..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aþýk olmayan âdem / Benzer yemiþsiz aðaca. -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný > GÜLÞEN NURDOÐDU




3 Mart 2009
1. Bölüm  
Aþk üzerine bir deneme

GÜLÞEN NURDOÐDU


Tolga karlar altýndaki köþkün yanan ýþýklarýna bakarken üþümekten buz kesmiþ ellerini nefesiyle ýsýtmaya çalýþtý. Amcasý ile yaptýðý görüþmenin ardýndan öðrendiklerini henüz Sinan’la bile paylaþmamýþtý Arkasýndan yaklaþan ayak seslerini duyduðunda baþýný çevirdi. Nazlý, üzerinde kalýn parkasý ve beyaz yün atkýsýna sarýlmýþ bir halde karþýsýndaydý. O çok sevdiði kumral saçlar omuzlarýna dökülüyordu.


:BHEF:

Tolga sýrtýný yasladýðý duvardan uzaklaþýp demir parmaklýklara doðru yürüdü. Etraf bembeyaz bir örtüyle kaplanmýþtý, birkaç gün sonra yeni yýla girilecekti. Montunun cebine sakladýðý sürpriz hediyesini yokladý, parmaklarý kadife kutuya deðdiðinde heyecandan dizleri titremiþti, baþýndaki yün bereyi düzeltti aceleyle, ardýndan bakýþlarýný tekrar ileride ki köþke çevirdi. Asýrlýk çam aðaçlarýyla çevrili geniþ bahçe bu haliyle her zamankinden baþka görünüyordu. Karlar altýnda bir masal eviydi sanki ve masal prensesinin evden çýkmasýný bekliyordu. Kendi kendine güldü içinden, heyecanlanmýþtý. Öyle ya, bu anýn hayalini kim bilir kaç kez kurmuþ, kim bilir kaç kez Nazlý’ya evlenme teklif etmiþti rüyalarýnda. Nazlý’nýn sevgiyle bakan gözlerini düþünmüþtü. Kollarýný boynuna sarýp öpüþünü… Onu gördüðü o ilk günden sonra baþkasýna bakmamýþ, tüm varlýðýný ona ve yüreðinde sakladýðý bu aþka adamýþtý. Mahalledeki dostlarý gülüyordu bu haline, kimse onu Nazlý’ya yakýþtýramadýðýndan olsa gerek, alay ediyorlardý.
Sinan, “Oðlum Nazlý kim sen kimsin, delirdin mi?” diye sormuþ, “Kýz kapýsýndan bile geçemeyeceðin o köþkte yaþýyor sense burada, kenar bir mahallede” diyerek gülmüþtü. Eðer çocukluk arkadaþý olmasa o an bir yumrukta yere sererdi Tolga onu ama tek bir söz bile etmemiþti karþýsýnda. “Aþýk olmak suç mu?” diye sormuþtu yalnýzca. “O saydýðýn þeyler aþka engel mi?” Dönüp arkadaþýnýn yüzüne bakmýþtý. “Benim ona duyduðum aþk yüreðimde zengin, onun yüzünü görmek benim için en deðerli hazine. Sen beni hor görmeye devam et, sonunda aþkým galip gelecek, göreceksin” demiþti heyecanla.
“Hangi aþk?” Sinan oturduðu iskemleden kalkýp Tolga’nýn omzunu sarsmýþtý. “Uyan oðlum, kýzýn senin aþkýndan haberi bile yok!”
“Öðrenecek iþte, gidip onunla konuþacaðým!” Tolga üniversitenin kantininde dostlarýyla sohbet eden Nazlý’yý düþünmüþtü. Nazlý’nýn davranýþlarýndan onun da en azýndan kendisine karþý bir duygu içinde olacaðýný seziyordu. Telefon numarasýný vermiþti geçenlerde, sormak istediðin bir þey olursa ara beni demiþti. Gerçi hazýrlandýklarý imtihanla ilgiliydi bu sözleri ama olsun.
“Aþýksan elini tutarsýn sevdiðinin, gözlerinin içine bakarsýn, bir þeyler paylaþýrsýn, sohbet edersin oðlum! Kýzý koluna takar gezersin, anladýn mý?” Sinan hala konuþmaya devam ediyordu.
