Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Merhabalar. Sitemize ilk yazım bu. Kısa bir öyküyü sizlerle paylaşmak istedim.Sanırım alınacak kıssadan hisseler vardır bu öyküden. Şu insanoğlu var ya. Ne desem , nasıl anlatsam ki. Günün birinle şiir vesilesi ile orta yaşlarda bir hanımla sanal ortamda tanışmıştık.İlk günlerde duygularda sıcacık, doğrusunu söylemem gerekirse çok hoş duygusal paylasımlar olmuştu aramızda. Derken gün geçtikçe bazı özellerin paylaşılmasında da sakınca görülmedi. Bu hanımın başından iki evlilik geçmiş. On üç yaşında çocuğu olan, evlenme dolayısı ile yüksek tahsilini yarıda bırakmak zorunda kaldığını belirten biri idi. Anlaşılan o ki, günümüzün ağır ekonomik şartlarında o da maddi sıkıntılar çekmekteydi. Yıllar su gibi akmaktaydı.Zamana dur diyebilmek mümkün olsa da bunu dinletebilmek ne mümkün ki. Geçen yıllar onun omuzundaki hayat yükünü azaltmamış daha da arttırır hale gelmişti.Kolay iş değildi yaşamak günün şartlarında. Bu güne kadar, kendi deyişi ile ele avuca gelir bir şeyler yapamamıştı.Kendine yeni bir çeki düzen vermeyi planlamış.Hedefi daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak. Yeniden üniversiteye girebilme çabaları. İlköğretim son sınıfta olan ve lise seçme sınavlarına hazırlanmak için kursa gönderdiğini belirttiği oğluna örnek olma, ona daha da fazla katkıda bulunma arzuları var yüreğinde. Bunu hangi anne, hangi baba istemez ki. Güzel duygular bunlar,etkilenmemek de mümkün değil tabii. Derken, bu hanıma kendisinden herhangi bir beklentimizin olmadığı açıkça belirtilerek hayattaki düşlediği amacını gerçekleştirebilmesi , daha iyi bir standardına ulaşabilmesi için, karşılıksız olarak bir çok kalemde maddi katkılarda bulunuldu tarafımızdan. Moral verilerek arzuları taze tutulmaya çalışıldı.Tamamiyle insani duygularla.Gurur incitilmeden ve karşı tarafın da hiç bir talebi olmadan ! Tabii bunlar baştan hep memnuniyetle, sanal tesekkürlerle karşılanıyor. Her şey yolunda.Sanal ortamda muhabbetler tatlı.Günün birinde ortada bir durgunluk olduğı anlaşılıyor.Sebebi sorulduğunda, eve gelen yakın bir kız arkadaşı tarafından kredi kartının ve bu kartı kullanarak yapmış olduğu borcuna karşılık yatırılmak üzere ayırdığı önemli miktarda bir paranın çalındığını açıklıyor bu hanım. Teselli etmeye çalışılıyor elden geldiğince tarafımızdan bu kişi. Olayın gerçek olduğuna inanılarak tabii .Arkasında ne cinlik olduğunu nereden bilebilirsin ki ! Hele insan içten pazarlıklı ise. Derken bir kaç gün sonra yine benzer bir durum. Bu defa da, bankaya kartının çalınması haberi bankaya bildirilinceye kadar, kartı çalan kişi kredi kartı ile alışveriş yaptığı söyleniyor tarafımıza. İnanıyoruz tabii. Tarafımızdan talep edilen herhangi bir yardım vs. olmamakla beraber, biz o önemli miktardaki parayı da kendi kredi kartı hesabına yatırılmasını sağladık. Dekontlar da elimizde şu an tabii. Hemen ertesi günü sabahın köründe kuyruğa girilerek yapılıyor bu işlemler.Karşı tarafa bilgi iletiliyor.Nezaketle. Zamanı önemli değil, eline ne zaman bir fırsat geçerse banka hesabıma yatırırarak iade edersin diye de ekledik. Hesap numaramızı da ilettik gerektiğinde işe yarasın diye.Yine teşekkürlerin ardı arkası gelmekte gecikmedi tabii. Bu kişi ile bir tanışma, buluşma hiç bir zaman olmadı.Bir çay içme teklifini dahi , türlü, bize göre tamamen mantıksız bahanelerle atlatıp durdu defalarca. Aklı sıra o kişi namusunu koruyacaktı .Oysa aynı kişi, gönül maceralarından da zaman zaman bahsetmiş, kendisinin bir rahibe de olmadığını da bana söylemişti. Kısa bir zaman sonra bu kişinin bir takım sağlık problemleri vs. çıktığı, sık sık hastanelere tedavi amacı ile yatmak zorunda kaldığı belirtildi kendi tarafından. Güya çalıstığı yerde ikide bir fenalık geçiriyor, tansiyonu düşüyor, iş yapamaz hale geliyordu. Ama sebebini de bir türlü anlatmak istemiyordu.Yine de nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda bazı bilgiler verilmeye çalışıldı.Bu arada ilişkisi olduğunu, sevdiğini belirttiği kişi ile de zaman zaman problemler yaşadığı anlaşılmakta idi.Hatta o kişi bir gün bunun