..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Çocuk > Ýbrahim Burak Göðüþ




10 Nisan 2006
Aðustos Böcekleri  
Ýbrahim Burak Göðüþ
Çocuk, büyük bir kan gölünün ortasýndaydý. Askeri literatürde “topuk parçalayan” olarak bilinen bir mayýnýn kurbaný olmuþtu. Sað ayaðý bilek hizasýndan kopmuþ ve parçalanan ayaktan oluk oluk kan akýyordu. O kadar çok kan kaybetmiþti ki; toprak, kaný ayný hýzla yok edemiyordu.


:AFHA:
Aðustos böceklerinin yakýnýna minik mikrofonlar yerleþtirilerek 158 desibellik bir ses çýkardýklarý tespit edilmiþtir. Bu, bir el bombasýnýn patlamasýyla ayný deðerdedir. Eðer böceðin iþitme organý karnýnýn uzaðýnda bir kapsülün içinde korunmuþ konumda olmasaydý, böcek bu yüksek sesten dolayý saðýr olurdu.

(www.hayvanlaralemi.net)

Çocuk, büyük bir kan gölünün ortasýndaydý.
Askeri literatürde “topuk parçalayan” olarak bilinen bir mayýnýn kurbaný olmuþtu. Sað ayaðý bilek hizasýndan kopmuþ ve parçalanan ayaktan oluk oluk kan akýyordu. O kadar çok kan kaybetmiþti ki; toprak, kaný ayný hýzla yok edemiyordu.
- Neredeyim ben? diye düþündü, çocuk.
Soluk alýp veriþleri hýzlanmýþtý. Bu hýzlanma, kan kaybýnýn yaný sýra; iç güdüsel olarak kopan bacaðýný daha fazla kan akmasýn diye bütün gücüyle kavramasýndan ileri geliyordu.
Patlamanýn ve yaþadýðý bu sahnenin etkisiyle hafýzasý allak bullak olmuþtu. Ve aklýna gelen ilk soru buydu. Her insanýn böyle bir panik anýnda aklýna gelebilecek sýradan ama korku dolu bir soruydu. Çarçabuk cevaplanmasý hayat kurtarabilirdi. Ama bu durumda; çocuðun bulunduðu bu yerde; bu olanaksýzdý.
Mayýn, son zamanlarda artan çatýþmalarýn en ýssýz, en kritik yerlerinden birine döþenmiþti. Ormanýn içinden geçen bu patika, her iki düþman tarafýnda pusu kurup, baskýn verdiði bir bölgeydi. Kimse, kendi döþediði mayýnlarýn dýþýndakilerin nerede olduðunu bilmiyordu. Çocuk ise hiçbirinin yerini bilmiyordu.
Hatýrladý.
Sabah arkadaþlarýyla beraber köylerinin yakýnýnda bulunan bu ormana gelmiþlerdi.
Ormana girmek kesinlikle yasaktý. Büyükleri koymuþtu bu yasaðý. Çocuklar dýþýnda herkes ormanýn tehlikeli olduðunu biliyordu; ama kimse tüm açýklýðýyla çocuklara ne olup bittiðini anlatmaya cesaret edemiyordu. Çatýþma, kan ve vahþet görmemiþ çocuklara; gulyabani hikayeleri gibi bunlarý anlatmak acýmasýzca geliyordu. Her korkunç öykü gibi, çocuklarýn hayal gücü bunlarý daha da korkunçlaþtýrýp içinden çýkýlmaz hale sokabilirdi. Korkak yetiþen çocuklar; bunu hiç kimse istemiyordu. En azýndan onlar, her an köyü de içine alabilecek bir çatýþmanýn varlýðýndan habersiz mutlu yaþayabilirdi. Arada bir ormanýn içinden gelen patlama ve silah sesleri de olmasa her þey çok daha güzel olacaktý. Büyükler, bu seslere de bir açýklama bulmuþlardý. Ormanda çok büyük ama zararsýz Aðustos böcekleri vardý.
