Yaldızlı sözcüklerin artık bir yaraya merhem olamayacağı gerçeği yüzümüzde bir tokat gibi patlasa da ayan beyan; bu saatten sonra yazmanın ne anlama geldiğini kısırlaştıracak kadar geçerli değildi...
Bir düş görmüştük düşümüzde eskilerde daha doğrusu öncelerde bir zaman ama seçememiştik rengini, seçtiğimizde ise başka çiçeklere tomurcuklanma telaşıyla soldurmuştuk...Solmuştuk anlamadan…

Zaman bir başka saatin akrep ve yelkovanında tazelediğinde kendini; yeni sularda ıslanıyorduk, kurumalara inat.Kurulmak istemiyorduk çünkü başka beyinlerin protezleriyle...

Acı kaybımızdı evet; bu çağda serüven yerine yalnızlığı seçmemiz…Toparlarız sanıyorken, toplanıyorduk bir bir sokak köşelerinden tinerci çocuklar gibi…

Biz realisttik hesapta ama beynimizin üşüdüğünü hesap edemiyorduk, zihinsel muhasebe kayıtlarında...Düşüyorduk; düşlemekten muaf olarak en dibe...

Oysa cebimizde taşıdığımız tohumlar, halen daha kök salacağı toprağı arıyordu tüm olası iklim şartlarında...Sargı bezleri imal ediyorduk yaralarımıza; çünkü aman vermiyordu bir türlü kangren griliğindeki acılar…

Tüm olumsuzluklara rağmen; olumsuz kipte kurulmuş gelecek vadeden cümleleri barındırmak istemiyorduk hayatımızda...Işık arıyorduk isterikler gibi; kışın bitmesini istemeden…

Sigaranın parmak arasındaki çaresizliğine kardeş, baş koymalar arıyorduk aşina omuzlarda;ömür kapatmak üzereyken sol şeridini hayatın...Yine ilk sapakta u dönüş yapmaya hazır trafik canavarlarıydık; emniyetin maliyeyle olan münasebetine aldırmadan…
Endişeleri hüzün katranına daldırmadan, paylaşımların yüklü bedenle arzulanan çorbasına bandırmak istiyorduk gülüşleri...Arındırmak için kendimizi kendimizden...

Kusuruma bakma sevgilim; çoğul bir ağızla tekilledim tekelimdeki heceleri…Biraz da vaktini aldım; artırmak isterken azalıp gidenleri…Ama daha fazla da uzatmayacağım el birliğiyle var ettiğimiz yenilgileri…

Ben sadece geçerken uğrayan yalnızım. Çoğul hüzünler bırakamam
ardıma. Ayrılığın en fiyakalı müşterisiyim. Tekrar bürünüyorum hırkama.
Merhaba uyku! Bu akşam da koridor boşluğu olur musun yatağıma?
Ve hoşça kal güzel.
Düşme sakın yastığında bıraktığım çukura!