“Ben aþkýn bu söylediklerinden çok daha üstün bir duygu olduðunu düþünüyorum” Sinan’ýn gözlerine bakarken çocukça bir gülüþle sýrýttý. “Leyla ve Mecnun’un aþkýný okudun mu hiç?”
“Peh!” Sinan artýk iyice heyecanlanmýþtý. “Leyla ve Mecnun aþký yüzyýllar öncesinde kaldý yahu, artýk kimse aþký öyle yaþamýyor!” Hayret dolu bakýþlarýný arkadaþýna çevirdiðinde, “Nazlý yirmi birinci yüzyýlda yaþýyor dostum, ama sen kaçýncý yüz yýla aitsin onu ancak Allah bilir!” diyerek iç çekti. “Vaziyetin hiç hoþuma gitmiyor dostum, hem de hiç haberin olsun. Mehmet Amca hayatta olsa ve senin bu halini görse inan derdine dert katmýþ olurdun. Üniversitede de burslu okuduðunu unutma! Öyle olmasa þimdi sen de bizim gibi bu kýraathane köþelerinde vakit öldürüyor olurdun. Bu yüzden, ne olur þu kýza takýlma, býrak, kendi hayatýndan kendi çevrenden bir kýz bulalým sana onunla yaþa, yola onunla devam et. Öyleleri tencerede kaynayacak aþ olmadýðýnda seni kapýya koyar dostum, açlýðý bilmeyen cefa çekmeyi bilmez ki. Babasý ülkenin en zenginlerinden! Kýz tatillerini kah Fransa’da, kah Ýtalya’da, Venedik’te yahut Ýspanya’da geçirsin, biz manþetlerden okuyalým onun haberlerini!”
Tolga Sinan’ýn sözlerini dinlerken baþýný öne eðmiþti. Yüreðini acýtan sözlerdi bunlar. Kendisi de biliyordu. Ellerini yumruk yaptý avucunun içinde. Öyle de olsa vazgeçmeyecekti. “Sene sonunda mezun oluyorum biliyorsun” dedi. “Hem, geçenlerde amcamla konuþtum”
“Amcanla mý konuþtun?” Sinan bu kez hayretle donup kalmýþtý. “Sen aklýný kaçýrmýþ olmasýn!” diyerek Tolga’yý yeniden sarstý. “Neriman teyzenin yüreðine iner oðlum, babanýn kemiklerini sýzlatýrsýn!”
“Beni ne zamandýr arýyordu, biliyorsun” Bakýþlarýný kayýkhanenin gerisinde, denizin üzerinde parlayan aya çevirdi. “Sen bana kardeþimden kalan tek yadigarsýn gibilerinden birkaç söz söyledi telefonda, bilemiyorum, belki babam da hayatta olsa onu artýk affederdi”
“Asla affetmezdi! Sizleri bu kenar mahalleye terk eden adamý asla affetmezdi dostum!” Sinan öfkeden çýldýrmýþ gibi baktý yüzüne. “Üzerine düþmez diyeceksin ama birlikte mendil sattýðýmýz, ayakkabý boyadýðýmýz, köprü altlarýnda su sattýðýmýz günleri düþününce ben affedemiyorum amcaný. Emin ol baban da affetmezdi”
“Yeter artýk!” Tolga yerden aldýðý çakýl taþýný avucuna alýp hýrsla denize fýrlattý. “Sana ne oluyor anlamýyorum! Kan kardeþimsin diye üzerine gelmiyorum ama beni rahat býrak! Anladýn mý?” Artýk eve gitme vaktinin geldiðini düþünüyordu. Sinan bu þekilde üzerine gelmeye devam edecek olursa ona zarar vermekten çekindi.
“Tolga bekle lütfen! Tamam, sende haklýsýn, üzerime vazife deðil ama hiç deðilse kulaðýnýn bir yerinde kalsýn, hiç deðilse unutmayasýn diye konuþtum. Seni ne kadar sevdiðimi bilirsin” diye seslendi Sinan. “Üzülmeni istemediðimden konuþtum. Tamam, git konuþ kýzla hatta eðer gerekirse Þeref amca’nýn balýkçý dükkanýný kapatýrýz ha, sürpriz bir akþam yemeði hazýrlatýrým size, ne dersin?”
Tolga yüzünü arkadaþýna döndüðünde “Sað ol, onun da vakti gelecek elbet ama önce yapmam gereken birkaç iþ var, onlarý halledeyim sana haber vereceðim” dedi. “Sonrasýnda her þeyi sen organize edersin” Birkaç gün sonra da amcasýný ziyarete gitmiþti.
Tarabya’ da ki villanýn bahçesinden içeri girdiðinde neredeyse akþam oluyordu. Kapýda bekleyen korumalar kendisinin geldiðini amcasýna haber verdiklerinde týp ki Nazlý’nýn oturduðu evin ihtiþamýný andýran bu ev karþýsýnda hayrete düþmeden edemedi. Hayat kimileri için kolay, kimileri içinse zordu iþte. Babasý onurlu bir hayat sürmüþtü ama hep fakir yaþamýþlardý. Amcasý Harun ise tam tersi, lüks içinde geçiriyordu ömrünü. Bahçenin içinde ki mermerden yapýlma su çeþmesine baktý. Aslan heykelleri giriþin iki tarafýný süslüyordu. Bahçenin diðer köþesindeyse bir tanrýça heykeli vardý, tek kolu kýrýk bir tanrýça… Merdivenleri çýkarken babasýna ve annesine karþý kendisini ezik hissetti. Yýllardýr bunca varlýðýn bilincinde olup tek bir kez dahi kapýsýný çalmadýklarý adamýn ayaðýna gelmiþ olmak eziyordu kalbini. Kendi kendine bir açýklama bulmaya çalýþtý. Kim için, ne için burada olduðuna kendisini ikna etmek zorundaydý. Üniversiteden sonra iþ bulmak durumundaydý ancak kolay yoldan para kazanmak deðil, bileðinin hakkýyla çalýþabilmek istiyordu. Yine de bu bozulmuþ düzende arkasýnda saðlam biri olmadan kimsenin kendisine kapý açmayacaðýný ve ne yazýk ki yine hiç kimsenin onun gibi meteliksiz birine kýz vermeyeceðini biliyordu.
“Tolga Bey, bu taraftan lütfen”
Kapýyý açan hizmetkar kýz gülümseyerek yüzüne baktýðýnda aklýndaki düþüncelerden kurtulup etrafýný incelemeye koyuldu. Attýðý her adýmda adeta donup yerinde kalýyordu. Evin içi müzeden farksýzdý. Muhteþem tablolarýn süslediði duvarlardan yerlere serilmiþ el dokumasý halýlara, altýn kaplamalý kristal avizelerden antika biblolara kadar gördüðü her þey kusursuzdu, bir rüya gibiydi. Onca yýl tek bir döþek altýnda eski püskü battaniyelerde kývrýlarak uyumuþ, kömür sobalý evlerinde gaz lambasýnýn ýþýðýnda çalýþmýþ, yeri geldiði zaman ocaðýnda yiyecek tek lokma aþ bulamamýþ ve daima zorluk çekmiþ bir ana babanýn yanýnda büyümüþtü ancak þimdi, kendisiyle kan baðý bulunan amcasýnýn yaþadýðý bu ihtiþamlý hayata þaþkýnlýkla bakýyordu. Bunca yýl boyunca haberdar dahi olmadýðý bir hayatta bu üstelik. Anne ve babasý asla amcasýndan bahsetmezdi kendisine. Neredeyse ölü sayacak kadar kaçýnýrlardý onun varlýðýndan. Bir keresinde anne ve babasý arasýnda geçen tartýþmayý anýmsayarak hafýzasýný yokladý. Mutfakta geçen bir tartýþmaydý ve o zamanlar neden bahsettiklerini anlayamayacak kadar ufak sayýlýrdý. Yine de annesinin gözlerinden akan yaþlarý ve acýyla iç çektiðini çok iyi anýmsýyordu. Yokluða hiç isyan etmeyen annesini böylesini üzen sebebin ne olduðunu hiç anlayamamýþtý.