Bunlar, zaman zaman üremek için biraraya geliyorlardý. Ýþte bu sesler, çiftleþme sýrasýnda çýkan seslerdi. Ve büyük olduklarý için sesleri küçük olanlarýndan farklý çýkýyordu. Bir çocuða çiftleþmeyi antlatmanýn tercih edildiði nadir durumlardan biriydi bu da.
Bu yüzden onlarý rahatsýz etmemek için ormana girmek yasaktý. Ayrýca ormana girerlerse topraða gömdükleri yumurtalara basýp “zararsýz” büyük Aðustos böceklerini kýzdýrabilirlerdi. Bu sefer de hiç istenmeyen korkunun yerini, merak aldý.
Büyük Aðustos böcekleri nasýldý acaba?
Ýþte bu merakla ormaný fethetmek istiyorlardý. Bir gün öncesinden planlar yapýlmýþ, büyükler daha uyanmadan; sabahýn ilk ýþýklarýyla yola çýkmýþlardý. Daha ne olduðu anlaþýlamadan ormanýn içlerine doðru ilerleyebilirlerdi.
Varsayalým, daha önce hayatýnýzda hiç yýlan görmemiþ olun ve birileri kalkýp size yýlanýn ne kadar zararsýz bir mahluk olduðundan bahsetmiþ olsun. Ýlk yýlan gördüðünüzde ne yaparsýnýz? Onu sevmeye çalýþabilirsiniz mesela; bu olmaz deðil. Ta ki ilk ýsýrýk veya düþmanca bir tepkiye kadar; ya orada yardým bulamadan ölürsünüz ya da þanslýysanýz eðer hayatta kalýp; tehlikeli ve uzak durulmasý gereken korkutucu yýlan imajýna sahip olursunuz. Bu tecrübe ayný durumda kaldýðýnýzda hayatýnýzý kurtarabilir.
Bizim çocuklarýn akýllarýnda ise “zararsýz” Aðustos böcekleri vardý. Gerçekten zararsýzlar mý? Gerçekten o kadar büyükler mi? Ve nasýl çiftleþiyorlar?
Bu hikayeyi, -bir an için gerçek olduðunu varsayalým- bir büyüðe anlatsanýz büyük “zararsýz” aðustos böceklerinden çekinebilir. Çünkü daha önce kara, tüylü ve kanatlý normal aðustos böceðini görmüþ olabilir. Büyüðü ise muhtemelen daha korkutucu olacaktýr; her ne kadar zararsýz olsa bile. Ama kabul edersiniz ki bir Aðustos böceðiyle karþýlaþmak nadir gerçekleþen bir olaydýr ve bir çocuðun dünya üzerinde var olduðu o kýsa süre içerisinde Aðustos böceði görmemiþ olmasý olasýdýr.
Bizim çocuklar da sadece o tiz seslerini duyduklarý küçük Aðustos böcekleriyle hiç karþýlaþmamýþlardý.
Bilinenle bilinmeyenin sýnýrýna geldiklerinde içlerindeki merak ve heyecan dayanýlmazdý. O kadar ki; sabahýn bu ilk saatlerinde ormaný kaplayan puslu havadan daha yoðundu ciðerlerindeki hava. Her nefeste hýzla çarpan kalplerindeki kan daha çok oksijen için damarlara akýn ediyordu.
Kaç kiþiydiler? Bunun pek bir önemi yok. Asýl olan burada olmalarýydý. Ve büyük Aðustos böceklerini görürlerse eðer; biraz kahramanlýk biraz da abartýyla süslü maceralarýný anlatarak; geride kalanlarýn merakýný giderebilirlerdi. Öncülük, böyle birþeydi iþte. Ve onlarýn açtýðý yoldan daha çok gelen olabilirdi.
