..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Cem Uludağ




10 Eylül 2007
Diriliş - 1. Bölüm  
Cem Uludağ
"Mevsimsiz ortaya çıkan bir sis tarafından bu askerlerin tümü yutuldu. Bu sis güneş ışınlarını çok güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Topçulara hedef gösteren askerlerin gözleri kamaştı. Hedef bilgisi gelmediği için, top ateşi bir süre kesildi. Sisin yuttuğu askerleri daha sonra ne gören , ne de duyan oldu."


:BDCE:
"Mevsimsiz ortaya çıkan bir sis tarafından bu askerlerin tümü yutuldu. Bu sis güneş ışınlarını çok güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Topçulara hedef gösteren askerlerin gözleri kamaştı. Hedef bilgisi gelmediği için, top ateşi bir süre kesildi. Sisin yuttuğu askerleri daha sonra ne gören , ne de duyan oldu."


1. BÖLÜM:Kulübe

Çanakkale'nin koca tepelerini aydınlatan patlamalar, küçük evi de sarsmıştı. Tepelerin arasına tek başına kondurulmuş bu evde yaşayan kamburu çıkmış yaşlı adam yapabileceği en hızlı şekilde dışarı fırlamıştı. Gerçi dakikada bir adım atıyor gibiydi ama onun yaşındaki birinden de daha fazlasını bekleyemezdiniz.
Yüzünde kesin bir kararlılık barındıran bu adam, yavaş da olsa tek katlı evi ve içinden her türlü koku yayılan ahırı geçmişti . Şimdi hedeflediği kulübeye yaklaşmak üzereydi. Bu küçücük kulübeden ne umuyor olabilirdi ki?
En sonunda kapıya vardığında biraz duraksadı. Tekrar havaya baktı. Gökyüzü ışıl ışıldı.Ama bu bir şenliğin habercisi değildi. Aksine bir yasın habercisiydi. Ağır işiten kulakları bile patlama seslerini duyuyorsa cidden durum vahimdi.
Zaman kaybetme lüksü olmadığını hatırladığında elindeki anahtarı sakince yerine takıp, çevirdi. Hafif bir gıcırtı tepelerden gelen gümbürtülerin arasında dağılıp gitti.
O klasik yavaşlığıyla kulübeye girdi. İçerisi tarla ve tamir aletleriyle doluydu: çekiçler, kürekler, kazmalar, tırmıklar... sarsıntının etkisiyle hepsi denizden çıkmış balık gibi titreşiyordu. Birbirine çarpan demirlerden çıkan ses birşey anlatmak istiyordu sanki.
İçeriye girip incelemeye başladı yaşlı adam. Elini demir aletlerin üstünde gezdirdi biraz. Onu buraya getiren neydi? Niye gecenin bu vaktinde gelmişti buraya? Tabi ki de bunun cevabı çok basitti: Doğru zaman gelmişti. Kendisine verilen görevi yerine getirmeliydi. En azından ölmeden görevini tamamlayacaktı, yani öyle umuyordu.
Odayı biraz süzdükten sonra asıl hedefine doğru yöneldi. En uzak köşedeki tuğlaları teker teker kaldırdı yerinden. İlerlemiş yaşına rağmen büyük bir güçle yapıyordu bu işi. Bambaşka bir kudret gelmişti sanki. Bu yoğun çalışması sonucunda da hedefine ulaşmıştı. Tuğlalar çekildiğinde uzun bir kutu çıkmıştı ortaya. Kutunun üstünde yılların etkisiyle solmuş ama halâ okunabilen bir isim vardı: 'Salih Çavuş'. Kutuda kendi adını gören adam duygulanmıştı. Ama tek damla yaş dökmedi. Kararlılıkla ama narince-zaten pek bir kuvvet uygulayamazdı- açtı kutuyu. Kırmızı ipekten bir kumaş çıkmıştı karşısına şimdi. Heyecanlanmıştı. Aradığı şeyi bulamam korkusu yayılmıştı bedenine kısa süreliğine; fakat birkaç saniye sonra telaşının gereksiz olduğunu fark edip rahatladı. Halâ oradaydı. Tam baktığı alete dalmıştı ki; şiddetli bir sarsıntı 'acele et' dercesine uyardı Salih Dede'yi.

Büyük bir telaşla kutuya uzanıp içindekini aldı. Yine, yüz yaşını aşmış olmasına rağmen ulaşabildiği en büyük hızla dışarı fırladı. Hem de elinde ağır bir nesneyle. Bambaşka bir kuvvet vardı Salih Dede'de. Büyük bir kaosun içine tek başına ilerliyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Rüzgar'ın Oğlu [Öykü]


Cem Uludağ kimdir?

'Sürekli yeni bir şeyler üretmek' beni tanıtmaya yeter

Etkilendiği Yazarlar:
Jonathan Stroud,J.R.R. Tolkien,Eoin Colfer


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Cem Uludağ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.