Meþe aðacýndan yapýlma çalýþma odasýnýn önüne geldiklerinde genç kadýn kapýyý açarak içeri girmesini söyledi. Tolga derin bir nefes alarak omuzlarýný dikleþtirdikten sonra uzaklaþan kadýnýn ardýndan baktý bir müddet. Ýçeriye girmek buraya gelmekten bile zor geliyordu þimdi. Babasýna benzeyen gözlerle karþýlaþtýðýnda üzerinden geçen bir dalgayla sarsýldýðýný sandý. Uzun boylu ve yapýlý adamýn heybetli duruþu karþýsýnda titremiþti.
“Gel tolga” Amcasý çelik grisi gözlerine yansýyan garip bir ýþýltýyla yüzüne bakýyordu. Tolga ister istemez gördüðü gözlerden kaçmak için etrafýna baktý. Çalýþma masasýnýn arkasýný kaplayan kütüphane baþtan aþaðý kadar ciltlenmiþ kitap ve ansiklopedilerle donatýlmýþtý. Birkaç adým daha öne geldiðinde ayaðýndaki lastik botlarýn parke üzerinde gýcýrdayan sesi duyuldu.
“Otur lütfen” Harun Bey masanýn önündeki deri koltuðu iþaret edip kendisi de karþýsýna oturdu. Bakýþlarýný kardeþini anýmsatan yüze çevirdiðinde kederli görünüyordu. “Geç kalýnmýþ bir hayata hoþ geldin evlat” diyerek tebessüm etti. Yaþý neredeyse yetmiþ olmalýydý. “Yýllarýn muhasebesini yapmak niyetinde deðilim elbette, buraya gelmiþ olman beni yeterince sevindirdi” diyerek arkasýna yaslandý.
“Buraya geldiðimi annem bilmiyor” Tolga oturduðu koltukça huzursuzca kýpýrdanmýþtý. “Doðrusu öðrenecek olursa bundan mutluluk duyacaðýný da sanmýyorum” diyerek gözlerini kaçýrdý. “Neden burada olduðumu bile bilmiyorum”
“Konuþurken karþýndaki insanýn gözlerinden kaçmamalýsýn” Harun Bey yeðenine doðru eðildiðinde, “Bu seni güçsüz kýlar” dedi. Tolga bakýþlarýný amcasýna çevirmiþti. “Tüm o yýllar boyunca neler yaþadýðýný bilmediðimi sanýyorsun, öyle deðil mi?” Koltuðundan kalkýp masasýna yürüdü. Çekmecesinden çýkardýðý albümü Tolga’ya uzatmýþtý. “Bunlar hiç bilmediðin ve tanýk olmadýðýn geçmiþ bir hayatýn fotoðraflarý oðlum. Her ne kadar babanla farklý hayatlar yaþamýþ olsak ta doðrusu birbirimizden en azýndan senin düþündüðün þekilde asla kopmadýk”
“Ne demek istediðinizi anlayamadým” Tolga titreyen elleriyle albümü açtýðýnda eski bir konak olduðunu düþündüðü ev ve o evin avlusunda çekilmiþ siyah beyaz fotoðraflarla karþýlaþtý.
“Sandýðýnýn aksine son derece varlýklý ve köklü bir aileyiz” Tolga fotoðraflarý çevirdikçe yaþadýðý fakir hayata anlam veremez oluyordu. “Peki ya babam? Yani bize ne olmuþtu? Yýllardýr hiç gün yüzü görmeyen annem ve babam neden bir kez olsun bu varlýklý ailenin kapýsýný çalmadý?” diyerek hayret ve öfkeyle karýþýk bir ifadeyle amcasýna baktý.
“Çünkü baban kendi seçimini yaþadý” Harun Bey bir elini cebine koyarak yeðenine bakmýþtý. “Anneni çok sevdi ve tüm ailesini reddetti hatta tüm servetini”
“Anlam veremiyorum” Tolga elindeki albümü kapatýp ayaða kalktý. “Bu fazlasýyla saçma bir hikaye, ben nasýl bir hayat yaþadýðýmýzý gayet iyi biliyorum. Annemin gizli gizli aðladýðýna çok kez þahit oldum, bence kimin bizi reddettiði açýkça ortada” diyerek amcasýna baktý.