Ormanýn içine doðru yapýlan ilk hamlenin arkasý çabuk gelmiþti. Küçük adýmlarla ilerleyen grup, kaybolmamak için birbirlerine sýmsýký sokulmuþtu. Ama içlerinde en giriþkenleri olan bizim çocuk, ana gruptan yirmi metre ileride gidiyordu. Belirli bir yönleri yoktu. Büyük “zararsýz” Aðustos böceklerini görene kadar ilerleyeceklerdi. Þimdi bizim çocuðun kan içinde kaldýðý bu patika karþýlarýna çýktýðýnda yürüyüþleri hýz kazandý. Tam da o anda patikanýn ilerisinden gelen; köyden duyduklarýna benzer bir ses duydular. Evet, çok yaklaþmýþlardý Aðustos böcekleri bu patikanýn ilerisinde olmalýydý. Liderimiz, grubu o yöne doðru götürmeye baþladý.
Bir saattir yürüyorlardý. Yorgunluk bu küçük bünyelerde etkisini göstermeye baþladý. Adýmlar yavaþladý. Bizim çocuk ise baþtan aþaðýya merak, hýzla ilerliyordu. Arkasýndaki grupla mesafe artmaya baþladý.
Adým atmak, yani yürümek ne kadar ilginç. Bir sonraki adýmýn, nereye denk geleceði veya sizi nereye götürdüðü çoðu zaman tahmin bile edilemiyor. Bir adým sonra çukura düþebilir, hayatýnýz aþkýyla karþýlaþabilir, iþ görüþmesi için bir kapýdan girebilir veya bir mayýna basabilirsiniz. Bir nefes, bir adým; iþte hayatýn ritmi.
Bizim çocuk, sese doðru son adýmýný atmak üzereydi. Sol ayaðýnýn ilerisine sað ayaðýný koydu. Sað ayaðýný yerden çeker çekmez büyük bir gürültü koptu. Sýçrayan toprak ve duman çocuðun etrafýný bir bulut gibi kapladý. Patlamanýn sesi kulaklarýný geçici olarak saðýr etti. Eðer o an da korkudan ne yaptýklarýný bilmez halde gerisin geriye kaçan diðer çocuklarýn seslerini duyabilseydi; onlarý durdurmak için baðýrabilirdi. Girdiði þokun etkisiyle kopan ayaðýndaki acýyý ilk önceleri hissetmedi. Ortalýk biraz yatýþtýktan sonra ayaðýnýn halini gördü. Dehþet içinde baka kaldý.
Daha sonra patlamanýn olduðu yerde açýlan çukuru gördü.
- Neydi bu ? Neye basmýþtý?
Ayaðýndaki acý dayanýlmazdý. Diðer çocuklara yetiþmek için ayaða kalkmak istedi; baþaramadý. Yardým için birkaç kez baðýrdý. Kimse duymadý.
Neredeyim ben ? diye düþündü, çocuk.
Büyük “zararsýz” Aðustos böceklerini görememiþti. Ailesi aklýna geldi. Bu haldeyken bile onu en çok korkutan, ailesiydi. Olanlarý öðrendikleri zaman ne yapacaklardý ? Mutlaka öðreneceklerdi. Ayaðýna baktý, mantýklý bir açýklama düþündü. “Zararsýz” Aðustos böceklerinin yumartalarý aklýna geldi. Herhalde yumurtalardan birine basmýþtý. Ayrýca bunlar patlýyordu. Büyüklerin bilmediði birþey ortaya çýkarmýþtý. Sevindi; ama bu pahalýya mal olmuþtu. Yumurtalarýn ilk kurbaný kendisiydi.
Bedeninde bir soðukluk hissetti. Akýp giden kanýn yerini ölüm serinliði alýyordu. Bizim çocuk daha önce hiç ölen birini görmemiþti. Ölümün nasýl birþey olduðunu bilmiyordu. Bu yüzden bu serinliðe doðru tanýyý koyamadý. Ailesi bu halini gördüðünde; biraz kýzdýktan sonra onu mutlaka affedecekti. Çünkü yaralý bir çocuða hele bu çocuk kendi öz evlatlarýysa; hiçbir ailenin yüreði kýzgýnlýða uzun süre elvermezdi. Bunu biliyordu; içi rahatladý.