yolunu kesmiş, ne olmuşsa olmuş ve bu hanım iş yerine , ağlayarak, büyük bir moral bozukluğu içinde gitmiş olduğunu bana nakletmişti. Benim anladığıma göre bu hanımın bir takım psikolojik sorunları da vardı.Amma kendisi sanırım üzerinde durmuyordu.Ya da durmak istemiyordu.Belki biliyordu da imkanları yeterli değildi uygun bir tedavi yaptırabilmesi için. Ortadaki sıcak atmosferin yerinde yeller esmeye başladı anlaşılmakta idi yavaş yavaş.Sanal olarak da olsa, artık bizle kati olarak görüşmek istemediğini kararlılıkla defalarca iletti.Mevsim değişmişti anlaşılan. Rüzgarın yönü değişmişti. Zaten daha önceleri sezer gibi olmuştum bu değişimini. Yazmayı arzuladığı senaryoyu bu defa bizim üzerimizde noksansız ve mükemmel bir şekilde yazmayı planlamıştı anlaşılan. Bizler de bu kişiye nereye gidiyorsun.Aldıkların ne olacak.Onları iade et ve sonra çekilip de gidebilirsin dedik. Dedik demesine de dinleyen kim, ''minareyi çalan kılıfı önceden hazırlar'' derler ya bu hanım kızımız da '' ben sizi tanımıyorum. İsterseniz mahkemeye gidebilirsiniz.Benim size borcum yok. Hem dava açmaya da kalkmayı düşünürseniz internetteki kayıtların geçerliliği yok haberiniz olsun'' deyiverdi. Ben avukatıma danıştım, benim de kullanabileceğim yasal hgaklarım var diye de ekleyiverdi. Olayın özeti bu. Bir zamanlar bana, ''sizin yaptığınızı insana babası bile yapmaz'' diye söyleyen bu kişi, kendine bu kadar yapılan karşılıksız yardımı unuttuğu gibi, oldukça yüklü bir miktardaki borç olarak kendisine verilen parayı da gasp ediverdi.Sonra ne mi oldu ? Telefon numaraları değiştirildi.Mail adreslerine blok konuldu.Msn görüşmeleri tarih oldu. Sonuç olarak, bu kadar insani bir yaklaşıma karşılık ,insana yakışmayacak bir tavır sergilendi ve maziye gömüldü gitti aldıkları ile beraber bu hanım kızımız. Bilet satış memuru olarak çalıştığın yere geleceğim, orada görüşürüz dediğimde, ''ben sizi tanımıyorum ki, siz kimsiniz'' deyiverdi büyük bir pişkinlikle. Boşuna dememişler.İnsan evladı çiğ süt emmiştir diye.İşte size yaşanmış bir olay.Belki bu kişiye her nedense çok aşırı bir güven duygusu sahibi olmam, belki de saflığım, sonucu bu zamane hanımı çok ağır bir fatura çıkardı bana. Merhamet duygularımı rencide etti, Baştan, ''istemeseniz dahi ben borcumu ödeyeceğim'' demişti bana.Daha sonra ''gelin anlaşalım ''diye cep telefonuma mesaj geçti. En sonunda da ''ben o parayı fakirlere dağıttım'' diyerek son noktayı da koyuverdi kendince. Siz siz olun, yardım edeceğiniz kişiyi, önce iyi bir şekilde tanımaya çalışın.Sonra elinizden gerekeni yapın ve unutun. Ben de unutup giderdim, giderdim amma , benim insani davranışıma, ancak çok basit kişilerin yapabilecekleri, bu kadar çirkin bir davranışla karşılık verildi. Demek ki kadir bilir bir kişi değilmiş.Değmezmiş bu kişiye yapılanlar.Fırsat düşkünü imiş. Berrak değilmiş düşünceleri. Yaşadığım bu olay beni gerçekten çok çok üzdü.Giden paradan çok kaybolan insanı değerlerin bu kadar ucuz bir şekilde ayaklar altına alınmasına isyan ettim ve bu kişiyi affedemedim.Vicdanım sızladı.Günlerce uyuyamadım.Elimde yüzlerce maili vardı.Yatırılan paraların dekontları vardı. Ama ben yine, yüzünü bile göremediğim, elini bile tutamadığım, sadece telefondan sesini işittiğim bu kişiye, bana yaptığı bu davranışa karşı hala kanuni haklarımı arama yoluna gitmedim.Onu vicdanı ile başbaşa bırakmayı uygun buldum şimdilik. Sizlerin de başınıza benzer durumlar gelmesin diye bu kıssadan hisseyi sizlerle paylaşmak istedim dostlarım. Şimdi bu hanım kızımız ve benzer kişiler aramızda dolaşmaktalar.Sizlere de çok uzakta değil bilesiniz.Benden söylemesi. Şimdi ortalarda. Namus abidesi olarak boy gösterip elaleme ahkam kesmekte. Bir takım yazılar yazmakta, şiirler göndermekte sitelere. Ben de bıyık altından gülüyorum tabii.Yeni bir kurban acaba kim seçildi acaba diye de merak ediyorum şimdilerde. Demek ki analar neler, neler doğurmuş da bizim haberimiz olmamış dostlarım. Kalınız sağlıcakla. Fikret Dündar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fikret Dündar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |