Öykü > Deneysel

olumlu

Hikaye Yazmak İsteyenlere Sekiz Tüyo

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında Amerikan edebiyatına damgasını vuran Kurt Vonnegutun kısa öykü hakkındaki tezi, vakti zamanında Chicago Üniversitesi tarafından kabul edilmemişti. Zaman, üniversitenin yanıldığını gösterdi. İşte Kurt Vonnegutun verdiği derslerde önerdiği sekiz hikâye tüyosu:

karamsar

Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe

İmdat, ırzıma geçiyorlar. Namusum elden gidiyor. Yetişin…
Ne alakası var şimdi. Aklıma karpuz kabuğu düşürdü salak.
-Şalvarında ne varsa çıkar, şuraya koy, dedim. Masayı gösterdim. Hiç niyeti yok.
O hala bir fırsat kolluyor. Şaşkınlığımdan yararlanıp kaçacak. Pencereler demirli olmasa uçup giderdi zaten.

olumsuz

Türk Savaş Uçakları Diyarbakır'ı Bombalıyor!

İsrail'in Gazze saldırısının Türkiye versiyonu olarak haber kaynaklarından aynen faydalanılarak kurgulanmış şeklidir. Böyle bir saldırıyı Türkiye Diyarbakıra gerçekleştirmiş olsa idi herhalde ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinden oluşan Koalisyon Güçlerince çoktan işgal edilmiş olurdu.

olumlu

Vay Sözüm Vay…

Son numara kızım henüz 6 yaşında, bana öykünerek “şair olacağım” demiş.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum; Feyza’nın şair olduğunu ispatlayarak yazdığı şiiri gösterdiler bana…
Şiir; “Vay sözüm vay!” mısrası ile başlıyordu…

olumlu

Arkhe: Evrenin Sırrı

Milet kentinin sokaklarında yürüyen Thales, evrenin ilk ana maddesi olan Arkhe'yi araştırıyordu. Arkhe'nin su olduğunu düşünüyordu. Çünkü su, her şeyin kaynağı ve evrenin sırrıydı. Ama bu sırrı paylaştığı iki gence, suya saygı duymayan bir gezegenin kaderini de anlattı. Bu gezegen, Arkhe'nin öfkesiyle yok olmuş, yerine yeni bir gezegen

olumsuz

Yeni Gün

Her günkü gibi önce dizlerimin üstünde, ellerimdeki kırışıklıklarda, sol elimin yüzük parmağının altındaki beyazlıkta, kırılgan tırnakların içinde aradım. Yüzümde, göz çukurlarıma birikmiş çapakların altına, yavaşça terliklere götürdüğüm ayaklarımın şekli bozulmuş parmaklarının arasına, baktım. Usulca tuvalete yürürken, lambanın düğmesinin üstündeki izleri de es geçmedim. Lavobada temizlik işini yaparken içim

olumsuz

Söyleyecek Sözü Az Olan Adam 2 Final Sahnesi Replikleri

"Söyleyecek Sözü Az Olan Adam" yaklaşık olarak 1997 den beri, aklımda olan üç perdelik bir tiyatro eseridir aslında. Fikir olarak filizlenmesinden bu yana, iki sefer birinci perdesi yazıldı; ancak bir türlü adına yakışan tokluk duygusunu hissettirmedi bana.Derken, derken günlük yaşam ve her zaman baskın olan şiir yazma eğilimi

olumsuz

Bir Robotun Güncesi

Bulutlar hızla yer değiştiriyor, şu gri olan küçük bir kıza benziyor, gülümseyen, lüle saçlı, elbiseli, kurdelalı ayakkabılı... Ağaç gibi yakındaki bulutlar, bahçeye girdi şimdi kız, kollarını kaldırdı, ağacın dalını tuttu, tırmandı, oturdu dala. Dut yiyor. Büyüdü kız, ders çalışırken ağlıyor, aşık, o bilmiyor. Kara bulutlar arttı, şimşekler sıklaştı,

karamsar

Ayşe Aşk Arıyor

Günlerce o hırsla çalıştı.Topuklu ayakkabılı, kırmızı etekli, zengin kızı Mualla onu fark edene kadar. Bu fakir kız bu güzellikle kendini heba etmişti. Sen de benim bindiğim arabaya biner misin? diye sordu bir gün. Sevinçten göz yaşlarını zor zaptetmişti Ayşe. Evet hanımcığım demişti. Peki biz grup yapıyoruz, gayet zevkli

üzgün

Kemik - 2

edyeyi koşar adım sürüp beni röntgen odasına götürdüler. Görevli dışarı çıkıp giysilerimi çıkarmama istedi. Kıpırdanamadığımı görünce koşarak dışarı çıktı. Haceri çağırıp geldi. O canımı yakmadan fistanımı yukarıya sıyırdı. İç dizliğim ortaya çıkınca ödüm koptu. Ömrüm boyunca bir başkasının önünde soyunmadım ben. Üstelik korkudan biraz altıma da kaçırmıştım. Islaklık

karamsar

Hikayeye Çeyrek Kala

" Her şey hakkında yazmak istedim. Her şeyi... Bir zamanlar olduğumuz kişileri, her şeyi! Ve en sonunda her şey birbirine girdi ve ben başaramadım. Başaramadım! Neyle başlarsan başla, sonunda o kadar eksik oluyorsun. Lanet olası, saf kibir ve aptallık!"
The Hours Filminden

karamsar

Bir Beyoğlu Zamanı

Bedeni kendine yabancılaşmaya başlamıştı,bir müşterisiyle sokakta karşılaşmıs beraber yürümeye başlamışlardı,tuhaf bir şekilde evi bulamıyorlardı.sürekli dönüp aynı sokağa geliyorlardı.

Başa Dön