|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
1
|
|
|
|
Ýnsanýn çocukluðunda beynine ve yüreðine ne doldurursanýz yaþamýnýn tüm geri kalanýný onlar belirler ama her zaman sizin beklediðiniz biçimde deðil.... |
|
2
|
|
|
|
" Her þey hakkýnda yazmak istedim. Her þeyi... Bir zamanlar olduðumuz kiþileri, her þeyi! Ve en sonunda her þey birbirine girdi ve ben baþaramadým. Baþaramadým! Neyle baþlarsan baþla, sonunda o kadar eksik oluyorsun. Lanet olasý, saf kibir ve aptallýk!"
The Hours Filminden |
|
3
|
|
|
|
ehliyetsizliðimin bilincindeyim.bilinç yüklüyüm.ruhum kýlýçlar üretiyor yeni adalar fethediyorum.duygu adacýklarý.içinde seviþiyor ama boþalamýyorum. |
|
4
|
|
|
|
Okunacak hiçbir þey yoktur.
Yaþanmýþtýr ve bitmiþtir.
Bu kez yaz'ýl'mamýþtýr!
|
|
5
|
|
|
|
Milet kentinin sokaklarýnda yürüyen Thales, evrenin ilk ana maddesi olan Arkhe'yi araþtýrýyordu. Arkhe'nin su olduðunu düþünüyordu. Çünkü su, her þeyin kaynaðý ve evrenin sýrrýydý. Ama bu sýrrý paylaþtýðý iki gence, suya saygý duymayan bir gezegenin kaderini de anlattý. Bu gezegen, Arkhe'nin öfkesiyle yok olmuþ, yerine yeni bir gezegen gelmiþti. Bu hikaye, felsefenin doðuþunu, doða olaylarýnýn akýlcý açýklamasýný ve suyun önemini anlatan ilgi çekici ve merak uyandýrýcý bir öyküdür. |
|
6
|
|
|
|
Ýmdat, ýrzýma geçiyorlar. Namusum elden gidiyor. Yetiþin…
Ne alakasý var þimdi. Aklýma karpuz kabuðu düþürdü salak.
- Þalvarýnda ne varsa çýkar, þuraya koy, dedim. Masayý gösterdim. Hiç niyeti yok.
O hala bir fýrsat kolluyor. Þaþkýnlýðýmdan yararlanýp kaçacak. Pencereler demirli olmasa uçup giderdi zaten. Kaçamýyor, baðýrýp duruyor. Hýrsýz bizi kendi evimizde faka bastýracak. Vay uyanýk vay... Ben de baðýrmaya baþladým.
|
|
7
|
|
|
|
Bulutlar hýzla yer deðiþtiriyor, þu gri olan küçük bir kýza benziyor, gülümseyen, lüle saçlý, elbiseli, kurdelalý ayakkabýlý... Aðaç gibi yakýndaki bulutlar, bahçeye girdi þimdi kýz, kollarýný kaldýrdý, aðacýn dalýný tuttu, týrmandý, oturdu dala. Dut yiyor. Büyüdü kýz, ders çalýþýrken aðlýyor, aþýk, o bilmiyor. Kara bulutlar arttý, þimþekler sýklaþtý, rüzgar kuru yapraklarý yüzüme yapýþtýrýyor, güzel kokuyorlar. Karýncalar üstümden geçiyor, acele yetiþmeleri lazým, yaðmur geliyor. Ýþte yine çýktý, küçük kýz. Güzelleþmiþ, þýk giyinmiþ, dik duruyor, gülümsüyor, çalýþýyor, mutlu. MÜzik sesi geliyor uzaktan. Tanýyorum ben bunu, bir belgesel vardý onun müziðiydi bu. Evlenmiþ, yemek yapýyor, kýyafetleri ucuz, saçlarý daðýnýk, rengi solmuþ, yýrtýk terlikler var ayaðýnda. Bebeði kucaðýnda, elinde biberon var, kilo almýþ. Üstü baþý periþan. Þimþekler çakýyor. Birileri geliyor, sesler yaklaþýyor, bedenimi buldular. Baþka da hiç bir þey bulmazlar.
Yýldýrýmlar, sahibim geldi, gidiyorum |
|
8
|
|
|
|
Her günkü gibi önce dizlerimin üstünde, ellerimdeki kýrýþýklýklarda, sol elimin yüzük parmaðýnýn altýndaki beyazlýkta, kýrýlgan týrnaklarýn içinde aradým. Yüzümde, göz çukurlarýma birikmiþ çapaklarýn altýna, yavaþça terliklere götürdüðüm ayaklarýmýn þekli bozulmuþ parmaklarýnýn arasýna, baktým. Usulca tuvalete yürürken, lambanýn düðmesinin üstündeki izleri de es geçmedim. Lavobada temizlik iþini yaparken içim korkuyla titredi, ya buralardaysa ya yýkarken süzülüp akýp giderse... |
|
9
|
|
|
|
Yirminci yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Amerikan edebiyatýna damgasýný vuran Kurt Vonnegut’un kýsa öykü hakkýndaki tezi, vakti zamanýnda Chicago Üniversitesi tarafýndan kabul edilmemiþti. Zaman, üniversitenin yanýldýðýný gösterdi. Ýþte Kurt Vonnegut’un verdiði derslerde önerdiði sekiz hikâye tüyosu: |
|
10
|
|
|
|
Selviler neden aklýmý dolaþtýrýp duruyor bu akþam? Hâlbuki aðaç denince aklýma ilk önce Selviler gelmez ki. Ulu çýnarlar, köknarlar, ladinler, yabani elmalar, çakal erikleri gelir. Ama illa kirazlar ve onlarýn sonbaharda ateþ rengi yapraklarý... Dere kenarýnda dallarý sulara doðru sarkan söðütler. Asfalt boyunca uzayýp giden karaaðaçlar, çamlar, akasyalar, iðdeler ve tek tük incir aðaçlarý. Az kalsýn unutacaktým. Yaz kýþ parlak yapraklarýyla capcanlý görünen taflanlarý severim ben. |
|
11
|
|
|
|
Bu öykü, felsefe ve hikmet arasýndaki iliþkiyi anlatan bir metni, deneysel bir biçimde sokratik yöntemi kullanarak yeniden yazmaktadýr. Sokrates, Atina’nýn en ünlü filozofu, kendisine hikmetli bir adam diye tanýtýlan biriyle karþýlaþýr. Bu adam, varlýk, bilgi ve deðer üzerine tam ve bütün bir bilgiye sahip olduðunu iddia etmektedir. Sokrates ise onu sorgulamaya baþlar ve ona gerçek hikmetin ne olduðunu gösterir. Bu öykü, felsefenin sorgulama, eleþtiri ve özgür düþünme temellerini vurgulamakta ve okuyucuyu kendi bilgisini sýnama ve geliþtirme konusunda teþvik etmektedir. |
|
12
|
|
|
|
Yalnýz kaldýðým bu zamanlarda ayný banka oturup yalnýzca yazdým,bir anlam aramadým |
|
13
|
|
|
|
zaman kaderi örtüyordu.beklentilerin altýndan bir asit nehri geçiyordu |
|
14
|
|
|
|
12 eylül'ün çalkantýlý günleri,Osman'ýn gerçeklik duygusunun oluþmasý,kayýp bir kuþaðýn Osman'ýn kiþiliðinde yansýtýlmasý |
|
15
|
|
|
|
annecim, pastanýn soðumasýný bekleyen o eski benden eser kalmadý, senin kadar bile olamadým, ne vasiyet býrakacaðým biri var ne de vasiyetime yazabileceðim bir pasta... |
|
16
|
|
|
|
Birisi barýþý baþlatmalý. Týpký savaþý baþlattýðý gibi!
Stefan Zweig
|
|
17
|
|
|
|
Herþey akýyordu,deðiþiyordu hayat çoðu insaný savuruyordu bu kasabadan,etkilenenler,tutunamayanlar uzun yýllar sonra baktýklarý resimlerde ilk býraktýklarý gibi karþýlarýna resimlerde donmuþ olarak çýkýyordu.Çocukken oyun oynadýklarý geniþ alanlar,sarý güneþin yakýcýlýðý yeþil alanlardaki su sesleri ...sahip olduklarý ve olmadýklarýyla terkettikleri sokaklar... |
|
18
|
|
|
|
Gülbahçe hani bu tavuðun bacaklarý?, dedim.
- Yahninin içinde.
- Kemikleri nerde peki?
- Piþirmeden büyük kemiklerin hepsini çýkardým.
- Lades kemiðini de görmedim?
- Doðrurken kesilmiþtir.
- Býrak numarayý bu kemikler tavuk kemiði deðil. |
|
19
|
|
|
|
Katýrcýlarýn Osman’la gitti. Sabah ezaný hala kulaklarýmda... Avlu kapýsýnda son kez gördüm. Ýki karartý olup gittiler. Akþama genç bir kýsraða koþulmuþ Konya Yaylýsý ile dönecekti. Minibüs Gediz’e uçtu diyorlar. Kayýp diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ýyi yüzerdi Yusuf’um. Ateþ yakar beni ama su boðmaz, derdi. Ýkisinin de ne ölüsü, ne dirisi. Gediz denilen bu su nereye gider? Hiç yorulmaz mý? Hiç mi duraklamaz, soluklanmaz mý? |
|
20
|
|
|
|
Ýnsanlarý buraya çeken neydi?Irmaðýn üstündeki,tahtalarýn bir adým boyu aralýkla dizildiði bu köprüyü insanlar aþaðý bakmadan geçmek çabasýndaydý.Köprüden suya tepeden baktýklarýnda, insanlarýn baþý dönüyor,her an suya düþebilecekleri duygusunu uyandýrýyordu.Ýnsanlarý buraya çeken kaynadýðý söylenen günlerdir kurumadan aktýðý söylenen kandý. |
|
|
|