Bedeninde ki serinlik yavaþ yavaþ yerini uyuþukluða býrakmaya baþladý. Artýk bacaðýný da daha fazla tutamayacaktý. Gücü tükenmek üzereydi. Arkadaþlarýnýn onu burada býrakmayacaklarýna güveniyordu. Mutlaka köye varýp yardým getireceklerdi. Bu süre içinde belki de büyük “zararsýz” aðustos böceklerinden biriyle karþýlaþabilirdi. Tabii yumurtalardan birine zarar verdiði için kýzmamasýný umarak. Gözlerini kapadý. O büyük böcekleri hayal etmeye çalýþtý. Bacaðýndaki acý azaldý. Nefesi yavaþladý. Bildiði bütün böceklere benzeyen bir böcek gördü. Yavaþca ona yaklaþtýðýný duyumsadý. O yaklaþtýkca acýsý daha da azaldý.
Diðer çocuklarýn ise korku dolu bir koþuþturmanýn ardýndan köye varmalarýna çok az kalmýþtý. Köyden ayrýlalý tam olarak ne kadar zaman geçtiðini kestiremiyorlardý; ama sýk aðaçlarla kaplý ormandan çýkar çýkmaz güneþin tepelerinde bayaðý yol aldýðýný gördüler. Nefes nefese kalmýþlardý. Buna raðmen durmadan koþuyorlardý. Tanýk olduklarý sahnenin verdiði panikle hiçbir þey düþmeden sadece koþuyorlardý.
Köyü girdiklerinde, onlarý aramaya hazýrlanan büyükleriyle karþýlaþtýlar. Çocuklar ortaya çýktýðýnda ilk önce bir sevinç dalgasý oluþtu. Çocuklarýný merak eden aileler birbirine sarýldý sonra çocuklara doðru koþmaya baþladýlar. Ýki taraf içinde buluþma rahatlatýcýydý. Çocuklar ailelerine kavuþtu. Sadece bir eksikle.
Çocuklarýnýn kaybolduðunu ilk fark eden bizim çocuðun ailesiydi. Sabah uyandýklarýnda yataðýnda yoktu. Gidebileceði yerlere baktýlar; hiçbir yerde yoktu. Merakla komþularýna sormaya gittiklerinde durum yavaþ yavaþ aydýnlanmaya baþladý. Çünkü onlarýn çocuklarý da ortada yoktu. Böylece köyde bir hareketlenme baþladý. Kimse, en kötü ihtimali aklýna getirmek istemiyordu. Ama bir süre sonra durum anlaþýldý. Onlarla gitmeye korkan bir arkadaþlarý herþeyi anlattý. Sabahýn ilk ýþýklarýyla ormana büyük “zararsýz” aðustos böceklerini görmeye gitmiþlerdi. Büyük bir korku, merakýn yerini aldý.
Arama ve telaþla bayaðý bir süre kaybettiler. Çocuklarýn nerede olduðu anlaþýlýnca hemen onlarý armaya bir grup gönderilmesi kararý alýndý. Böylece hazýrlýklar baþladý. Büyükler tam yola çýkacakken çocuklar dört nala köye girdiler; sadece bir eksikle.
Sevinç dalgasýnýn ardýndan eksiðin farkýna varýldýðýnda kimsenin sormaya dili varmadý.
- O nerede?
Bizim çocuðun ailesi atýldý.
- Nerede o?
Ve çocuklar baþlarýndan geçeni anlattý. O hâlâ oradaydý. Ne durumda olduðunu ise hiçbir çocuk bilmiyordu.
Arkadaþlarýný býrakýp kaçtýklarý için kimse onlara kýzmadý. Çünkü aðlamaktan þiþmiþ gözlerinde korku, o kadar duruydu ki; böyle bir korku herþeyi mazur gösterebilirdi.
Bizim çocuðunun babasýnýn da aralarýnda olduðu arama ekibi, bunun üzerine zaman kaybetmeden yola çýktý.
Önlerinde bir eþek ormana geldiler. Çocuklarýn bahsettiði patikayý biliyorlardý. Herþeyin daha sakin olduðu zamanlarda bu patika, koyun sürülerini ormanýn ilerisinde bulunan otlaða götürmenin en kýsa yoluydu. Koyunlarýn sevdiði en güzel ve besleyici otlar oradaydý. Çatýþmalar baþladýðýndan beri de patika kullanýlmýyordu. Çocuklarýn tesadüfen bulduklarý patikanýn köy tarafýndaki giriþini; büyükler, elleriyle koymuþ gibi hemen buldu. Böylece çocuklardan daha kýsa sürede bizim çocuðun olduðu yere ulaþabilirlerdi.
