Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Metin Eloðlu þiirinde mizah öðesi gerçeklikle iç içedir. Þiir soluðunu yaþamdan alan þair, “Xavier Cugat” þiirinde koyunlarýný satýp para kazanan özenti bir köylünün þehirde kendisine metres tutmasýný anlatýr: “Hele gel, seni vizon pöstekilere saram; / Koluma takýp Kervansaray’a gidem; / Sana Chat-Noir’ler alam mý; / Kokluyanýn burnu düþsün / Joze Ýturbi’den, Xavier Cugat’tan/ Sana pilâk alam mý? / O çalsýn, sen tepinedur… / Seni eþek sütünden banyolara yatýrýp, / Camel’ini binliklerle yakam mý? / Naylon’una ne verem?”Ayýp kavramýna bir doðallýk, bir baðýþlanýrlýk, hatta bir sevimlilik kazandýrmýþtýr Metin Eloðlu. Þiiri dünyadan soyutlanmýþ hassas bir þey sayan anlayýþý yýkmaya çalýþýr, kimi zaman dizelere sille tokat giriþerek, kimi zaman da mizah yoluyla alay ederek. Kitaplarýna koyduðu adlarda bile görülür bu çabasý: Düdüklü Tencere(1951), Sultan Palamut(1957), Odun(1959), Horozdan Korkan Oðlan(1961), Ayþemayþe 1968). Metin Eloðlu, doðal ve içten dizelere sahip kendine özgü bir dil yaratmýþtýr. Þiiri, yaþamdaki her türlü bozukluðu, dengesizliði, düzensizliði, hýrçýnca irdelemiþ, dilinin yalýnlýðýyla halka ulaþmayý baþarmýþtýr. Yalnýzca ulaþmak da deðildir bu; yazdýklarýyla okuyanlarý þaþýrtabilmeyi de baþarmýþtýr. Günlük konuþma dilinde yazdýðý þaþýrtýcý þiirlerinden birisine örnek olarak “Boynumun Borcu” þiiri verilebilir. Üç dizelik bir þiirdir bu: “Leman Haným / Size bir þiir borcum vardý ya / Ýþte onu ödüyorum.” Aslýnda çok basit gibi görünen dizelerin yalýnlýðýnýn arkasýna derin anlamlar yüklemeyi baþarabilmiþtir Eloðlu. Þiirin sipariþle yazýlamayacaðýný kendine özgü mizah anlayýþýyla bir çýrpýda anlatývermiþtir. Þiirinde yaþamýn traji-komik yönlerini incelemiþ; bu yönleri sesleterek toplumcu gerçekçi bir þiir kurmuþtur. Baþlý baþýna “Eloðlu” adlý þiirini incelemek bile onun toplumcu gerçekçi mizah anlayýþýný açýklamaya yetecektir. Metin Eloðlu, tüm þiir boyunca kendini diðerleriyle kýyaslar: “Eloðlu binlik bozdurur / Ben bozduramam.” Bu dizelerle baþladýðý þiirinde, kendi þahsýnda yoksul adamýn yaþamýný ve olanaksýzlýklarýný dile getirir. Elalem binlikler bozdururken, kendisi üç beþ kuruþa hayatýný sürdürmeye çalýþmaktadýr. “Eloðlu baþýný yastýða kor komaz uyur / Ben uyuyamam”. Þair, hayatta bu kadar adaletsizlik ve sömürü varken, uyuyamaz diðerleri gibi. Düþünen adamýn dertli adam olduðunu, hem yaþama duyarlýlýðý gereði hem de hayatýný sürdürebilme kaygýsý içinde geceleri uyuyamadýðýný çok açýk ve yalýnca dile getirmiþtir. “Cahillik mutluluktur.” söyleminden de uzaktadýr bu deyiþi. “Diðerleri gibi rahat rahat uyuyamýyorum.” þikayet de deðildir ; “uyumamak” düþünen insana özgü bir dert olmasýyla onurlu bir eylemdir. “Eloðlunun sofrasýnda dokuz türlü/ Benim aç yattýðým olur bazen.” dizeleriyle sürer þiir. Gelir düzeyleri ve yaþam biçimleri arasýndaki farklýlýk mutfaktan baþlayarak kendini gösterir. Birileri aç uyurken tok uyuyan kimileri bunu umursamaz bile. Yaþam olanaklarý arasýndaki farklýlýk, kiþilerin vicdanýna býrakýlmýþ; vicdan da zaten zamanla özelliðini kaybetmiþtir. “Benim evim gecekondu / Eloðlunda apartýman” dizeleriyle mülkün adaletsiz daðýlýmýnýn güzel bir örneðine deðinir þair. Bazýlarý gece kondurduklarý evlerde kalýrlar. Gün gelir; bu evleri de belediye ekipleri tarafýndan baþlarýna yýkýlýr. O sýrada diðerleri apartmanlarýnda, lüks dairelerinde kalmaktadýr. Derken dairenin içine giriveririz sanki: “Eloðlunda ince müzik / Benimkisi aman aman.” Özellikle bu dizelerde þairin yoksul kesimi konuþturduðunu anlayabiliyoruz. Diðerleri rahat evlerinde ince ve hoþ müzikler dinlerken, yoksullar dertlerini dökeceði ve daðýtacaklarý “aman” ve “vah”larla dolu bir müziði yaþamakta ve dinlemektedir. Bir dolmuþçunun ya da uzun yol sürücüsünün dinlediði müzik ile þýk bir evdeki müzik nasýl da farklýdýr; birisi zevk almayý diðeri dert dökmeyi amaçlar. Farklý yaþam biçimlerinin sonucu kendisini yaþamýn her alanýnda göstermez mi? “Benim kuru baþým bana yeter / Eloðlunda karý kýzan.” Þiirin gerçekçiliði içinde aile kavramýna ve kiþinin aile kurmak ve sorumluluk altýna girmek için maddi þartlara gereksinim duyduðuna deðiniliyor. Ýnsanoðlunun en basit çoðalma içgüdüsü bile bastýrýlmýþ; bir yük ve sorumluluk haline getirilmiþtir. Þairin ve þiirde kiþileþtirdiði yoksul halkýn “eþ” ya da “baba” olmasý, parasýnýn olup olmamasýna baðlýdýr. Bu sorumluluk geleneksel yapý içerisinde kendiliðinden ve zorla gerçekleþmemiþse, düþünen kiþi böyle bir durumda yalnýzlýðý seçecektir. Baþka hayatlarýn yükümlülüðü altýna girmek zor iþtir kuþkusuz. Bu dizeler düzenin kiþileri nasýl yalnýzlaþmaya ittiðinin bir göstergesidir. “Ben keçileri kaybettim / Eloðlu usta çoban.” Metin Eloðlu, bu dizelerde yönetim ve “sürü gütme” anlayýþýna gönderme yapýyor. Ýnce mizah anlayýþý içinde “keçileri kaçýrmak” deyimine gönderme yaptýðýný düþünmemek de elde deðil. “Usta bir çoban olma”, þiirde “keçi” olarak simgeleþtirilen halkýn, istenilen yöne doðru güdülmesidir. Adam gibi yaþayan insanlar hep yalnýzlýða ve toplum dýþýna sürüklenirken, yetenekli “çoban”lar iþlerini çekip çevirmekte; iþini bilmektedir. En sonunda “Bu soyadý bana haram.”la bitiriyor þiirini Eloðlu. Þiirini baþtan sona çok iyi kurgulandýðýný ve konuyu incelikle iþlendiðini görüyoruz. Metin Eloðlu’nun mizah anlayýþý hayatýyla birdir. Açýk ve yalýn bir kiþi olarak dizelerinde de bu açýklýk ve yalýnlýk hakimdir. Sokaktaki adamý, yediði yemeði, yattýðý evi, yalnýzlýðýný dile getirdiði gibi, sevgilisine