“Hayatta herkes hata yapar Tolga. Ben kardeþime sýrtýmý dönmedim aksine ona daima yardýmcý olmak istedim. Ancak öylesine gururluydu ve söylediði söze öylesine baðlýydý ki yaþamý boyunca asla sözünden dönmedi”
“Neydi peki o söz?”
“Yaþadýðý müddetçe ailesinden yardým almama sözü elbette” Harun bakýþlarýný açýk duran pencereye çevirdi. “Ancak öldüðü takdirde var olan tüm serveti sana kalacaktý, bu onun sana býraktýðý tek mirastý”
Tolga ellerini yüzüne kapattýðýnda acýyla inledi. “Peki ya annem? Annem bunu biliyor muydu?”
“Elbette. Neriman Mehmet’in arzusunu hep sadýk kaldý” Bakýþlarýný yeniden yeðenine çevirdiðinde “Ona gizliden yardým etme çabalarým bile boþa çýktý açýkçasý” dedi. “O da en az baban kadar maðrurdu çünkü. Sana gelince…” Harun birkaç adým öne çýkýp yeðenine doðru yürüdü. “Seni daha küçücük bir çocukken elinde mendil insanlarýn peþinde koþturur gördüðümde beynimden vurulmuþa döndüm adeta. Geceler boyunca gözüme uyku bile girmedi. Ancak bundan ne kardeþimin ne de Neriman’ýn haberi olmadýðýný da biliyordum”
Tolga baþýný salladýðýnda, “Bunu öðrenmek onlarý yýkardý sanýrým” dedi. “Babamýn verdiði harçlýk okul masraflarýmý karþýlayacak durumda deðildi ama durumumdan asla þikayet etmedim”
“Biliyorum evlat” Harun yeðeninin omzuna dokunduðunda, “Sende ayný kaný taþýyorsun” dedi. Sesi yeðeniyle gurur duyduðunu ifade etmek istercesine þefkatliydi. “Hayatýný kendin kazandýn, okumaktan asla vazgeçmedin þimdi ise üniversiteyi tamamlýyorsun ve artýk önünde belirsiz bir gelecekte yok!” dedi. “Babandan kalan mirasýn dýþýnda burada gözünün gördüðü her þey de sana ait”
Tolga inanamayarak yüzüne bakarken devam etti.
“Ben hiç evlenmedim, ne yazýk ki aile hayatým olmadý. Bu nedenle arkamda miras býrakacaðým tek varlýðým sensin” Dönüp yeniden masasýna yürüdü. Bu kez çekmeceden birkaç kalýn dosya çýkartmýþtý. “Burada sana sakladýðým önemli evraklar var, diðerleri kasamda duruyor, ayrýca gerekli tüm bilgileri üniversiteden mezun olur olmaz danýþmanlarýmdan alacaksýn. Onlar seni her konuda yetiþtirecek. Ýhtiyaç duyacaðýn tüm bilgiler ve daha da fazlasý. Yeni hayatýna hazýrlýklý olsan iyi olur” Bu kez neþeli bir sesle güldüðünde, “Yetmiþ yaþýna kadar seni bekledim evlat, sanýrým artýk emekli olmak benim de hakkým” demiþti.
Tolga karlar altýndaki köþkün yanan ýþýklarýna bakarken üþümekten buz kesmiþ ellerini nefesiyle ýsýtmaya çalýþtý. Amcasý ile yaptýðý görüþmenin ardýndan öðrendiklerini henüz Sinan’la bile paylaþmamýþtý Arkasýndan yaklaþan ayak seslerini duyduðunda baþýný çevirdi. Nazlý, üzerinde kalýn parkasý ve beyaz yün atkýsýna sarýlmýþ bir halde karþýsýndaydý. O çok sevdiði kumral saçlar omuzlarýna dökülüyordu.
“Tolga? Hayýrdýr, bu saatte neden buradasýn merak ettim?” diyerek yüzüne baktý genç kýz. “Çaðýrdým eve de gelmedin?”