Kimse konuþmuyordu; tek yaptýklarý eþþeðin adýmlarýna uyum saðlamaktý. Bir yandan da fazla gürültü çýkarmamaya çalýþýyorlardý; çünkü çocuklarýndan sonra çatýþan taraflardan birileri buraya gelmiþ olabilirdi. Kimse onlarý tanýmadýðý için her iki taraf içinde düþman konumundaydýlar.
Çocuðun babasý düþünceliydi. Anlatýlanlardan, patlamaya bir mayýnýn sebeb olduðu anlaþýlýyordu. En kötüyü aklýna getirmemeye çalýþarak, oðlunu hayal etmeye çalýþtý. Ne durumdaydý þimdi ? Muhtemelen kötü yaralanmýþtý. Bir keresinde; hangi tarafdan olduðunu hatýrlayamadýðý mayýna basan biri, gece vakti köye getirilmiþti. Ayaðýnýn biri kopmuþ ayrýca patlamanýn etkisiyle fýrlayan þarapnel parçalarý vücudunun bütün ön tarafýna saplanmýþtý. O saatte uzayan domino partileri yüzünden hala açýk olan köy kahvesine gelerek; kahvecinin arabasýný zorla alarak yaralýyý götürmüþlerdi. Bir daha da ne onlarý ne de arabayý gören olmuþtu.
Bütün bunlara uydurduklarý masal sebeb olmuþtu. Onlarý ormandan uzak tutalým derken tehlikenin kucaðýna atmýþlardý. Çocuksu meraký, hayal gücünü hiç hesaba katmamýþlardý. Yasak demek ve buna bir kýlýf uydurmak iyi bir çözüm gibi gelmiþti. Belki hikaye biraz daha kokutucu olabilirdi. ama bu sefer de amaçlarýna ters düþerlerdi. Amaçlarý çocuklarý korkutmadan ormandan uzak tutmaktý. Kokutacaklarsa baþta gerçeði olduðu gibi anlatmalýydýlar. Televizyonu açýp çocuklarýn hiç izlemedikleri haberleri izletmeliydiler. O dehþeti, kaný, çatýþmayý göstermeliydiler. Hesaba katmadýklarý çocukca merak yüzünden sonuç ayný olmuþtu nasýlsa. Onlarý evde hapiste de tutamazlardý. Çatýþmaya lanet etti.
Orman çok sessizdi kendi ayak seslerinden baþka ses duyulmuyordu. Bizim çocuðun babasýnýn hemen arkasýnda arkadaþlarýyla gitmeye korkan çocuðun babasý yürüyordu. Elini bizim çocuðun babasýnýn omuzuna attý.
- “Çocuklara o hikayeyi anlatmakla hata ettik” dedi.
Yüzü kýzgýnlýktan kasýlmýþ; cevap verdi bizim çocuðun babasý.
- “Seninkisi korktu ama.”
- “Eðer bu çocuklar hiçbir þey olmadan geri dönseydi. Hikayemizin gerçek olmadýðý anlaþýlacaktý. Ve onlardan baþka çocuklarda bize haber vermeden ormana gideceklerdi. Hatýrlarsan, biz de bir zamanlar çocuktuk. Belki o zaman benimkisi de kormayacak ve þimdi senin oðlunun baþýna gelen belki de benimkinin veya bir baþkasýnýn baþýna gelecekti.”
- “Özür dilerim; ama keþke mayýna basan bir baþka çocuk olsaydý da bende senin gibi düþünebilseydim.”
- “Amacým seni üzmek deðil. Sadece, senin oðlunun en cesaretlileri olduðunu söylemeye çalýþýyorum. Baksana grubun en önünde gidiyormuþ. Eðer en önde gitmesiydi daha çok çocuk zarar görebilirdi.”
