..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Soyut > İlker Sedat




16 Mart 2006
Başımda Mavi Sevdan, ve Gözlerin Battı...  
İlker Sedat
Biçim nedir sorusunu irdelerken bu yazının doğması çok şaşırtıcı, bir o kadar da doğaldı!


:AHDI:
     Bir an, bir başka oldum sana. Gözlerin battı. Ceplerim gururluyken yine de aldım ama. Şimdi yanımdasın, baş köşemdesin. Ağlamamaya alıştırdık kendimizi. Ve sen bu konuda benimle epey uğraşmıştın. Her umutsuzluğa düşüşümde öpmüştün beni. Her yeri bundan sonra, beyaz aydınlıklara çevirdin. Gözlerin battı.

     Bak, kalemin yazıyor. Seni anlatıyorum kendime. Tıpkı bilmiyormuşum gibi.(Değil mi?) Görünen bulutların geceden korkup da bizim içimize girmesi, görünmemesi ve bizi hidrojenli dev bir balon yapıp suçsuz küçük kuşlar gibi kanatlandırıp farkında olmaksızın uçurması yok mu bu hayatta?

     Sonra karıncalara adlar koymuşuz: Bak; bu, hayatı seven bir karıncaya benziyor (Bağlı), bu güçlü, bu da aşık galiba. Aşık karınca. Üç tüplü, çıtırtılı bir madde yığını. Başı, gövdesi ve çalışkan ayakları. Bakıyoruz seninle. Sonra birbirimize bakıyoruz. Gözlerinin içi gülüyor. Ama suskunluğun dizboyu. Siyah bukleli uzun saçların beni kendine aşık ediyor. Aşkı sende duyumsuyorum. Güçlü bir şekilde, her yerimde varsın birer harf gibi.

     Gözlerin battı. Ama bir gemi gibi değil. Ve biz bir su birikintisinin de hayalini kurmuyoruz. Sen, şeffaf bir yüzün hayalini kuruyorken ben sana, seni biraz daha neşelendirecek uyduruk melodiler mırıldanıyorum. Dudaklarımın hareketlerini, onların açılıp kapanmasını her defasında, dikkatlice izliyorsun. Ve gözlerin batıyor. Ama bir gemi gibi değil. Sakın “ batma “ yı bir su varlığı gibi düşünme! Sen, beni istediğin gibi, arzuladığın gibi kurabilirsin. Küçük bir kutçuğun sarı bir elmayı kemirip yok ettiği gibi mesela. Ve yahut o elmayı beyaz, porselen bir tabağın içinde kendinden tam üç tane olarak bir masanın üstünde kurgulayabilirsin. Ama ben seni maddi olarak göremesem bile düşlerimde yoğurmalıyım. Her halinle canlı kalmalısın bende. Bir küçük, kuru odun parçası ateşte çatırdayıp yandıktan sonra nasıl ki küllerini bırakırsa meydanda, işte bunun gibi, ayrılırken senden de bir şeyler kalmalı bende. Bir fotoğrafın mesela. Gerçekler. Birbirimize anlattığımız yalandan kurgular. Kurumuş bir tabak vişne çekirdeği, silik yazan ince bir kalem ucu. Duvarlara iyi tutturulmamış, uçları yanık şiir posterleri ve okunmuş, yaprakları sarı bir yığın kitap…

     İzlenimlere göre sınırsız bir güzellik… Onu gözlerimde yakalamışsın. Ve gerçekten üzerindeki pembe sana çok yakışıyor. Daha bir sorumlu hale getiriyor. Bana da bu konuda bir şey düşmüyor aslında.

♦♦♦

     Yüzümü yüzüne koydum. Gözlerin battı. Kılcal damarların aşkımızı sayıyor, tıpkı küçük bir saatin tik takları gibi. Dudakların kalınlaşıyor. O anda hiçbir şey düşünmek gelmiyor içimizden. Saçların ellerime değin uzanmış, gözlerimi kapatıyor. Ortada yarım kalmış bir tablo… Dağınık bir oda içerisinde yarı yarıya açık kalmış beyaz bir kapı… Donuk perdeler… Gece ve, sokak, bazı yerleri dışında zifirikaranlık. Çöp tenekesindeki tıkırtılar… Kedilerin marifetleri… Sonra her insan gibi, biz, ikimiz…

     Dünyanın döndüğünü hissedemiyoruz ama, aşkı içimizde hissedebiliyoruz. Duman gibi. Belki güçlü bir nefes sonrası uçup gidebilir içimizden. Ama seni bırakmaya hiç niyetli değilim.

Başımda mavi sevdan
Ellerim birer serseri yalnızlık
Ve sonra ölümü düşünmek
Ve belki de
Senden ayrılmayı
Ne de zor şey



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Üzüntü Kokar Bekleyiş Kumulunda Yağmurlar
Kasım'da

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kuru Bir Gül [Şiir]
Canayaz [Şiir]


İlker Sedat kimdir?

Annem, babam ve kız kardeşimle zamanın burasındayım işte. Üniversiteden mezun olalı neredeyse yıl olacak. Doğdum ve 23 yıldır nefes alıyorum. Duygularla yoğruluyorum. Canlı, cansız her şeyden öğüt alıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Edebiyat dünyasına ismini altın harflerle yazdırmış olan kişilerin çoğundan etkilendim. Ama beni ilk etkileyen yazar-şair Victor Hugo olmuştur.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İlker Sedat, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.