..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan kendini bilmeli. Gerçeği keşfetmeye yaramasa da, yaşamayı öğretiyor. Ve bundan daha güzel birşey yok. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > nermin




9 Şubat 2006
Kelime Oyunu  
Kırmızı Aşk

nermin


Her yeni güne merhaba derken hayat, dışarıda kaç insan paylaşır yalnızlığını, ya da kaç insanı konuk edersin kalbindeki özlem sofrasına? Yakamadığın tek bir sigaranın hayal kırıklığından sonra sabaha kadar yaktığın kaç sigaranın zevkine vardın acaba? Hala onca kelimelerle anlamlı cümleler kurmak için dolaşırken kalemin beyaz kağıtlarda ve her seferinde yenilgiyi yüklenirken omuzların, böyle beklemek niye? Keşfedilmek, aranılmayı ummak niye? İhanetin perdesi kırmızıyken kırmızı aşkın tutkusuna kapılma arzusu niye?..


:BEJA:
Sonu gelmeyen bekleyişlerle sarıp sarmalanırken haftalar ve sabahlara umut taşımazken geceler, ihanetlerin üstü kırmızı perdelerle örtünürken, hasret örümcek ağı gibi yaparken oyasını etrafında, onca ihanetlerin tokatlarını yemiş ve onca mutsuz insanların çemberinde sıkışmışken yaşamın, kırmızı bir aşkın büyüsüne kapılmayı ne denli arzuluyor yüreğin. Her şeyi düşünürsün, fakat hiçbir şeyi düşünmediğini anladığında bir boşluğun ortasında çırpınırsın, sudan çıkmış balık gibi. Yaşarken yalnızlığın alışılmış kuytusunda, tek başına olmadığının minnetini duyarken içten içe, gecenin füsunkar ve eşyaların suskun çok sesliliğinin eşliğinde kelimeleri yan yana getirip cümleler kurmaya çalışırsın; uzun, noktasını koymaya kıyamadığın kelimeler sıralarsın cümle diye. Anlamsız olduklarının farkına vardığında içinden bir ses yükselir, yalnızca kendi duyduğun. Beyninin en kuytularını bir kez daha yoklarsın, kalbe giden yolları tararsın, bir kez daha denersin kelime oyununu, bir ses daha yükselir içinden...Bu sessiz çığlıkların kulak delen gürültüsünü bastırmak için açarsın camları, doldurursun odayı soğuk havayla, kulak verirsin dışarıdan gelen her sese. Doğanın karanlık yüzüne çevirirsin yüzünü. Karanlığın yağmurlu havası çeker seni dışarıya. Beyninde kelimeler, sırtında kelime oyununa yenik düşmüşlüğün ezikliği, kalbinin ıssız dehlizlerinde kırmızı aşkın özlemi ve ulaşılmazlığı, atarsın bedenini çöplükte eşelenen martıların yanına. Kayalıklara çarpan dalgaların köpüklü beyazına kaptırırsın gönlünü bir an. Beyninde kelimeler, sırtında kelime oyununa yenik düşmüşlüğün ezikliği, kalbinde kırmızı aşka duyulan sınırsız özlemle bir kaya parçası gibi saf tutarsın kayalıkların yanında. Boynu bükük çocukluğunda bastırılmış nice duyguların öfkesiyle kavrulurken benliğin, yaşanan onca hayal ve gerçek kırıklıklarını sıralarsın peş peşe. Daralmış yüreğinde hissedersin acının katmerini...
Tütün kokusu gelir burnuna, ıslanmış cebinden buruşuk bir paket çıkarırsın günlerce unutulmuş, çakmağını terk ettiğin mekanda unutmuşsun, yakamazsın. El atarsın ihtimal verdiğin her boş cebe ve boş çıkar umutların. Zor olan da bu olsa gerek...Oysa nasıl da yakasın gelmişti sigarayı, tüttürmek yağmurun altında ve üfürmek dumanını çaresizliğin göbeğine ve arzulanan kırmızı aşkın hasretine. Beyninde kelimeler, sırtında kelime oyununa yenik düşmüşlüğün ezikliği, kalbinde özlem, elinde yakamadığın sigaran...Üşürsün iliğine kadar, yağmur yalar bir bebek gibi yüzünü gözünü, sırılsıklam aşık olmak varken, sırılsıklam tutarsın terk ettiğin mekanın yolunu. Yalnızlığın koynunda okşanmak için tek başına olmadığın bir hücre dünyanın kapısını açarsın anahtarla. Sıcak buhar banyosu iyi gelir düşüncesiyle atarsın bedenini bu kez banyoya, dalarsın sıcak suyun altına. Beyninde kelimeler, sırtında kelime oyununa yenik düşmüşlüğün ezikliği, kalbinde özlem, elinde yakamadığın sigaradan kalma boşluk ve çaresizlik....
     Her yeni güne merhaba derken hayat, dışarıda kaç insan paylaşır yalnızlığını, ya da kaç insanı konuk edersin kalbindeki özlem sofrasına? Yakamadığın tek bir sigaranın hayal kırıklığından sonra sabaha kadar yaktığın kaç sigaranın zevkine vardın acaba? Hala onca kelimelerle anlamlı cümleler kurmak için dolaşırken kalemin beyaz kağıtlarda ve her seferinde yenilgiyi yüklenirken omuzların, böyle beklemek niye? Keşfedilmek, aranılmayı ummak niye? İhanetin perdesi kırmızıyken kırmızı aşkın tutkusuna kapılma arzusu niye? Bazen tek bir kelime upuzun cümlelere bedel. Ve o tek kelimeleri yan yana getirmektense ayrı-ayrı ya da alt alta sıralarken, doğacak onca anlamdan mahrum olmak niye?..
      İçinde taşıdığın, sanki sana değil, yaşlı birisine ait olan kalbin hangi yıpranmamış köşesine alacaksın kırmızı aşkı? Öfkeden, nefretten, umutsuzluktan, çaresizlikten artan kuytu köşe kaldı mı yüreğinde? Asırlık ağaç kökü gibi yayılmamış mı intikam hissi bütün duyularına? Kimden, neden, niçin rahatsız oluyorsun bu denli ve bu denli niçin küsmüşsün kelimelere? Neden illaki cümleler?..
     Belki de hayatın bu gri yüzünü kendine daha yakın buluyorsun. Kahkahalar seni rahatsız ediyor. Güneşin doğuşunu izlememek için kapatırsın siyah perdeleri. Gecelerin koynunda bulursun aradığın huzuru. Kaptırırsın kendini kelime oyununa. Belirsiz gelecek günlerden medet umarken bir zamanlar, belirsiz heyecanlı günlerini arar oldun şimdi. İçindeki tek umut kırmızı aşka dair. Ve belki de bunca umutsuzluğu kendine hayat edinirken, bir tek umuda giden yoldur kelimelerin. Kırmızı aşkı tarif etmek için kuramadığın cümlelerin koyamadığın noktası yüzünden hep yenik düştün bu oyuna...Tek başına olmadığın bir mekanın yalnızlık kuytusunda...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Nokta Hayatlar


nermin kimdir?

"Yaşamak gıbıyım. . . "diyorum artık,çünkü ölümün kıyısından yaşama isteğimle döndüm. Yazmak, bu hayatta yapabildiğim en güzel şey.

Etkilendiği Yazarlar:
Ayşe Kulin, Cezmi Ersöz


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © nermin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.