- “Yani bizim önümüzde giden eþek en cesaretlimiz. Bence cesaretli olmaktan çok eþeklik etmiþ.”
- “Cesaret biraz eþekliktir. Üzülme. Bütün köy oðluna bir teþekkür borçluyuz.”
- “Ýnþallah çok kötü durumda deðildir.”
- “Umarým.”
Korkak çocuðun babasý tekrar arkaya geçti. Pek düþündüðü gibi konuþamamýþtý. Teselli edeyim derken neler söylemiþti öyle. Bencilce buldu söylediklerini. Sessizce aðlamaya baþladý. Köye döndükleri zaman çocuklara nasýl açýklayacaklardý bu durumu. Ama artýk korkutmaya gerek kalmamýþtý. Gerçek bir kez daha söylenmemeliydi. Artýk çok geçti. Çocuklara bu patlamalarýn, çatýþmalarýn ormanda hergün yaþandýðý söylemek. Yangýna körükle gitmek olurdu. Hele bir de arkadaþlarý bunun kurbaný olmuþken. Korkuyu yatýþtýrmalarý gerekiyordu. Düþünmeye baþladý.
Epey yol almýþlardý. Çocuklarýn kalabalýk ayak izlerini çið yüzünden iyice nemlenmiþ yumuþak toprakta daha net görmeye baþladýlar. Tabanlarda müthiþ bir kargaþa yaþanmýþtý. Ýzlerin birdenbire bir yerde bitti. Tam o sýrada en öndeki baðýrmaya baþladý.
- “Aman allahým, aman Allahým...”
Bizim çocuðu görmüþlerdi. Mayýnýn açtýðý çukurun birkaç metre ilerisinde boylu boyunca uzanýyordu. Burdan sonra mayýn olabileciðini düþünerek herkez çocuðun baþ tarafýnda toplanmýþtý. Eþeði bir aðaca baðladýlar.
Bizim çocuðun babasý can havliyle koþup gelmiþti. Çocuðunun haline görünce haykýrmamak için kendini zor tuttu. Çocuk çok kan kaybetmiþti. Kendinde deðildi. Nefesi ve kalp atýþlarý zayýflamýþtý. Çocuðun dudaklarýna ve yüzüne yanlarýnda getirdikleri sudan biraz sürdüler. Yüzündeki ýslaklýðý hisseden çocuk hafifce gözlerini araladý.
- “Baba” dedi, “büyük “zararsýz” aðustos böcekleðini gördüm.”
Babasý karþý çýkmadý. Oðlunun fazla zamaný kalmamýþtý. Geri götürmeye kalksalar bile yolda can verecekti. En iyisi hayale ortak olmaktý.
- “Nasýldý?”
Tekrar görmeye çalýþarak gözlerini kapadý.
- “Büyük çok büyük”. Ve çok iyi kalpli."
Babasý aðlýyordu. Oðlu gözlerinin önünde ölmek üzereydi; ama mutluydu. Ölüm onu tertemiz ve hayal dolu alacaktý.
- “Yumurtalarýndan birini kýrdýðým için bana hiç kýzmadý.”
Son bir kez nefes aldý.
- “Ve sizin bilmediðiniz bir þeyi biliyorum artýk yumurtalar basýnca patlýyormuþ.”
Bu sözlerle birlikte son nefesini verdi. Kafasý babasýnýn göðsüne yaslandý ve öldü. Babasý onu yavaþca kaldýrýp eþeðin eðerine yatýrdý. Kimse birþey söylemedi. Yavaþ yavaþ köye doðru yürümeye baþladýlar. Herkes sessizce aðlýyordu. Korkak çocuðun babasý baþta olmak üzere herkesin kafasýný kurcalayan soruya da yanýt bulmuþlardý. Yumurtalar patlýyordu. Ve kanýt ortaydý. Hikayenin korkutucu yaný bulunmuþtu. Çocuklardan biri kazaya kurban gitmiþti, bir trajediye deðil



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Ýbrahim Burak Göðüþ kimdir?

Amatör


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýbrahim Burak Göðüþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.