Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Mustafa Hatipler Gideceğin yerde, seni kimsenin bekliyor olmaması yada ayrıldığın yerden, ayrılırken kimsenin ayrıldığının, gittiğinin farkında olmaması nasıl bir duygudur bilir misin? Bilmezsin… Bilemezsin iki gözüm… Yalnızlığın kekremsi tadıyla yanar genzin ... Sessizliğin ordusu yürür içinde… Acı acı yutkunursun, hüznü damıtırken yüreğinin tam ortasına... Ve sırtının tam ortasında depreşir durur kara saplı bir hançer.... İşte öyle ayrıldım senin şehrinden… Ve aynı o şekilde geldim bu yabancı kente... Kimse beklemiyordu beni burada. Bekleyenim yoktu. Yoktu, “nerelerde kaldın” diyenim… “Çoktandır uğramadın niye ki ” diye sitem edenim yoktu… Geldiğime sevinenim yoktu. Kimse beklemiyordu beni burada.. Kimse fark etmedi ayrıldığımı.. Kimse merak etmedi neden ve nereye gittiğimi… Bir mendil sallayanım olmadı ardımdan… Mahcup bir el kaldıranım… Bir gözyaşı dökenim olmadı.. “Gitme, kal” diyenim… “Çabucak gel” diyenim… “Sensiz duramam buralarda” diye yakınanım olmadı… “Gidince hemen haber ver lütfen” diye seslenenim… Kimse fark etmedi ayrıldığımı.. Vakit, akşam yangınlarına çeyrek vardı. Hüznün sarı ışıkları yeni yeni vuruyordu duvarlara, ağaçlara. “Bahar oldu aman/ Al kese astım gül dalına/ Adadım yarin adına/ İki göz oda.. Dağ yeşil, dallar yeşil/ Uyandılar bayrama/ Her gönül şen/ Bir benim bahtım kara.. Kokuyor buram buram/ Fulyalar vakit tamam/ Bir bana uğramadı/ Bu bahar bayram” diye seslenen bir şarkı çalıyordu radyolarda. Sonra ısrarla, “Ağlama hıdrellez/ Ağlama de bana/ Acı ektim yerine/ Sevda yeşerecek/ Başka bahara” diyordu… Ben henüz bu sözlerin yüreğimde açtığı yaranın acısını unutmamışken ardından, “Ne yolu var ne izi/ Tanıdık değil yüzü/ Dilerim Allah'tan/ Aşk sözün özü.. Sevdiğim yok, eşim yok/ Ağardı bir gün daha/ Ey benim şans yıldızım/ Gülümse bana” diye sesleniyordu. Sonra yine inatla ve ısrarla; “Ağlama hıdrellez/ Ağlama de bana/ Acı ektim yerine/ Sevda yeşerecek/ Başka bahara” diyordu… Dönüp arkama bakmadım.. Baksam gidemezdim. O yüzden hiç arkama dönmedim. Vakit akşam yangınlarına çeyrek vardı. Biliyorum bu zaman; kuşların yuvalarına dönme zamanıydı... Biliyorum bu zaman; hastanelerde nöbet değişim zamanı ve hastaların yeni gelen hemşireden, doktordan sevgi ve sağlık isteme zamanıydı. Biliyorum bu zaman; nehirlerin suyunun azalma zamanıydı... Biliyorum bu zaman; askerlerin duvara bir çentik daha çizme ve bir günü daha karalama zamanıydı.. Biliyorum bu zaman; annelerin bir serçe yüreği gibi yürekleriyle, çocuklarını okul dönüşü bekleme zamanıydı.. Biliyorum bu zaman; liseli aşıkların, ertesi gün, sabah erkenden bitecek olan “gün bitimi hasret”lerinin başlama zamanıydı.. Biliyorum bu zaman; sevdanın, sevmenin hasret kılıcını kuşanma zamanıydı. Biliyorum bu zaman; karıncaların toprağı, kırlangıçların güneşi öpme zamanıydı.. Biliyorum bu zaman; benim senin gözlerinin yangınında alev alev yanma zamanıydı. Biliyorum bu zaman; ellerini avcuma alıp yüreğimin fırtınalarını dindirme zamanıydı.. Dönüp arkama bakmadım… Baksam –asla- gidemezdim… Gideceğim yerde hiç kimse beklemiyordu beni. Ve ayrılırken kimse farkına varmadı gittiğimin.. Öylece geldim bu kentin soğuk sokaklarına… Öylece düştüm, sevgisiz bulvarlarına… Esir kampında unutulmuş yaralı bir asker gibiydim... Ne bir ses vardı tanıdık etrafımda, ne tanıdık bir yüz... Gece boyunca, kayan bütün yıldızlar yüreğimde parçalandı... Bütün bulutlar yüreğimde ağladı sabaha kadar… İşte öyle ayrıldım senin şehrinden… Ve aynı o şekilde geldim bu kente... Şimdi yaşıyor muyum…. Eh işte… Yaşamaksa eğer… Yaşamak denilirse bunun adına... Her nefesimde adın geçmese aklımdan ve adın her geçtiğinde aklımdan, göz yaşlarım sıcak bir kurşun gibi akmasa usulca yüreğime, yaşadığımın farkında bile olmayacağım…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Hatipler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |