Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
- Anlamıyorsun. - Anlamadığım ne söyler misin? - Çok iyi birisin, ama... - Dur, amasını tahmin edeyim. İyi olmak yetmiyor. - ... - Sustun. Sükût ikrardan gelir. - Susarak protesto ediyorum. - Neyi protesto ediyorsun Allah aşkına? Susmayı bilmediği için kendinden nefret eden beni mi? Konuştuğum zaman kendimi anlatamayışımı mı? Unuttuklarımı..., - Üf yaaa! Yeter artık, çekemeyeceğim. - Haklısın! Çekilmezin biriyim ben. İyiyim. Ama iyi olmak yetmiyor. Çekilmezim nihayetinde. - ... - Aferin. En doğrusunu yapıyorsun, aynen devam et. Arkanı dön ve git. - Konuşmayı bilmeyen biriyle daha fazla vakit öldüremem, tamam mı? - Ben susuyorum öyleyse. Buyur sen konuş. Söyleyecek neyin olduğunu gerçekten merak ediyorum. - ... - Susuyorsun, çünkü söyleyecek hiçbir şeyin yok. Beni haksız çıkarabilecek herhan... - Senin için herşey haklı ya da haksız olmak değil mi? Bunun ötesine bir türlü geçemiyorsun. Kendini haklı çıkarmak için binbir türlü yol deniyorsun. - Fena mı ediyorum? - Bilmem, bunu kendine sormalısın. Hiçkimseye “hayır” diyememenin seni yormadığını söyleme lütfen bana. - Kesinlikle yormuyor. Ben o insanlara içimden geldiği için yardım ediyorum. Kimsenin benim hakkında kötü düşünmesini istemediğimden değil. - Böyle düşünmeye devam et, kendi gerçeklerinle yüzleşecek cesaretin olmadığını kabul etmeden yaşamaya da. - Kendi gerçeklerimle yüzleşmek mi? Ben o gerçekler yüzünden kendimden nefret ediyorum. Hiç sebepsiz durgunlaşmam neden zannediyorsun? Her gördüğüm insana gülümsediğim halde azıcık dikkatli birisinin gözlerimde gördüğü yaşlar neden? Her vuruşumda parmaklarım ağrıdığı halde geceleri duvarları yumruklayışım neden? Boş yere mi, bir hiç uğruna mı? - Öyle ya da böyle. Kendini kandırmaktan vazgeçmiyorsun. - Eminim öyledir(!)... - Hem sen de gayet iyi biliyorsun ki yapmak için hiç fırsatım olmadı. Gerçekten! Beni bundan ötürü suçlamanı anlamıyorum. - Ben seni yapmadığın için suçlamıyorum ki. Bu senin en doğal hakkın. Benim kızdığım yalan söylemen. İstemediğin gün gibi ortadayken zamanının olmayışını bahane etmen. - Bu bir bahane değil. Doğruyu söy... - Madem bahane değil ne diye çok iyi biri olduğumu söyleyerek beni yumuşatmaya çalışıyorsun? Gerçekten zamanın olmadıysa benim iyi bir insan olmam neyi değiştirir ki? - Gerçekten anlamıyorsun. Ben... Bu bir kısır döngüdür, sürer gider. Ortada yapılması istendiği halde yapılmamış birşey vardır ve bir taraf kendini savunmaya çalışırken diğer taraf sürekli suçlamalarda bulunur. Anlamamanın ve anlaşılmamanın esas olduğu tartışma bazen saatlerce sürer. Konu daldan dala sıçrar, iki taraf da karşısındakini ezmenin ve kendini haklı çıkarmanın yollarını arar. Sonra tekrar başa dönülür. Aynı fikirler bu defa farklı sözlerle ifade edilir. An gelir ipler kopar. İncir çekirdeğini doldurmayacak tartışma iki tarafı birbirinden ayırır. Ayrılmanın mümkün olmadığı durumlar daha vahimdir. Çünkü bu bir kavga değil iç savaştır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Alparslan Zengin, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |