Özgürlük sevdası insanın başkalarına duyduğu sevgidir; güç sevdası insanın kendine duyduğu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
Ve geçiyor bile, Gökyüzü artık bomboş ve göze çarpan hiçbir güzellik yok. Sabahları penceremi açtığımda sadece yalnızlık görüyorum Ve bu yalnızlık yoğun örtüsü ile herşeyi örtüyor… Seni görmeye en son gelişim Mayısın son günleriydi. Bana verdiğin ve sen kokan atkını hala saklıyorum. Geçenlerde çantamdan çıkarıp dokunmayı denedim, kokusu gitmişti. Umudumuzun kesilmesinden bıktım sanırım. Bana birazcık en azından yaşayabilecek kadar umut bırakman gerekirdi. Güzellik bütün hayatımızda tahttan indirildiği gün ölmüştü sevgimiz. Dayandığın gerçekler ise bu Metropol Rüyalarıydı… Sen çevrende uçuşan güzel sözcüklerin hedefiydin. Bense onların çemberinde kıstırılmış ve boğazlanmış durumda çırpınırdım. Bir olasılıkla gitmiştin… Havanın kararsız olduğu günlerden biri Günün uzayan yanı zorlaştırıyordu herşeyi. Bugün Beşiktaş’ta idim… Demir yığınları kızgın asvaltın üzerinde sallana sallana ilerliyordu Yürüyordum, büyük yürüyüşler olması gerekiyordu ama hepsi buydu. Farketmeden yorulmuşum, zaten hayat yormuştu. Değişik hayallerin ütopik düşlerin zamanı çoktan geçmiş. Aslına bakarsan nesli çoktan tükenmiş bizden kalma Istanbul’un. Sana henüz söyleyemedim… Ama uzun süren kararsızlıklardan sonra bilahare bunları yazmayı uygun gördüm. Bilirsin, ben düşünmeden adım atanlardan değilim… Hayatımızın en kararsız olduğu günleri yaşıyoruz. Senden sonra ilk kez yürümüştüm Beşiktaş yolunda Bir kaos ortamındaydım sanki, yada sıcaktı Ayrılık olgunlaşmıştı… Gözlerimiz İstanbul göreli, sözlerimize başka sözler erişeli beri sevmekten alı konuluyor, Sayende severken aramıza sahte uzaklıklar koyuyorduk… Bir zamanlar hayallerimizle yarattığımız O İstanbul günlerinden geriye müphem mektuplar kalıyordu… Bütün bu mektuplardan sonra anladım ki, bir yüzleşme ve anlama gereksinimi var. Ama bunu yapacak ne zaman var, Nede sen bu zamanın tarafındasın… Belki de, hepsi bir yürek postası tarzında yazılmış satırlardı. Lakin bu yürek bir randevu yada bir bakışma yüzünden çarpan yürek değildi. Hep acı gerçekti, kabul edilemeyen…. Beğensem de, beğenmesen de yazdıklarımızı Yüreğimizden hissettiklerimizdi o satırlar… Bugün yaşamıyoruz… Ortaköy’e de gittim. En son Istanbul’u seyrettiğimiz bank’a oturdum. Bu defa omzun yoktu,kuru bir tahta herşey lafta… Yoksaaa… Gözlerimin önüne koyulmuş ve beni sakinleştirmek için çırpınan vapurlar Aslında bir riyadan ibaretti… Yüreğin değerini yitirmesinin gözle görülür belirtileri idi Yaz geldi… Ve geçiyor bile, Var olma ihtimalinden çok uzaksın. Ve gittikçe uzaklaşıyorsun Istanbul’dan Bir Güneş ve Batıyorsun… ERGİN BOROBEY Senarist/Yazar 11 Temmuz Cumartesi Ortaköy Sahili…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ergin BOROBEY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |