|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman |
1
|
|
|
|
Hayalet dadandığı izbe, terk edilmiş evin içerisinde volta atıyordu. Sanki Yıkılmış bir binanın moloz yığınından çıkmış gibiydi. Karmakarışık gri saçları, paçavraya dönmüş takım elbisesi derisi kurumuş suratı ile korkutucu görünüyordu. Volta atarken bir şeyler mırıldanıyordu.
‘’ bu mezarda yatanlarrr‘’ dedi. Sonra düzeltti ‘’Bu kabirde yatanlar, yok yok direk burada yatanlar diyeyim‘’ dedi.
Kırık pencereden esen rüzgâr ıslığını öttüre öttüre evin içinde cirit atıp örümcek ağlarını titretiyordu.
Telefonunu çıkarıp şöyle bir bildirimlere baktı. Aynı seri katilin kurbanları olarak kurdukları whatsapp grubundaki yeni yazışmaları kontrol etti. Katil bedenini delik deşik ettiği anlar gözünde flaş patlamaları gibi belirip belirip kayboluyordu. Gözlerini kapattı, kafasını iki yana silkeledi ve telefonu kapatıp cebine koydu.
Çaresizce, kanlar içinde ve acılar içinde can çekişerek ölmesi ile biten kendi hikâyesinden kaçmaya çalıştıkça bir yandan hikâye sanki dönüp dolaşıp karşısına çıkıyordu. Ama bugün bunun olmasına izin vermeyeceğine kendine söz vermişti. ‘’ Unutulması gereken bir hikâyeden kaçmanın belki de en güzel yolu anlatılması gereken hikâyeleri anlatmaktır’’ dedi ve aniden hayaletin evdeki varlığı titreşerek yok oldu.
Her şey böyle başladı.
Mezar taşından bile yoksun, sadece tabelalar üzerinde birer numaradan ibaret olan kabirlerin bulunduğu mezarlıkta hayaletin ortaya çıkması ile kargalar tünedikleri ağaçtan büyük bir telaşla havalandı.
Mezarlığın olmayan huzurunu da kaçırmıştı. Kargaların o iç gıcıklayıcı çığlıkları ile aniden uçuşup kaçışmaları ağaçların dallarını silkelemiş, hissedebilene küçük esintiler bile yaratmıştı hatta.
Hayalet, oluşan fenomenlerin dahi farkına varmadan sigarasını yaktı. Tüm bunları umursamadan bir sigara yaktı, söyleyeceklerini ve anlatacağı hikayeyi kafasında son bir tekrarladı ve bir şov programı sunarmışçasına lafa girdi kollarını açtı ve sunumuna başladı…
"Kimsesizler mezarlığına hoş geldiniz gençler."
|
|
2
|
|
|
|
Nimali sözlerine başlarken ve devam ederken, Gri mavi gözlü arkadaşına doğru atağa geçen elinde kalınca zincir olan biri, onu zarar verici nitelikte salladı. Rakibi hiç tereddüt etmeden kılıcı ile bir kaç hareket eşliğinde sanki bir müzik aletinin tellerine uyumlu bir şekilde dokunur gibi metal ve görünüşe göre paslı halkaları keserek parçalara ayırdı. Nimali ise buna tempo tutarak cücenin kaldırıp ta kendisine doğru yönlendirdiği baltayı kılıcıyla karşıladı ve aynı oranda saldırganı hızlı hızlı kılıç hareketleriyle sendeleterek geriye düşmesine sebep oldu. Soriol da notaların akışına uyum sağlayarak oklarını diğer ikisine gönderdi. Öte yandan şaşkınlığa uğrayan zincirli saldırının sahibi karşısındakinin bir yumruk darbesi davetini geri çevirme lüksü olmaksızın kabul etmek zorunda kalıp örtülü yüzüne yedi. |
|
3
|
|
|
|
Beyaz Melek, bir hastane görevlisi ile bir hastanın öyküsünü anlatıyor. Doktor Bilge Göker'in hastanedeki görevi, komaya girmiş ve hayatı makinaya bağlı hastaları son yolculuklarına uğurlamaktır. Çalıştığı yıllar içerisinde onlarca hastayı bu şekilde makinalardan ve hayattan koparmıştır. Bir gün Bayındır Hastanesine Melek Bilen isimli gizemli ve tuhaf görünümlü bir hasta gelir. Ancak Melek Bilen’in bu tuhaf ve gizemli görünümünün altında oldukça saf ve o dünyaya ait olmayan bir ruh yatmaktadır. Melek Bilen'in günden güne gün yüzüne çıkan dünya ötesi güçleri, karakteri hakkında yeni ipuçlarını anbean ortaya çıkaracaktır. |
|
4
|
|
|
|
“Ben ve elf masanın oradakileri sessizce hallederiz ancak diğerleri için doğaçlama yapacağız. Kaimeld sen geride kal ihtiyaç olursa müdahil olursun” dedi kısık sesle Sawnhall. Elfle beraber olabildiğince sessizce hareket ederek masanın ortadakilere arkadan yaklaşarak tıpkı bir suikastçi gibi ikisini yakalayıp bayılttılar. Sağ taraftan biri aniden çıkıp elindeki tabaklarla, o daha şaşkınlığından uyanamadan Sawnhall masadaki bıçaklardan birini çabuk bir şekilde alarak haydudu elbisesinden duvara çiviledi.
|
|
5
|
|
|
|
Artık rüzgar tamamen kendisini göstermiş, onların yolculuklarına eşlik etmeye başlamış ve uğultusu yanlarında olduğunu sertliğiyle kabul ettiriyordu adeta. Yol arkadaşları da soğuğun peşi sıra ya da onun içinde barınmaktan sıkılıp dışarı çıkan rüzgarın sert dokunuşuna maruz kalıyor bir de üstüne üstlük beraber yürümeye zorlanıyorlardı. Ağaçları hırpalayan, kuşların ezgisel seslerini gücüyle hakimiyeti altına alan ve bir çok canlının çığlığından kaçmasına sebep olan rüzgar, daha da şiddetlendi ve en nihayetinde üçlüyü yürüyemez hale getirdi. Ağaçlardan. çalılardan kopan parçalar onların etrafında fır dönüyor ve oradan oraya evsiz kalan insanlar gibi savrulup duruyorken bunun müsebbibi de onlara eziyet edip evlerinden kaçıran sadist biri gibiydi.
|
|
6
|
|
|
|
Üç kara zırhlı, köpeklerin toprağa karışmasıyla ortaya çıkan dumanımsı şekillerin tekrar atlara dönüşmesiyle onların üzerine binip şehrin girişine varıp, büyücü tarafından efsunlanan kapıya dokundukları anda tamamı parçalandı. Cücelerin yonttuğu oldukça sağlam ve sert taş ve tahta parçalarının havaya uçuştuğu ve döndüğü ortamın içinden şehre giriş yapmışlardı. Ortalıkta dolanan bu dehşetin sağladığı kesif sessizlikti.
|
|
7
|
|
|
|
Yönlerini o tarafa çevirdiklerinde gövdesi geniş sanki yaprakları küf rengine dönmüş yeşillikte olan ağacın dalında üstünde kirli ve sökük açık kahve renginde bir giysi olan, ayakları çıplak bir şekilde sallanan, kısa, küt soluk sarı saçlı bir insan çocuğu fısıldıyordu.
“Teni, elzem soğukla titreyen bir gece, korkunun koynunda çaresiz bakışlarıyla yatıyordu. Lime lime bedeninin sarsılışı sadakati unutulmuş dost gibi olan hislerini barındırırken dehşetin kesif çığlıklarına koynundaki gecenin kanlı yaşları sarılıyor ve yüzü, mutluluğu satılık eskici hatırasına dönüyordu.”
|
|
8
|
|
|
|
22. BÖLÜM: KURUKAFA AVCISI |
|
9
|
|
10
|
|
11
|
|
12
|
|
|
|
10. BÖLÜM: MEZAR NO: 0 ( SEZON FİNALİ ) |
|
13
|
|
14
|
|
|
|
19. BÖLÜM: ÇİLİNGİR SOFRASI |
|
15
|
|
|
|
17. BÖLÜM: KAVGAYA ADAM ÇAĞIRMA 2 |
|
16
|
|
|
|
2. BÖLÜM: MEZAR NO: 27256 |
|
17
|
|
|
|
26. BÖLÜM: KÖTÜLER KÖTÜLERE KARŞI |
|
18
|
|
|
|
27. BÖLÜM: KÖTÜLER KÖTÜLERE KARŞI 2 |
|
19
|
|
20
|
|
|
|