seslenirken bile mizahtan ayýrmaz yolunu. “Ýnce Elek” þiirinde: “Adam olayým çalýþýp para kazanayým/ Beni böyle iþsiz güçsüz býrakma.”diyerek çaðýrýr sevdiðini. Açýk ve dürüst bir söylemle “Beni deli edip býrakma” der. Neyse odur Metin Eloðlu. Her zaman doðal olmak isteyen bir þairdir. Þiirlerindeki tüm taþlamalar, alaylar, bir yerde insanlarý doðal, içi dýþý bir olmaya, yalan yanlýþ yaþamaktan vazgeçmeye bir çaðrýdýr: “Baktým ki tabiatta yalan yok / Çiçek açarsa meyve veriyor / Ellerimiz el olmadýktan sonra / Vazgeçelim be kardeþler / Aklýmýz akýl deðilse / Gönlümüz gönül deðilse/ Gücümüz boþunaysa/ Vazgeçelim olsun bitsin / Böyle yarý yalan yarý yanlýþ / Yaþamaktan fayda yok.” Ýçinden geldiði gibi yaþayan, türlü kalýplara girmekten hoþlanmayan ve kalýplarla da dalga geçen, sorgulayan bir düþüncesi vardýr Metin Eloðlu’nun. “Gökyüzü” þiirinde toplumdaki “erkek olma” kalýbýný ve “erkek gibi davranma ve hissetme zorunluluðu”nu eleþtirir. Doðadaki incelikleri bir bayana uygun olarak niteleyen, ince ve duyarlý erkekleri ise erkekten saymayan bir düþünüþtür eleþtirdiði. “Erkek olma” olgusu konusundaki toplumsal eleþtirisini mizahla anlatmýþtýr þiirinde: “Bu ne bu / Bu noksan gökyüzü ne /Bu mavi nemenem mavi / Neyin nesi bu bulut / Erkeklik oldu mu be” Metin Eloðlu þiirlerinde mizah “içki”yi de betimler. “Þiþedeki” þiirinde “Þiþede durduðu gibi durmaz ki kâfir / Tutar insana yaþamayý sevdirir” diyerek içki sevgisi ve mizah anlayýþýný þiirinde bütünleþtirmiþtir. “Çilingir Sofrasý”nda ise “Bu zýkkýmýn yanýnda / Arnavut ciðeri ister, bir./ Çiroz salatasý ister, iki./Cacýk ister, üç. / Adalet, müsavat, hürriyet demeye / Sadece yürek ister.” derken yaþamdaki bozukluklara ve eksikliklere de deðinmeden geçememiþtir. Ýçerken, yürürken, iþ yaparken, hayatýn her alanýndadýr duyarlýlýk ve toplumculuk. Ýçki içerken “Keþke þu içkinin yanýnda adalet, hürriyet de olsaydý” diye geçirir. Ama yürek ister tüm bunlarý istemek bile. Ýstemek bile cesaret isterken yazmak iki numara fazladýr yaþadýðý dünyaya. Ama hal böyle iken, Metin Eloðlu cesaretli çýkmýþ, yazmýþtýr doyasýya, hem de dizelere vura vura. Yazýma Metin Eloðlu’ndan dizelerle son vermek isterim. “Ömür Törpüsü” þiirinden: “Yaþamak istiyorum Yaþamak istiyorsun Yaþamak istiyor Böyle þiir olmaz, diyeceksin; biliyorum. Ama böyle dünya olur mu?” Kaynaklar 1. Çalakalem, Vedat Günyol, Ýþ Bankasý Yayýnlarý, 1999 2. Büyük Türk Þiiri Antolojisi, Ataol Behramoðlu, Sosyal Yayýnlarý, 6. Baský, 2001 3. Þiir Sanatý, Erdoðan Alkan, Ýnkýlap Kitabevi, 2005 4. Türk Þiiri Antolojisi, Ýlhami Soysal, Bilgi Yayýnevi, 1997 Eda Keskin Sanat Cephesi Dergisi ,Ocak 2007
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Eda Keskin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |