Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Acaba insan için her şeyin tam anlamıyla mükemmel olduğu bir çağ, dönem olmuş mudur? Ya da şöyle soralım: Gelecekte insanı mutluluğun beklediği bir çağ olacak mıdır? İnsanın bu durumuna en çok işaret eden filozof belki de Nietzsche’dir. Şöyle der Nietzsche Güç İstenci adlı yapıtının sonunda: “Bu dünya başlangıcı ve sonu olmayan güçten bir canavardır. Büyüklüğün, güç büyüklüğünün çelikten sabit bir toplamıdır. O, ne daha büyür ne de daha küçülür. Kendini tüketmez. Tersine sadece değişir; ama bütün olarak değişmez derecede büyüktür.” Zamanlar, hep onu dile getirecek filozoflara ihtiyaç duyarlar. Her anlatı gibi felsefe de zamanına ait bir dildir. Filozoflar da büyük anlatıcılardır. Nietzsche, tüm insanlığın güç ve iktidar istemi tarafından yönlendirildiği sonucunu çı- karır. Ona göre, tüm eylemlerimizin temel dürtüsü işte bu enerji kaynağından beslenir. Güç istemi çoğunlukla başka birtakım şekillerde, yani şekil değiştirerek, ortaya çıkıyor. Ancak o daima mevcuttu. Var olmak, burada ve şimdi, geçmişte ve yarında. İnsanın yeri yurdu neresiydi? Yoksa insan var olduğu andan itibaren hiç peşini bırakmayacak bir tekinsizliğin de yaratıcısı mıydı? Gittikçe artan sorularla güvenilirliğini daha da yitiren bir yer olmaya başladı bu yeryüzü. Nietzsche bizi birlikte yaşadığımız insanların ahlaki cehenneminden çıkarmaya çalıştı. Taşıdığımız ahlaka olan güvenimiz sarsıldı. Freud’u tanıyınca bilincimizin tekin olmadığını öğrendik. Aslında ilk tekmeyi atan Kopernik’ti. Sonra Galapagos adalarından bir maymunla akraba sayıldık. Gördüğümüz gibi düşüş sürüyordu. Nietzsche ile devam edelim. " Ben nerede canlı bir varlık buyduysam, orada kudrete yönelik iradeyi gördüm. Hizmet edenin iradesinde bile efendi olabilme iradesini gözlemle- dim. " İnsan var olmak için bu gücü elde etmeliydi, onu ortaya koymalıydı. Ancak insan yalnız bu evrensel iradenin, gücün değil aynı zamanda kendi yanılsamala- rının da kölesiydi. Yarattığı her türlü baskı aracı kendi ayaklarına vurduğu bir prangaydı ay- nı zamanda. Peki, bir kurtarıcı beklemeden ve dıştan itilmeden insanı kendine köle olmaktan kur- taracak güç nerededir? Hayata baktığımızda gördüğümüz bu karmaşanın, bu döngünün farkına varmak için önümüzde güzel bir yol vardır. Hep çıkılmayı bekleyen ve hiç bitmeyecek olan bir yol… Felsefe, yani bilgelik sevgisi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dinçer Özbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |