Mavi̇ Kadinlar
Farklı ülke, farklı dil, farklı din, farklı gelenek göreneklere sahip birbirini hiç tanımayan iki kadının inanılmaz iletişimi ve bağı.
"“Yazmak, dünyayı değiştirmek gibi görünse de, çoğu zaman sadece kahve makinesini yeniden icat etmektir.” – Franz Kafka"
"“Yazmak, dünyayı değiştirmek gibi görünse de, çoğu zaman sadece kahve makinesini yeniden icat etmektir.” – Franz Kafka"
Farklı ülke, farklı dil, farklı din, farklı gelenek göreneklere sahip birbirini hiç tanımayan iki kadının inanılmaz iletişimi ve bağı.
O ise arkadaşının omuzuna hafif bir yumruk atmakla yetindi. Onların binaya girmesiyle (üç uzun saçlı, fiziksel görünüşleri birbirine yakın iri yapılı, silahlar taşıyan) handakilerin dedikodu kazanı, öncelikle yapının kapısının yakınında oturan ağzındaki yaradan dolayı yamuk gibi görünen, savaşçıların orklara karşı yaptıkları şeklinde başlayıp tekrarında bir diğer alt dudağı
"yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak."
Yine o kabus… Kendini yeniden bulutların ortasında, aynı dağın keskin kayalıklarına tutunmuş olarak bulmuştu. Parmak uçlarında durabilecek kadar ince bir kütle vardı ayakları altında. Düşmemek için kayalıklara yapışmak zorunda kalıyordu. En küçük bir hareketinde, zeminin, ayakları altından kayıp gideceği malumdu. Aynı sert esen rüzgar, aynı soğuk, aynı korku…
garip ve farklı bri dünya. hala yazmaya devam ediyor. hala gün geçtikçe kendini büyütüyor. bir gün mutlaka en azından kendi evimdeki kitap rafından yer alacak.
İlkçağlardan bu yana milyonlarca düşünce bulutu sessiz sedasız birbirinden habersiz gökyüzünde gezinirler. Bu bulutlar bir insanın hissedemeyeceği kadar soyut olmakla birlikte bir gezegeni ezebilecek ağırlıktadır. Yaşasın, birbirinden habersiz düşünceler bulutu topluluğu!
Romanı okuyup bitirdikten sonra şöyle bir düşündüm. Eserdeki mağara bir bakıma dünya, bir bakıma da insanın kendisidir. Kat kat aşağılara inerek kötülüklere gark olması, Kuranı Kerimin ifadesiyle esfeli safilin olması kişinin kendi elindedir. Yazarın, büyücünün ağzından söylettiği gibi; Karanlık da ışık da insanın ruhundadır (s. 13); Akıl hep
Ve şimdi, Jordan’ı müzikal yeteneğimle ve gayet sıradan olan çekiciliğimle etkilemem gerekiyordu. “Ah Tanrım, lütfen biri George ve Gerard’a akıl fikir versin!” Belki onlar bu iş için doğru insan olmadığımı göremiyorlardı ancak bu, hayır deme hakkına sahip olmayan ben’i tümüyle rezil olma utancına itmemeliydi. Haksızlık, diye düşündüm ve
Artık karşıdan geçerken sağa sola bakmıyorum , yanlış anlama ölümüme susadığım için değil, sağa sola bakmıyorum insanlara bakıyorum, onlar durunca duruyor , geçerlerken geçiyorum, rahat geldiği için değil , böyle alıştım
Yavaş ve aksak adımlarla merdivenlere adım attığında Onorgud bunun hiç de Kahin’in sıradan hallerinden olmadığını anladı.
Cadıkahin Kral’dan iki basamak aşağı da durdu.
Kral ürperdi.
Krallarınkahini sıska, kemikli elini Krallarınkılıcı’na doğru uzatıyordu. Uzun, kalın çelik namlunun usturadan yüz bin kat keskin ağzına
Herkes Heybesi̇ne Ömrünü Doldurur; Ben Kamburuma Takilan Hayalleri̇mi̇ Ben Bi̇r Bozkir Pi̇gmesi̇ Deği̇li̇m; Hayalleri̇ Olan Ve Çi̇ğnenmi̇ş Bi̇r Hayatim.
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit...
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
Dilruba’nın yolu bir ermişle kesiştiğinde ermiş ondan göğsündeki gökyüzünün fotoğrafını çekmesini ister. Ama önce Dilruba’yı farklı ve fantastik alemlere götürecektir: Duymak, görmek ve koku alemleri. Burada Dilruba’nın kendini yeniden keşfetmesini isteyen ermiş ona duyularla ilgili uzun dersler de verir. Sıra koku alemine geldiğinde Dilruba Tuğrul’la tanışır ve onun
Bufmero Buftaranın yanına sokuldu ve onu Boker oynamaya davet etti. İki parmağının arasına sıkıştırdığı kadehin içinde ne olduğu bardak ağaç kovuğuna ulaşıp da tuzla buz olduğunda anlaşıldı.
Yarım kadeh Bufın özütü...
Hani şu kaktüsvari bitki... Dilde bıraktığı tad için nice bufalolar yakılır, bir kadeh
aşık kişinin davranışları yaşanmış aşk hikayeleri...
''Sen gittiğinde kahrolurum,boğulurum ama acımı hissettirmem bizzat kendim olarak sana.Sana zarar veremem.
Her tarafı ağaçlarla çiçeklerle dolu olan bu bahçede hapsolduğumda sorarım bedelini onlara.
Tayfunla esen ağacın sallanan yapraklarında bulursun sesimi.Kaçmak zorunda kalırsam çıkaramadığım çığlıklarımı duyarsın tepelerdeki uluyan kurtlarda.Denizin rahatsız edici dalgalarında.Bir buket değil,binlerce
Her gün bir önceki gün için gelecektir... Yani 2854 de şimdi için yarın olabilir.
Simirna gözlerini kapayıp ıtırlı havayı soludu. İçindeki yaşama sevincini hissedemeyip karanlık bir girdapta dönüp durduğunu duyumsadı. Çuhaçiçeğinin kadifemsi kırmızlığında düşüşe geçtiğini anladı. Zihniyle kalbi farklı işlemeye başlamışlardı. Gözlerini açtığında bakışlarında bir anlamlılık vardı. Kırılgan bir kalbin sertleşmesi, isyan etmesi ve ölümün bir son olmadığını algılamasının girdabında, soyut düşüncelerin
Kafile hayli çetin bir yolculuk yapmaktadır. Hamrawat Nehrinin ulu kollarından birinin kenarına inşa edilmiş eski bir handa, Avar diyarına yapacakları 10 günlük uzun yolculuk öncesi son bir kez dinlenmek amacıyla dururlar. Yazı grubumuzun o gece handa geçirdikleri keyifli satleri konu alıyor.