“Yok, ben, yani böyle iyi” Üþüdüðünü belli etmemek için ellerini ceplerine sokmuþtu genç adam.
“Bizimkiler yeni yýl için seyahat telaþýnda” Nazlý aceleyle konuþmaya çalýþýrken gülümsemiþti. “Bu yýl nereye gideceklerini tartýþýrlarken arka kapýdan kaçtým sonunda, peki ya sen? Yani neden buradasýn?” diye sorusunu tekrarladý. “Eðer sýnavla ilgiliyse…” Cebinden çýkardýðý bir tomar kaðýdý Tolga’ya uzattý. “Ben de bizim kýzlardan aldým. Bu kaðýt parçalarýnda oldukça önemli notlar var, bak istersen” dedi.
Tolga Nazlý’nýn uzattýðý kaðýtlarý almak için elini uzattýðýnda gülümsüyordu ancak birden donup kaldý. Iþýðýn altýnda parýldayan taþ Nazlý’nýn sað elinin yüzük parmaðýndaydý ve billur bir kristal parçasýný andýrýyordu. O an avucunun içinde duran kadife kutuya dokundu acýyla.
“Ne oldu yoksa yanlýþ bir þey mi söyledim?” Nazlý endiþeli gözlerle yüzüne bakarken, “Bir terslik mi var Tolga, rengin soldu” dedi.
Tolga hala konuþamýyordu. Parmaklarýnýn arasýnda sýktýðý kadife kutunun kýrýldýðýný hissetti. “Yok, ben sadece…” Genç kýzýn uzattýðý kaðýtlarý aldý. “Ben sadece, teþekkür ederim diyecektim” Acýdan yanan gözlerini Nazlý’ya çevirdiðinde gülümsemeye çalýþýyordu. “Bir de, iyi seneler dileyecektim sana”
“Asýl ben teþekkür ederim, çok düþüncelisin. Sana da mutlu yýllar”
Nazlý geri çekildiðinde Tolga’nýn gözünde parlayan yaþý görmedi, genç adam karanlýk yola doðru yürüyordu. Kýsa bir süre ardýndan baktý. Onun garip biri olduðunu düþünüyordu, hem çok çekingen hem de fazlasýyla sessizdi. Ne düþündüðünü asla anlayamýyordu, bu akþam da buraya neden geldiðini anlamamýþtý. Dönmek üzereyken karlarýn arasýnda duran karartý iliþti gözüne. Kadife kaplý bir kutuydu ve Tolganýn az önce durduðu yerde duruyordu. Eðilip kutuyu eline aldýðýnda bugüne kadar hiç görmediði güzellikte iþlenmiþ tek taþlý bir yüzüðün kutunun içinde parladýðýný gördü. Çok þaþýrmýþtý. “Bekle Tolga!” diye seslendi aceleyle. Ancak yola baktýðýnda genç adamýn çoktan gözden kaybolmuþ olduðunu gördü. Kar yeniden yaðmaya baþlamýþtý. Bakýþlarýný ýþýðýn aydýnlattýðý sokak lambasýna çevirip gökyüzünden süzülen kar tanelerini izledi bir süre. Ýçinde tuhaf bir sýzý duyuyordu þimdi. Hiç tanýmadýðý bir kalbi incitmiþ olmanýn sýzýsýydý bu belki de. Üþüyen ellerini bedenine sarýp eve doðru yürüdü. Aklýna gelen düþüncelerin gerçek olmamasýný diliyordu. Birkaç gün önce Efe ile niþanlanmýþtý. Babasýna ait þirketler grubunun Ceosuydu genç adam. Son derece baþarýlý bir iþ adamýydý ve parlak bir geleceði olduðunu söyleyen babasý onunla gurur duyduðunu sýk sýk dile getirmekten çekinmiyordu. Köþkün arka kapýsýna geldiðinde dönüþünü bekleyen Ayþe kapýyý açtý. “Ýyi ki geldiniz küçük haným, anneniz az önce sizi sordu” Nazlý üzerine giydiði kalýn parkayý ve yün atkýyý çýkarýp Ayþe’ye uzatmýþtý. Mutfaktan çýkmadan önce dönüp, “Efe hala içeride deðil mi?” diye sordu birden.
“Evet, babanýzla çalýþma odasýndalar küçük haným”
“Tamam, sað ol” Öyleyse her þey yolunda demekti. Merdivenleri aceleyle çýkarak odasýna yöneldi. Cebine sakladýðý yüzüðü ezilmiþ kutusuyla birlikte yataðýnýn baþucundaki komodine saklayýp odadan çýktý.

Ayný saatlerde Tolga kayýkhanenin gerisinde, sahildeki banklardan birine oturmuþ yaðan kar altýnda manzarayý seyrediyordu, yaklaþmakta olan Sinan’ý duymadý.
“Buralarda donarak ölmeyi bekleyen biri olduðunu duydum”
Tolga hiç tepki vermeden “Ya, öyle mi?” diye sordu. “Eþgalini de verdiler mi peki?”
“Valla mecnunu tarif ettiler bana, sana uyar mý?” Sinan neþeli bir sesle kahkaha attý. “Sen sahiden de aþýksýn dostum!”
“Ne o, alnýmda falan mý yazýyor yoksa? Pazarda satýlan meyve sebzeler gibi aþktan bahsediyorsun sen” Tolga bozuk bir sesle devam etti. “Yalnýzca aþýk deðil, koca bir aptalým ben”
“Sonunda anladýðýna sevindim dostum, bana kalýrsa tüm aþýklar az çok sana benziyorlar” Sinan arkadaþýnýn yanýna oturduðunda montunun cebinden çýkardýðý iki dal sigaradan birini arkadaþýna uzattý. “Biraz da kanyaðýmýz var, idare edersin artýk. Karaya vurmuþ bir gemi gibisin gerçekten, neler oldu? Nazlý’yla mý konuþtun yoksa?”
Tolga sigaradan çektiði nefesi üflerken baþýný salladý. “Daha düne kadar aþkýmdan baþka hiçbir þeyim yoktu bugünse düþlediðim o aþk dýþýnda her þeye sahibim, ne anlamlý bir hayat, öyle deðil mi?”
“Ne saçmalýyorsun sen Allah aþkýna? Bizim cepler hala delik, hangi mal varlýðýymýþ bu?” Sinan bu kez de bir yudum aldýðý kanyak þiþesini uzattý Tolga’ya. “Ýç bence, iyi gelecek” dedi. .
“Çok yakýnda tanýdýðýn en zengin insanlardan bir olacaðým” Tolga kanyak þiþesinden bir yudum aldýðýnda, “Hatta þu an bile inanamayacaðýn kadar zenginim ben” diyerek güldü.
Sinan heyecandan ayaða kalkmýþtý. “Bak bu kanyaðý henüz yeni aldým görüyor musun? Anlayacaðýn kafam ayýk oðlum, istesen de beni oltaya saramazsýn! Bu nedenle, doðru düzgün anlat olanlarý”
“Merak etme, ben çok ciddiyim. Amcam tüm mal varlýðýný bana býrakýyor” Sinan yeniden banka oturduðunda amcasýyla aralarýnda geçen konuþmalarý anlattý. Genç adam duyduklarýna inanamýyordu. “Hayat böyle bir þey galiba” dedi. “Cefasýný çekmeden sefasý sürülmüyor. Peki, bundan sonra ne olacak sence? Buralarda fazla kalmazsýn sen”
Tolga baþýndaki bereyi çýkartýp üzerine biriken karlarý temizlediðinde ayaða kalkmýþtý. “Hadi önce ýsýnacak bir yer bulalým kendimize” dedi. Bir elini Sinan’ýn omzuna attý; diðer eli ise montunun cebine saatler önce sakladýðý o kadife kutuyu aramýþtý.
Ýki arkadaþ yaðan karýn altýnda eski bir aþk þarkýsýný mýrýldanarak eve dönüþ yolunu tuttular.

****




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


GÜLÞEN NURDOÐDU kimdir?

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Etkilendiði Yazarlar:
Paulo Coelho, Gabriel G. Marquez, Frank Mccourt, Can Dündar,


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © GÜLÞEN NURDOÐDU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.