Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
ne zaman sesini duysam, yüreğimde bir buz dağı çözülürdü ve yüzerdim en duru sularda… bir şarkının en sevilen nakaratı olurdun dilimde… yalnızlık köprüsünün son adımı… ayaz yemiş bir gecenin en sıcak damı… yaşamın en kırılgan anında tutarsın ya imanı… seni duymak… … … çölde kana-kana su içmek miydi…okyanusun en derin yerinde nefes almak mı…yuvarlanırken bir uçurumdan kanat mı…bozkırda deli dolu bir at mı…toprağa can veren fırat mı… seni duymak… … … yok içinde var yaratmak gibi… en olmaz saydığın anı yüreğinde bulmak gibi… tuvalde bir renk… renkteki desen… desendeki ışık gibi… seni duymak… … … masmavi bulutlarda fütursuzca yüzmek gibi… yürek kafesinde aşkın saf yüzünü süzmek gibi… hayatın mutluluk adına sunduğu cümleleri dizmek gibi… ne zaman sana dokunsam titrerdi yüreğimin dizleri… damarımdan binlerce alyuvar fışkırırdı tenime… bozkırdaki bir kaktüs nasıl pamuğa dönerse… öylesine dokunurdum saçlarına… yattığım dizlerinde… sana dokunmak… … … çocukluğumun ayak sesleri kadar saf… tüm günahlarıma gelen ilahi bir af… hep var olan ama hiç olmayan kaf… sana dokunmak… … … annemin memesinden emdiğim süt kadar helal… küçücük bir bebekken kulağıma fısıldanan ilk pembe masal… yürek çekmecemde sakladığım aşk kadar Tanrı’sal… sana dokunmak… … … en çaresiz kaldığım anda sığındığım ana kucağı… aç ve açıkken baba ocağı… kutup ayazında yuva sıcağı… ne zaman karşıma çıksan güneşin gözlerinde görürdüm bakışlarındaki renkleri… ve suyum saydam yüzüne düşen bir bebek tebessümü canlanırdı gözümde… yakamozlar kadar ışıltılı desenler can bulurdu yüreğimdeki tuvalde… seni görmek… … … yüreğimin en görkemli hazinesi… pamuk tarlasında yuvarlanmanın bahanesi… adın rüya ise en şahanesi seni görmek… … … düşler sokağında yürümek kadar hoş… kaldırım taşlarında tutsak bıraktığım bakışlarım kadar mayhoş… ayın yumuşak ışıkları kadar sarhoş… seni görmek… … … zemheride ateş, kutupta güneş gibi… çölde mavi bir göl, bozkırda beyaz bir gül gibi… kıtlıkta sıcak bir tas çorba… okyanusta görülen ada… karanlıkta duyulan seda gibi… sesini duyduğum an yüreğimde çözülen her buz kitlesi… tenine dokunduğum an tenimde titreyen her aşk hücresi… onu gördüğüm an tuvalime renk katan her su zerresi için… kaderimdeki beyazlar… ruhumdaki hazlar için… yürek kalemdeki neferler… onu görmek adına gözüme verdiğin fer için… teşekkürler Tanrı’m… teşekkürler Tanrı’m… teşekkürler… … … AŞKI SABRIYLA HAK EDEN TÜM YÜREKLİ KADINLARA… nedim saatcioğlu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © nedim saatcioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |