Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
SENET Her istediğini nasıl yapabilir ki insan ya da nasıl yaşar isteklerini yapmadan? Çelişkili bir durum gibi gözüküyor ama diğer yandan da gerçekleri anlatıyor. Hangimize soruldu "dünyalı olmak istermisin" diye... Ben anımsamıyorum; ya siz? Tercihsiz, sorgusuz, sualsiz atılıvermişiz dünyanın tam ortasına... Hepimiz milyarlarca liralık senet imzalamışta gelmişiz, sonra o borcu ödeyecekmişiz.Hangimize soruldu...Şahsım adına benim haberim bile yok seneti imzaladığımdan; ya sizin? Ama çoğumuz boş vermişiz zaten var oluş amacımızı, borcumuzu, sonumuzu... Ne gelir elden deyip karşımıza çıkan her zorluğa yenilmişiz, mutluluklarımızı ıskalamışız, hayatı hiçe sayıp "boşver" demeyi de marifet sayıp geçmişiz. Oturduğumuz yerden ahkam kesmekte bir numara olmayı da marifet bilmişiz.Karşımıza çıkan zorluklarda savaşmama kararını ta çocukluğumuzdan almışız.Sevinçlerimizi umutsuzluklarımızla boğmuş atmışız.Her yeni günde güneş hepimize parlarken biz el çabukluğu marifetlerimizle güneşi bile karartmışız.Bizden beklenenleri karşılıksız, beklediklerimizi de umarsız bırakmışız.Sevgiye sırtımızı dönmüş, umutsuz kalıp hayatımızı yarıda bölmüşüz. Nasıl olur bir insan beslenmeden sağlıklı olmayı beklerki... Sevgin yoksa niye yaşarsın ki... Umut yoksa kader dersin ya... Maşallahımız var canım...(!) Her şeye bahanelerimiz hazır. Traş olayım, toplantıdan çıkayım, ihracat yapayım, duş alayım, şirket kurayım, hesap açayım, araba alayım, holding olayım... Nedir bu? Gelirken imzaladığınız senedimi ödemeye çalışıyoruz... Hiç bir şey sonradan gelmez insana; sevgi açmaz kanatlarını sana, yürek sızlatmaz aşk, küsmüştür dünyana... Sen mutluluğun yanından elini kolunu sallayarak geçersen mutluluk senin eline mi yapışacak sanırsın... Koskocaman olma telaşında hayatını heba etme yolunda ne beklersin ki, ne cüretle vermediklerini almak istersin... Dön bak geçmişine senedini unutma! Hayat dediğimiz bu yolculuğumuzda sanma ki tek sen varsın... Doğdun elinde senetle, çocuk oldun hasretlerinle, genç oldun takıldın sapkınlığa, orta çağında etrafına öfke, umutsuzluk, kahır, hüzün, para ve bencilliğini saçtın. Bak artık holdingler, paralar ve yatırımlar, maşallah gözümüz yok ama bir dolu... Koskoca bir malikânede sen yaşlı bir pinpon ama masan yok... Hadi şimdi orta çağındaki bencilliğinle gez dur odaları; istediğin buydu değilmi... Gez odaları gez! Belki kaybettiklerinin hayalini kurarsın. Bak bir ne kalmış elinde...Buruşmuş, incecik pulu bile yok olmaya yüz tutmuş bir senet...Hani sevgin, hani fidanların, hani paran, hani eşin, hani dostun, hani yüreğin... Sakın unutma paralarını, malikâneni koy kefenin cebine, lazım olacak sana seneti öderken... Belediyenin arabasından bir camiye, hocanın "nasıl bilirdiniz" e, ahaliden "zengin(!)" demeleri yeter be sana... Hadi Allah kolaylık versin ve rahmet eylesin... Dur!!! Arzu Candevir Çakır 18.1.2007 12:28
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Arzu Candevir Çakır, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |