...
ERDEN ERKİN... |
|
6
|
|
|
|
23 Nisan; bir ulusun kurtuluş kararının alındığı gün.
23 Nisan; bir kahramanın ulus için hayatından vazgeçtiği gün.
|
|
7
|
|
|
|
Hem bir bütün olarak hem de her köşesi ayrı bir yaşamdır. Yaşayabilen, tadabilen bilir dtcfli olmanın ayrımını. |
|
8
|
|
|
|
Bir rüya görüyorsunuz; televizyonda gördüğünüz her şeyi satın alıp kullanma, asla gidemeyeceğiniz konserlere gidip dans edebilme hakkı ve asla ölmeyeceğiniz bir nüfus cüzdanı veren bir dünyadasınız desem. Daha da ötesi bunun gerçek bir rüya olduğunu söylesem. |
|
9
|
|
|
|
Yağmurlu bir İstanbul’du karşılayan beni.Alıp elimden bahtım kadar kara bavulumu buyur etti, Kızkulesi’ne karşı, yüreğinin en göz alıcı köşesine.Bir başka bakıyordu gözleri, elleri bir başka dokunuyordu saçlarıma, acıyor muydu bana?Gözlerimdek |
|
10
|
|
|
|
Özellikle pandemi sürecinden önce her haftasonu kendime de zaman ayırıp İstanbul’un kitaplara hatta tarihe konu olmuş mahallelerini, sokaklarını motosikletimle yavaşça dolaşır o yazarların hissedip dile getirdiği gibi ben de aynı duyguları yaşamaya çalışırdım…
|
|
11
|
|
|
|
Bazı destanlar
Bazı kahramanlıklar vardır ki ne kelimelerle anlatabilirsiniz
Ne cümleler taşıyabilir onların hikayesini..
Bu kahramanlığı en güzel mısralarla gönül atlasımıza sunan Büyük Şairimiz’in başka bir mısrasında dediği gibi :
-Ağlarım ağlatamam hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzârım..
|
|
12
|
|
|
|
-Niye uçmuyor İnci?
-Uçar bir gün… |
|
13
|
|
|
|
Bir emekli olarak, öğretmenler gününü kutlayacağım için üzgünüm. |
|
14
|
|
|
|
Bir rüya görüyorsunuz; televizyonda gördüğünüz her şeyi satın alıp kullanma, asla gidemeyeceğiniz konserlere gidip dans edebilme hakkı ve asla ölmeyeceğiniz bir nüfus cüzdanı veren bir dünyadasınız desem. Daha da ötesi bunun gerçek bir rüya olduğunu söylesem. |
|
15
|
|
|
|
“Tanrıları ve insanları yaratan sen, kutsal ve ilahi sayı. Engin ve saf birlik ile başlayan kutsal rakamı, kutsal rakamı 4 gelinceye kadar, hepsini yaratan, hepsini içeren, hepsini bağlayan, ilk doğan, asla vazgeçmeyen, asla yorulmayan, kutsal 10’a…”
Bu duayı yaptıktan sonra üçgen üzerine tapınmak, ona inanmak ve yemin etmek zorundaydılar. Bütün bu tapınmaların ardından tetraktik matematiği onlara öğrettiği için Pisagor’un ta kendisine yemin ediyorlardı. Bir tanrı gibi! |
|
16
|
|
|
|
Bir reel video kadar kısa anlatılan, romanlar kadar uzun çabaların sonucu oluşan kısacık bir hayat, kocaman bir hayal....
|
|
17
|
|
|
|
Geldiler…
Sözü şerh edip renk katmaya geldiler. Daha iyi anlaşılsın diye sözler sayfa sayfa nakışladılar kitapları. Aşk hikâyelerinin duygusallığını, fabllerin öğreticiliğini, efsanelerin hayalperestliklerini ve siyerlerin kutsallıklarını kendi anladıkları şekilde resmettiler, daha iyi anlayalım diye okuduklarımızı.
|
|
18
|
|
|
|
En az sizin kadar suçluyum.
Hadi son kez paylaşalım!
Hadi suçlarınızın yarısını verin... |
|
19
|
|
|
|
Başka zamanlara ertelendik.
Zamansızlıkta kayboluyorum.
|
|
20
|
|
|
|
97 yılında İstanbul’a yeni gelmiş henüz 17, yaşında her işi koşarak; heyecanla, aşkla ve şevkle yapmaya gayret gösteren bir gençtim… O yıllarda Ortadoğu Gazetesi’nde işe girmiş henüz 2-3 aylık bir emekçiydim.
|
|