Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Karar vermiş, “yeter taşıdığım, kurtulmalı hepsinden!”. Hepsini sandıklara sandıklayacak, sandıkları kilitleyip anahtarlarını denize atacak, sonra da gömecekmiş. Anahtarları denize atmak kolay olmuş da sandıkları gömme sırası gelince eli varmamış adamın. Onca sandığından bir anda vazgeçmek çok zor gelmiş. Başkalarından istemiş onun için sandıklarını gömmesini ama kimse içi dolu bu sandıklarda ne olduğunu bilmeden işe bulaşmak istememiş. En sonunda hiç tanımadığı bir gömücüye anlatmaya başlamış adam sandıklarını ve sandıklarını neden sandıkladığını. Anlatılanların bir kısmına gülmüş gömücü, bir kısmını anlamamış, bir kısmına hak vermiş. İçi acımış adama, anlattıklarına ve işi yapmaya razı olmuş. Toprağa vurulan her kürek sonu yaklaştırmış. Sandıklarının üzerine atılan her toprak parçası ile hesaplaşmış adam. Kim olsa aynısını yapardı demiş, kendimi suçlamamalıyım hep onlarla yaşayamazdım. İnsan sandıklarına daha fazla inanamıyorsa ve güvenemiyorsa demiş kendine, yapılacak en doğru şey budur. Gömmek gerekir onları, unutmak gerekir yoksa çıldırmak işten bile değil diyip duruyormuş içinden. Bir yandan da kendine özgür kalacağını söylüyor, sandıklarından kurtulduğu için kendi kendini tebrik edip duruyormuş. Anlayacağınız, adam çok heyecanlıymış. Gömücü işini bitirdiğinde bir oh çekmiş. Gömücüye ettiği teşekkürün, duyduğu minnetin sözle ifadesi yokmuş. Ellerine sarılmış önce. Şerefine sofralar kurduracağım demiş. Gömücü sessiz dinlemiş adamı. Adam gözlerine bakınca gömücünün birden durmuş, anlamış gömücünün neden sustuğunu. Hayır, acıma bana, üzülme benim için demiş adam. Bana sandıklarınızı sandıkladığınızı anlattıktan sonra cebinize koyduğunuz şeyi gördüm demiş gömücü. Adam afallamayla hiddet arasına sıkışmış bir an. O mu, önemli değil demiş gülerek. Gözlerinde bir çılgın parıltı kendini belli etmemeyi becerememiş. Onu almalıydım, onu gömemezdim diye mırıldanmaya başlamış kendi kendine, gömücüyü unutup, eli istemsiz cebine kaymış, nereden bilecek ki nasıl anlayabilir ki demiş gözleri gömücüyü bulurken tekrar. Son bir teşekkür çıkmış ağzından, tınısından nefretin hissedildiği...ve arkasını dönüp uzaklaşmış adam. İlk köşeyi döner dönmez de cebinden küçük sandığını çıkarmış, kilidi kolayca kırılmış ve içindekine bakarak kafasını sallarken şunları mırıldanıyormuş dudakları; böyle olmalıydı, sandıklarımın gittiğini sanmalıyım, başka türlü olmazdı, kim olsa aynısını yapardı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Simge, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |