Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Renkler, sesler, şekiller, kokular hepsi ayrı güzel şimdi. Hepsinde seni bulabiliyorum çünkü. En güzel kokularda kokun, en güzel renklerde gözlerin, en güzel nağmelerde sesini duyuyorum. Bir sessizlik ve hareketsizlik haline bürünüp kendimi onlara veriyorum. Yokluğunda, sensizliğe ancak böyle tahammül edebiliyorum. Ve hala hasretinle yenilmedimse hayata, sana benzettiğim güzelliklerden aldığım güçle ayakta duruyorum. Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi? Ne kadar özlediğimi… İçimde günden güne büyüdüğünü, giderek doldurulmaz bir yer edindiğini biliyorsun değil mi? Bilmiyorsan dinle beni… Sen öyle bir şeysin ki artık yüreğimde, seni çıkardığımda, bana yaşamak için pek bir sebep kalmaz geride. Boşluğunu dolduramam sensizlikte. Sen ki ışığımsın, karanlıklarda boğulurum gidişinle. Neden bu kadar çok sevdim seni bilmiyorum. Buna hakkım var mıydı hiçbir fikrim yok açıkcası. Bir açıklamada beklemiyorum kimseden. Ben sende yitip giden bir yüreğin, senin hayalini çizmekten başka hiçbir şey yapmayan düşüncelerin sahibi olarak hayatımdan memnunum. Ki zaten senden önemli bir şey var mı dünyada. Senin dışında, senin uzağında anlam ve değer kazanabilmiş ne var ki. Seni bu kadar severken, seni üzdüğüm zamanlarda oluyor biliyorum. Seni incittiğim zamanlar… Varlığımdan nefret ettiğim, kendimi affetmediğim zamanlar. Zira hiçbir kelebek, konduğu dalı incitmez. Bunu biliyorum. Ama bilincimde olmayan, sevdamın telaşındaki o coşkuyla şımarmış bir çocuk olduğumda, tüm masumiyetimle üzüyorum seni. Sonra şefkatine sığınıyorum, yüreğine gizleniyorum. Suçunu bilen ve cezadan korkan her çocuk gibi ağlamaklı oluyorum. Ta ki, beni affettiğini duyuncaya kadar orada kalıyorum. Ayrılığın adı ne kadar soğuk bilmiyorsun. İliklerime kadar üşüdüğümü, ayakta duracak kadar bile mecalim kalmadığını görmüyorsun, ne zaman ayrılıktan yana bir şeyler girdiğinde aramıza. Ki daha seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. Biz seninle bir bütünüz. Sen ne kadar inkâr edersen et, aynı iklimin çocuklarıyız. Aynı kalıptan çıkmış iki ruhuz seninle. Sevdikçe tamamlanıyor, sevdikçe çoğalıyoruz durmadan. O kadar büyüyoruz ki sonra, mesafeleri kapatıyoruz seninle. Senden vazgeçemem ben. Seni bunca severken ve bana kızdığın saatlerde beni sevmediğini söylesen de, içindeki bana olan sevgiyi bilirken senden vazgeçemem. Bir düşü, koca bir sevdayı benliğime kurban edemem. Ve inancıma yerleşmiş kutsaliyetini bir anda inkâra düşemem. Beni gerçekten inandırmalısın sevilmediğime ve istenmediğime. Ki o zaman bile senden vazgeçtiğim için değil, vazgeçilmiş biri olarak, gölge etmemek için giderim... Hüzünbaz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüzünbaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |